Devrimci Sağlık İşçileri Sendikasına üye oldukları ve yıllık izin haklarının kullanmak istedikleri için 3 taşeron işçi işten atıldı. Bugün öğle saatlerinde Şişli Etfal Hastanesi Başhekimliği önünde bir basın açıklaması düzenleyen Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, üyeleri olan işçilerin hakkını savunacaklarını ve dayanışma içinde olacaklarını açıkladı. Dev Sağlık İş Örgütlenme Daire Başkanı Zeynep Çelik tarafından okunan basın […]
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikasına üye oldukları ve yıllık izin haklarının kullanmak istedikleri için 3 taşeron işçi işten atıldı.
Bugün öğle saatlerinde Şişli Etfal Hastanesi Başhekimliği önünde bir basın açıklaması düzenleyen Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, üyeleri olan işçilerin hakkını savunacaklarını ve dayanışma içinde olacaklarını açıkladı.
Dev Sağlık İş Örgütlenme Daire Başkanı Zeynep Çelik tarafından okunan basın açıklaması sırasında “Sağlık Haktır Satılamaz” “Kahrolsun Sağlık Tüccarları” “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” “Kahrolsun İşçi Düşmanları!” sloganları atıldı.
Hastane bahçesinde toplanan hasta ve hasta yakınlarına bir konuşma yapan Dev Sağlık İş Genel Başkanı Doğan Halis yaşanan sorunların siyasal iktidarın sorumluluğunda olduğunu belirtti. Sağlığın ticarileşmesinin faturasının sağlık çalışanları ve sağlık hizmeti almak isteyen tüm halkın sırtına fatura edildiğini ve ancak ortak mücadele edilirse bu sorunların aşılacağını vurguladı. Konuşmasında sağlık çalışanlarının köle, hasta emekçilerin ise müşteri olmaması için herkesi mücadeleye çağıran Doğan Halis eylemi izleyen kalabalık hasta yakını topluluğu tarafından alkışlandı.
Yapılan basın açıklamasının tam metni aşağıda:
Gözünü kar hırsı bürümüş sağlık tüccarları hastanelerin bölümlerini kapatıyor; sağlık emekçilerini işsiz bırakıyor; sendikal hakları ayakları altına alıyorlar! AKP Hükümetinin ve Sağlık Bakanlığının sağlığı tüccar zihniyetiyle ele alan yaklaşımı hastalar için felakete, sağlık emekçileri için zulme dönüşmektedir!
250 sağlık emekçisi işten çıkararak, bir çok kritik sağlık ünitesini işlemez hale getiren tüccar sağlık anlayışı, izin haklarının gaspedilmesine karşı çıktıkları için 500 taşeron emekçisine karşı terör uyguluyor.
Birkaç gün önce 3 sağlık emekçisi Samiye Uman, Fidan Taşkın, Sönmez Nacar, en doğal haklarını talep ettiği için işten atıldı. İşten çıkarılan bu 3 işçi, ne istedikleri, ne yaptıkları için işten çıkarıldılar biliyor musunuz? Yıllardır bu hastanede çalışan bu işçiler, DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikasına üye oldukları ve yıllık izin haklarının kullanmak istedikleri için işten çıkarıldılar.
Şişli Etfal Hastanesinde taşeron şirketler üzerinden çalıştırılan 500’ü aşkın sağlık emekçisinin yıllık izin hakları geçtiğimiz yıl gasp edildi. Bu işçilerin yıllık izin hakları niçin gasp edildi? Yaptığı sözleşmeye göre, hastanede 550 işçi çalıştırması gereken Gökkuşağı isimli taşeron şirket, çalıştırması gereken miktarda işçiyi çalıştırmıyordu da ondan! Bu yolsuzluk, hastane yönetimi tarafından saptanmasına karşın üzerine gidilmedi; mevcut işçiler, en temel haklarından edilerek, karşılıksız fazla mesailere zorlanarak, yıllık ücretli izin hakları ellerinden alınarak köle gibi işe koşuldular!
Ancak yıllardır asgari ücretle, sigortaları doğru dürüst ödenmeden çalıştırılan bu emekçiler artık kendilerine ne dayatılırsa dayatılsın boyun eğmek düşüncesinde değillerdi. DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’na üye olmuşlar, haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlenme yoluna girmişlerdi.
Yıl sonu yaklaşıp izin haklarını kullanamayacakları ortaya çıkınca, örgütlü güçleriyle durumu Başhekimliğe yansıtmaya karar verdiler. Dev Sağlık-İş’in öncülüğünde, taşeron şirket işçilerinden toplanan ve izin haklarının verilmesini isteyen 247 imzayla Başhekimliğe dilekçe verdiler.
İşçilerin bu örgütlü davranışı taşeron şirketin saldırısıyla karşılaştı. Taşeron şirketin yöneticileri; Tanju Kartal isimli müdür ve Sevgi …. isimli şef sendikal örgütlenme haklarını kullanan ve bu örgütlülüklerine dayanarak haklarının gasp edilmesine karşı çıkan işçilere hakaretler ve tehditlerle saldırdılar. Dilekçe veren işçileri teker teker yönetim odalarına çağırdılar; işçileri sendikaya üye oldukları ve dilekçe verdikleri için “ihanet etmekle” suçladılar; dilekçelerini verirlerken hepsinin fotoğraflarını ve videolarını çektiklerini, harekete önderlik edenlerin hepsini işten çıkaracaklarını söylediler.
Bu hakaretler ve tehditlerde taşeron şirket yöneticileri yalnız değildi. Şişli Etfal Hastanesi yönetimi de bu hak ve hukuk düşmanlığına ortak oldu. Sendikalaşan ve haklarını isteyen işçilerin gözünü korkutmak için sendikamızın üyeleri Samiye Uman ve Fidan Taşkın isimli işçileri dilekçelerin verilmesinin hemen ardından Ayazağa Polikliniğine sürgün ettiler. Bu sürgünlerin altındaki imza Hastane Müdürlüğüne aitti.
Bu sürgünler karşısında sendikamız Başhekimlik’le görüşme talebinde bulundu. Sendikamızın yöneticileriyle yaptığı görüşmede, Başhekimlik, sendikal baskının önüne geçeceğini vaadetti.
Ancak Başhekimlik bu vaadinin arkasında durmadı. Tam tersine, hak tanımazlık devam etti… Hastane Yönetimi, Ayazağa sürgününden dönen işçilere eski bölümlerinde iş vermedi, “ortada” görevlendirdi.
Hastane Yönetiminin ortağı olduğu hak tanımazlık, geçtiğimiz hafta insanlık dışı bir uygulamayla tamamlandı: Geçtiğimiz günlerde taşeron şirket, Samiye Uman, Fidan Taşkın ve Sönmez Nacar isimli üyelerimizi evlerine otobüsle 2 saatlik mesafede olan Süreyyapaşa Göğüs Hastanesi’ne sürgün etti. İşçiler, 4857 sayılı yasaya göre yazılı tebliğ ve işçinin onayını gerektiren bu saldırgan uygulamaya karşı çıkınca da işlerinden çıkarıldılar.
İşçileri sendikalaştıkları ve yıllık izin haklarını kullanmak istedikleri için işten çıkarmak, insanlık dışı bir uygulamadır. Bu uygulama, yalnızca temel haklarını isteyen işçileri açlığa mahkum ettiği için insanlık dışı değildir; aynı zamanda bütün işçilere gözdağı vermeyi amaçladığı için de insanlık dışıdır. Ama insan sağlığını ticaret konusu olarak görebilen bir zihniyetin bu insanlık dışı uygulamalara başvurması da şaşırtıcı değildir.
Şişli Etfal Hastanesi Başhekimliği ve hastane taşeronları bu insanlık dışı uygulamanın ortak sorumluluğunu taşımaktadırlar. Şişli Etfal Hastanesinin Başhekimliği, bu hastanenin üst işverenidir.
Başhekimlik, “ihtiyaç duyulan hizmetleri satın alan” bir “satın alma müdürlüğü” değildir! Başhekimlik, bu hastanede çalıştırılan bütün emekçilerin temel haklarının korunmasından da sorumludur. Bu hastanede çalıştırılan işçiler sendikalaştıkları ve en temel haklarını istedikleri için bir saldırıya uğradıklarında, Başhekimlik bu saldırıyı durdurmuyor ve sonuçlarını ortadan kaldırmıyorsa; hastane yöneticileri, taşeron şirketin sendika düşmanı uygulamalarının önünü açıyor, işçileri sürgün ediyor, görev yerlerini değiştiriyorsa; sendikalaştığı için işten çıkarılan işçilere gönderilen “tebligatların” altında taşeron şirketin imzasının bulunmasının bir kıymeti yoktur. İmza Başhekimliğindir!
Ve bu imza gerçekte, hastaneleri ticarethaneye, sağlık em
ekçisinin emeğini de “satın alınan” ticari bir mala dönüştürmeyi politika haline getiren AKP Hükümetinin ve onun Sağlık Bakanının imzasıdır!
Şişli Etfal Hastanesinin insan yerine konulmayan, köle gibi çalıştırılan, itilen-kakılan, mavi-pembe formaları içinde “görünmez” hale getirilen taşeron işçileri sendikalaştıkları, biz işçiyiz, biz insanız dedikleri için baskı görüyor, sürgün ediliyor, işten çıkarılıyor… Ama hastanelerin “patronluğu”na heveslenen “Başhekimlikler”, halkın sağlık hakkını uluslararası sigorta tekellerinin ve yerli işbirlikçilerinin zenginliklerine zenginlik katmak için ayaklar altına alan Tüccar Başbakan ve onun Sağlık Bakanı bilmelidirler ki, sağlık emekçileri, bu zulme, bu insanlık dışı muameleye karşı tahammüllerinin son noktasına gelmişlerdir.
Bir haftadan beri bütün Türkiye, bütün sağlık emekçileri, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde denizin bittiğini görmeye, tüccar sağlık anlayışının iflasını yaşamaya başladı. Sağlık sisteminin geldiği bu iflas noktasında, sağlık emekçileri de temel haklarının ayaklar altına alındığını artık teker teker değil, kitle halinde yaşıyorlar.
İşten atılan 3 arkadaşımız, sağlığımız ticarileştiren bu iğrenç para tuzağının son kurbanlarıdır.
Şimdi bütün sağlık emekçileri, ortak bir girişkenlikle, doktorları, hemşireleri, teknisyenleri, sekreterleri, hastabakıcıları, temizlikçileri, mutfakçıları, güvenlikçileri, bakımcılarıyla bütün sınıflardan ve bütün statülerden sağlık emekçilerini bir araya getirmeliyiz!
Şimdi sağlık hizmetlerinin herkes için eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir hale getirildiği bir Türkiye için mücadeleye girişmeliyiz!
Şimdi Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi nedeniyle itilip kakılan, haklarından edilen bütün sağlık emekçilerinin örgütlü ve onurlu bir çalışma düzenine kavuşturulması için mücadele etmeliyiz.
Şimdi hakları ve özgürlükleri için mücadele ettikleri için işlerinden edilen arkadaşlarımız için elimizden gelen en güçlü dayanışmayı göstermeli, birlikte haykırmalıyız!
Kahrolsun İşçi Düşmanları!
Kahrolsun Sağlık Tüccarları!
Yaşasın İşçilerin Birliği!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
DİSK/DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU