Hükümetler yıllardır sermaye kesimlerinin yeterince vergilendirilmemesinin ve göz yumulan yolsuzlukların bedelini IMF direktifleri ile kamu hizmetlerine yani halka çıkarıyor. 2006 bütçesinde de kamu harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının aşağı çekilmesi temel bir amaç durumunda. Bunun sonucunda kamu emekçileri açlığa mahkum edilirken, halk nitelikli ve ulaşılabilir kamu hizmetinden mahrum kalıyor. Doktorsuz hastaneler, öğretmensiz okullar […]
Hükümetler yıllardır sermaye kesimlerinin yeterince vergilendirilmemesinin ve göz yumulan yolsuzlukların bedelini IMF direktifleri ile kamu hizmetlerine yani halka çıkarıyor. 2006 bütçesinde de kamu harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının aşağı çekilmesi temel bir amaç durumunda. Bunun sonucunda kamu emekçileri açlığa mahkum edilirken, halk nitelikli ve ulaşılabilir kamu hizmetinden mahrum kalıyor. Doktorsuz hastaneler, öğretmensiz okullar kaynak olmadığı için bitirilemeyen kamu yatırımları olağan hale geliyor.
ORAN AZALIYOR
Türkiye’de kamu harcamalarının (eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı vb.) GSYH içindeki payı faiz harcamaları çıkartıldığında yüzde 20 düzeyinde. Faiz harcamaları ile birlikte ise 2005’te yüzde 33 olan oranın 2006’da yüzde 31’e çekilmesi düşünülüyor. Yani yurttaş 2006 yılında da kamu hizmetinden yoksun kalacak. Eğitim, sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinde yaşanan sıkıntılar katlanarak artacak.
OECD ORTALAMASININ YARISI
Kamu hizmetlerine ayrılan payın yüksek olduğu demogojisi OECD rakamlarınca yalanlanıyor. Kamu harcamalarının GSYH’ya oranı OECD ülkelerinde ortalama yüzde 41,3. Yani Türkiye’nin iki katı. Bu oran İsveç, Danimarka, Fransa, Almanya, Belçika gibi ülkelerde yüzde 50’nin üzerinde. Faiz ödemeleri ve askeri harcamalar çıkartıldığında OECD ortalaması yüzde 34,8. Türkiye’de askeri ve faiz harcamaları hariç bütçenin oranı yüzde 17.
EĞİTİME, SAĞLIĞA KAYNAK YOK
Yeni liberal politikalar sonucunda kamu harcamalarında yapılan kısıntılar, Türkiye’nin eğitim ve sağlıkta dünyanın en fakir ülkelerinden biri olmasına neden oluyor. AKP hükümeti ise birbirinin aynısı bütçelerle sürdürülebilir bir yoksunluk peşinde.
2006 bütçesinde eğitime ayrılan pay GSYH’nin yalnızca yüzde 4,1’i. Bu oran Dünya’da eğitime en yüksek payı ayıran Küba’nın 4,5’ta biri. Gelişmiş ülkelerde ise eğitime ayrılan pay yüzde 5 ile 10 arasında değişiyor. Bu ülkelerin kişi başına düşen GSYH büyüklükleri düşünüldüğünde Türkiye eğitimde kişi başına harcamada en yoksul ülkeler arasında yerini alıyor.
EN DÜŞÜK HARCAMA TÜRKİYE’DE
OECD’nin sağlıkta görünüm raporuna göre ülkelerin çoğunda sağlık harcamaları, genel ekonomik büyümeden daha hızlı bir artış gösterdi. 2003 yılında OECD ülkeleri GSYH’nın ortalama yüzde 8,8’ini sağlık harcamalarına ayırdılar. Bu oran 1990 yılında yüzde 7,1, 1970 yılında ise yüzde 5’in biraz üzerinde idi. GSYH’da sağlık harcamalarına ayrılan pay, ülkeler arasında epeyce farklılık gösteriyor. Bu oran ABD’de yüzde 15 iken Slovak Cumhuriyeti ve Kore’de yüzde 6’dan az. GSYH içindeki yüzde olarak en yüksek sağlık harcamaları bakımından 2003 yılında ABD’nin ardından, sırasıyla yüzde 11,5 ile İsviçre ve yüzde 11,1 ile Almanya geliyor. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 6,6 düzeyinde.
Kişi başına sağlık harcamasında ise Türkiye 446$ ile OECD ülkeleri arasında sağlığa en düşük harcama yapan ülke konumunda. Fransa ve Almanya’da kişi başına yapılan harcama Türkiye’nin 6 katı iken, Yunanistan’da 4 katı düzeyinde.
KAMUNUN PAYI AZALIYOR
Türkiye’de sağlık alanında kamu harcamalarının payı azaltılmaya çalışılırken, OECD verileri bu alanda da kamu hizmetlerinin ağırlığını ortaya koyuyor. Türkiye’de kamu sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamaları içerisindeki payı 2002 verilerine göre yüzde 63 düzeyine düşmüş durumda. Fransa’da bu oran yüzde 76, Almanya’da ise yüzde 78 düzeyinde. OECD ortalaması ise yüzde 72,1. Sağlık gibi yaşamsal bir hizmetin ticaret konusu yapılması ise tüm dünyada eleştiriliyor.
DOKTOR VE HEMŞİRE YOK
Türkiye doktor ve hemşire sayısında da OECD ortalamasının yarısında kalıyor. Ve OECD ülkeleri arasında nüfus başına en az doktor ve hemşire düşen ülke. 2003 yılı verilerine göre her 10.000 kişiye yalnızca 14 doktor ve 17 hemşire düşüyor. OECD ortalaması ise 10.000 kişiye düşen 29 doktor ve 82 hemşire. Kişi başına düşen yatak sayısı da OECD’nin yarısı. Buna rağmen bütçede sağlık harcamalarına ayrılan pay yaklaşık olarak aynı oranlarda seyrediyor. Mal ve hizmet alımlarının sadece % 12’si sağlık için harcanırken, % 45’i savunma harcamalarına ayrılıyor. Türkiye’de yurttaş OECD ortalamasındaki bir ülkenin yurttaşından 10 yıl önce ölüyor.
2006 BÜTÇESİ
2006 bütçesi yine kamu hizmeti yoksun bir bütçe olarak şekilleniyor. Yatırım, eğitim ve sağlığa yeterli kaynak ayrılmazken bütçenin % 30’u faize gidiyor.