“Son dönemde Malatya’da yaşanan salgın hastalıklarla gündeme gelen ve Yatağan, Doğubeyazıt, Şirnak ve Ankara’da farklı zamanlarda ortaya çıkmış olan su kaynaklı salgın hastalıklar, belediyelerimizin mevcut içme suyu şebekeleri ve dezenfeksiyon sistemlerinin yetersizliğini ortaya koyuyor.” Çevre Mühendisliği Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Murat Cem Ertürk bu sözlerle, kamu yatırımlarının güvencesinde korunması ve geliştirilmesi gereken su işletmelerinin, […]
“Son dönemde Malatya’da yaşanan salgın hastalıklarla gündeme gelen ve Yatağan, Doğubeyazıt, Şirnak ve Ankara’da farklı zamanlarda ortaya çıkmış olan su kaynaklı salgın hastalıklar, belediyelerimizin mevcut içme suyu şebekeleri ve dezenfeksiyon sistemlerinin yetersizliğini ortaya koyuyor.”
Çevre Mühendisliği Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Murat Cem Ertürk bu sözlerle, kamu yatırımlarının güvencesinde korunması ve geliştirilmesi gereken su işletmelerinin, özelleştirme süreciyle piyasalaşmakta olduğuna ve bunun doğuracağı olumsuzluklara değindi.
İstanbul Beyoğlu Belediyesi Başkan yardımcılarından, İmardan sorumlu Adnan Erbaş “İçme suyu şebeke denetiminde sorumluluk belediye ait değildir” dedi.
2 işçi zehirlendi
Su ve atıksu yapılarının, kamunun himayesinde bütünsel bir planlama dahilinde ve yetişmiş personelle işletilmesi gerektiğini açıklayan Ertürk, bianet’e yaptığı değerlendirmede, geçtiğimiz günlerde, Eminönü’nde iş güvenliği ilkeleri hiçe sayılarak atıksu kanalına önlemsiz indirilen iki işçinin zehirlenerek yaşamlarını yitirdiğini aktararak, “Benzeri hatalı uygulamaların süregitmesi, doğrudan toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren bu alanda uzman personel istihdamındaki eksikliği gözler önüne sermektedir” dedi.
Ertürk “Su kaynaklarının azalması suyun giderek daha fazla ticari bir metaya dönüşmesine yol açmakta, büyük su şirketleri özellikle geri bırakılmış ülkelerde su dağıtım işlerini tekellerine almaya çalışmaktadır” dedi.
Sağlıklı su etmenleri
Ertürk’ün verdiği bilgiye göre son 20 yılda artan bir biçimde, su dağıtım şebekelerinin yapımının taşeron firmalara – tenzilata dayalı ihale süreçleriyle – devredilmesi birçok olumsuzluğu beraberinde getiriyor.
“Boruların üretiminde kullanılan malzemelerde, boru bağlantılarında önem kazanan işçiliklerde, boruların yerleştirildiği hendeklerin standart ve projeye uygunluğunda önemli ölçüde yetersizlikler bulunuyor.
Bu nedenle günümüzde ülkemizde yüzde 50’lere varan şebeke kaynaklı su kayıpları bulunmaktadır. Bu denli yüksek su kayıpları şebekenin güvenilir olmadığının da göstergesidir.” diyen Ertürk’e göre, borudaki içten dışa geçişler, başta kanalizasyon olmak üzere dıştan içe geçişlerin de olanaklı olduğu tehlikesinin işareti.
Alt yapı onarımları önemsenmeli
Elektrik, doğalgaz, içme suyu, atık su ve yağmur suyu altyapı yatırımlarının mutlak bir eşgüdümle planlanması gerektiğini söyleyen Ertürk, “Aksi takdirde farklı altyapı onarımları sırasında suların kesilmesi ile şebeke etrafındaki sızıntı atıksular, yağmur suları ve fosseptikler içme suyu hattına kolaylıkla karışmaktadır. Şebekedeki inşai hataların bir diğer nedeni de plansız kentleşmedir ki, kayıpların önemli bir bölümü de uygunsuz ev bağlantılarından kaynaklanmaktadır” diye konuştu.
Erbaş:”Belediye su denetiminden mesul değil”
Beyoğlu ve bir çok belediyenin sınırları içerisinde alt yapı çalışmaları yapıldığını, bu çalışmaların telefon, doğalgaz ve elektrik kapsadığını ifade eden Adnan Erbaş, alt yapı çalışmaları ihtiyacıyla ilgili olarak, “5 yıl önce İstiklal caddesinde 5. katta bar yoktu ama artık var. Şimdi biz bu yapılaşmanın ihtiyaçlarını da karşılamak zorundayız” dedi.
Erbaş, altyapı çalışmalarının şehir su şebekesine verebileceği tahribata yönelik ise “Bu konuda zaten yapılan her şey planlama ve proje dahilindedir. Ancak belediyeler su şebekeleri denetiminden sorumlu değildir. İstanbul’da yetkili kurum İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi İSKİ’dir.” dedi ve su kayıplarının ise kaçak su kullanımından kaynaklandığını belirtti.
10 kişiden 7’si temiz su yoksunu
2002 yılı Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre, Türkiye’de nüfusunun ancak yüzde 75’ine su şebekesi, yüzde 62’sine ise kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilebilmekte. Yaklaşık olarak her 4 kişiden 1’i yeterli su ve atıksu hizmetlerinden yoksun. Yine 2001 yılı DİE verilerine göre, Türkiye’nin ancak yüzde 27’sine arıtılmış su hizmeti sunulabilirken, ancak yüzde 39’unun atıksuları uygun şekilde arıtılabilmekte. Diğer bir deyişle, her 10 kişiden 7’si sağlıklı içme suyundan yoksun bulunmakta, 6’sının ise atıksuları arıtılamamakta.
Haber: Bianet.Org / Emine ÖZCAN