DİSK’in 12 Eylül mitinglerine katılmamasının arkasındaki politik hesapların anlaşılabilmesi, bu kararın nasıl bir politik projenin ve sınıf uzlaşmanın parçası olduğunun alenen görülmesi için sermayenin önemli kalemlerinden Taha Akyol’un bugünkü yazısını yayınlıyoruz. Sendika.org DİSK Genel Başkanı Sayın Süleyman Çelebi’yi telefonla aradım, kutladım; etnik çatışmaya karşı net, dürüst, onurlu bir tavır aldığı için…Telefonda, “büyük bir sol […]
DİSK’in 12 Eylül mitinglerine katılmamasının arkasındaki politik hesapların anlaşılabilmesi, bu kararın nasıl bir politik projenin ve sınıf uzlaşmanın parçası olduğunun alenen görülmesi için sermayenin önemli kalemlerinden Taha Akyol’un bugünkü yazısını yayınlıyoruz.
Sendika.org
DİSK Genel Başkanı Sayın Süleyman Çelebi’yi telefonla aradım, kutladım; etnik çatışmaya karşı net, dürüst, onurlu bir tavır aldığı için…
Telefonda, “büyük bir sol kitle partisinin lokomotifi olmasını” dilediğimi de kendisine söyledim.
1980 öncesinde DİSK ve ben, çatışan kamplardaydık. Biz onları “komünist”, onlar bizi “faşist” görüyordu.
Uzlaşmak mümkün müydü? Hayır! Olmadı zaten…
Ama “uzlaşmaz sınıf sendikacılığı, davadan taviz vermemek” gibi sloganlara yansıyan katılıkların yanlışlığını hayat hepimize öğretti.
Hatta şunu da söyleyim: DİSK, geçmişte devlet tarafından kamu işyerlerinden uzak tutulduğu için, özel sektörde örgütlenmiş bir sendika olarak, bugün birçok kamu ve KİT sendikalarından çok daha “rasyonel” sendikacılık yapıyor.
Solun evriminin bir fotoğrafını DİSK’te görmek mümkün.
* * *
DİSK Genel Başkanı Çelebi, geçmişteki kanlı çatışmaları hatırlatarak, bugün tezgâhlanan etnik çatışmalara karşı çıkıyor:
“Sorunu daha da çözümsüz kılan silahlı eylemlere, yollara mayın döşenmesine, minibüslere bomba konulmasına, masum insanların öldürülmesine, camın çerçevenin indirilmesi gibi provokatif eylemlere ve teröre açıkça karşı çıkıyoruz…”
İster Türklük, ister Kürtlük duygusuyla olsun, çatışmayı körüklemek, Türkiye’ye zarar verir, herkese zarar verir. Çelebi’nin doğru tespiti bu…
Bu gerçekten ve ahlaki ilkeden hareketle DİSK, bazı sol grupların 11 Eylül’de düzenlediği mitinglere katılmayacak çünkü “provokasyon”dan endişe ediyor.
DİSK “12 Eylül’e af yok” diye haykırıyor. Ama provokasyon kokusu aldığı bu mitinglere katılmıyor!
Alkışlıyorum…
SHP de bu mitinglere aynı gerekçeyle katılmayacağını açıkladığına göre, demek ki ciddi “provokasyon” ihtimali var.
Etnik gerilim sebebiyle ortam da müsait!
Bu durumu göz önüne alarak, İstanbul Valiliği de mitingi erteledi.
* * *
EKİM ayında, muhtemelen 14-15 Ekim’de Bolu’da bir toplantı yapılacak. Başı çeken DİSK… Süleyman Çelebi bu konuda bir hayli aktif… Gerçek bir “sosyal demokrat” platform oluşacak, geniş bir sol kitle partisinin imkânları konuşulacak.
Toplantıya Burhan Şenatalar ve Fuat Keyman gibi kaliteli isimler de katılacak ki bu, toplantının ciddiyetinin bir göstergesidir.
Dileğim, solda yeni bir küçük ünitenin daha ortaya çıkması değil, büyük bir kitle partisinin çekirdeğinin oluşturulmasıdır: Etnisizme karşı çıkan, doktriner değil pragmatik, İspanyol Sosyalist Partisi, İngiliz İşçi Partisi gibi bir parti; ama tabii Türkiye’nin “gelişmekte olan ülke” olduğu gerçeğine dayalı bir parti…
DİSK’in ve Türkiye’nin, hatta dünyanın evrimine bakın: Çatışmacı ideolojiler geride kalıyor; rasyonel, uzlaşmacı, müzakereci, pratik, çoğulcu görüşler gelişiyor; sağda da solda da…
Kurumsal olarak DİSK’i, şahsiyet olarak Sayın Çelebi’yi böyle bir değişim sürecinde önemli görüyorum ve işlevsel olmasını diliyorum.
Dünyada etnik milliyetçiliklerin marjinalleştirildiği toplumlara bakın: Sağıyla soluyla büyük kitleler ve büyük kitle kuruluşları, aynı zamanda aydınların büyük çoğunluğu o toplumlarda eski “çatışmacı” kültürleri aşmışlardır. Bu şekilde de, tabiaten çatışmacı olan etnik milliyetçilik ‘tecrit’ edilmiştir.
Demokrasi, elbette… Ama “çatışma”ya asla prim vermeden…