Akıl var mantık var… SSK’nin kendi hastanesinde, kendi kadroları, araç ve gereçleri ile hasta tedavisi, ilaç sunumu maliyeti ile, bu hizmetlerin özel sektörden alınmasının maliyetleri hiç bir olabilir miydi? Ya da sağlık hizmetinin satın alınmasının daha ucuza mal olacağını düşünmek akıl kârı bir iş miydi? Tıp kurumu ilk ayların sonuçları üzerinde şöyle bir hesaplama yapmış, […]
Akıl var mantık var… SSK’nin kendi hastanesinde, kendi kadroları, araç ve gereçleri ile hasta tedavisi, ilaç sunumu maliyeti ile, bu hizmetlerin özel sektörden alınmasının maliyetleri hiç bir olabilir miydi? Ya da sağlık hizmetinin satın alınmasının daha ucuza mal olacağını düşünmek akıl kârı bir iş miydi?
Tıp kurumu ilk ayların sonuçları üzerinde şöyle bir hesaplama yapmış, sağlık harcamalarının katlandığını ortaya çıkarmış. Başbakan Erdoğan , Sağlık Bakanı, ilgili ilgisiz herkesin bu konuda söylediklerini, atıp tutulanları şöyle bir anımsamaya çalışın. Kamuoyu oluşturmak üzere SSK’nin gerçekten çok ciddi olan yolsuzlukları medyanın baş gündemindeydi. Oysa SSK’nin kötü yönetimi, yolsuzluklara kapı açılması başka, sağlık, ilaç hizmetlerinin kendi kaynakları ile yürütülmesinin daha ekonomik olduğu gerçeği çok başka.
Şimdi ister sağlık hizmeti, isterse ilaçta olsun çok daha kolay soygun, vurgun yolları açılmış oldu. Ben atmıyorum, sağlık otoritesi kimi isimlerden dinlediklerimi aktarıyorum… SSK ve diğer sosyal güvenlik sistemlerinin hastalarının kaydırıldığı özel sağlık kurumlarının büyük çoğunluğu gerçek sağlık hizmeti verme kalitesi anlamında yerlerde sürünüyorlar. ”Kendimi iyi hissetmiyorum” diye söze giren hastanın hemen anjiyosu, emarı çekilebiliyor.
Özel laboratuvarlar, hastaneler sigortaların sırtından parayı vuruyor. Türkiye dünyanın en zengin ülkelerinden çok daha yüksek oranlarla en pahalı teşhis araçlarını en çok kullanan ülke konumunda. Olan boşa akıtılan sigorta kaynaklarına oluyor. Sağlıklı, gerekli olmayan hasta için boşu boşuna emar çekilmesinin, anjiyo yapılmasının sakıncaları, sıkıntısı cabası. Bu arada işini bilen eczaneler hastanın karnesini alıyor, hasta hiç doktora görünmeden ilaçları eline geliyor. Gerçekten ihtiyacı olan doğru hastaya gitse ne ise, ya bu işin soygun, vurgun boyutu?
Yani, akıl var mantık var… Kendi yönetiminizde, denetiminizde işletmede, ”soygun, vurgun var” diyerek, ucuza mal ettiğiniz hizmeti pahalıya satın almaya kalkışacaksınız, sonra da hiç denetleyemediğiniz bu sistemde, soygunun, vurgunun daha az olacağını savlayacaksınız… Sağlık hizmetlerinin satın alınması uygulamasının henüz cicim aylarındayız. Maliyetler katlandıkça, SSK ve diğer sosyal güvenlik kurumlarının kara delikleri eskisine rahmet okutacak ölçülere vardıkça, ne olacak sigortalının hali? Meclis’teki sosyal güvenlik reformu yasa tasarısının niyeti ortada. Hem primler artacak, hem de yararlanılan her sağlık hizmetinden alınacak katkı payları esnek yöntemle giderek hastanın cebinden çıkmak üzere yükseltilecek. Başta Türk Tabipler Birliği, SES, sağlıkçıların örgütlendikleri sendikaların önceden haykırarak uyarmaya çalıştıkları gibi, ancak parası olanın sağlık hizmeti alacağı düzen yerleşecek…
Akıl var mantık var… Devlet bütçesinin borçların faizlerini ödeyebilme önceliği olacak, sosyal devletin olmazsa olmaz, yaşamsal bakanlıklarının bütçe payları düşürüldükçe düşürülecek. Erdoğan Hükümeti ekonomik programı, önceliği, Özalizme rahmet okutacak ölçülerde, IMF reçetesi, serbest piyasa eksenli tutulacak… Tabii Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde, öğrenci artışını karşılayacak okul yapımı, var olan okulların ayakta kalmasını sağlayacak onarımlar, okul gereksinimleri, hatta öğretmenler için kaynak bulunmayacak.
Yani Milli Eğitim Bakanlığı bütün bu gereksinimleri karşılamakla sorumlu iken, yeni ders yılının açılışına ev ödevlerini yapmadan girecek, sonra lütfedip durum saptaması için bir araştırma yapılacak. Hiç utanılmadan Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasal yükümlülüğündeki sağlık hizmetlerinin durumu hakkındaki tarama sonuçlarına bakılacak. Bakanlık, ailelerden zorla toplanan kayıt paraları ya da bir dizi kampanya sayesinde vatandaşlardan toplanmış yardımlarla yapılabilmiş eğitim hizmetlerinin sonucunu bir tarama ile okullar açıldıktan sonra görmeye çalışacak. Çoğu halkın sırtından yaratılmış hizmetlerden sonra bile okulların 2 bin 600’ünde tuvalet olmadığı, 574’ünde hiç su akmadığı ortaya çıkacak. Yüzler hiç kızarmadan, hizmet koltuklarında oturulacak…
Yüz kızartıcı suçlarda bile yüzlerin kızarmadığı bir düzende, önemli olan yüz kızartıcı suçlardan kaçınmak değil, yüce divana gitmemenin yolunu bulmak olmalı ki… Son önemli özelleştirmelerin hemen her birinden, ağır vurgun, şaibe kokuları, hukusuzluk saçılırken… Belgeli itirazlara, suçlamalara karşı siyasi iktidar kadrolarından gelen öfkeli, saldırgan yanıtlar, ”göz göre göre, gözü kara bu yola devam” içeriğinde… Başbakan Erdoğan, tartışmaların odağındaki Bakan Unakıtan , Babacan ‘ın son açıklamalarına bakılırsa, bir yılda 20 yılın toplamı kadar özelleştirme ne pahasına olursa olsun yapılmış olacak…
Cumhuriyet/29-09-2005