Son zamanlarda DİSK’ten iki önemli çıkış oldu. Bunlardan birincisi, DİSK’in kimi parti arayışındaki sosyal demokrat çevrelere paravanlık yaparak “sol parti kurma” iddiasıyla ortaya atılmasıdır. DİSK’in ikinci “önemli çıkışı” ise, en az birincisi kadar talihsiz bir biçimde, TÜSİAD’ın hükümetle giriştiği polemikte; “TÜSİAD’ın arkasında olduğunu” ilan etmesiydi. Aslına bakılırsa; bu konuda DİSK’in merkez yöneticilerini eleştiren yeterince haber, […]
Son zamanlarda DİSK’ten iki önemli çıkış oldu. Bunlardan birincisi, DİSK’in kimi parti arayışındaki sosyal demokrat çevrelere paravanlık yaparak “sol parti kurma” iddiasıyla ortaya atılmasıdır. DİSK’in ikinci “önemli çıkışı” ise, en az birincisi kadar talihsiz bir biçimde, TÜSİAD’ın hükümetle giriştiği polemikte; “TÜSİAD’ın arkasında olduğunu” ilan etmesiydi.
Aslına bakılırsa; bu konuda DİSK’in merkez yöneticilerini eleştiren yeterince haber, makale ve işçi mektubu çıktı. Dahası öyle anlaşılmaktadır ki; DİSK’in genel başkanı ve yöneticileri, özellikle de “sol parti kurma” girişiminin pek akıllıca bir çıkış olmadığını fark ederek geri adım atmışlardır. Nitekim Genel-İş, Birleşik Metal-İş gibi sendikaların da içinde yer aldığı DİSK’e bağlı birçok sendika yöneticisi, bu “sol parti” girişiminin içinde olmadıklarını ve DİSK’in de olmaması gerektiğini açıkladılar. DİSK’in merkez yönetcilerinin de bu konuda “ortadan bölündüğü” bilinmektedir.
TÜSİAD’a destek atma ve kayıtsız koşulsuz TÜSİAD’ın desteklenmesine gelince; burada TÜSİAD’ın söylediklerinin doğruluk ve yanlışlığından öte; DİSK gibi bir işçi sendikasının TÜSİAD’ın boş havuzuna atlamada gösterdiği heyecan ve hevestir. Kaldı ki; TÜSİAD’ın söylediği şeyleri bu ülkede ilerici demokrat çevreler yıllardır söylemektedir, ama DİSK’in onları böyle heyecanla desteklediği görülmemiştir. Dahası daha eylül ayında; “Barış Mitingi” için oluşturulan platformadan bile çekilerek miting yapmak isteyenleri “bölücülük” ve “terörizme” çanak tutar duruma düşmekle suçlamaya varan gerekçeler öne sürmesi herkesin hatırındadır. Ama o mitingin gerekçelerini öne süren TÜSİAD’a açık çek verilerek; gerici güçlere “DİSK’in tarihine ihanet etti” bayramı yaptırmak elbette anlaşılır değildir.
Bunlar da yazıldı, çizildi.
Burada bizim değinmek istediğimiz sorunun başka bir boyutu: Kimdir DİSK’i böyle arka arkaya sermayenin güç odaklarının yedeğine atan akılları verenler?
Sayın Çelebi alınmasın; “Bizim aklımız yok mu?” demeden biraz düşünsün! Çünkü, ona “Sol parti kurma girişiminin başına geç” ya da “TÜSİAD’ın arkasına takıl” diyenler, bütün bunları kendisinin yaptığını, kendilerinin “danışman” ya da “arkadaş” olarak yardımcı olduklarını söyleyeceklerdir. Ama gerçeğe bakarsak; bunun farklı olduğu ortadadır. Çünkü, DİSK’te bu tür savrulmalar seçilmiş yöneticilerin kendiliğinden yapamayacağı kadar fazla yaşanmaktadır. Bu da ister istemez; 1) DİSK’i bir arpalık olarak gören, ama DİSK’te mevzilenmiş bazı danışmanların kendi politikalarına DİSK’i alet ettikleri ve kendi çıkarları için DİSK’in itibarını ayaklar altına almaktan çekinmedikleri; 2) Kendi partisinde amaçlarına ulaşamayan kimi politikacı eskilerinin DİSK’i amaçlarına alet etmek için DİSK yöneticilerine yakınlıklarını kullandıkları akla gelmektedir.
Ancak uzaktan bakınca; gerçeğin bu iki uğursuz çevrenin ortak hareket ettiği biçiminde olduğu da hissedilmektedir.
Ortada olan, DİSK’in siyasete alet edildiğidir! (Ancak işçi sınıfı siyaseti sendikalarda birliği sağlayan rol oynar) Ama burjuva siyasete alet edildiği, burjuvazinin çeşitli fraksiyonlarının birbiriyle vuruşurken bir işçi konfederasyonunu kullandıklarıdır. DİSK’in içinde yer alan “danışman” kılıklı kimi sermaye sözcüleri ve DİSK’in sermayeyle uzlaşmaya çok hevesli yöneticleri de DİSK’in sermaye fraksiyonlarının oyunlarına alet edilmesine fırsat vermektedirler.
Ancak; “danışmanlar” ya da sermaye çevrelerinin oyunlarının DİSK’in böyle badirelere sürüklenmesinde DİSK’in seçilmiş yöneticlerinin sorumluluğunu azaltamaz. Ancak; şu da bir gerçektir ki, eğer DİSK’in yöneticileri; bu, maaşlarını DİSK’ten alıp hizmetlerini TÜSİAD’a ya da CHP’de bile barınamamış sosyal demokrat tortuya sunan danışmanlar takımından ve burjuva politik çevreleriyle düşüp kalkmaktan kurtulmadıkça (Mevcut.yöneticilerin bunu başarma şansı nedir tartışması ayrı bir konudur) bırakalım başka şeyleri DİSK’in giderek sendikal mihrak olarak bile meşruiyeti tartışılır hale gelecektir. Bilinmelidir ki; DİSK sürüklendiği hattan çıkamazsa onu, tarihine dair efsaneler de kurtaramaz.
Evrensel – 30 Aralık 2005