Ülkesinin kaynaklarını dünyanın dört yanındaki savaşlara harcayıp dururken, Amerikan milliyetçiliğini pompalayan Bush yönetimi ‘Katrina’ kasırgasına yenik düşeceğini herhalde hiç düşünmemişti. Alabama, Louisiana, Mississippi’yi vuran Katrina, Amerika’nın görmezden gelinen yüzünü ortaya serdi. Bugün çoğu siyah ve yoksul binlerce Amerikalı, aç, sefil yardım beklerken, yağma alıp başını gitmişken, başkanlarının ‘anavatanda güvenlik’ sloganını düşünüyor olsa gerek. Kasırga denildi […]
Ülkesinin kaynaklarını dünyanın dört yanındaki savaşlara harcayıp dururken, Amerikan milliyetçiliğini pompalayan Bush yönetimi ‘Katrina’ kasırgasına yenik düşeceğini herhalde hiç düşünmemişti. Alabama, Louisiana, Mississippi’yi vuran Katrina, Amerika’nın görmezden gelinen yüzünü ortaya serdi. Bugün çoğu siyah ve yoksul binlerce Amerikalı, aç, sefil yardım beklerken, yağma alıp başını gitmişken, başkanlarının ‘anavatanda güvenlik’ sloganını düşünüyor olsa gerek. Kasırga denildi mi benim de aklıma Bush’un Latin Amerika’yı istikrarsızlaştırmakla suçlayıp durduğu
Fidel Castro ve Küba geliveriyor…
Katrina, ABD’yi saatte yaklaşık 230 km. hızla vurdu. Çok değil, bir yıl önce eylülde Ivan kasırgası saatte 260 km. hızla Küba adasının burnunun dibinden geçip batı kıyılarını da vurduğunda Castro hükümeti 1.5 milyon insanı yüksek yerlere tahliye etmişti. Kasırga 20 bin evi yerle bir etti, kimsenin burnu kanamadı. Kimse Kübalıları stadyumlara tıkmadı. Sığınakların hepsinde tıbbi personel vardı. Hayvanları, televizyonları ve buzdolaplarını bile tahliye ettiler. Castro’nun sivil savunma programı sayesinde… Kübalılar ne yapmak gerektiğini gayet iyi biliyordu. Liderleri televizyona çıkıp onları uyarmıştı. Olağanüstü hal uygulanmamıştı. Çünkü yağmaya ve şiddete başvuran olmamıştı. Fidel’in Küba’sı bugün Amerikan halkına dayanışma mesajı ile doktor yolluyor…
Katrina kasırgası Amerika’yı vurduğunda Bush golf oynuyordu. Televizyonda gözükmek için üç, felaket bölgesini ziyaret için ise beş gün bekledi. New Orleans Belediye Başkanı ancak bir gün önce tahliye emri verdi. Bush yönetimi ve Kongre’nin bütçelerini kısmış olduğu federal birimlerin personelleri evde oturuyordu.
Hollywood ürünleriyle izlediğimiz Amerikan yaşam tarzının ötesine bakmak lazım herhalde. Bugün milyonlarca Amerikalı işsiz ya da düşük ücretlerle, kötü şartlarda yaşıyor. 50 milyon insanın sağlık güvencesi yok. Ekonomik büyümeye karşılık 295 milyonluk ülkede yoksulluk artıyor. Amerikan İstatistik Bürosu’na göre, geçen yıl 1.1 milyon insan daha yoksul kategorisine girdi ve yoksul sayısı 37 milyona yükseldi. Ve çevre felaketlerini körükleyen küresel ısınmayla dalga geçen Bush yönetiminin önceliği küresel savaş…
Barış premier ligiyle gelebilse!
Tropikal iklimi ve tabii seks endüstrisi ile Batılılar için adeta cennet Tayland. Ama 64 milyonluk nüfusun yüzde beşini oluşturan Müslüman Malayların iki yıldır açtığı isyan bayrağı bu Budist memleketi felç ediyor… 20 ayda 900 insanın öldüğü isyanın sonu görünmezken, Başbakan Thaksin Shinanawatra’nın son icadı, güneydeki isyancı üç eyalete bedava kablolu yayın yapacak 1000’e yakın televizyon yollama kararı oldu. Taylandlıların futbol çılgınlığının Malayların da içine işlediğinden hareketle, çayhanelerde İngiliz Premier Ligi’ni yayımlayacaklar. Böylece genç Malayları etkileyecekler. Daha önce Malaylara havadan barışın sembolü kâğıttan kuşlar atmışlardı. İslamiyeti 13. yüzyılda kabul eden, 1902’de Tayland tarafından ilhak edilen ve 20. yüzyılda birkaç isyan çıkaran Malaylar, Pattani, Yala ve Narathiwat bölgelerinde yaşıyor. Ve Budist Taylandlılardan çok, Müslüman komşular Malezya ve Endonezya’ya yakınlar.
Thaksin’in TV promosyonu ise siyasi ayak oyunlarının dudak uçuklatan bir örneği. En son ağustos sonunda arama emri olmadan ev baskını, telefon dinlenmesi, 30 günlük gözaltı, zanlıları öldüren polis ve askere dokunulmazlık içeren olağanüstü hal yasasını çıkaran yine Thaksin’di. Şimdi Taylandlı yetkililer, “Çocuklar televizyon izlemeye bayılıyor. Onlara sevdikleri bir şeyi vereceğiz, sorunun çözüleceğini umuyoruz” diyor.
Barış kâğıttan kuşlar ve premier ligiyle gelebilseydi..!