1475 sayılı İş Yasası’nın değiştirilmesi ilk gündeme geldiğinde Konfederasyonlar ile Hükümet arasında bir protokol imzalanmıştı. İş Yasası ile sendikal hakları düzenleyen yasaların eş zamanlı değiştirilmesi konusunda görüş birliğine varıldığı açıklanmıştı. Ancak yapılan anlaşma bozuldu, İş Yasası çıkarıldı, yine aynı dönemde “Bilim Kurulu” tarafından hazırlığı yapılan sendikalar yasası ve toplu sözleşme, grev ve lokavt yasası tasarı […]
1475 sayılı İş Yasası’nın değiştirilmesi ilk gündeme geldiğinde Konfederasyonlar ile Hükümet arasında bir protokol imzalanmıştı. İş Yasası ile sendikal hakları düzenleyen yasaların eş zamanlı değiştirilmesi konusunda görüş birliğine varıldığı açıklanmıştı.
Ancak yapılan anlaşma bozuldu, İş Yasası çıkarıldı, yine aynı dönemde “Bilim Kurulu” tarafından hazırlığı yapılan sendikalar yasası ve toplu sözleşme, grev ve lokavt yasası tasarı taslakları ortalıktan kayboldu.
Avrupa Birliği ile müzakere süreci başlatılınca, bu alandaki “uyum” için söz konusu yasaların da ele alınması gündeme geldi.
Hükümet, işçi ve işveren konfederasyonlarını temsil eden öğretim üyelerinden oluşan “Bilim Kurulu”‘nun hazırladığı ve sümen altında bekleyen tasarı taslaklarının ilki; Sendikalar Yasası Tasarı Taslağı geçen hafta konfederasyonlara gönderildi.
Konu medya kuruluşlarında daha çok genel kurul sürelerinin 4 yıl olarak kaldığı, noter şartının kalktığı, üyelik için yaş sınırının 15’e indirildiği, işkolu sayısının azaltıldığı ve sendikaların da artık televizyon ve radyo kurabilecekleri başlıklarıyla yer buldu.
Bu yazımızda 2821 sayılı Yasa ile Tasarı Taslağının karşılaştırmalı olarak bir ön değerlendirmesini yapmaya çalışacağız.
Taslak dil bütünlüğünden uzak
Yukarıda da belirtildiği gibi taslak bir kurul tarafından hazırlandı. Doğal olarak bilimin gerektirdiği bir titizlik beklentisi oluştu. Ortaya çıkan ürün ise bunu söylememize olanak vermiyor.
Eski yasanın üzerinden hızla geçilmiş, kimi yerler çıkarılmış kimi yerlere ise ekleme yapılmış havası yansıtıyor. Böyle bir çalışmayı bir öğrenci hazırlasa o dersi veren öğretim üyesinden kesin olarak geçer not alamaz.
En başında bir dil birliği yok; taslakta genel olarak kanun denilmekteyken yer yer yasa kelimesi geçmiş. Para birimi konusunda da tutarsızlık var; hem YTL (Ceza Hükümleri) hem de TL (Geçici Madde 3) kullanılmış. Bir ilginç nokta da sendika yerine dernek kullanılması (12. Madde).
Sonuç taslağı hazırlayan kurul, profesyonel olmalarına rağmen pek de profesyonel bir iş yapamamış. Zarfa değil mazrufa bak diyenler çıkabilir, bu eğer herhangi bir yazı olsaydı eh haklı olabilirsiniz diyebilirdik. Öyle değil, yasa yapılıyor, bu iş de ciddiyet istiyor.
Genel hatlarıyla değişim nerelerde
Hazırlanan taslak ile yürürlükteki yasa karşılaştırıldığında hemen bütün maddelere şu veya bu oranda dokunulduğu söylenebilir. Çok sayıda madde eski haliyle kalmış.
1983 Yılında yürürlüğe giren ve birçok değişikliğe uğrayan 2821 sayılı Yasa 68 madde, 2 ek madde ve 4101 sayılı Yasayla değiştirilmiş 7 geçici maddeden oluşmaktaydı.
Taslak ise içinde 5 geçici maddeyi de barındıran 55 maddeden oluşmakta.
Öne çıkan unsurlar bakımından yapılan değişiklikleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1- Organların çalışmalarını tüzükle belirleme
Tasarının getirdiği en belirgin değişiklik, sendikaların organlarını ve çalışmalarını düzenleyen hükümlerin çıkarılarak bu konuda
sendikaların tüzüklerine gönderme yapmasıdır.
2821 sayılı Yasa yönetim, denetim ve disiplin kurullarının çalışma esaslarını da düzenleyerek, sendikalara çalışmalarıyla ilgili düzenlemeleri yapmaları konusunda sınırlı bir alan bırakmaktaydı.
Taslak, organlara seçilecek üye sayılarını vermekte ve nasıl çalışacakları konusunun sendikalarca kendi tüzüklerinde düzenlemesini istemektedir.
Yapılan küçük bir ekleme ile denetleme ve disiplin kurulu üyelerine de yönetici denileceğine (Madde 8) vurgu yapılmaktadır.
2- Üyeliğe kolaylık, ayrılmaya zorluk
2821 sayılı Yasaya yönelik en önemli eleştirilerden biri olan sendikaya üyelik ve üyelikten ayrılmayla ilgili işlemlerin noter onayına bağlı kılınmasıydı.
Taslak işçinin sendikaya üyeliği konusunda kolaylaştırıcı bir düzenleme getiriyor. Eskiden üyelik için aranan 16 yaş sınırı 15’e indiriliyor (Madde 15). Üye olurken noter onayı şartı kaldırılıyor (Madde 16). İşte noter şartı kalkıyor sevincine neden olan düzenleme bu.
Bir de işin aması var; üyelikten ayrılmak isteyen işçi için eski duvarlar yine korunuyor, üstelik biraz daha yükseltilerek.
Sendika üyeliğinden ayrılan işçi istifasını yine noter huzurunda ve noter harcı ödeyerek yapabilecek. Yani “noter şartı” uygulaması kısmen kaldırılıyor.
İşçi üye olduğu sendikadan ayrılıp bir başka sendikaya hemen üye olamayacak. 2821 sayılı Yasa’da yeni üyeliğin ancak 1 ay sonra yürürlüğe gireceği hükmü vardı (Madde 25). Taslakta bu süre 3 aya çıkılmış, işçi sendika değiştirmek isterse ancak üç ay sonra yeni sendikasına üye olabilecek (Madde 19).
Küçük bir not düşmek gerekirse, bu durumun sendika üyeliğinden ayrılma ve sendika seçme hakkına getirilmiş bir kısıtlama olduğu söylenebilir.
Geçici olarak işsiz kalan üyenin durumuyla ilgili de bir düzenleme yapılmış. Yürürlükteki yasa bir süre sınırı koymamaktadır, buna karşılık taslağa göre geçici işsizlik süresi en çok 1 yıl olacak ve bu sürenin sonunda üyelik sona erecektir (Madde 18).
3- Kurucu ve yönetici olma niteliklerinde değişim
2821 sayılı Yasanın hangi dönemde hazırlanıp, yürürlüğe girdiği anlayabilmek için sendika kurucusu ve yöneticisi olmak isteyenlerde aranan niteliklere bakmak yeterliydi.
TCK’nın özellikle ideolojik ve siyasi suçlara(!) yönelik ceza maddelerinden mahkum olanlara kurucu ve yönetici olma yolu kapalıydı. Zamanla yumuşatılan bu hükümler taslakta oldukça sadeleştirilmiş durumda; okur-yazar olmak, yüz kızartıcı suçlardan ve kaçakçılıktan ceza almamış olmak yeterli sayılmış.
4- Şube kapatma ve tüzük değişikliği konusunda yönetime yetki
Genel Kurulun görevlerini düzenleyen 10. Madde iki yeni unsur içeriyor. Birincisi, yaşanan deneyimlerle bağlantılı; tüzük değişikliğinin 2. fıkrasına bir parantez açılmış. “İlgili makamlarca yasaya aykırılığı tespit edilen ve düzeltilmesi istenilen tüzük değişikliklerinde, Yönetim Kurulu’na bu konuda yetki verilebilir” deniliyor.
İkincisi sendikalardaki önemli tartışma başlıklarından biri şube kapatma konusudur. Üye sayısı düşen şubelerin kapatılması 2821 sayılı Yasa’ya göre ancak Genel Kurul kararıyla gerçekleştirilebiliyordu. Ve bu yetki devredilemiyordu. Şimdi hazırlanan taslakta Genel Kurulun “üyelerle yapılacak genel kurul için yeterli 500 sayısının üçte birinin altına düşmesi halinde şubelerin kapatılması konusunda yönetim kuruluna yetki” verebileceğini öngörmektedir.
Böyle bir düzenleme sendikal işleyişe kolaylık sağlayacak nitelik taşısa da bir noktanın altını çizelim. Bizim uyanık yönetimler için bu maddenin, muhalif şubelerin kapatılması amacıyla da kullanılabileceği olasılığının düşük olmayacağı endişemizi dile getirmiş olalım.
Genel Kurulun toplanması için yeterli üye veya delege sayısıyla ilgili madde de değişikliğe gidilmesi öngörülmüştür. Daha önce tüzük değişikliği ve fesih için gerekli toplantı yeter sayısı belirtilmemişken buna bir alt sınır konulmuş. 12. Maddenin 2. Fıkrasında bu gibi hallerde “üye ve delegelerin üçte ikisinin katılımı” zorunlu kılınmıştır.
5- İşkolları sayısında azalma
Bakanlıktan gönderilen Taslak’ta hemen dikkati çeken düzenlemelerden birisi de hiç şüphesiz işkolları sayısının azaltılmasıdır (Madde 4
4).
2821 sayılı Yasa işkolu sayısını 28 olarak belirlemişken, Taslak’ta bu sayı 18’e indirilmiştir. Yapılan düzenlemeye göre;
Madencilik işkoluna taş ocakları da eklenmiş,
Şeker işkolu gıda işkoluyla birleştirilmiş,
Dokuma işkoluna giyim eklenmiş ve deri işkolu da dokumayla birleştirilmiş,
Ağaç işkolu kağıt işkoluyla birleştirilmiş,
Basın-yayın işkolu gazetecilikle birleştirilmiş ve haberleşme işkolu kaldırılarak tam belirgin olmamakla birlikte iletişim ibaresiyle bu işkoluna eklenmiş,
Banka ve sigorta işkolu kaldırılmış yerine mali aracılık işkolu getirilmiş,
Gemi işkolu kaldırılmış bu işkolu muhtemelen metal işkoluna katılmış,
Kara, demiryolu, deniz, hava taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk işkolları taşımacılık, ardiye ve antrepoculuk başlığı altında toplanmış,
Sağlık işkoluna sosyal hizmetler ibaresi eklenerek alanı genişletilmiş,
Milli savunma işkolundaki milli ibaresi çıkarılmış.
Tüm bu düzenlemelerin daha anlaşılır gelmesi Taslak’ta da belirtildiği gibi Tüzükle mümkün olacaktır.
6- Hükümet komiseri uygulamasına son
Sendikalar, dernekler ve partiler üzerindeki devlet denetiminin tipik bir göstergesi genel kurulların hükümet komiseri gözetiminde yapılmasıdır.
Taslak bu anlamda sendikaları devlet gözetiminden çıkarmaktadır. 2821 sayılı Yasa’nın 14. Maddesinde yer alan valilikçe hükümet komiseri görevlendirmesiyle ilgili bölüm çıkarılmıştır.
7- Üyelik aidatına sınırlama artık yok
İşçinin sendika üyeliği nedeniyle ödemek zorunda olduğu üyelik aidatına 2821 sayılı Yasa ile getirilmiş sınır kalkıyor. Yasanın 23. Maddesinde belirtilen üyelik aidatının üyenin “bir günlük çıplak ücretini” geçemeyeceği hükmü kaldırılmaktadır. Bunun üyeler için pek hayırlı olmayacağını söylersek çok da yanlış olmayacaktır.
8- Yönetici ve işyeri temsilcilerine güvence desteği
Yönetici seçilen veya işyeri temsilcisi olarak atanan üyelerin iş güvencesinin korunmasına yönelik önlemler hazırlanan Taslak’ta artırılıyor.
23. Maddede yönetici seçilen işçinin çalıştığı işyerindeki
sözleşmesinin askıya alınacağı belirtiliyor. Eğer işveren işe geri dönmek isteyen işçinin talebine olumlu yanıt vermezse bu durumda iş akdi feshedilmiş sayılarak gerekli yasal ödemelere hak kazanabiliyor.
Buradaki tek olumsuz durum yöneticilik görevi sona eren işçinin işe geri dönmek için başvuru süresinin kısaltılması. 2821 sayılı Yasa’da bu süre 3 ay iken, Taslak’ta 1 aya indirilmiş.
Yürürlükteki Yasaya oranla bir olumlu gelişme de işe iade hakkının kullanımı yönünden sendikal “görevleri ile ilgili fiilerinden dolayı hüküm giymiş olanlar”a getirilen kısıtlamanın kaldırılmış olmasıdır.
İşyeri temsilcisinin güvencesi ile ilgili hükme de netlik kazandırılarak; işverenin, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemeyeceği belirtilmiş (Madde 24). İşverenin feshine karşı işe iade davasının yolu açılmış ve iade kararı çıkması halinde işverenin temsilcinin işe başlayıncaya kadar geçen süre içindeki tüm ücret ve haklarını ödenmesi hükmü konulmuş.
Bu düzenleme ile görevlerini amatör olarak sürdürmekte olan yöneticilere de bu haktan yararlanma yolu açılmış.
Korunmaya yönelik madde, böylece diğer yasalardaki önlemlerle uyumlu hale getirilmiş.
9- İşçi temsilcini seçme hakkından yine mahrum
İşyeri temsilci ve baştemsilcilerinin belirlenmesi ile ilgili hüküm hemen tümüyle korunmuş, işçinin kendi işyerindeki temsilcisini seçme hakkı yine tanınmamış. Bu alandaki yapılan tek değişiklik, temsilci olabilmek için aranan koşulların kaldırılması olmuş.
2821 sayılı Yasa temsilci olacaklarda sendika kurucusu olabilme koşullarını taşıması kısıtı getirmekteydi (Madde 34). Bu fıkra Taslakta çıkarılmış.
10- Ticaret seven yöneticilere olanak
Son yıllarda otel işletmeciliğine soyunan, “artık çağa uymak, hizmet üretmek” gerek diyen sendika yöneticilerinin yüzünü güldürecek cinsten düzenlemeler getirilmiş.
2821 sayılı Yasa’nın 39. Maddesindeki “sendika ve konfederasyonlar ticaretle uğraşamazlar” fıkrası Taslak’ta kaldırılmış.
Gelirlerle ilgili yapılan düzenlemeyle de yurtdışından alınan yardımlarda Bakanlar Kurulu onayı kısıtlaması kaldırılmış ve bu tür yardımlara kolaylık getirilmiş (Madde 30).
Ayrıca 2821 sayılı Yasa’daki sendikaların “genel ve katma bütçeli idarelerle mahalli idareler ve bunlara bağlı sabit ve döner sermayeli kurumlar, sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek suretiyle kurulan iktisadi kuruluş ve kurumlarla sermayelerinde Devletin iştiraki bulunan bankalar, sigorta şirketleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları dahil olmak üzere özel kanunlarla kurulan bankalar ve kuruluşlar bu fıkrada sözü geçen idare, kuruluş ve bankalar tarafından ödenmiş sermayesinin en az yarısına katılmak suretiyle kurulan kuruluşlarla bunların aynı oranda katılması ile kurulan kurumlar”dan bağış almalarına getirilen yasaklama da kaldırılmış. Bunun ne gibi sonuçlar doğuracağı ise merakla beklenecek nitelikte.
Sendikanın giderleriyle ilgili kısıtlamalar da Taslak’ta kaldırılmış, harcamaların Genel Kurul’da kabul edilen Bütçe esaslarına göre yapılacağı temel alınmış (Madde 33).
11- Yeminli mali müşavirle denetim
Tartışmaya açılan taslakta getirilen bir yenilik ise sendikaların istenmesi halinde yeminli mali müşavirliklerce denetlenmesine olanak sağlanmasıdır.
Taslakta sendikanın yeminli mali müşavirlikçe denetlenmesi ya genel kurul kararıyla ya da “üye veya delegelerin beşte birinin yazılı müracaatı üzerine” yapılabileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte denetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun her koşulda süreceği vurgulanmıştır (Madde 35).
12- Fesih halinde devir, konfederasyonlar arasında tartışmaya zemin
Sendikalar kapanması ve kapatılması halinde uygulanacak işlemlerle ilgili düzenleme eski haliyle korunmuş. Bu durum doğal olarak konfederasyonlar arasında tartışmayı sürdürecek biçimde.
Tasfiye edilen taşınır ve taşınmazlarından elde edilen gelirin kullanımıyla ilgili kurulda “en çok üyeye sahip işçi ve işveren konfederasyonu temsilcilerinin” yer alacağı belirtilmiş Madde 34). Bu gibi kurullarda diğer konfederasyonların da temsil edilme talebi bulunduğu biliniyor.
13- Bürokratik işlemler ve devlet denetiminde azalma
Yasa tasarısı taslağı bir kısım işlemlerde yenilikler getiriyor, örneğin daha önce Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne yapılan başvuruların artık doğrudan muhatabı Bakanlık.
Sendika ve konfederasyonların Bakanlığa bilanço ve çalışma raporu gönderme zorunluluğu da kaldırılıyor. Böylece sendikalar üzerindeki temel denetim işlevi büyük ölçüde genel kurul ve genel kurulda seçilmiş denetim kuruluna bırakılmış oluyor.
Yine uluslararası üyelikteki kısıtlama ve onay mekanizmaları da kaldırılıyor. Tasanın 22. Maddesindeki düzenlemeye göre uluslararası işbirliklerinin önü açılıyor, yurt dışında temsilcilik açma hakkı tanınıyor.
Aynı şekilde İçişleri Bakanlığının onayını almak koşuluyla uluslararası sendikaların yurtiçinde faaliyet yürütmesi, temsilcilik veya şube açması, üst kuruluş kurması, kurulmuş sendika ve üst kuruluşlara üye olması mümkün hale getiriliyor.
14- Sendikalara televizyon
, radyo kurma hakkı
Özel televizyon ve radyoların açılmasıyla ilgili düzenlemeler yapılırken, sendikalar derhal kapsam dışında bırakılmıştı.
Şimdi artık medya dünyasına girmek isteyen sendikaların önü açıldı. Taslağın 47. Maddesi, 1994 yılında getirilen bu kısıtlamayı yürürlükten kaldırıyor.
15- Kapatmada yeni kriterler
Sendikaların hangi hallerde kapatılacağı 2821 sayılı Yasanın 58. Maddesiyle düzenlenmiştir. Buradaki uzun tanımdan vazgeçilmiş yerine şu ibare getirilmiş: “Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı faaliyetlerde bulunan sendika ve konfederasyon, merkezlerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcısının istemi üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkeme kararı ile kapatılır.” Taslağın 42. Maddesindeki bu tanımlamadaki “demokratik esaslar”dan neyin kastedildiği ise ayrı bir tartışma başlığı olarak uzmanları bekleyecek.
16- Yetkili sendika belirlemede ölçütler değişti
2821 sayılı Yasaya göre işyerindeki yetkili sendikanın belirlenmesinde sendikaların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göndermiş olduğu üye fişleri temel alınmaktaydı.
Bu konudaki tartışma ve kapışmaların önü bir türlü alınamadığı ve Bakanlık istatistiklerinin gerçeği yansıtmaktan çok uzak kaldığı ortaya çıktığı için Taslak’ta bu konuda bir düzenlemeye gidilmiş.
Taslağın 47. Maddesindeki bu düzenlemeyle Bakanlık kendisine gönderilen bilgilerin dışında “bağlı kuruluşlarına, T.C. Emekli Sandığı’na ve benzer sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan bildirimlerden” de yararlanarak tespitlerini yapabilecek.
17- İşçi tanımında çeşitleme
Taslaktaki sendikaya üye olabilecek işçi tanımı bir parça kafa karıştırıyor veya bize öyle geliyor.
Madde 2;
“İşçi : Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye denilir.
İş sözleşmesine dayanarak çalışan bir kişinin T.C. Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olması, işçi sayılmasına engel oluşturmaz.”
Madde 15;
“4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre işçi sayılanlar,”
Artık ne nedir, konunun uzmanları bizi aydınlatır.
Sonuç
Hazırlanan taslağı, yukarıda da belirmiş olduğumuz gibi genel hatlarıyla aktarmaya çalıştık. Birçok irili ufaklı değişiklik olduğundan hepsini dile getirmeyi gerekli görmedik. Genel hatlarıyla bakıldığında tek başına sendika organları üzerindeki devlet gözetim ve denetiminin azaltılması, tüzüğün ve organ çalışmalarının yasa gölgesinden çıkarılması olumlu gelişmeler. Ancak ilkesel anlamda yapılacak ilk itirazımız, işçi sınıfının yapay bölünmesinin hala korunuyor oluşudur.
Bu Taslağın yasalaşması halinde genel kurulların sorumluluk ve yükümlülükleri daha da artacak. Bu hem demokrasinin ve özgürlüğün hem de krallıkların yolunu açabilecek bir sürecin kapısını açmaktadır. Yani iki ucu keskin bıçak, kimi keseceğini zamanla görebileceğiz.
Bu işin daha başlangıç kısmı, sendikal örgütlenmenin önündeki temel engeller 2822 sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Yasası’nda bulunuyor. Barajlar, grev yasakları kaldırılmadıkça Sendikalar Yasası’nın tek başına değiştirilmesi çok bir anlam ifade etmeyecektir.
Neyin nasıl olacağını izleyerek değil, katılarak, emek vererek, mücadele ederek belirleyebiliriz.
Bu işler yöneticilere bırakılmayacak kadar önemlidir. Her sendika üyesi, çalışan her işçi sürecin bir parçası olmalıdır.