Ankara Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği üyeleri, 24 Ocak günü saat 12.30’da, Serdar Demirel’in katledildiği Ankara Numune Hastanesi önünde bir basın açıklaması yaptılar. Eylemde “AKP Tecrit ve Sağlık Politikasıyla Öldürüyor! Hükümet İstifa Etmelidir – Temel Haklar Federasyonu” pankartı ve “Öldüren Kuş Gribi Değil, Düzenin Sağlık Politikasıdır!, Öldüren Düzenin İnsana Değer Vermeyen Zihniyetidir!” yazılı, Serdar Demirel […]
Ankara Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği üyeleri, 24 Ocak günü saat 12.30’da, Serdar Demirel’in katledildiği Ankara Numune Hastanesi önünde bir basın açıklaması yaptılar.
Eylemde “AKP Tecrit ve Sağlık Politikasıyla Öldürüyor! Hükümet İstifa Etmelidir – Temel Haklar Federasyonu” pankartı ve “Öldüren Kuş Gribi Değil, Düzenin Sağlık Politikasıdır!, Öldüren Düzenin İnsana Değer Vermeyen Zihniyetidir!” yazılı, Serdar Demirel ile gripten ölen dört çocuğun fotoğraflarının yer aldığı dövizler taşındı. Grup adına açıklamayı Nazlıgül Aktaş yaptı. Aktaş, “Öldüren tekellerin politikasıdır.
Geçtiğimiz süreçte kaybettiğimiz Serdar Demirel’in ve kuş gribi nedeniyle ölen yoksul çocuklarımızın ölüm nedenleri farklı da olsa, hepsi de emperyalizmin ve oligarşinin politikaları sonucunda öldüler.” dedi. Kuş gribinde ölen çocukların isimlerini sayan Aktaş; “Aman duyulmasın iktidarımız yıpranır, tavuk sektörü zarar görür, turist gelmez, ekonomi etkilenir vb. çıkar hesaplarıyla tedbir almadılar, açıklamadılar, uyarmadılar. Tarım Bakanı, 10 milyon köylünün topraktan koparılmasını amaçlayan, Avrupa Birliği’nin tarım programının hazırlıklarıyla meşgul ve IMF’nin aynı vahşi tarım politikasını uygulamaya yoğunlaşmış durumdayken; Sağlık Bakanı ise IMF ve Dünya Bankası’nın önüne koyduğu “Sağlık Reformu” adındaki talan ve yalan programını uygulamaya çalışıyor; SSK’ları tasfiye ediyor, hastaneleri ticarethane yapıyordu.” diye konuştu.
Aktaş, AKP’nin yalanlarına ilişkin ise şunları söyledi: “-Kuş gribi 4 ay önce 2005’in Ekim ayında Manyas’ta ortaya çıkmıştı. Manyas’ın Kızıksa ilçesi karantina altına alınmış ve birçok hayvan itlaf edilmişti. Ancak bir süre sonra Manyas’ta karantina kaldırılmış ve Sağlık Bakanı’nın deyimiyle ‘Hayat Normale Dönmüş’tü. Hatta Başbakan Erdoğan, Çernobil faciasının ardından o dönemin tarım bakanının ‘Bakın çayda radyasyon yok. İşte ben gönül rahatlığıyla içiyorum’ diyerek mecliste şov yapması gibi, gazetecilere kendi elleriyle tavuk yedirerek hiçbir tehlikenin olmadığını kanıtlamaya çalışmıştı.
-Kuş sürülerinin ne zaman nereden geçeceği bilinmesine karşın hiçbir uyarı yapılmadı, önlem alınmadı. Oysa uzmanlar, hükümet açıklamalarının aksine, riskin bitmediğini, özellikle sulak alanların bu yılın ilk iki ayında “denetim altında tutulması gerektiğini” söyleyerek uyarmışlardı. Dünya Sağlık Örgütü’nün, “bu dönemde benzer vakaların Van başta olmak üzere yakın bölgede birkaç ay içerisinde görülebileceği uyarısını” (WHO web sitesi) da duymak istemediler.
-İlk virüs ihbarı, Iğdır’dan 16 Aralık’ta geldi. Bölge halkı basın vb. yolla uyarılmadı. Tam 10 gün sonra 26 Aralık’ta hayvan ölülerinde virüsün tespit edilmesinin ardından ertesi günü akşam geç saatlerde duyuruldu.
-Koçyiğit ailesi çocuklarını 18 Aralık günü hastaneye getirdiğinde, kuş gribi tüm dünyanın ve ülkemizin gündeminde olmasına karşın, bu bakışla ele alınmadılar. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda bir genelgesi de mevcut değildi. Ve yüksek ateşli çocuklar başka bir teşhisle eve, bir başka deyişle ölüme gönderildiler.
-Halkın sağlığını düşünen bir devlet, ilk olarak kurum ve bakanlıklarını organize ederdi. İlk ihbar alınmasının ardından böyle bir koordinasyon yapılmadı.
-Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Iğdır’la ilgili artık durum kesinleştiğinde uyarı yaparken, Ağrı’daki durum hala gizlendi, uyarı yapılmadı. Ağrı’da virüs yayılırken kentin valisi 1 Ocak günü yıllık izne çıkıyordu. İtlaf çalışmasında geç kalındı.
-Artık gerçeği gizlemek mümkün değildi ama bu iktidar “halkın sağlığını düşünmüyor” damgası yememek ve ticari hesaplar nedeniyle ısrarla gizlemeye çalışıyordu. Hastalardan alınan numunelerin incelenmesi sonucu 2 Ocak günü “kuş gribi değil” dediler bu yüzden. Ancak çoçuklar ölüyordu ve kaçamayacakları bir noktaya geldiler. 4 Ocak akşamı Sağlık Bakanı Recep Akdağ açıklama yaparak kabul etti.
-Artık bu aşamadan sonradır ki, Tarım Bakanı lütfedip 81 ilin valisine uyarı/tedbir genelgesi gönderdi. Ölen öldü, saklanacak bir durum kalmadı hükümet açısından.
-Halk cahillikle suçlandı. Oysaki cahil bırakan yine bu düzendi. 3 evladını kaybeden anne Marifet Koçyiğit “Ölen tavukları yedik. Eskiden de yiyorduk. Bilsek yemezdik. Bizim burada hiçbir uyarı yapılmadı, duymadık.” diyordu.”
Eylem yoğun kar yağışı altında “Hükümet İstifa Etmelidir”, “Kuş Gribi Değil AKP Öldürür”, “Halk İçin Bilim Halk İçin Sağlık”, “Halk İçin Eğitim Halk İçin Sağlık”, “Tecriti Kaldırın Ölümleri Durdurun”, “Serdar Demirel Ölümsüzdür” sloganlarıyla sona erdi.