APOLET DEĞİL GÜVENCELİ GELECEK VE MESLEK ONURUMUZU İSTİYORUZ Ülkemizde son yılların en büyük sosyal yıkım programı AKP hükümeti tarafından uygulanmakta. Halkın bütün kazanımları birer birer ellerinden alınmakta; Anayasada koruma altına alınmış haklar bile (eğitim, sağlık v.b.) ticarileştirilerek piyasanın acımasız ellerine terk edilmektedir. IMF programının yılmaz savunucusu olan AKP hükümeti ve onun Milli Eğitim Bakanının son […]
APOLET DEĞİL GÜVENCELİ GELECEK VE MESLEK ONURUMUZU İSTİYORUZ
Ülkemizde son yılların en büyük sosyal yıkım programı AKP hükümeti tarafından uygulanmakta. Halkın bütün kazanımları birer birer ellerinden alınmakta; Anayasada koruma altına alınmış haklar bile (eğitim, sağlık v.b.) ticarileştirilerek piyasanın acımasız ellerine terk edilmektedir. IMF programının yılmaz savunucusu olan AKP hükümeti ve onun Milli Eğitim Bakanının son icraatları (Öğretmen derecelendirme yasası ve sözleşmeli öğretmen alımı) bu yıkım programının bir devamı niteliğindedir.
Bilindiği gibi MEB öğretmenlik mesleğine yeni bir sistem getirerek, meslek onurunu çiğneyen, paçavraya çeviren ve öğretmenleri psikolojik çöküntüye götüren bir süreci uygulamaya koymuştur. Öğretmenliğin derecelendirilmesi denilen bu yasada öğretmenler aday, öğretmen, uzman ve başöğretmen şeklinde sınıflandırılmıştır. Her yıl ÖSYM tarafından düzenlenecek sınavın sonuçlarına göre başarılı olan öğretmenler iş yerlerindeki performans, liyakat, iş yeri amirinin görüşü (sicil raporu) ile birlikte mülakata tabi tutularak derecelendirilecek.
Bu yasayla iş güvencesini ortadan kaldıran performansa dayalı ve sözleşmeli çalışmayı getiren Kamu Personeli Rejimi yasasının alt yapısı sağlanmıştır. Sonbaharda bir yandan 20 bin geçici sözleşmeli öğretmen alınırken, Öğretmen Derecelendirme Yasasının uygulanmasıyla da öğretmenlik mesleğinin etik ve toplumsal yönünü ortadan kaldıran bir süreç başlayacaktır. Yasa mesleki dayanışmayı yok ederken; öğretmenler arası eşitsizlik, kurum amirinin keyfiyeti, partizanlık, kayırmacılık ve kadrolaşma gibi sorunları doğuracak. Yasanın beraberinde getirecekleri şunlardır:
YASA NE GETİRİYOR
Öğretmenlerin iş güvencesi ellerinden alınarak, köleleştirilecek. Okul içinde aynı iş yapıldığı halde farklı statüler nedeniyle farklı ücretler alındığından öğretmenler kendi içlerinde parçalanarak birbirlerine düşürülecek, mesleki dayanışma ortadan kalkacaktır. Aynı işi yapan iki öğretmen farklı statüler altında çalıştırılarak farklı ücretlendirileceğinden eşitsizlik ortamı yaratılacaktır. Sınavı kazanan öğretmen ile kazanamayan arasındaki ilişki ast üst ilişkisine dönecek, sınavı kazanamamış öğretmen duygusal bir çöküntü yaşayacaktır. Öğrencilerimizin sınav stresine çözüm ararken biz öğretmenler sınav kaygısı yaşayarak mesleğimizi sürdüreceğiz. Öğrencilerimize uygulanan adaletsiz sınav sistemine karşıyken aynı sınav sistemi bizim de karşımıza çıkarılarak tıpkı onlar gibi farklı bölgelerde görev yapıp aynı sınava girerek adaletsiz koşullardaki bir derecelendirmeyle karşı karşıya kalacağız. Bu yasayla öğretmenlerle veliler arasında olumsuz ilişkilerde ortaya çıkacak. Veli, çocuğunu derecesi daha üst öğretmene vermek isterken alt derecedeki öğretmenle ilgili olumsuz bir önyargıya sahip olacaktır. Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını zedeleyecektir Eğitime Katkı payı adı altında sömürülen veliler, çocuklarını verdikleri öğretmenin derecesine göre ekstra para vermek zorunda kalacaklar. Öğretmenlik gibi yapılan işin tek ve açık olduğu mesleklerde farklı statülerin bulunması farklı işleri yaratmayacağından derecelendirme gerçekçi ve anlamlı değildir. Ayrıca derecelendirme eşit işe eşit ücret gibi evrensel bir ilkeye de aykırıdır.
BİZ NE İSTİYORUZ?
Eğitim emekçileri için insanca yaşanılabilir bir ücret, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı; mesleki doyumun sağlandığı güvenceli iş ortamı; çağın gelişen bilim ve teknolojisini yakalamak için uygun sürelerle hizmet içi eğitim istiyoruz. Eğitim emekçilerinin kendilerini geliştirici çağa uygun her türlü materyalin parasız olarak verilmesini; eğitimin en temel insan hakkı olması nedeniyle her türlü para ilişkisinden arındırılarak tüm bireylere her yaşta parasız, nitelikli, eşit, bilimsel ve demokratik eğitim verilmesini istiyoruz. Bizler devrimci öğretmenler olarak, bu yasayı kabul etmiyor, açılacak derecelendirme sınavına girmiyoruz. Başta Eğitim Sen’liler olmak üzere tüm eğitim emekçilerini geleceğine, meslek onuruna, ilkelerine ve ahlakına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Devrimci Öğretmen