Yazılımın patentlenmesine yönelik AB yönergesinin yenilgiye uğratılması sadece bilgisayar programcılarının ve tükecilerin yeniden güçlerini toplayabilmesi için bir soluklanma alanı sağlıyor, diyor Stallman. 2 Ağustos, 2005 Geçtiğimiz 6 Temmuzda özgür yazılım topluluğu ve programcılar heryerde Avrupa Parlementosu’ndaki yazılım patentleri kavgasının sonlanmasını bekliyordu. Sonuç beklenenin ötesindeydi. Eğer biz, özgür yazılım taraftarları, kaybetmiş olsaydık, bu Avrupa’da mutlak bir yenilgi […]
Yazılımın patentlenmesine yönelik AB yönergesinin yenilgiye uğratılması sadece bilgisayar programcılarının ve tükecilerin yeniden güçlerini toplayabilmesi için bir soluklanma alanı sağlıyor, diyor Stallman.
2 Ağustos, 2005
Geçtiğimiz 6 Temmuzda özgür yazılım topluluğu ve programcılar heryerde Avrupa Parlementosu’ndaki yazılım patentleri kavgasının sonlanmasını bekliyordu. Sonuç beklenenin ötesindeydi.
Ulusal hükümetlerin çoğu bakanlar konseyinde yazılım patentleri lehine oy kullandı-bazıları kendi parlemontaları tarafından verilmiş talimatları gözardı etti. Bazı hükümetler mega-şirketlere teslim oldu. 2004’te Danimarka gazeteleri, Microsoft’un, hükümetin patentler lehine el kaldırmaması durumunda yeni kurulan bir şirketi Danimarka sınırları dışına çıkaracağı tehdidini duyurdu. Bu yılın başında biz, Polonya hükümetine patentleri reddetiği için teşekkürlerimizi sunarken, hükümet, dört büyük Avrupalı mega-şirketin yıllığı 15 milyon dolar(8.5 milyon pound) olan bir labaratuarı ülke dışına çıkarma tehdidine maruz kaldı.
Bu alandaki AB yönergelerinin değiştirilmesi hem bakanlar konseyinin hem de parlementonun anlaşmasını gerektiriyordu ki kötü bir yönergeyi değiştirme şansımız neredeyse hiç yoktu. 6 Temmuzdaki galibiyet, AB’deki yazılım geliştirenler ve yazılım kullananlar açısıdan bir felaketle de sonuçlanabilirdi.
Ancak parlemento önerilen değişiklikler lehine oy kullanmış olsaydı da sonuç bir son olmamalıydı. Avrupa parlementosuna AB içinde o kadar az güç verilmiş ki kendi başına bir karar alamıyor.
Strazburg’daki kulis faaliyetleri ve protestolar son güne kadar devam etti, fakat 5 temmuzda durum garip bir hal aldı. Patent taraftarı güçler kendi yönergelerini yok etme kararı aldılar ve yönergenin reddini itelemek için bir koalisyon oluşturma sürecine girdiler. 6 Temmuz günü neredeyse tüm parlemento bu sonucu doğuracak şekilde oy kullandı. değişiklik önerileri hiç dikkate alınmadı, bu yüzden gerçekleşmeyen son kavgayı kimin kazandığını bilemiyoruz.
O zaman tüketicilerin ve programcıların kazandığı birşey var mı? Evet, zaman; ama çok değil.
“Bilgisayar-gerçekleştirimli buluşlar” hakkındaki yönerge öldü ama Avrupa’daki yazılım patentleri henüz değil. Patent taraftarlarını yenmedik, sadece geri püskürttük. Bu zamanda ve mekanda bir nihai bir kavgadan kaçınmayı tercih ettiler, fakat bu vazgeçtikleri anlamına gelmiyor.Ne zaman ve nasıl döneceklerini bilemeyiz, fakat bu sefer karşımıza aynı metodlarla ya da yıllardır hazırlandığımız şekilde çıkacaklarını varsaymamalıyız.
Bu mücadele yazılım alanının da ötesinde özellikler taşıyor. Yıllardır süren kavgamız AB’nin ne kadar anti-demokratik olduğunu gösterdi. Öyle bir sistem ki bürokratlar kimi kararlar alıyor ve bu kararların dönüşü hiç olmuyor.
Avrupa komisyonu iş dünyasının ihtiyaçlarına hizmet ediyor ve daha kötüsü, birkaç yıl önce lider kadrosunun tamamı yolsuzluk yüzünden istifaya zorlandı. Bir ulusal hükümetin tamamını ikna etmek kolay görünüyor, ama çoğu zaman buna bile gerek yok: istenildiği gibi oy kullanılması için bir bakanı ya da bakan temsilcisini ikna etmek yeterli. Macaristan başbakanı biz yazılım patentlerine karşıyız demesine rağmen Macaristan temsilcisi patentler lehine oy kullandı. Alman temsilcisi, Alman parlementosunun oybirliğiyle karşı olmasına rağmen lehte oy kullandı. Hollanda hükümeti, parlentosunun reddetmesine rağmen patentleri destekledi.
Avrupalılar, Fransızlar’ın ve Hollandalı’ların önerilen AB anayasısını reddetmesinden dolayı şanslılar. Bu belge açıkça iş dünyasının çıkarlarını halkın çıkarlarının üstünde tutuyordu. parlementonun gücünü hafifçe arttırırken bakanlar konseyinin gücünde ise devasa bir artış sağlayacaktı; başka bir deyişle birlik daha az demokratik olacaktı. Reddediş daha iyi bir durum için şans sağlıyor. Bir önerim var.
İş dünyasının baskılarına dayanamayan seçilmemiş Avrupa komisyonu ve ulusal hükümetlerin AB yönergelerinin hazırlanmasında hiçbir rolü olmamalı. Bunun yerine her tülü yönerge Avrupa parlementosunda başlatılmalı.
Avrupa, daha demokratik bir anayasa oluşturma şansını kullanabilir ya da kullanamaz; ama Avrupa’daki yazılım kullanıcılar kazandıkları nefes
ndirme zamanıdır.
© 2005 Richard Stallman. (Free Software Foundation’un dolayısı ile Özgür Yazılım Hareketinin kurucusu)