Kamuoyunda ‘bakkaları koruma yasası’ olarak bilinen düzenlemeye eklenen yeni maddeler hipermarket tekellerini gözetiyor. ”Büyük mağazalar ile Türkiye’de yayılmak isteyen orta ölçekli mağazalar, tasarının gecikmesini istiyorlar…” Sanayi Bakanı Ali Coşkun ‘un bu ”itirafı” 2 Ekim 2005 günü gazetelerde yer aldığında, süpermarketlerin kent dışına çıkarılmasını hedefleyen yasadaki gecikme ”3 yılı” geçmişti… ”Bakkalları koruma yasası” olarak tanınan düzenlemedeki […]
Kamuoyunda ‘bakkaları koruma yasası’ olarak bilinen düzenlemeye eklenen yeni maddeler hipermarket tekellerini gözetiyor.
”Büyük mağazalar ile Türkiye’de yayılmak isteyen orta ölçekli mağazalar, tasarının gecikmesini istiyorlar…” Sanayi Bakanı Ali Coşkun ‘un bu ”itirafı” 2 Ekim 2005 günü gazetelerde yer aldığında, süpermarketlerin kent dışına çıkarılmasını hedefleyen yasadaki gecikme ”3 yılı” geçmişti…
”Bakkalları koruma yasası” olarak tanınan düzenlemedeki bu gecikmenin hiç de ”esnafın yararına” olmadığı, tasarıdaki ”yeni hükümler” le de ortaya çıkıyor. Bayram tatilinden sonra gündeme getirilmesi beklenen yasa, ”bakkalı ve çarşı-pazar esnafını” değil, Türkiye’de yayılmak isteyen dev mağaza zincirlerine sahip büyük sermaye gruplarının ”beklentileri” ne göre şekilleniyor… Bunun en açık göstergesi ise ”400 m2’yi geçmeyen” işyererinin yasadaki kısıtlamaların dışında tutularak mahalle aralarında da ”süpermarket zinciri şubeleri” nin yaygınlaşmasına olanak sağlanması… Tasarı bu şekliyle yasalaşırsa, ”bakkal amca” lar belki de ”son bayramları” nı yaşamış olacaklar…
Oysa tasarının ilk hazırlanışındaki ”temel hedefler” kısaca: ”Büyük mağazaların kent içinde yarattıkları kullanım ve altyapı yoğunluklarını engellemek, Küçük ve orta perakendeci esnafı korumak ve mahalle içlerindeki geleneksel hizmetlerinin sürmesini özendirmek” …
Bu hedeflere, özellikle mimarlık ve şehircilik çevrelerinin de ”kentsel yaşamın geleneksel alışveriş kültürüyle” sürmesi ve ”özgün kent dokularının yaşatılarak korunması” gerekçeleri eklenince, hem toplumsal kesimlerin hem de akademik dünyanın ”ortak duyarlılıkları” nı içerecek bir yasa hazırlığı olanağı doğmuştu…
İşte böylesine geniş bir ”umut” la beklenen tasarıdaki ”ricalara dayalı gecikme” lerin ürünü olan yeni düzenlemeler ise hemen tüm ”temel hedef” lerin adeta tersine döndüğünü gösteriyor.
Örneğin haftada bir gün tatil zorunluluğu da sadece 400 m2’nin üstündeki mağazalara getirilince, bakkalların ve geleneksel çarşı-pazar esnafının en acımasız rakipleri olan sokak aralarındaki ”megamarket şubeleri” aynı rekabetlerini pazar günleri bile sürdürecekler…
Yasada ”hipermarket tekelleri” ni gözetmek için saptanan 400 m2’lik alan sınırı ise hem bu gibi mağazaların ”kent içi şube” büyüklüklerine; hem de ülkemizdeki ”apartman şehirciliği” nin yarattığı ”parsel ve bina büyüklükleri” ortalamasına çok uygun…
Tasarıya bu rakamı ”öneren” lerin, örneğin ülkemizdeki en yaygın apartman türü olan, her katında 2 ile 4 arasında dairenin bulunduğu yapıların, zemin katları toplamının da yaklaşık 400 m2 olduğunu iyi etüt ettikleri anlaşılıyor.
Bu kural, yine ülkemizdeki imar planlarında belediyelerin çok sevdikleri ”zemin katlar ticaret, üst katlar konut” kararlarıyla da desteklendiğinde, bundan böyle projeler de ”süpermarketli apartman”lar şeklinde tasarlanacak demektir… Tasarının işte böylesi olumsuzluklardan arındırılması için, sadece esnaf ve meslek kuruluşlarının değil, kent yaşamını ve kültürel değerleri önemseyen tüm toplumsal kesimlerin ilgi ve duyarlılıklarını yoğunlaştırmaları gerekiyor…
Cumhuriyet / OKTAY EKİNCİ