12 Eylül öncesi bir dizi suçun sorumlusu Kırcı, Armağan, Şener, Çelik, Adanalı, Osmanağaoğlu gibi isimler, ya yakalanıp kaçtı, ya hiç yakalanamadı ve çoğu Ağca gibi kısa süre hapis yatarak kurtuldu Mehmet Ali Ağca ve 12 Eylül öncesinde aynı olaylara karışan ülkücü arkadaşları Türkiye’de hep bir ‘çıkış yolu’ buldu. Susurluk kazasıyla ilişkilerinin küçük bir bölümü ortaya […]
12 Eylül öncesi bir dizi suçun sorumlusu Kırcı, Armağan, Şener, Çelik, Adanalı, Osmanağaoğlu gibi isimler, ya yakalanıp kaçtı, ya hiç yakalanamadı ve çoğu Ağca gibi kısa süre hapis yatarak kurtuldu
Mehmet Ali Ağca ve 12 Eylül öncesinde aynı olaylara karışan ülkücü arkadaşları Türkiye’de hep bir ‘çıkış yolu’ buldu. Susurluk kazasıyla ilişkilerinin küçük bir bölümü ortaya çıkan ‘şanslı’ların kısa öyküleri:
Mehmet Ali Ağca: 1 Şubat 1979’da gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürdü. 25 Haziran 1979’da gözaltına alındı, 11 Temmuz 1979′ da tutuklandı, 25 Kasım 1979’da Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar ettirildi. Ağca’ya, İpekçi davasından 28 Nisan 1980’de idam cezası verildi. Kayıplara karışan Ağca, Papa 2. Jean Paul’e 13 Mayıs 1981’de suikast girişimiyle ortaya çıktı. Yakalanıp, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İtalya’da 19 yıl tutuklu kalan Ağca, 14 Haziran 2000’de iade edildi, Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu. Yargılandığı bir dosyadan zamanaşımıyla kurtulan Ağca, iki gasp suçundan ise 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ağca Türkiye’de sadece 5.5 yıl tutuklu kaldı.
Abdullah Çatlı: Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’linin öldürüldüğü katliamın planlayıcısı olduğu gerekçesiyle 1982’de gıyabi tutuklama kararı çıkarılan Çatlı, birkaç kez gözaltına alınmasına karşın her defasında kurtuldu. Ağca’nın kaçırılmasını planlayan, Papa suikastına adı karışan Çatlı, sadece Fransa ve İsviçre’de uyuşturucu, sahte pasaport suçlarından tutuklu kaldı. 1990’da İsviçre’de tutuklu bulunduğu Bostadel Cezaevi’nden firar etti.
Türkiye’ye sahte pasaportla giren ve serbestçe dolaşan Çatlı, Susurluk’ta 3 Kasım 1996’da öldüğünde polis şefi Hüseyin Kocadağ ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak’la birlikteydi. Çatlı’nın üzerinden dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın imzasının bulunduğu silah taşıma belgesi ve yeşil pasaport çıktı.
İsa Armağan: Balgat’ta 1978′ de dört kahvenin taranarak 5 kişinin öldürüldüğü katliamla adını duyurdu. Saldırının ardından İsa Armağan, Mustafa Pehlivanoğlu, Naim Yanık ve Mehmet Varmı yakalanarak yargılandı. Armağan, Pehlivanoğlu’yla birlikte idam cezasına çarptırıldı.
Armağan gasp suçları nedeniyle de 18 yıl hapis cezası aldı. Kararın 1980’de onanmasından 10 gün sonra Armağan ve Pehlivanoğlu Mamak Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı. 12 Eylül darbesinden sonra yakalanan Pehlivanoğlu 7 Ekim 1980’de idam edildi. 1992’de Almanya’da yakalanan Armağan’sa 30 Mayıs 1995′ te iade edildi. Aftan yararlanan Armağan 2002’de salıverildi.
Haluk Kırcı: 24 Mart 1978’te Ankara’da savcı Doğan Öz ile 9 Ekim 1978 günü Bahçelievler semtinde 7 TİP’li öğrencinin öldürülme eylemlerine karıştı. 1988’de Bahçelievler katliamı davasında idama mahkûm oldu.
Çıkarılan İnfaz Kanunu’ndan yararlandı ve 26 Nisan 1991’de Bursa Cezaevi’nden ‘yanlışlıkla’ tahliye edildi. 1992’de evlendiğinde nikâh şahitliğini Mehmet Ağar yaptı. 1996’da İstanbul’da yakalandı ve aynı gün firar etti.
10 Ocak 1999’da yakalandı. Kırcı, Susurluk çetesine üye olmak suçundan 4 yıl hapse mahkûm oldu. 18 Mart 2004’te yine ‘yanlışlıkla’ tahliye edilen Kırcı, Ukrayna’da yakalandı ve iade edildi. Kırcı, şu an cezaevinde.
İbrahim Çiftçi: Savcı Doğan Öz’ü öldürdü. Bahçelievler katliamında 7 TİP üyesi genci öldürdüğü iddiasıyla yargılandı. Dört kez askeri mahkemece idama mahkûm edildi. Askeri Yargıtay da her seferinde ‘eksik soruşturma’dan kararları bozdu. Dördüncü kez verilen idam cezası, askeri Yargıtay tarafından onandı. Ancak bu sefer başsavcılık itiraz etti. İtiraz üzerine Daireler Kurulu tahliye kararı verdi. Çiftçi beraat etti. Çıktıktan sonra iş hayatına atılan Çiftçi MHP Genel Başkanlığı’na da adaylığını koydu.
Oral Çelik: Adı 1978 ve 1979 yıllarında Malatya’daki cinayet ve bombalama olaylarıyla anıldı. İpekçi suikastının yönlendiricisi ve Papa suikastının kilit ismi olduğu iddia edildi. 1985’te İsviçre’de Çatlı ve Mehmet Şener’le yakalandı. 14 Kasım 1986’da Fransa’da uyuşturucu suçundan üzerinde Bedri Ateş sahte kimliğiyle yakalandı. Gerçek kimliği ortaya çıkınca İtalya’ya iade edilen Çelik, yargılandığı davadan beraat edince 1996’da Türkiye’ye iade edildi. Hakkındaki davalardan bir kısmı zamanaşımından düştü, bir davasında da dosyanın tamamen yok edildiği ortaya çıktı. Bir ara Malatyaspor’a başkanlık yapan Çelik, şimdi işadamı.
Mehmet Şener: İpekçi suikastında Ağca’yı yönlendirdiği ileri sürülen Şener’in adı Papa suikastına da karıştı. Çatlı ile birlikte 22 Şubat 1982’de İsviçre’de, Nevşehir Emniyet Müdürlüğü’nden Durmuş Utanmaz adına düzenlenmiş sahte pasaportla gözaltına alındı. Tutuklanan Şener, Kürt olduğunu ileri sürerek iade edilmemesini istedi, iade edilmedi. İpekçi’nin öldürülmesini azmettirdiği gerekçesiyle 20 yıl süreyle aranan Şener’in gıyabi tutukluluğu, Ağustos 1999’da zamanaşımı nedeniyle kaldırıldı. Şener böylece yargılanmaktan kurtuldu.
Üzeyir Bayraklı ve Rifat Yıldırım: Ağca ile birlikte Dr. Bedrettin Cömert’in öldürülmesinde isimleri geçti. Papa suikastında Bayraklı’nın Ağca’ya silah sağladığı iddia edildi. Bayraklı ve Yıldırım 1984’te uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla Almanya’da yakalandı. Uyuşturucu işinde Çatlı ve Ağca’nın suç ortağı Oral Çelik de vardı. Ancak Türkiye’de idam cezası olduğu için iade edilmediler. Bayraklı, 1992’de Almanya’daki sağ gruplar arasındaki uyuşturucu kavgasında öldürüldü. Yıldırım 2002’de Türkiye’ye iade edildi ve değişen infaz yasaları nedeniyle beraat etti.
Yalçın Özbey: Ağca’nın İpekçi olayında zanlı olarak yakalandığı sırada sorgulanırken Şener ve Çelik’in yurtdışına çıkışından sonra verdiği isim olarak kamuoyu tanıdı. Türkiye tarafından yurtdışında kırmızı bültenle aranan Özbey, İpekçi davasından 20 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanırken Almanya’da iki MİT görevlisinin aldığı ifadesinin ses kayıtlarının imha edildiği ortaya çıktı. Özbey Türkiye’de hiç yargılanmadı.
Ünal Osmanağaoğlu: Bahçelievler katliamı ve Kemal Türkler davası sanığı. 22 Ağustos 1980′ de öldürülen DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in katil zanlısı olarak aranırken, 12 Eylül’den sonra yurtdışına kaçtı. İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı Osmanağaoğlu, 1999’da yakalandığı zaman yıllardır Kuşadası’nda yaşadığı ortaya çıktı. Bahçelievler katliamından 7 kez idam cezasına çarptırılan Osmanağaoğlu, Türkler suikastından beraat etti.
Bünyamin Adanalı: TİP üyesi 7 öğrencinin öldürüldüğü Bahçelievler katliamına katılmak suçundan uzun yıllar aranan Bünyamin Adanalı, 10 Ocak 1999’da Pendik’te düzenlenen bir operasyon sonucu Haluk Kırcı ile birlikte yakalandı. Adanalı yakalandığında Yakacık’taki Hakteks Tekstil Limited Şirketi’nin sahibiydi. Adanalı, Ünal Osmanağaoğlu ve Haluk Kırcı gibi 7 kez idam cezasına çarptırıldı. Aynı katliamın gıyabi tutuklu sanıkları Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz ise hiç yakalanamadı.
Mustafa İzol: 12 Eylül öncesi Urfa’da ‘aşiret kavgası’nda 12 kişiyi öldürmekten 12 idam ve 20 yıl ağır hapis alan İzol’un sürpriz tahliyesi, Haluk Kırcı’nın serbest bırakılması için fırsat yaratmıştı.
TARIK IŞIK -BEHZAT MİSER
14 Ocak
Radikal