ABD’nin saldırı ve boykotlarına karşı Küba’nın 45 yıldır devam eden başarılı direnişi Washington’un dünya imparatorluğu kurma hedefine birkaç yönden zarar veriyor. En başta, Küba’nın başarısı “merkez-solun” öne sürdüğü “küçük”, “gelişmemiş” ülkeler “küreselleşme” karşısında emperyalist güçlere karşı koyamazlar görüşünü çürütüyor. İkincisi, Küba devriminin ayakta kalması, ABD’nin arka bahçesi sayılan Karayip ve Latin Amerika devletlerinin Washington’un isteklerine […]
ABD’nin saldırı ve boykotlarına karşı Küba’nın 45 yıldır devam eden başarılı direnişi Washington’un dünya imparatorluğu kurma hedefine birkaç yönden zarar veriyor. En başta, Küba’nın başarısı “merkez-solun” öne sürdüğü “küçük”, “gelişmemiş” ülkeler “küreselleşme” karşısında emperyalist güçlere karşı koyamazlar görüşünü çürütüyor. İkincisi, Küba devriminin ayakta kalması, ABD’nin arka bahçesi sayılan Karayip ve Latin Amerika devletlerinin Washington’un isteklerine uyması gerektiği düşüncesini yalanlıyor. Üçüncüsü, Hemen hemen bütün askeri, politik ve diplomatik saldırıları yenmeyi başaran Küba ABD imparatorluğunun yenilemez olmadığını gösteriyor.
Uluslararası diplomaside, hemen hemen her ülke Küba’yı tanıyor ve Birleşmiş Milletler’de 150’den fazla ülkeden ABD ambargosuna karşı destekliyor (ABD için 3 ülkeye karşı). Ekonomik alanda Küba’nın bütün önemli Avrupa, Asya, Afrika, Latin Amerika ve ABD dışında Kuzey Amerika Devletleri ile ticari ve yatırım ilişkileri var. Askeri alanda, Küba askeri ve istihbarat servisleri son 50 yıl içinde adaya yapılan bütün ABD destekli terörist saldırıları yenmeyi başardı ve gelecekte olası saldırıların politik maliyetini yükseltti. 50 yıllık başarısızlıklara karşı Bush hükümeti saldırganlığını arttırdı: ABD’den Küba’ya yolculukları yasakladı, ABD’li Kübalıların Küba’da kalan ailelerine gönderdiği yardım havalelerini engelledi ve yiyecek ve ilaç ticaretine kısıtlamalar getirdi.
Bu sert önlemlerin Küba’yı olumsuz etkilemesine rağmen, aynı zamanda ABD’de halkın bazı tutucu kesiminde karşıtlık yarattı. Genellikle Bush’a arka çıkan Küba sürgünleri Küba’da kalan yaşlı aile fertlerine yardım gönderemedikleri için kızgın. Şimdiye kadar Bush’u destekleyen 38 eyalette, tarımsal üretim ve ticaret ile uğraşanlar ticarete konan yeni kısıtlamalar nedeniyle öfkeli. Küba devrimini kültürel ve ideolojik sızma ile çökertmeyi uman devrimin tutucu ve liberal düşmanları, getirilen seyahat ve kültür kısıtlamaları nedeniyle huzursuz.
Bir başka deyişle, Bush hükümetinin Küba’ya karşı getirdiği önlemlerin şiddeti arttıkça, Washington içeride ve dışarıda daha çok destek kaybediyor. Birkaç örneğe bakalım.
ABD yetmişten fazla paralı propagandacının tutuklanmasını, onları politik muhalif diye tanımlayarak, Avrupa Birliği’nin desteğini sağlamıştı. Bir yıl sonra AB Washington politikasını bıraktı ve Küba ile kültürel ve ekonomik ilişkilerini yeniledi ve geliştirdi.
ABD Küba’ya uyguladığı ticari ambargoyu sertleştirirken, Küba’nın Çin ve diğer Asya, Venezüella ve diğer Latin Amerika ülkeleri, Kanada ve Avrupa ile olan ticari ve yatırım ilişkileri gelişti ve yoğunlaştı. ABD’nin Küba’ya para havalesini sınırlama uygulaması, aile fertlerinin Meksika, Kanada, Dominik Cumhuriyeti gibi üçüncü ülke yolluyla para göndermeğe başlamaları ile zayıfladı. Kanadalı, Avrupalı, Latin Amerikalı ve Asyalı turist sayısı iki milyonu aştı ve yeni yatırımların çoğalması havale sınırlandırılmasının getirdiği zararları karşıladı.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Küba’nın başka kaynaklardan enerji gereksinimini temin yollarını Washington’un kısıtlama çabaları da Venezüella Cumhurbaşkanı Chavez hükümeti ile yapılan uzun vadeli ticaret ve yatırım anlaşmaları ile yenilgiye uğradı. Chavez rejimi Küba’ya indirimli fiyatla petrol satıyor. Karşılığında Küba Venezüella’nın yoksullarına sağlık ve eğitim hizmetleri götürüyor. Küba ile Venezüella arasındaki politik ve ekonomik bağlar Washington’un Karayip ve Latin Amerika ülkelerini Küba’dan koparma çabalarını zayıflattı. Küba’ya doğrudan doğruya yapılan bütün saldırıların başarısız kalması yüzünden, Bush hükümeti şimdi Küba’nın Chavez rejimi ile olan stratejik birliğini yok etmeğe çalışıyor.
İki Aşamalı Strateji
ABD Küba Devrimini yok etme stratejisini “iki-adımda” kurmaya çalışıyor: Öncelikle Venezüella’da Chavez hükümetini düşür, ticari ilişkileri ve enerji kaynaklarını kes ve ekonomik sıkboğazdan sonra askerle saldır. Küba’ya karşı “İki aşamalı” stratejisi, Chavez hükümetinin uygun bir şekilde devrilmesi için, özenle hazırlanmış bir plan gerektiriyor.
2005 yılına kadar Washington’un Chavez’e karşı eylemleri hep yenilgiyle sonuçlandı. Planlar genellikle yerel egemen sınıfı, ordunun bazı kesimlerini ve yozlaşmış sendika bürokrasisini kullanarak Chavez’i “içten” devirmeye dayanıyordu. ABD’nin yerel destekçileri sadece yenilmekle kalmadı, aynı zamanda gelecekte işe yaramayacak kadar zayıfladı. Başarısız Washington destekli askeri hükümet darbesi bir kaç yüz devrim karşıtı subayın görevden uzaklaştırılmasıyla sonuçlandı. Bush’un petrolcülerin lokavtını desteklemesi binlerce ABD yanlısı görevlinin kovulmasına neden oldu. Chavez’i devirmek için yapılan halk oylaması milyonlarca yoksul Venezüellalıyı harekete geçirdi ve radikalleştirdi ve Washington’un orta sınıf destekçilerinin cesaretini kırdı. Bu başarısız politikaların sonucu Washington’un “dışarıdan” bir strateji araması oldu: Kolombiya’nın terörist Uribe rejiminin işbirliği ile askeri müdahale.
Küba’ya karşı ABD stratejisi, yerel teröristlerin ve egemen sınıfın desteklediği ABD-Kolombiya’nın Venezüella’ya ortak saldırısını öngörüyor. Küba’ya bu dolaylı saldırı Kolombiya ile çok yönlü, karmaşık işbirliği gerektiriyor. İlk olarak, Washington ve Uribe Venezüella sınırında askeri üsleri sağlamlaştırmaya başladı. Sonra, Venezüella’nın savunma gücünü denemek için sık sık Kolombiya askeri ve yarı askeri güçlerinin “askeri akın çalışmaları” başladı. 2004 yılında altı Venezüellalı asker öldürüldü, bir kaç Venezüellalı görevliye Kolombiyalı bir devrimci lider kaçırılsın ve Kolombiya’ya teslim edilsin diye rüşvet verildi ve sınır ötesi saldırılarla Kolombiyalı mülteciler öldürüldü veya kaçırıldı. Aynı zamanda, ABD Kolombiya’ya askeri yardım olarak yılda 3 milyar dolar vererek, Kolombiya’nın askeri kuvvetlerini üç katına çıkardı (275,000’den fazla), hava kuvvetlerinin savaş gücünü çoğalttı (helikopterler, savaş uçakları), ileri teknoloji bilgisi ve binlerce asker ve sözleşmeli uzman sağladı. Bunlara ek olarak, Washington Ekvador’da Gutierrez rejimini yanına çekti, Haiti’ye asker çıkardı, Peru ve Dominik Cumhuriyeti’nde askeri üsler kurdu ve Venezüella kıyıları yakınında saldırıya hazırlık olarak deniz manevralarına başladı. Son olarak, ABD uydusu Kolombiya 18 Aralık 2004 yılında Venezüella Savunma Bakanlığı ile Askeri İstihbarat İşbirliği Anlaşması
imzaladı. Bu anlaşma ABD’ye “içeriden gizli bilgi” toplamasına ve Venezüella Silahlı Kuvvetlerine Küba yanlısı askerlere karşı koyacak sızmalara olanak sağlayabilir.
Üçgen Strateji
ABD Chavez rejimini devirmek için “üçgen stratejiye ” güveniyor: Kolombiya’dan askeri saldırı, ABD’nin müdahalesi (havadan ve denizden saldırı ve kilit görevlileri öldürecek özel tim askerleri) ve medya, petrol ve mali patronların desteğinde ülkeye sızan teröristler ve askeri hainlerin başkaldırısı. Stratejinin amacı iktidarı ele geçirmek, Kübalı yardım ekiplerini sınır dışı etmek ve Küba ile yapılan bütün anlaşmaları feshetmek.
Bu ortak strateji oluşmadan önce Washington Küba-Venezüella birliğine, Venezüella’nın Kolombiya’nın üstün askeri gücünü dengelemek için savunma silahları ithalatına ve Latin Amerika rejimlerini hayali “yıkma eylemlerine” karşı propaganda kampanyası başlattı..ABD politikası
nın temel noktası Venezüella’nın Latin Amerika’da ABD’nin peşinden giden neo-liberal rejimlerine, Küba gibi, sosyal bir devlet seçeneği olmasını engellemek. ABD saldırısı şiddetlendikçe, Venezüella savunma hazırlıkları yapıyor ve Chavez ticaret ve yatırım bağlarını yaygınlaştırıyor. Küba’nın Venezüella sosyal yardım programlarını kuvvetle desteklemesi Chavez’e halk desteğini kuvvetlendirdi ve savunma yönteminin radikalleşmesine temel oldu.
Venezüella Washington’un tehditlerine karşı koyarken Küba ile olan bağlarını pekiştirdi. İki ülke, bir birinden ayrı iki sosyal sistem ve politik yapıları farklı olmasına rağmen, tek bir emperyalizm karşıtı birlikte birleştiler.
Venezüella-Küba Birliğinin Gücü
ABD’nin Venezüella’ya karşı geliştirdiği “dışarıdan” strateji ve Küba’ya karşı geliştirdiği “iki aşamalı” yaklaşımının başarı olanağı kısıtlı.
Öncelikle, Kolombiya’da rejime karşı içeriden kuvvetli direniş var: 20,000 deneyimli gerilla savaşçısı ve tarım reform programına, dışarıya bağımlı olmayan bir politikaya ve Chavez rejiminin tanıdığı politik özgürlüğe sempati ile bakan milyonlarca Kolombiyalı. Bogota dahil, önemli şehirlere saldırının yolunu açacak “iki cephede savaş” açmak Uribe için çok tehlikeli.
ABD askerini Irak’ta bağlamış durumda. Aynı zamanda İran / Suriye’ye karşı savaşa Venezüella’ya göre öncelik tanıyor. Olası bir savaşa ancak havadan ve denizden saldırı ve özel timler ile katılabilir.
Ulusal kurtuluş savaşında milyonlarca Venezüellalı evini, mahallesini, ailesini ve dostlarını korumak için seferber olur. Üstelik, halk kurtuluş savaşları genelde halkı daha radikalleştirir ve karşı devrimcilerin malına el koydurabilir. Başarısız bir çıkartma Venezüella ekonomisini tam sosyalizme itebilir ve yerel kapitalist sınıfını ortadan kaldırabilir.
Bundan başka, petrol piyasasının sıkışık olduğu bir dönemde ABD ve çok uluslu şirketler güvenilir bir petrol kaynağını ve milyarlarca dolarlık yatırımlarını kaybetme durumunda kalabilir ve bu ABD’nin petrol piyasasında konumunu zayıflatır.
Büyük olasılıkla saldırı Küba ve Venezüella’yı ortak savunma konusunda anlaşmaya götürür ve bu ABD’nin Karayip planına ters düşer. Saldırı aynı zamanda bütün Latin Amerika’da kargaşa ve istikrarsızlığa neden olabilir ve ABD’nin korumasında olan neo-liberal rejimleri ve politikaları tehlikeye düşürebilir.
Bu nedenlerle Washington’un Venezüella ve Küba’ya karşı dışarıdan ve iki aşamalı politikasını uygulamaya kalkması, iki ülke için de çok tehlikeli olmakla beraber, bumerang etkisi olabilir ve bütün bölgede emperyalizm karşıtı yeni dalgalanmalar başlatabilir.
Bu zamana kadar ABD’nin Küba’ya karşı diplomatik ve ekonomik saldırıları arttırması ABD’yi Avrupa’da ve Üçüncü Dünyada hep yalnızlığa itti. Küba’ya karşı “İki aşamada politikası” uygulamasında Venezüella’ya yapılacak bir silahlı saldırının çok daha şiddetli sonuçları olabilir: Kolombiya’daki devrimci çatışmanın bütün Latin Amerika’ya yayılması gibi.
Counterpunch, 27 Mart 2005
[www.globalresearch.ca adresinden sendika.org tarafından çevrilmiştir]