Asgari Ücretin önümüzdeki günlerde emek hareketinin, emekçilerinin gündemine yeniden oturacak. Ergün İşeri’nin sendika.org’da yayınlanan kapsamlı yazısı konunun bütün boyutlarını ortaya seriyor ve aslında geriye söylenecek çok az şey bırakıyor. Asgari ücret tespit sürecinin anti-demokratik karakteri ortada. Bu tespit sürecinin ilk bakışta ayrıntı gibi gözüken ve pek fazla tartışılmamış bir başka anti-demokratik hatta tuhaf boyutu var. […]
Asgari Ücretin önümüzdeki günlerde emek hareketinin, emekçilerinin gündemine yeniden oturacak. Ergün İşeri’nin sendika.org’da yayınlanan kapsamlı yazısı konunun bütün boyutlarını ortaya seriyor ve aslında geriye söylenecek çok az şey bırakıyor.
Asgari ücret tespit sürecinin anti-demokratik karakteri ortada. Bu tespit sürecinin ilk bakışta ayrıntı gibi gözüken ve pek fazla tartışılmamış bir başka anti-demokratik hatta tuhaf boyutu var. Bu “gizlilik” boyutudur. Evet tuhaf gibi görünse de asgari ücretin bir “gizlilik” boyutu var. Tıpkı “devlet sırrı” gibi!
Bilindiği gibi İş Yasası asgari ücretin tespiti sırasında uygulanacak esasların bir yönetmelikle belirlenmesini öngörüyor. Nitekim 4857 sayılı İş Yasasının 39. maddesi gereğince hazırlanan Asgari Ücret Yönetmeliği 1 Ağustos 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yeni yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 1475 sayılı eski İş Yasasının 33. maddesine gereğince hazırlanan ve 12.2.1972 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan eski Asgari Ücret Yönetmeliği yürürlükten kalktı.
Yeni Asgari Ücret Tespit Yönetmeliğinin Komisyonun Görev, Yetki ve Sorumluluğu düzenleyen 9. maddesinde şu ibare yer alıyor:
“Komisyondaki görüşmeler ve komisyonun çalışmaları gizlidir. Başkan, üyeler ve raportörler ile bu maddenin kapsamına giren kişi ve kuruluşlar bu görevleri dolayısıyla öğrendikleri her türlü bilgi ve belgeleri gizlemekle yükümlüdür.”
Yönetmelik açıkça komisyondaki görüşmeleri ve çalışmaları gizlilik perdesi arkasına itmektedir ve komisyon üyelerine bu çalışmalar sırasında öğrendikleri her türlü bilgi ve belgeyi gizleme yükümlülüğü getirmektedir.
Yeni Asgari Ücret Yönetmeliği, 1972 tarihli eski Yönetmelikte yer alan hükmü iyice ağırlaştırmaktadır. Eski Yönetmeliğin komisyonun görev ve yetkilerini düzenleyen 7. maddesi şöyleydi.
“Komisyondaki görüşmeler ve alınan kararlar, asgari ücretin tespitine ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlanıncaya kadar gizlidir. Komisyon üyeleri, görevleri sırasında ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri her türlü bilgileri saklamakla yükümlüdür”
Eski Yönetmelik, gizlilik koşulunu asgari ücretin tespitine ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına kadar geçecek süreyle sınırlamıştı. Diğer bir ifadeyle eski yönetmeliğe göre, asgari ücretin tespitine ilişkin Komisyon kararı Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren komisyondaki görüşmeler ve alınan kararların gizliliği kalmıyordu. Yeni yönetmelik ise mutlak bir gizlilik koşulu getirmekte; Resmi Gazete’de yayımlanan Komisyon kararı dışındaki bütün görüşme, çalışma ve belgeler karanlığa gömmektedir. Sanki Asgari Ücret Komisyonu değil de Milli Güvenlik Kurulu!
Eski Yönetmelik hükmü bile anti-demokratik bir içeriğe sahipken AKP hükümeti yeni yönetmelikle Asgari Ücret Tespit Komisyonunun görüşme ve çalışmalarını tümüyle gizlilik kapsamına almıştır. Bir yandan Bilgi Edinme Yasası çıkarak “şeffaflıkla” övünen hükümetin, öte yandan asgari ücretle ilgili komisyon çalışmalarını ve görüşmelerini “devlet sırrı” gibi gizlilik kapsamına alması ne yaman çelişkidir!
Meclis tutanakları, “gizli oturumlar” hariç birkaç saat içinde internet ortamında erişime açık hale gelirken; kaynaklara ve harcamalara ilişkin en önemli siyasi belge olan bütçe açık görüşülürken Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmalarındaki gizlilik neden?
Komisyon çalışmaları sırasında ele alınan hangi konu gizliliği gerektiriyor? Asgari ücretle ve asgari ücretin altında çalışan milyonlarca işçinin varlığı mı? Giderek artan gelir eşitsizliği, emek gelirlerinin milli gelir içindeki oranının düşmesi mi? Ergün İşeri’nin yazısında ayrıntılarıyla anlattığı gibi Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından saptanan asgari ücret seviyesine Komisyonda itibar edilmemesi mi? Asgari ücretin tespiti sırasında ILO 135 sayılı tavsiyesine uyulmaması mı? Yoksa hepsi mi?
Asgari Ücret Tesit Komisyonunun çalışmalarına ilişkin gizlilik hükmü milyonlarca emekçinin kaderinin konuşulduğu toplantıların bilgisinin onlardan gizlenmesi anlamına gelmektedir. Öte yandan yönetmeliğin bu hükmü bir insan hakkı olan “bilgi edinme hakkı”nın ihlali anlamına gelmektedir. Bu hüküm mutlaka idari yargıya götürülmelidir. Öte yandan komisyon çalışmalarına katılan işçi temsilcileri, Komisyonundaki görüşmelerle ilgili olarak kamuoyunu, işçileri şeffaf bir biçimde bilgilendirerek bu anti demokratik yönetmelik hükmünü kadük hale getirmelidir. Şeffaf bir süreç komisyondaki işçi temsilcilerinin elini güçlendirecektir.