Tarih: 26 Aralık 2005. Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi. İktidar partisi AKP’nin milletvekilleri ellerini kaldırınca 2006 Bütçe Kanunu’na eklenen madde oylanmış oldu ve… 3.5 katrilyon lira, bugünkü TL’yle 3.5 milyar lira tutarındaki alacak silindi. Kimin alacağını kim mi sildi? Alacak, kamunun sağlık kuruluşlarınındı. Yani, hastane, dispanser, sağlık ocağı gibi doğrudan halka hizmet veren sağlık kuruluşlarınındı. […]
Tarih: 26 Aralık 2005.
Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi.
İktidar partisi AKP’nin milletvekilleri ellerini kaldırınca 2006 Bütçe Kanunu’na eklenen madde oylanmış oldu ve… 3.5 katrilyon lira, bugünkü TL’yle 3.5 milyar lira tutarındaki alacak silindi.
Kimin alacağını kim mi sildi?
Alacak, kamunun sağlık kuruluşlarınındı. Yani, hastane, dispanser, sağlık ocağı gibi doğrudan halka hizmet veren sağlık kuruluşlarınındı. Çoğunluğu dar ve sabit gelirlilerden oluşan memur, işçi ve emeklilere verilen doktor ve hastane hizmetlerinin bedelinin tahsil edilememesi nedeniyle oluşmuştu.
Kamunun alacağını silen ise: Dar ve sabit gelirlilere hastane kapılarındaki kuyrukları kaldıracağını, sağlıkta refah getireceğini vaat eden iktidar partisi AKP’nin milletvekilleri!..
Sakın ola, ”3.5 katrilyon lira alacağı silmek bu kadar kolay mı?” demeyin! Eğer, alacak kamu sağlık kuruluşlarının alacağıysa 26 Aralık’taki gibi gayet kolay silinir. Çünkü AKP, hem bütçe disiplininden hem de sosyal güvenlik reformundan sapmayacağını IMF’ye ispat etmek zorunda.
Kaldı ki 2006 Bütçe Kanunu’na 31/c numarasıyla giren madde gayet açık: ”Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ile 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar (Yeşil Kart) için Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından 31/12/2005 tarihine kadar alınan tedavi hizmetlerinden bedeli ödenmemiş olanların tamamı, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla terkin edilmiştir (silinmiştir). Bu konuyla ilgili gerekli düzenleyici işlemleri yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.”
Bu maddeyle silinen 3.5 katrilyon liralık alacak AKP’yi 2006’da soluklandırmaya yeter mi, tabii ki yetmez, ama:
* Bütçede sağlık harcamalarına ayrılan payın azaltıldığını, dolayısıyla AKP’nin sağlık sektörünü piyasa ekonomisine açmaktaki kararlılığını;
* durgunluğun hızla yayılması nedeniyle bütçe gelirlerini arttırmak zorlaşsa da faiz dışı fazlanın tutturulacağını; dolayısıyla bütçe disiplinine uyacağını gösterdiği için hem IMF’yle olan birlikteliğini pekiştirir, hem de iç ve dış özel sermaye birlikteliklerine insan sağlığı üzerinden kazanç edinme kolaylığı sağlar.
3.5 katrilyonluk taşın vurduğu kuşlar..
3.5 katrilyonluk alacağın sahipleri açısından ise durum epey vahim. Alacakların silinmesi demek genel bütçe kaynaklı yatırımların azalması yani ameliyathaneden polikliniklere kadar tüm yatırım harcamalarının kısılması demek.
Ne var ki, sağlık sektörü diğer sektörlerden farklı olarak ertelenemeyen bir hizmet üretir. Dolayısıyla, AKP bütçede disiplinli davrandığı için, 3.5 katrilyonluk alacağı sildi diye ertelenemez.
Ertelenemeyen bir hizmeti ürettiği için de liberal piyasa modelinin en kârlı sektörlerinden biridir. Seyahat, taşımacılık gibi diğer hizmet sektörlerinde olduğu gibi fiyatı piyasada belirlenen hizmetlerden biri sayılmaktadır. Böylelikle düne kadar anayasal bir ”hak” olan sağlık, fiyatı belli bir ”ihtiyaç” haline dönüşmektedir.
Meselenin bam teli de zaten burada. Sağlığı fiyatı piyasada belirlenen bir hizmet olarak tanımladığınızda sağlık kurumlarının da maksimum kâr hedefiyle çalışan kurumlar haline dönüşmesi lazım.
İşte AKP’nin 31/c ile yaptığı da bu! Daha önceki hükümetlerin sağlık hizmetleri için bütçeden ayrılan payı azaltmasıyla başlayan özelleştirme işlemine şimdi kamu kuruluşlarının alacaklarını silerek devam etmekte.
Ne var ki, bu kuruluşların hizmet verdiği kitle, genellikle dar ve sabit gelirlilerden oluştuğu için piyasa fiyatından sağlık hizmeti almaları zor. Bu durumda, ya Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok ve Genel Sekreter Dr. Ali Rıza Üçer ‘in dediği gibi:
”…koruyucu sağlık hizmetlerinden bile ancak bu kuruluşların özel kaynak oluşturma çabalarına katkıda bulundukları düzeyde ve o düzeyin karşılığı olan nitelikte hizmet alabilecekler.”
Ya da sağlıklarını IMF’nin ”Bütçe disiplinine uy, yoksa” tehdidi doğrultusunda oluşan 2006 bütçesine kurban edecekler!
AKP’li milletvekillerinin 31/c’yi duraksamadan kabul ettiklerine bakılırsa kamunun sağlık kuruluşlarının alnına çoktan kınalar yakıldı. Buralardan sağlık hizmeti talep edenler de IMF sunağındaki yerlerini almaya başladılar bile!
Ne diyeyim, dilerim ”Kurban Bayramınız” kurbansız olur!
www.turkelminibas.net
Cumhuriyet 09.01.2006