Türkiye’nin dört bir yanından sosyal bilimciler geçen hafta içerisinde 9. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi’nde buluştu. Türkiye’nin hemen her alandaki toplumsal problemlerinin geniş bir perspektif içerisinde ele alındığı toplantı, sevgili ekonomi editörümüz Şebnem Turhan tarafından Evrensel okurlarına aktarıldı. Ayrıca Evrensel, bir de özel ek çıkartarak Kongreyi okurlarına duyurdu. Evrensel dışında (takip edebildiğim kadarıyla) hiçbir basın kuruluşunun […]
Türkiye’nin dört bir yanından sosyal bilimciler geçen hafta içerisinde 9. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi’nde buluştu. Türkiye’nin hemen her alandaki toplumsal problemlerinin geniş bir perspektif içerisinde ele alındığı toplantı, sevgili ekonomi editörümüz Şebnem Turhan tarafından Evrensel okurlarına aktarıldı. Ayrıca Evrensel, bir de özel ek çıkartarak Kongreyi okurlarına duyurdu. Evrensel dışında (takip edebildiğim kadarıyla) hiçbir basın kuruluşunun Türkiye’nin toplumsal sorunlarının konuşulduğu, tartışıldığı bu Kongreyi izleme gereğini dahi duymaması, toplumsal sorunlara yönelik yaklaşımlarını ortaya koyması bakımından oldukça önemliydi.
Kongrenin önemli bir özelliği, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en saygın hocalarından, bu alana henüz girmiş en genç akademisyen ve öğrencilere kadar her yaş grubundan sosyal bilimciyi bir araya getirmiş olmasıydı. Ayrıca, mesleklerinin gereği olarak, toplumla en yakın ilişki içerisinde olan ve bu nedenle de sosyal bilimler alanına dahil olabileceklerini düşündüğüm hekimler de Kongre’ye katıldılar. Gerek meslekten sosyal bilimcilerin gerekse, toplumsal sorunların en yakın tanığı olan hekimlerin katılımlarıyla gerçekleştirilen (benim izleme olanağı bulduğum) oturumlarda, üzerinde büyük ölçüde ortaklaşılan bir sonuç çıktı: “Türkiye’de var olan toplumsal sorunlar, kapitalist sistemin egemen olduğu tüm ülkeler için geçerlidir. Bu bağlamda, sorunların kaynağı, kapitalist sistemdir ve bu sistemin egemenliği sürdükçe toplumsal sorunların çözümü de mümkün olmayacaktır”.
Bu yıl Kongre’nin bir önemli özelliği de ilk kez bir sendikanın, Petrol-İş Sendikası’nın son derece sınırlı kaynaklarla yapılan bu organizasyona destek vermesiydi. Buna karşılık, Petrol-İş Paneli olarak programda yer alan iki oturum dışında, (birkaç uzman hariç) sendikalardan Kongre’yi izleyen olmadı.
Oysa, onlarca sosyal bilimcinin bir araya gelerek toplumsal sorunları hemen her yönüyle masaya yatırdığı bu Kongre, sendikaların, mevcut durumu algılamaları ve geleceğe yönelik çözüm üretebilmeleri bakımından son derece önemli bir fırsattı. Ancak, sendikacı dostlarımız toplumsal yapıyı, sorunları ve çözüm yollarını çok iyi bildiklerinden olacak, Kongre’ye itibar etmediler.
Sosyal Bilimler Kongresi’ne itibar etmeyen sendikalardan biri olan DİSK, bu Kongre’yi izleyen günlerde “Solda Yenilenme” başlıklı bir Konferans düzenledi. İlginçtir, bu Konferans’tan çıkan sonuçlar, Sosyal Bilimler Kongresi’nde çıkan sonuçlarla taban tabana zıttı. Bu zıtlığın nedeni ise Sosyal Bilimler Kongresi’nde emek sömürüsünün, işsizliğin, yoksulluğun nedeni olarak tespit edilen egemen sistemin argümanlarının ve kurumlarının, isminde “devrim” sözcüğü geçen bir emek örgütünün, “Solda Yenilenme” başlığını kullanarak düzenlediği ve solda yeni bir oluşumu amaçladığı bir Konferans’ta “çözüm” olarak kabul görmesiydi.
Sözün özü: Toplumun sorunlarından kopuk, emeği, emekçiyi göz ardı ederek, sermaye ile işbirliği içerisinde sendikacılık yapmaya, “sol” partiler kurmaya çalışanlar bir tarafa; bu ülkede sistemin tüm baskılarına karşın, toplumu anlamaya çalışan, toplumsal sorunları çözmeye çalışan sosyal bilimciler vardır. Bu sosyal bilimciler var olduğu sürece, sendikalar ve solda siyasete soyunanlar da er ya da geç toplumsal sorunları doğru biçimde algılayacaktır. Ve gelecek çok daha aydınlık olacaktır (!)
e-posta: [email protected]
Evrensel Gazetesi