Türkiye Tarımında IMF Tahribatı [ ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ ARAŞTIRMASI ] TÜRKİYE TARIMININ 2000’DE BAŞLAYAN IMF İLE SERÜVENİ BEŞ YILINI DOLDURDU VE MAYIS 2005’TE YENİ BİR STAND-BY ANLAŞMASI İMZALANDI. GERİDE KALAN BEŞ YILIN BİLÂNÇOSUNU ÇIKARMAK GEREKİRSE; ORTADA DURAN TABLONUN TAM BİR TAHRİBAT OLDUĞUNU SÖYLEMEMİZ GEREK. Gıdada gelişmiş ülkeler ihracatçı, azgelişmişler ithalatçı 1970’li yılara kadar […]
[
]
TÜRKİYE TARIMININ 2000’DE BAŞLAYAN IMF İLE SERÜVENİ BEŞ YILINI DOLDURDU VE MAYIS 2005’TE YENİ BİR STAND-BY ANLAŞMASI İMZALANDI. GERİDE KALAN BEŞ YILIN BİLÂNÇOSUNU ÇIKARMAK GEREKİRSE; ORTADA DURAN TABLONUN TAM BİR TAHRİBAT OLDUĞUNU SÖYLEMEMİZ GEREK.
1970’li yılara kadar tarım ürünü ithalatçısı konumunda olan merkez ülkeler, verimliliği ve üretimi arttırmak için sulama, makineleşme, tohumluk, gübre, ilaç gibi girdileri geliştirerek; bunları yoğun şekilde uyguladılar. Tarıma büyük miktarlarda sübvansiyon sağlayarak, kendilerine yeterli hale geldikleri gibi, ihtiyaçlarının çok üstünde bir tarımsal üretim kapasitesine ulaştılar. Ancak üretim fazlaları için pazar gerekiyordu. Merkez ülkelerde biriken üretim fazlası için gerekli olan pazar, IMF ve Dünya Bankası gibi örgütleri aracılığıyla azgelişmiş ülkelerin tarımları çökertilerek sağlandı. 1980’lı yılların başında borç krizi içine itilen ülkeler, “yapısal uyum programları” şeklinde dayatılan saldırılarla iç piyasalarını gıda malları ithalatına, tarım alanlarını çokuluslu tarım-gıda tekellerine açtılar. Sonuçta kendi kendilerini besleyemeyen bir konuma gelerek, net gıda maddeleri ithalatçısı oldular. Bu süreçle daha geç tanışan Türkiye ise şimdilerde diğerleri ile aynı kaderi paylaşıyor.
Tekelci sermaye, 1980’lerden bu yana IMF ve Dünya Bankası öncülüğünde Türkiye’yi merkez ülkelerin ve uluslararası sermayenin hegemonik çıkarları doğrultusunda biçimlendirmektedir. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları bu sürecin dayatmacı somut bir örneğidir. Bu kararlar, 1970’li yıllarda belirginleşen neo-liberal politikaların IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla azgelişmiş ülkelere dayattığı mali ve yapısal uyum programlarının bir ürünüdür.
Türkiye tarımının açık ve belirgin bir biçimde istikrar programlarına girmesi 24 Ocak-12 Eylül süreci ile başladı. 24 Ocak kararları, içerdiği yapısal dönüşüm programıyla kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme modeliydi. 9 Aralık 1999’da IMF’ye verilen niyet mektubuyla içeriği belirlenen istikrar programı da, bu modelin gerçekleştirilmesi yolundaki son halkayı oluşturuyordu.
1997 yılının sonlarına doğru bir Dünya Bankası heyeti Türkiye’yi ziyaret eder, amaçları “mevcut tarımsal destekleme politikalarını değerlendirmek ve bunların nasıl iyileştirebileceği konusunda önerilerde bulunmak” olarak açıklanır. Heyetin başkanı John Nash 1998’de “Reform İçin Öneriler” başlıklı bir rapor hazırlar. Rapora göre, “Türkiye’de uygulanan tarımsal destekleme politikaları mali açıdan pahalı ve ekonomik olarak verimsizdir. Sistem vergi yükümlüleri ve tüketicilere önemli yükler getirmektedir”.
Dünya Bankası’nın Türkiye tarımı için önerdiği sözde reform programının temel çerçevesi de bu raporda çizilmiştir:
Dünya Bankası raporunda yer alan bu sözde reform önerileri, 9 Aralık 1999’da IMF’ye verilen niyet mektubu ve 10 Mart 2000’de Dünya Bankası’na verilen kalkınma politikası mektuplarında aynen yer aldı. Böylelikle Türkiye’de tarım ve hayvancılığı çökerterek, ülkeyi küresel gıda şirketlerinin pazarı haline getirmek için IMF ve Dünya Bankası’nca dayatılan program adım adım uygulamaya konuldu.
Türkiye tarımına yönelen bu saldırı, bir rastlantı değil, küreselleşme olarak adlandırılan ve esas olarak dünya çapında emeğin karşı karşıya bulunduğu bir saldırının parçasıdır. Emeğin en yoğun olduğu sektör de tarım olduğu için, tüm diğer toplumsal katmanlar gibi, tarımdaki emek de benzer bir saldırıyla karşı karşıyadır.
Bilindiği gibi Türkiye tarımı, birçok azgelişmiş ülke tarımından farklı özelliklere sahiptir. Emekçilerin büyük ölçüde üretim araçlarına sahip olduğu bir yapı taşır, yani küçük ve orta üreticiliğin hâkim olduğu bir yapıdır. Tarıma yönelik saldırı, başka ülkelerde tarımsal sermayeye yönelik bir saldırı gibi de görülebilir. Örneğin Arjantin, çok büyük çiftliklere dayalı, kapitalist tarımın egemen olduğu bir ülkedir ve Türkiye’de tarıma yönelik saldırılar, bu ülkede söz konusu değildir. Oysa Meksika Türkiye’ye benzer bir tarımsal yapıya sahiptir. Bu nedenle, günümüzde Türkiye’de uygulanan DGD ve benzeri bir yığın politika, Türkiye’den önce bir laboratuar gibi Meksika’ya da uygulanmıştır.
2000 yılında Dünya Bankası’nın yayımladığı bir raporda “Türkiye’de tarım desteklemesi aşırıdır, milli gelirin yüzde 8’ine ulaşmaktadır; OECD ülkelerinde ise bu oran yüzde 2’yi geçmemektedir” deniyordu. Dünya Bankası/IMF’nin “tarımsal desteklemeye son” çağrısına teslim olunduktan sonra, yani 2001-2004’te, bütçeden tarıma ayrıldığı belirtilen tüm ödemeler, milli gelirin yüzde 1’inin altında kalmaktadır. Doğrudan gelir desteği bu ödemelerin 2001’de yüzde 8’ini, 2002’de yüzde 67’sini, 2004’te ise yaklaşık yüzde 70’ini oluşturmaktadır.
Avrupa, Amerika ve Japonya, kendi aralarında ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) içinde çekişerek tarımlarını desteklemeyi sürdürmekte; son yıllarda IMF ve Dünya Bankası’nın reçetelerini kabul eden Türkiye’de ise çiftçi, dünya piyasalarındaki eşitsiz ve istikrarsız koşullara adım adım teslim edilmektedir.
Dünyada her yıl tarıma 300 milyar dolar dolayında destek veriliyor. Bunun 284 yüzde 95’i gelişmiş zengin ülkeler olarak tanımlanan G7 ülkelerinin üreticilerine gidiyor. AB’nin doğrudan üreticisine verdiği destek kişi başına yıllık 2.500, ABD’nin ise 4.500 dolar. Türkiye’nin çiftçisine verdiği destek ise yalnızca kişi başına yıllık 40 dolar.
ABD, AB gibi merkezlerin, Türkiye tarımını denetim altında tutmak ve kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek amacıyla IMF ve Dünya Bankası gibi örgütleri aracılığıyla dayattıkları Tarım Reformu Projesi (ARIP), 2000 yılından beri uygulanıyor. Geçen beş yılda varılan nokta tam anlamıyla “tarımın devle
t eliyle çökertilmesi” olmuştur. Bu uygulamaları şöyle özetlenebiliriz:
Çizelge I- GSMH ve Tarım Katma Değeri (1987 fiyatlarıyla milyar TL) |
||||||
Yıllar |
GSMH |
GSMH’de Gelişme (Yüzde) |
Tarım |
Tarımda Gelişme (Yüzde) |
Tarımın Payı (Yüzde) |
İstihdamda Tarım (Yüzde) |
2000 |
119.144 |
6,3 |
15.962 |
3,9 |
13,4 |
36,0 |
2001 |
107.783 |
– 9,5 |
14.923 |
– 6,5 |
13,8 |
37,6 |
2002 |
116.338 |
7,9 |
15.948 |
6,9 |
13,7 |
34,9 |
2003 |
123.165 |
5,9 |
15.549 |
– 2,5 |
12,6 |
35,4 |
2004 |
135.308 |
9,9 |
15.863 |
2,0 |
11,7 |
34,0 |
·
Çizelge II- Kimyasal Gübre Üretim, Tüketim ve İthalatı (Bin Ton) |
||||
Yıllar |
Üretim (1) |
Tüketim (3) |
İthalat (2) |
3/2 (Yüzde) |
1999 |
3.301 |
5.581 |
1.988 |
35,6 |
2000 |
3.163 |
5.294 |
2.408 |
45,5 |
2001 |
2.628 |
4.262 |
1.776 |
41,7 |
2002 |
3.472 |
4.529 |
1.740 |
38,4 |
2003 |
3.318 |
5.094 |
2.126 |
41,7 |
2004 |
3.192 |
5.175 |
2.710 |
52,4 |
1990-99 |
3.755 |
4.863 |
1.364 |
24,8 |
2000-04 |
3.154 |
4.871 |
2.152 |
43,9 |
Çizelge III- Tarım Alanı (Bin Hektar) ve Bitkisel Üretim (Bin Ton) |
||||||
Yıllar |
Tarım Alanı |
Tarla Alanı |
Buğday |
Şeker Pancarı |
Tütün |
Ayçiçeği |
1999 |
26.802 |
23.489 |
18.000 |
17.102 |
251 |
950 |
2000 |
26.379 |
23.033 |
21.000 |
18.821 |
208 |
800 |
2001 |
26.350 |
23.001 |
19.000 |
12.633 |
153 |
650 |
2002 |
26.579 |
23.163 |
19.500 |
16.523 |
161 |
850 |
2003 |
26.027 |
22.540 |
19.000 |
12.623 |
148 |
800 |
2004 |
– |
– |
21.000 |
13.517 |
129 |
900 |
Çizelge IV- Hayvan Varlığı (Bin Baş) ve Hayvansal Üretim (Bin Ton) |
|||||
Yıllar |
Hayvan Sayısı |
Kesilen Hayvan Sayısı* |
Kırmızı Et Üretimi * |
Süt Üretimi |
|
Sığır |
Koyun |
||||
1999 |
11.054 |
30.256 |
10.449 |
511 |
10.082 |
2000 |
10.761 |
28.492 |
9.402 |
491 |
9.794 |
2001 |
10.548 |
26.972 |
7.482 |
436 |
9.495 |
2002 |
9.804 |
25.174 |
6.477 |
420 |
8.4096 |
2003 |
9.789 |
25.431 |
5.762 |
367 |
10.611 |
*Veriler mezbaha, kombina ve kurban bayramı kesimlerini kapsamaktadır. |
Çizelge V- Tütün Ekim Alanı, Ekici Sayısı ve Üretimi* |
||||
Ürün Yılı |
Ekici Sayısı (Bin) |
Üretim (Bin Ton) |
TEKEL Alımı** |
|
Bin Ton |
Yüzde |
|||
1998 |
622 |
259 |
200 |
66,2 |
1999 |
578 |
251 |
186 |
71,7 |
2000 |
583 |
208 |
178 |
70,7 |
2001 |
478 |
153 |
130 |
62,6 |
2002 |
406 |
161 |
63 |
41,5 |
2003 |
334 |
148 |
60 |
37,1 |
2004 |
274 |
129 |
41 |
27,9 |
(*) Yerli ve yabancı tütün toplamını içermektedir. (**)Alım miktarının bir önceki yıl üretimine oranıdır. |
Çizelge VI- TEKEL’in sigara pazarındaki payı nasıl küçülüyor? (Yüzde) |
||||||
Üretici |
1999 |
2000 |
2001 |
2002 |
2003 |
2004 |
TEKEL |
70,2 |
69,8 |
68,7 |
61,0 |
52,4 |
47,0 |
PHILSA |
22,7 |
22,9 |
21,4 |
27,4 |
35,8 |
37,0 |
JTI |
7,1 |
7,3 |
9,9 |
11,6 |
10,3 |
11,0 |
BAT |
– |
– |
– |
0,1 |
1,5 |
4,0 |
Çizelge VII- İhracat ve İthalatta Tarımın Payı |
|||||||
Yıllar |
İhracat |
İthalat |
Tarım Denge |
||||
Genel |
Tarım |
Payı (Yüzde) |
Genel |
Tarım |
Payı (Yüzde) |
||
2000 |
27.775 |
1.973 |
7,1 |
54.503 |
2.127 |
3,9 |
-154 |
2001 |
31.334 |
2.234 |
7,1 |
41.399 |
1.412 |
3,4 |
+822 |
2002 |
36.059 |
2.038 |
5,7 |
51.554 |
1.706 |
3,3 |
+322 |
2003 |
47.253 |
2.463 |
5,2 |
69.340 |
2.576 |
3,7 |
-113 |
2004 |
63.121 |
2.954 |
4,7 |
97.540 |
2.710 |
2,8 |
+244 |
1990-99 |
19.940 |
2.392 |
12,8 |
33.341 |
1.526 |
4,5 |
+866 |
2000-04 |
41.108 |
2.332 |
6,0 |
62.687 |
2.106 |
3,4 |
+227 |
Çizelge VIII- Destekleme Fiyatları/Enflasyon İlişkisi |
|||||
Yıllar |
Fiyat Artışı (Yüzde) |
TEFE (Yüzde) |
TKD (Milyon TL) |
DA (Milyon TL) |
DA/TKD (Yüzde) |
2000 |
28,4 |
51,4 |
17.541 |
1.655 |
9,4 |
2001 |
50,2 |
61,6 |
21.521 |
1.840 |
8,5 |
2002 |
33,5 |
50,1 |
32.115 |
2.226 |
6,9 |
2003 |
22,1 |
25,6 |
42.126 |
2.290 |
5,4 |
2004 |
6,6 |
11,1 |
48.395 |
2.611 |
5,4 |
2000-04 |
28,2 |
40,0 |
32.339 |
2.124 |
7,1 |
Ürün Fiyat Artışı: Ortalama Tarımsal Ürün Alım Fiyatları Artışı (Yüzde) TEFE: 12 Aylık Ortalama Yüzde Değişme TKD: Tarım Katma Değeri DA: Destekleme Alımları |
Çizelge IX- Bitkisel Ürünler Alım Miktarlarının Üretime Oranı (Yüzde) |
|||||
Yıllar |
Buğday |
Ş. Pancarı |
Tütün |
Yaş Çay |
Fındık |
2000 |
14,1 |
78,0 |
70,7 |
65,8 |
19,6 |
2001 |
7,7 |
77,4 |
62,6 |
66,3 |
19,8 |
2002 |
1,7 |
73,9 |
41,5 |
68,5 |
8,0 |
2003 |
2,9 |
72,3 |
37,1 |
59,5 |
1,6 |
2004 |
8,9 |
71,8 |
27,9 |
53,1 |
3,4 |
(*) Alım miktarının bir önceki yıl üretimine oranıdır. |
Çizelge X- Tarımsal KİT’lerin Özelleştirilmesi |
||
Tarımsal KİT |
Etkinlik Alan |
Özelleştirme Tarihi |
SEK |
Süt üretimi |
1993-1998 |
YEM SANAYİ |
Yem üretimi |
1993-1995 |
EBK |
Et üretimi |
1995-2000 |
ORÜS |
Orman ürünleri |
1996-2000 |
TZDK |
Tarımsal girdi |
1998-2000 |
TMO |
Hububat alımı |
2001-02’de küçültüldü |
TŞFAŞ |
Pancar şekeri üretimi |
2002 (1) |
TİGEM |
Tohum ve damızlık üretimi |
2003-04 (2) |
İGSAŞ |
Kimyasal gübre |
2004 |
TÜGSAŞ |
Kimyasal gübre |
2004-05 (3) |
TEKEL |
Alkollü içecekler |
2004 |
TEKEL |
Tütün alımı ve sigara üretimi |
Kapsamda |
ZİRAAT BANKASI |
Tarımsal kredi |
Kapsamda |
1 TŞFAŞ’nin Kütahya ve Amasya Fabrikaları özelleştirilmiştir. 2 TİGEM’e ait 1 işletme 2003; 7 işletme ise 2004’te özel sektöre kiralanmıştır. 3 Gemlik 2004, Kütahya ve Samsun tesisleri ise 2005 yılında özelleştirilmiştir. |
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 2003 yılında 2,8 milyon çiftçi kayıt altına alınarak 2,6 katrilyon TL DGD ödemesi planlanmıştır. Toplam çiftçinin yüzde 5’i DGD ödemelerinin yüzde 25’ini alırken, çiftçilerin yüzde 65’i bu ödemelerin yine yüzde 25’ini alabilmektedir. Öte yandan çiftçilere ödenen ortalama DGD açısından iller arasında büyük eşitsizlikler bulunmaktadır. Büyük toprak sahipliğinin yaygın olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Şanlıurfa’da çiftçinin aldığı ortalama DGD 2,1 milyar TL iken, küçük ölçekli işletmelerin yaygın olduğu Doğu Karadeniz Bölgesi illerinden Ordu’da 433, Giresun’da 373, Trabzon’da 241, Rize’de ise 209 milyon TL’dir.
Tarımda ekim alanları daralıyor, üretim düşüyor, ihracat geriliyor, ithalat artıyor ve çiftçi yoksullaşıyor. Beş yıldan beri IMF ve Dünya Bankası’nın dayatmalarıyla kararlı bir şekilde uygulanan sözde tarım reformunun getirdikleri bunlar.