Beş işçi fabrika yangınında öldü. Avukat Özeren: Sektör, çocuk haklarını ihlal ediyor. TEKSTİL’den Kılıç: Sendika olsaydı işçiler ölmezdi. Nacır: Bursa’da tekstil, koşulların en kötü olduğu sektör. Sendikacı Seyman: İş güvenliği ölümden sonra görülüyor. Bursa’da dün gece yarısından sonraki vardiyada çalışan biri hamile beş kadın işçi, tekstil fabrikasında çıkan yangında öldü. İşçilerden ikisi 15 ve 17 […]
Beş işçi fabrika yangınında öldü. Avukat Özeren: Sektör, çocuk haklarını ihlal ediyor. TEKSTİL’den Kılıç: Sendika olsaydı işçiler ölmezdi. Nacır: Bursa’da tekstil, koşulların en kötü olduğu sektör. Sendikacı Seyman: İş güvenliği ölümden sonra görülüyor.
Bursa’da dün gece yarısından sonraki vardiyada çalışan biri hamile beş kadın işçi, tekstil fabrikasında çıkan yangında öldü.
İşçilerden ikisi 15 ve 17 yaşındaydı, yani çocuk işçiydiler.
İşçilerin ölümleri, hem iş güvenliği hem de çocuk işçilerin en kötü koşullarda çalıştırılmasıyla ilgili sorunları bir kez daha gündeme getirdi.
Tekstil sektöründe çocuk işçilerin durumunu bianet’e anlatan İstanbul Barosu avukatlarından Esra Özeren, yasaya göre “çocuk işçilerin günde sekiz saatten fazla ve gece vardiyasında çalıştırılamayacağını” hatırlattı.
Bursa İşçi Hakları Derneği’nden Emel Nacır da bianet’e işçilerin sigortasız çalıştırıldığı Özay Grup Tekstil İthalat ve İhracat Fabrikası’nda sendikanın da olmadığını söyledi.
Nacır, “Bursa’da tekstil, sigortasız çalıştırmanın ve sendikasızlığın en kötü olduğu sektör” dedi.
“Merdiven altı üretim çok fazla. İşçiler, en kötü koşullarda, asgari ücretin de altında çalıştırılıyor. Tekstil sektöründe çalışanların çoğunluğu kadın işçiler. Bir bölümü de çocuk.”
Sendikacı, yazar Yaşar Seyman da, “İş güvenliğinin yokluğu, ancak ölümlerden, büyük bedeller ödendikten sonra gündeme geliyor” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’nın (TEKSTİL) Genel Sekreteri Muharrem Kılıç, bianet’in sorularını yanıtlarken, olayla ilgili bilgi almak için gittiği Bursa’dan yeni dönmüştü.
“Bu işyerinde sendika yok. Yaklaşık 200 kişinin, çoğunlukla kadınların çalıştığı bir yer. Öğrendiğimize göre, işçilerin yüzde 70’i de sigortasız çalışıyor. İşyerinde sağlık sorunlarıyla ve iş güvenliğiyle ilgili hiçbir önlem de yok.”
Kılıç: Sendika olsaydı, ölümler olmazdı
“Sendika olan işyerlerinde iş güvenliği standartları olabildiğince uygulanıyor” diyen Kılıç, işyerinde sendika olsa, işçiler için hangi koşulların olumlu olarak değişeceğini şöyle özetledi:
* Fabrikada cankurtaran ve doktor bulunurdu.
* Yangın çıkışları, yangın söndürücüleri bulunurdu.
* Acil durum eğitimi almış olan işyeri temsilcileri bulunurdu. 17 Ağustos depreminden sonra sendikaların temsilcileri acil durum eğitimi aldılar.
* İşçiler arasında düzenli sağlık taramaları yapılırdı. Yasaya göre bu taramalar altı ayda bir yapılmalı. Ancak birçok işyerinde yılda bir yapılıyor.
Kılıç, toplu iş sözleşmelerinin hepsinde, “acil vakalarda sendikacıların istedikleri saatte, izin almaksızın, haber vermeden işyerine gidebileceği” hükmünün yer aldığını açıkladı.
“Bu işyerinde sendika olsaydı, vardiya amirleri ve sorumlu sendikalılar, temsilciler olacaktı. Bu kişiler fabrikalarda ani bir gelişme olduğu zaman sendikaya ulaşabiliyorlar.
“Sonuçta işyerinde sendika olsaydı, bu ölümler olmazdı”
Özeren: Tekstil sektöründe çocuk hakları ihlal ediliyor
Avukat Özeren, tekstil sektöründe çocukların kabul edilemez koşullarda çalıştırıldığını söyledi.
“İş Yasası’na göre, çocuk işçilerin 15 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Hafif işlerde 14-15 yaşında çocuklar çalıştırılabiliyor. Ancak, tekstil sektörü, uygulamada ağır iş kategorisinde.”
Özeren, Türkiye’de kayıt dışı çalışma oranının yüzde 51 olduğunu, tekstil sektörünün de bunun içinde yer aldığını söyledi.
“Özellikle küçük atölyelerde çocuklar kayıt dışı çalıştırılıyor. Sigorta primleri ödenmiyor, maaşlar düşük.”
Çocukların çalıştırılmasını, Çocuk Ve Gençlerin İşçilerin Çalıştırılma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik düzenliyor. Yönetmeliğe göre,
* Çocuklar günde 8 saatten fazla çalıştırılamıyor.
* Çocuklar gece çalıştırılamıyor.
Özeren, “Tekstil sektörünün geneli bütün bu düzenlemeye aykırı” diyor.
“Bu çocuk işçiler genç ve çocuk haklarına aykırı koşullarda çalıştırılıyorlar.”
Kılıç: Tekstil sektörünün yarısından fazlası kadın
Kılıç, tekstil sektörünün durumunu şöyle özetledi:
* Resmi olmayan rakamlara göre, sektörde tahminen 3 milyon çalışan var. Bunların yalnızca 850 bini kayıtlı.
* Sendikalı çalışan sayısıysa, yaklaşık 70 bin.
* Sendikasız işyerlerinde, 12-14 saat çalışma süresi uygulanıyor. Ücretler asgari ücretin altında. İşçilerin sosyal hakları tanınmıyor.
* Sendikalaşmak isteyen işçiler derhal işten çıkarılıyor.
* 5 yıl önce, sektördeki çocuk işçi oranı yaklaşık yüzde 30’du. Bugün bu oran yüzde 10-12’ye düşmüş durumda.
* Kadın işçi oranıysa yüzde 50’nin üzerinde.
Sendikaların kayıt dışı ekonomiyle mücadele ettiğini söyleyen Kılıç, “Bunu hep söylüyoruz” diyor; “Sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırırsanız, kayıt dışıyla mücadele etmiş olursunuz.”
Kılıç, iş güvenliğinden, haklarından yoksun çalışan işçilere de, “asla sigortasız çalışmamalarını” ve sendikalarla bağlantı kurmalarını öneriyor:
“Sendikaya üye olmak zorunda değiller. Sendikayla bağlantı kurarak haklarını öğrenebilirler. Bunu anlatmak bizim görevimiz.”
Seyman: Emek örgütleri yönetiminde kadın sayısı artmalı
Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BASİSEN) Ankara ve İç Anadolu Şube Başkanı ve Birgün gazetesi yazarı Yaşar Seyman ise, sendikalaşmanın tek başına sorunu çözmeyeceğini, emek örgütlerinin yönetiminde daha çok kadın olması ve sendikalı işçilerin seçtiklerini denetlemesi gerektiğini söyledi.
“Sendika yöneticileri, ‘kadınlar sendikaya ilgisiz’ diyor. Aslında değiller; görüyorsunuz işte; çalışanların çoğu kadın. Yurtdışından gelen sendikacılar, sendikaların yönetimindeki kadın oranının yüzde 40’a çıkarılması gerektiğini söylüyorlar.
“Toplu sözleşmelere konan iş güvenliğiyle ilgili maddelerin uygulanıp uygulanmadığını da denetlemek gerek. Bu da, işçilerin seçtikleri sendika yöneticilerini denetlemesiyle olur.”
Kaynak: www.bianet.org