5188 SAYILI ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNE DAİR KANUN BAĞLAMINDA ÖZEL GÜVENLİK OLGUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ Evren HASPOLAT Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi Giriş 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un değerlendirilmesi tek başına kanun maddelerinin içeriğine bakmakla ve kanunun ne dediğini ortaya koymakla mümkün görünmemektedir. Söz konusu kanunun değerlendirilebilmesi gerek ülkemizde gerekse dünya siyasetinde […]
5188 SAYILI ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNE DAİR KANUN BAĞLAMINDA ÖZEL GÜVENLİK OLGUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Evren HASPOLAT
Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi
Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi
Giriş
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un değerlendirilmesi tek başına kanun maddelerinin içeriğine bakmakla ve kanunun ne dediğini ortaya koymakla mümkün görünmemektedir. Söz konusu kanunun değerlendirilebilmesi gerek ülkemizde gerekse dünya siyasetinde özel güvenliğin nasıl bir anlam ve işleve sahip olduğunun ve hangi süreçte önem kazandığının saptanması ile doğrudan ilişkilidir. Bu anlamda özel güvenlik hizmetinin değerlendirmeye çalışılacağı bu yazı özel güvenliğin dünyadaki ve Türkiye’deki serüvenini açıklığa kavuşturan iki ana bölümden oluşacaktır.
Dünyada Özel Güvenlik Olgusu
Özel mülkün ve kişilerin korunması için çalışan istihdam edilmesi anlamına gelen özel güvenlik olgusunun geçmişi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanmaktadır. Antik Roma’da yangınlar daima önemli bir sorun olduğu için “the vigiles” adı verilen ve “şehri gözetleyen görevliler” anlamına gelen görevliler çalıştırılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda hem bir polis hem de bir itfaiye görevlisi olan “vigiles”lerin sayısı ilk olarak Sezar döneminde artırılmış ve daha sonraları bu görevlilere olan ihtiyacın genişlemesine bağlı olarak yeni vergiler aracılığı ile kaynak yaratılarak “vigiles”lerin sayısı artırılmaya devam edilmiştir. Gece bekçileri konumundaki bu görevliler orta çağ boyunca da varlığını korumuş ve modern devletin ortaya çıkışı ile birlikte güvenliğin devletin temel görevlerinden biri haline gelmesi ile artık devlet tarafından yerine getirilen bir hizmet biçimini almıştır.
Ulus devletin tüm dünyada yaygın devlet biçimi halini aldığı dönemde de gerek gece bekçiliği gerekse polisiye kolluk ve zabıta aracılığı ile sağlanmaya devam edilen iç güvenlik, 1970’lerden itibaren batılı ulus devletlerin girdiği ekonomik bunalımı aşmanın yöntemi olarak beliren özelleştirme hareketi sırasında “özelleşmeye” başlamıştır. Buna bağlı olarak 70’lerden itibaren öncelikle batılı devletlerde ve giderek eskinin “Üçüncü Dünyası” şimdinin ise “Güney”i olan devletlerde özel güvenlik şirketleri ve özel güvenlik elemanları aracılığı ile devletin temel görevi olan güvenlik özel eller aracılığı ile yürütülen ve kâr getiren, kâr sağlanan bir sektör haline gelmiştir.
Bugüne kadar alışveriş ve iş merkezleri, fabrikalar, şirket binaları, özel eğitim kurumları, oteller, sanayi bölgeleri, özel hastaneler, otobüs terminalleri, kuyumcular, döviz büfeleri, hali vakti yerinde olanların sığındıkları yüksek duvarlarla çevrili siteler gibi her mekanda ve eskortluk hizmetleri, konserler, spor karşılaşması, cenaze törenleri, özel toplantı gibi etkinliklerde görev alan özel güvenlik şirketleri artık iç güvenlikten sonra şimdi de dış güvenlikte görev almaktadır.
Ulus devlet inşası ile kurulan ve bir vatandaşlık görevi olan gönüllü askerlik temeline dayalı ulusal ordular ulus devletin her alanda geriletildiği günümüzde artık dış güvenlik alanından çekilirken yerlerini sayıları her geçen gün artan profesyonelleşmiş ordulara ya da bu görevi üstlenen özel güvenlik şirketlerine devretmektedir. Söz konusu özel güvenlik şirketlerinin devletin bir kurumu olan ordunun yerini alması son Irak Savaşı’nda net olarak gözler önüne serildi. ABD ve İngiliz ordularından sonra Irak’ta bulunan en büyük güç, sayıları net olarak bilinememekle birlikte 15.000-20.000 kişilik insan gücü ile özel güvenlik şirketleridir. Şu an Irak’ta gerek asker olarak Iraklılarla çarpışan gerekse Irak petrolünü çıkarmaktan askeri hizmet sunmaya kadar pek çok alanda iş yapan çok uluslu şirketlerin koruma görevini yerine getiren İngiliz, Amerikan, Hintli, Güney Afrikalı, Çinli, Koreli, Avustralyalı ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden 30’un üzerinde özel güvenlik şirketi bulunmaktadır.
Bu firmaların görevlileri yukarıda belirtildiği gibi asker olarak çatışabildiği gibi koruma görevi de yerine getirmektedir. Asker olarak görev yapanların Ebu Gureyb’deki işkencelerin önemli bir bölümünü gerçekleştirmeleri gibi, bir İngiliz şirketi olan ve Pentagon’dan 293 milyon dolarlık ihale kazanan Aegis isimli güvenlik şirketinin çalışanları da ölüm mangaları olarak bir araçtan yoldaki sivil araçlara rastgele ateş açabilmektedir. İşte vatandaşlık elde etmek ya da iş bulmak amacıyla ya da birer suçlu olarak aranmakta oldukları için bu kaos ortamına sızan Fijililer, Nepalliler, Sırplı, Hırvat paralı askerler, Güney Afrikalı SAS komandoları ve Pinochet döneminde eğitilen Şilili komandolar ABD ve İngiliz özel güvenlik şirketlerinin elemanı olarak Irak’ta “çalışmakta” ve bir taraftan güvenliğin özelleşmesi ile “ulusal orduların” yerini alırken, bir taraftan da daha iyi bir yaşam amacıyla insanlıktan çıkmaktadır.
Türkiye’de Özel Güvenlik Anlayışının Gelişimi
Günümüzde Emniyet Teşkilatı’nda görev yapan polis sayısını, sahip olduğu personel sayısı ile gerilerde bırakan özel güvenlik kuruluşları 12 Eylül ile Türkiye gündemine girmiştir. 70li yıllar boyunca Türkiye’de yaşanan çatışmalı politik ortamda ideolojik amaçlarla gerçekleştirilen banka soygunlarına karşı önlem almak amacı ile bankalarda devletçe önceleri jandarma erleri görevlendirilmiş, daha sonra ise 12 Eylül’ün ardından her alanda gerçekleştirilen “yeniden düzenlemeler” özel güvenlik konusuna da el atmıştır. Böylece 22.07.1981 tarihli ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Türk mevzuatına dahil olmuştur. 2495 sayılı Kanun’un çıkarılmasının ardından bankalar, alışveriş merkezleri, büyük fabrikalar kendi güvenlik birimlerini oluşturmaya ve güvenliklerini bu birimler eliyle gerçekleştirmeye başlarken, özel mülkün ve kişilerin korunması anlamına gelen özel güvenlik olgusu da bu birimler sayesinde Türkiye’deki yerini almaya başlamıştır.
2495 sayılı Kanun’da, 14.07.1992 tarihinde yürürlüğe giren 3832 sayılı Kanun ve 18.04.1995 tarihli 4102 sayılı Kanun ile bazı değişiklikler yapıldıktan sonra, 10.06.2004 tarihinde kabul edilen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 27. maddesi ile 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
2495 sayılı Kanun ile “milli ekonomiye veya devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan, kısmen veya tamamen yıkılmaları, hasara uğratılmaları veya geçici bir zaman için dahi olsa çalışmadan alıkonulmaları, ülke güvenliği, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz neticeler yaratacak, kamuya veya özel kişilere ait kurum ve kuruluşların sabotaj, yangın, hırsızlık, soygun, yağma, yıkma; burada bulunanları zorla işten alıkoyma, sağlıklarını ve vücut bütünlüklerini tehdit ve tehlikelere karşı korunması ve güvenliklerinin sağlanması, yurt dışına giriş çıkış yapılan yerlerde giriş ve çıkışa yarayan belgelerin kontrolü ile giriş çıkış işlemlerinin yapılması, aranan ve giriş çıkışı yasaklananların resmi güvenlik görevlilerine tesliminin sağlanması” (md: 1) amaçlanmış ve bu amaç doğrultusunda 1. maddede belirtilen özellikleri taşıyan “milli eğitim ve öğretim ve ekonomi ile devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan baraj, enerji santralleri, rafineri, enerji nakil hatları, akaryakıt nakil, depolama, yükleme t
esisleri ve benzeri yerlerde, sivil trafiğe açık devlet eliyle işletilen hava meydanları ve limanlar, tarihi eserler, ören yerleri, sitler, açık ve kapalı müzeler, sanayi ve ticari ve turistik tesisler” (md: 2) korunacak ve güvenliği sağlanacak tesisler olarak belirlenmiştir. 1995 yılında yapılan değişiklik ile İstanbul ve diğer şehirlerdeki kapalı çarşı ve buna benzer ticari, turistik tesislerde de 2495 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde özel güvenlik teşkilatı kurulabileceği hükme bağlanmıştır (md: 2).
2495 sayılı Kanun’da “bağlı olduğu kuruluşu bu Kanun hükümleri dairesinde korumak ve güvenliğini sağlamakla görevli ve yetkileri bu Kanunla sınırlı özel bir kolluk kuvveti” (md: 8) olarak tanımlanan özel güvenlik teşkilatları, yukarıda adları sayılan güvenliği korunacak yerlere bağlı olarak oluşturulup, o kuruluşun güvenliğini sağlamakla yükümlü iken; 5188 sayılı Kanun ile temelde kuruma bağlı güvenlik teşkilatları dışında görev yapan özel güvenlik şirketlerinin kuruluşu düzenlenmektedir.
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun 10.06.2004 tarihinde kabul edilip 26.06.2004 tarihli ve 25504 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. “Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemek” (m: 1) amacını taşıyan kanun “özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin hususları kapsamaktadır” (md: 2). 5188 sayılı Kanun’a göre “kişi ve kuruluşların talebi üzerine, koruma ve güvenlik ihtiyacı dikkate alınarak, güvenlik hizmetinin istihdam edilecek personel eliyle sağlanması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması ya da bu hizmetin güvenlik şirketlerine gördürülmesi” (md: 3) “özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlıdır” (md: 3). Bu haller dışında “toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde; para veya değerli eşya nakli gibi geçici veya acil hallerde, komisyon kararı aranmaksızın, vali tarafından özel güvenlik izni verilebilir” (md: 3).
2495 sayılı Kanun’da kanunun 2. maddesinde sayılan yerlerden hangilerinde “koruma ve güvenliğin bu Kanun hükümlerine göre sağlanacağı, sivil trafiğe açık hava meydanı ve limanlardan hangilerinde koruma ve güvenlikle birlikte yurtdışına giriş-çıkış kontrol işlemleri yapma yetkisi verileceği ilgili kuruluş ve Bakanlığının görüşleri ve talepleri dikkate alınarak İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır” (md: 3) hükmü yer alırken, 5188 sayılı yasada “kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hizmetinin şirketlere gördürülmesi özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine” (md: 3) bağlanmıştır. Ve bu maddede 21.04.2005 tarihinde yapılan değişiklik ile “vali” yerine “valilik” kavramına yer verilmiştir. Bu kavramsal değişiklik ile de bu yetki valinin şahsından valilik kurumuna geçirilmiştir.
5188 sayılı Kanun ile özel güvenlik hizmetinin karara bağlanmasında görevli kılınan Özel Güvenlik Komisyonu “bu Kanunda belirtilen özel güvenlikle ilgili kararları almak üzere valinin görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında, il emniyet müdürlüğü, il jandarma komutanlığı, ticaret odası başkanlığı, sanayi odası başkanlığı temsilcisinden oluşur” ve “sanayi odasının bulunmadığı illerde komisyona ticaret ve sanayi odası başkanlığının temsilcisi katılır” (md: 4). Kurulacak olan güvenlik biriminin ya da güvenlik şirketinin özel işletmelere tabi birer birim olmaları ya da birer özel işletme olmaları nedeniyle ticaret ve sanayi odalarından birer temsilcinin Özel Güvenlik Komisyonu’nda görev almaları makul karşılanabilecekse de, söz konusu komisyonun üyelerinden birinin de özel güvenlik izni verilmesini ya da verilmiş olan özel güvenlik izninin kaldırılmasını talep eden kuruluşun temsilcisi olması son derece yanlıştır. Çünkü talep eden aynı zamanda karar veren konumunda yer almakta ve kurumunun yararı doğrultusunda oyunu kullanmaktadır. Ancak bu durumun yol açacağı sorun aynı madde yer verilen bir sonraki cümle ile ortadan kaldırılmak istenmiştir. Buna göre “komisyon, kararlarını oy çokluğu ile alır; oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır; çekimser oy kullanılamaz” (md: 4).
5188 sayılı Kanun’da ayrı bir başlık ve madde olarak yer verilen “özel güvenlik şirketleri”nin özel güvenlik alanında görev yapabilmeleri İçişleri Bakanlığı’nın iznine tâbidir (md: 5). Ayrıca “faaliyet izni verilebilmesi için şirket hisselerinin nama yazılı olması ve faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması zorunludur” (md: 5). Özel güvenlik şirketleri kurucu ve yöneticilerinde Kanun kapsamında aranan şartlar ise şunlardır: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak; taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veya altı aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsa bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal, sahtecilik, hileli iflas veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, laf atma, sarkıntılık, ırza tasallut, ırza geçme, kız, kadın veya çocuk kaçırma ve alıkoyma, fuhuşa teşvik, fuhuş için aracılık, uyuşturucu madde kullanma, uyuşturucu madde kaçakçılığı suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak (md: 5, md: 10).
Yöneticilerin ayrıca dört yıllık yüksek okul mezunu olmaları, Kanunun 10. maddesinin (e) bendinde belirtilen “kamu haklarından yasaklı olmamak” şartını taşımaları ve 14. maddesinde belirtilen “teorik ve pratik eğitim ile silah eğitiminden oluşmak üzere 120 ders saatinden” oluşan özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmaları gerekir (md: 5, md: 10, md: 14).
5188 sayılı kanunun 5. maddesinde özel güvenlik şirketleri başlığı altında yabancıların durumu da düzenlenmiştir. Buna göre “yabancı kişilerin özel güvenlik şirketi kurabilmesi ve yabancı şirketlerin Türkiye’de özel güvenlik hizmeti verebilmesi mütekabiliyet esasına tâbidir” (md: 5). Yani bu madde ile yabancıların Türkiye’de güvenlik şirketi kurmaları olanaklı hale getirilmiştir.
Özel güvenlik hizmetini düzenleyen ilgili kanunda bu görevi yerine getirecek güvenlik görevlilerinde aranacak şartlara ve bu görevlilerin yetkilerine ise 10. ve 7. maddelerde yer verilmiştir.
Buna göre bu kişilerde aranan şartlar şunlardır:
a)Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) En az lise veya dengi okul mezunu olmak.
c) 18 yaşını doldurmuş olmak.
d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veya altı aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsa bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal, sahtecilik, hileli iflas veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, laf atma, sarkıntılık, ırza tasallut, ırza geçme, kız, kadın veya çocuk kaçırma ve alıkoyma, fuhuşa teşvik, fuhuş için aracılık, uyuşturucu madde kullanma, uyuşturucu madde kaçakçılığı suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak.
e) Kamu haklarından yasaklı olmamak.
f) Görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile özürlü bulunmamak.
g) 14 üncü maddede belirtilen özel güvenlik
temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmak (md: 10).
Söz konusu kanunda 21.04.2005 tarihinde yapılan değişiklik ile (b) bendindeki eğitim şartı silahlı ve silahsız görev yapacaklar için farklılaştırılmıştır. Buna göre “silahsız olarak görev yapacaklar için en az sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı olarak görev yapacaklar için en az lise veya dengi okul mezunu olmak” şartı getirilmiştir.
Yukarıda sayılan şartlar dahilinde taşıyacakları güvenlik görevlisi kimlikleri ile görev yerlerinde özel güvenliği sağlayacak kimselere bu kanun kapsamında verilen yetkiler ise şunlardır:
a)Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
b) Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
c) 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 127. maddesine göre yakalama ve yakalama nedeniyle orantılı arama.
d) Görev alanında, haklarında yakalama, tutuklama veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
e) Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.
f) Hava meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
g) Genel kolluk kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek eşyayı emanete alma.
h) Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alma.
ı) Kişinin vücudu veya sağlığı bakımından mevcut bir tehlikeden korunması amacıyla yakalama.
j) Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 157 nci maddesine göre yakalama.
k) Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar Kanununun 52 nci maddesine, Türk Ceza Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerine göre zor kullanma (md: 7).
Yukarıda genel özellikleri ile değerlendirilmeye çalışılan 2495 ve 5188 sayılı Kanunlar ile biçimlendirilen özel güvenlik alanının bugün için 5188 sayılı Kanun kapsamında ortaya çıkardığı iki sorun mevcuttur. Bunları özel güvenlik kursları ve özel güvenlik şirketleri başlıkları altında kümelemek mümkündür.
Özel Güvenlik Kursları ve Özel Güvenlik Eğitiminin Niteliği
Batılı devletlerde refah devleti ve Üçüncü Dünya devletlerinde de kalkınmacı devlet uygulamalarının terk edildiği 80’lerin “küreselleşme çağında” devletin “sosyal” ya da “kalkınmacı” vasfından uzaklaşması ve liberalizmin onun için 18.yyda çizdiği sınırlar içine çekilmesi, yani “asli görevleri”ne dönmesi gerektiği yüksek sesle dillendirilmeye başlamıştı. İşte bu söylemler doğrultusunda harekete geçen hükümetler eliyle kamu kuruluşları özelleştirilmeye, böylece piyasanın alanı ve serbestisi genişletilmeye, piyasa lehine hukuksal düzenlemeler yapılmaya başlanmış ve bu uygulamaların sonucunda devlet artık geniş kitleler aleyhine sosyal kazanımlardan geri adım atan ve azınlık yararına düzenlemeler yapan bir araç konumuna getirilmişti.
Devletin sosyal vasıflarından soyutlandığı bir ortamda işsizlik de artık tüm dünya halkları açısından kaçınılması imkânsız bir sorun haline gelmişti. İşsizliği insan hayatındaki en önemli ve hayati sorun haline getiren nedenleri ise genel olarak üç başlıkta toplamak olanaklıdır. Öncelikli neden devletin bir işveren ve üretici olarak piyasadan çekilmesidir. Özelleştirmeler sonrasında “eski” kamu kurumlarını satın alanlar kâr artışı sağlamak için ilk iş olarak çalışanların önemli bir kısmını işten çıkarma yoluna gitmektedir ve gitmiştir de. İkinci neden yine kâr güdüsü ile daha çok işi daha az çalışana gördürerek rakiplerinin önüne geçmek arzusudur. Üçüncü ve son neden ise sermaye sahiplerinin küreselleşmenin sunduğu nimetlerden faydalanarak üretim yerine faiz ve rant aracılığı ile kazanç elde etmeye yönelmeleridir. İşte bu üç neden sonucunda işsizlik her ülkede “bir türlü aşılamayan” birincil sorun haline gelmiştir. Bu ortamda hayatlarını idame ettirme uğraşısı veren insanlar küreselleşme ile birlikte beliren yeni iş kollarında şanslarını denemeye başlamışlardır. İşte özel güvenlik alanı günümüzün en hızlı gelişen bu yeni iş kollarından birisidir.
Ülkemiz de önemli genç nüfusu ve artan işsizlik oranları ile bu sektörün gelişmesi için önemli bir alan teşkil etmektedir. Genç nüfus iş bulmak için hızla özel güvenlik alanına yönelmektedir. Bu süreçte çıkarılan 5188 sayılı Kanun özel güvenlik elemanlarının kursa gidip sertifika almasını bir zorunluluk olarak hükme bağlamıştır. Alanı düzenleyen yeni yasa ile birlikte 2006 yılından itibaren sertifikası bulunmayanların güvenlik görevlisi olamayacak olmaları da bu alanın sorunlarından ilki olarak belirtilen özel güvenlik kursları sorununun kaynağını teşkil etmektedir. Şimdilik yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir rant alanı oluşturan bu sektörde, yıllardır var olan özel güvenlik okulları ve kurslarına her geçen gün pastadan pay almak isteyen yenileri de dahil olmakta, bu ise denetim sorununu gündeme getirmektedir. “Geleceğin mesleği sizi bekliyor”, “Kazancı iyi, iş garantili ve işsizlik tehlikesi olmayan sektöre katılın”, ‘Kursumuza yazılın, sınavda başarılı olursanız işiniz hazır’ vaadiyle kursiyer toplayan kurslar bir taraftan genişleyen iş kapasiteleri nedeniyle daha büyük binalara ya da ofislere taşınırken bir taraftan da her geçen gün bu kursların sayılarına yenileri eklenmektedir.
Ülke genelinde sayıları halihazırda 250’yi bulan bu kursları ve okulları denetlemek İçişleri Bakanlığı’nın ve valiliklerin yetkisi dahilinde olmakla birlikte uzun süredir bu alanda çalışanlar, son gelişmelerden hayli şikâyetçiler. Sektör çalışanlarından Temag Güvenlik’in Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan Alacalı durumu “Sokaktaki işportacı bile denetleniyor, büyük bir sorumluluk taşıyan özel güvenlik okulları denetlenmiyor” sözleri ile ifade etmekte ve bazı firmaların kursu tamamlayanlara iş verse bile teminat adı altında boş senet imzalattığını, iş sırasında giyeceği kıyafeti bile parayla sattığını aktarmaktadır. Özel Güvenlik Hizmetleri ve Eğitimi İşverenleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Acarlı ise yeni düzenlemenin abartılması sonucu pastadan pay kapmayı düşünen herkesin sektöre yöneldiğini kaydediyor. İşte bu ortamda sorun özel güvenlik elemanı yetiştirmek için mevcut olan müfredat içeriği ile de devam ediyor. Alanın yetkililerine göre özel güvenlik görevlisi olmak isteyenlere verilen eğitim hatalarla dolu ve abartılı. Toplam 120 saatlik eğitimin 90 saati teorik eğitime ve 30 saati de uygulamaya ayrılmış durumda. Kursiyerlere verilen 90 saatlik teorik eğitimde patlayıcılar ve olay yeri inceleme gibi dersler de var. Ve normal koşullarda bu bilgilere sıradan polis memurlarının dahi sahip olmadığı göz önüne alınırsa müfredatın ne denli abartılı ve gerçeklerden uzak olduğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca özel güvenlik görevlisi olacaklarla güvenlik yöneticilerinin aynı eğitim programına tabi tutulması gibi bir başka sorun da söz konusu eğitim sürecinin bir başka bileşenini oluşturmaktadır.
Kısacası gerek eğ
itim müfredatındaki sorunlar gerekse de bu kurslarda verilen eğitimin kalitesinin denetlenmemesi nedeniyle “özel güvenlik görevlisi” olarak sertifika alan ve günlük hayatımızda girip çıktığımız alışveriş ve iş merkezleri, fabrikalar, şirket binaları, özel ve kamu eğitim kurumları, oteller, sanayi bölgeleri, özel ve kamu hastaneleri, otobüs terminalleri, kuyumcular, döviz büfeleri, hali vakti yerinde olanların oturdukları yüksek duvarlarla çevrili siteler gibi her yerde karşımıza çıkan bu “görevliler” sahip oldukları üst arama, yakalama, kimlik sorma, gözaltına alma, hatta silah kullanma yetkileri ile ciddi bir sorun oluşturmaktadırlar. Bunun sonucunda bir banka şubesini soymaya kalkan silahsız bir kişi ayağından vurulmak yerine kalbinden vurularak öldürülebildiği gibi, yaşlı annesi ile hastaneye tedavi için gelen engelli gencin annesinin içeri girmesine “hastane güvenliğini” sağlayan kişilerce engel olunmakta ve bu duruma anne itiraz edince de keyfi uygulamasını sürdüren bu “görevliler” genci acımasızca dövebilmektedir. Aynı olaya şahit olan diğer hasta yakınlarının olaya dahil olması ve engelli genç ile yaşlı annesinden yana tavır sergilemesi üzerine karakola taşınan olayda saldırıyı gerçekleştiren “güvenlik görevlileri”nden birisinin gencin annesine yönelik olarak sarf ettiği “boşuna uğraşma teyze, bize bir şey olmaz,bu şirket bu gibi durumlarda bizi kurtarır bizim başımızdakiler emekli emniyetçi, bu işi yapmanın raconu bu, yoksa bize iş yaptıramazlar, uğraştığınla kalırsın” sözleri “özel güvenlik şirketleri”nin de özel güvenlik kurslarına ek olarak nasıl bir sorun olduğunu bir boyutu ile ortaya koymaktadır. Üstelik 5188 Sayılı Kanun’un 23.maddesi de bu türden uygulamaların yolunu açmaktadır. Maddeye göre “Özel güvenlik görevlileri Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasında memur sayılır. Bunlara karşı görevleri sebebiyle suç işleyenler Devlet memurları aleyhine suç işlemiş gibi cezalandırılır” (md: 23). Yani özel bir şirkette çalışan görevliyi Ceza Hukuku alanında devlet memuru statüsünde değerlendirmek hem o görevlilere devlet eliyle kamuya karşı bir koruma kalkanı oluşturulmakta, hem bir devlet memurunun sorumluluğuna sahip olmayan, bu sorumluluğu taşımayan kimselere yukarıda sayılan türden davranışları sergilemeleri için uygun ortam yaratılmakta, hem de bir kamu hizmeti yürüten kolluk kuvvetleri ile özel güvenlik hizmeti veren kimselere karşı görevleri nedeniyle işlenen suçlar söz konusu olduğunda eşit statü sağlanmaktadır.
Özel Güvenlik Şirketleri
Ülkemizde daha çok emekli asker ve polislerce kurulan özel güvenlik şirketlerinin sayısı verilen rakamlar farklılık göstermekle birlikte 750’ye yaklaşmıştır. Halihazırda 1.5 milyon dolarlık bir iş hacmine ve 150.000-200.000 arasında personele sahip olan özel güvenlik şirketlerinin gerek sayısı gerekse sahip oldukları personel miktarı 5188 sayılı Kanun’un çıkarılması ile birlikte hızla artacaktır.
Çünkü söz konusu kanun ile özel güvenlik şirketlerinin hizmetlerinden yararlanılması “zorunlu” hale getirilmiştir. Bu nedenle kısa sürede şirket sayısının hızla birkaç binin üzerine çıkacağı ve personel miktarının da buna bağlı olarak 300.000 sayısına ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Söz konusu artış yaşanmadan bile 200.000 kişilik personeli ile 180.000 kişilik emniyet teşkilatından daha büyük bir “özel güvenlik ordusu” bugün için mevcuttur. Artışla birlikte emniyet teşkilatını ikiye katlayacak bir sektör ve “özel bir emniyet teşkilatı” oluşacaktır. Sahip oldukları para gücü ve eleman sayısı ve kanun ile kendilerine tanınan pek çok polisiye yetki sayesinde büyük bir “güvenlik gücünü” idare eden bu şirketler aracılığı ile gerçekte devletin temel görevlerinden olan “güvenlik” de özelleştirilmiş olmaktadır. Böylece devletin küçültülmesi ve sözde asli görevlerine dönmesi için koparılan yaygara ile devlet “sosyal” yönleri olan eğitim ve sağlığı özelleştirdikten sonra şimdi de “asli görevi” olan güvenliği özel güvenlik şirketlerini yasal güvenceye kavuşturarak ve yetkilerini genişleterek özelleştirme yoluna girmiştir. Buna emniyet teşkilatının yıllardır suçu önleme konusunda içinde bulunduğu zaaf, bekçilik kurumunun fiilen ortadan kaldırılması, zabıta hizmetlerinin özelleştirilmesi yoluna gidilmeye başlanması, artan işsizliğe bağlı olarak hızlanan suç işleme oranı, bu suçlara karşı korunmak amacıyla kişilerin, kurumların hatta mahallelerin özel güvenlik şirketleri ile anlaşması eklendiğinde ortaya çıkan manzara son derece ürkütücüdür. Çünkü artık devletin temel görevi olan vatandaşının can ve mal güvenliğini koruma sorumluluğundan uzaklaşması ile ortaya çıkan özel güvenlik olgusu gazeteci Umur Talu’nun ifade ettiği gibi “toplumdaki varlıklı ve güçlülerin, sadece suçlulara karşı değil, sıradan insanlara karşı da “silahlı üstünlük” sağlaması”nın yolunu açmıştır. Çoğu net 350 YTL’ye çalıştırılan, grev hakkı olmayan ve silah taşımak da dahil pek çok yetki ile donatılan bu özel güvenlik ordusu eliyle küçük zengin bir azınlık geniş yoksul bir çoğunluğa karşı korunmaktadır. Bunun sonucunda ise devletin kanunu ile yaratılan “azınlığın özel ordusu” sayesinde azınlık çoğunluğa karşı daha da güçlü kılınmaktadır.
Sonuç
Batı kapitalizminin son krizini aşmak için ortaya attığı küreselleşme aldatmacası ile tüm dünyada bir taraftan devletin “sosyal” yönleri törpülenmiş diğer taraftan da yaratılan güvenlik bunalımı aracılığı ile halkın bu değişime karşı koyması engellenmek istenmiştir. İşte bu süreçte özel güvenlik şirketleri ile özelleşen kolluk hizmetleri aracılığıyla güvenlik de “sadece”, dünya servetinin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran sermayedarların yararlanabildiği bir hak ve kendilerini büyük çoğunluktan koruyabildikleri bir olanak biçimine bürünmüştür. Böylece çoğunluk karşısında özel bir savunma yapılanması oluşturularak, azınlık çoğunluğa karşı daha da güçlü kılınmıştır.
dipnotlar
1- Wikipedia internet sitesi, http://en.wikipedia.org/wiki/Security_guard , erişim: 18.12.2005
2- Wikipedia internet sitesi , http://en.wikipedia.org/wiki/Vigiles , erişim: 18.12.2005
3- Ali Kasım Irak, “Paralı Askerlerin Yeni Gelir Kapısı”, http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=19632&ArsivSayfaNo=1 , erişim: 15.12.2005
4- Şaziye Karlıklı, “Türk Güvenlik Şirketleri Irak’ta İş Alamadı”,
http://www.milliyet.com.tr/2005/01/12/business/axbus02.html , erişim: 15.12.2005
5- “Özelleşen Katliamcılık, İnsan Avı”, http://www.yuruyus.com/www/news.php?h_newsid=827& , erişim: 15.12.2002
6- Ali Kasım Irak, “Paralı Askerlerin Yeni Gelir Kapısı”, http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=19632&ArsivSayfaNo=1 , erişim: 15.12.2005
7- Cüneyt Özdemir, “Güvenlik Görevlilerin Silah Kullanma Sınırı Nereye Kadardır?”, http://www.deepnot.com/deepmain.php?pKey=234 ,
erişim: 15.12.2005
8- http://66.249.93.104/search?q=cache:1vvxdXCaOT4J:www.ozgurhayat.org/manset.php%3Fm%3Dmn17.php+%22%C3%B6zel+g%C3%BCvenlik+%C5%9Firketleri%22&hl=tr
9- Erdal Şafak, “Özel Polis”, http://www.sabah.com.tr/2005/03/21/yaz08-40-120.html , erişim: 18.12.2005
10- Necip Çakır, “Denetlenemeyen Özel Güvenlik Kursları İş Vaadiyle Öğrenci Topluyor”, http://www.zaman.com.tr/?hn=200635&bl=haberler&trh=20050810&yn= , erişim: 18.12.2005
11- Necip Çakır, “Denetlenemeyen Özel Güvenlik Kursları İş Vaadiyle Öğrenci Topluyor”, http://www.zaman.com.tr/?hn=200635&bl=haberler&trh=20050810&yn= , erişim: 18.12.2005
12- Necip Çakır
, “Denetlenemeyen Özel Güvenlik Kursları İş Vaadiyle Öğrenci Topluyor”, http://www.zaman.com.tr/?hn=200635&bl=haberler&trh=20050810&yn= , erişim: 18.12.2005
13- http://www.hukuki.net/topic.asp?TOPIC_ID=200 , erişim: 18.12.2005
14- GÜSOD, “5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Yasanın Uygulamasının 1 .Yılında Genel Değerlendirme Sorunlar ve Çözüm Önerileri”,
http://www.gusod.com/announce/showAnnouncement.asp?id=7418 , erişim: 18.12.2005
15- Necip Çakır, “Denetlenemeyen Özel Güvenlik Kursları İş Vaadiyle Öğrenci Topluyor”, http://www.zaman.com.tr/?hn=200635&bl=haberler&trh=20050810&yn= , erişim: 18.12.2005, Erdal Şafak, “Özel Polis”, http://www.sabah.com.tr/2005/03/21/yaz08-40-120.html , erişim: 18.12.2005
16- Erdal Şafak, “Özel Polis”, http://www.sabah.com.tr/2005/03/21/yaz08-40-120.html , erişim: 18.12.2005
17- Umur Talu, “Özel Güvenlik Kamusal Tehlike”, http://www.sabah.com.tr/2004/10/18/yaz04-40-113.html , erişim: 18.12.2005
18- Süleyman Demir,”Özel Güvenlik Sıkıntı İçinde”, http://www.gusod.com/announce/showAnnouncement.asp?id=7421 , erişim: 18.12.2005