Aşağıdaki metin, Sarah Wagner ve Gregory Wilpert tarafından www.venezuelanalysis.com haber – yorum sitesi için 12 Nisan 2005 tarihinde Bolivarcı Venezüella Cumhuriyeti Eğitim ve Spor Bakanı Aristobulo Isturiz ile gerçekleştirilen söyleşinin çevirisidir. Venezüella Eğitim Bakanı Aristobulo Isturiz ile Söyleşi “Şimdi Bolivarcı Eğitim Sistemini Güçlendirmemiz Gerekiyor” Aristobulo Isturiz, Venezüella’nın Eğitim ve Spor Bakanı. 3.5 yıl önce […]
Aşağıdaki metin, Sarah Wagner ve Gregory Wilpert tarafından www.venezuelanalysis.com haber – yorum sitesi için 12 Nisan 2005 tarihinde Bolivarcı Venezüella Cumhuriyeti Eğitim ve Spor Bakanı Aristobulo Isturiz ile gerçekleştirilen söyleşinin çevirisidir.
Venezüella Eğitim Bakanı Aristobulo Isturiz ile Söyleşi
“Şimdi Bolivarcı Eğitim Sistemini Güçlendirmemiz Gerekiyor”
Aristobulo Isturiz, Venezüella’nın Eğitim ve Spor Bakanı. 3.5 yıl önce göreve aday gösterildiği günden bu yana, Chavez yönetiminin en uzun soluklu hizmet veren bakanlarından birisi. Isturiz lise öğretmeni ve aynı zamanda La Causa R adlı köklerini sendikal harekette bulan ve hükümet güdümündeki sendikal federasyon CTV’den (Venezüella İşçi Federasyonu) özerkleşme yönünde mücadele veren partinin liderlerinden de biriydi. Isturiz, Caracas belediye başkanı seçilerek Accion Democratica ve Copei gibi uzun süre iktidarda kalan iki partinin iktidar tekelini ilk kıranlardandı. 1997’de Isturiz’in partisi Chavez’in başkan adaylığına destek verip vermeme konusunda ikiye bölündü ve Aristobulo Isturiz’in de içinde bulunduğu La Causa R partisinin lider kadrosunun bir bölümü, daha sonra Chavez’in koalisyon hükümetinin anahtar partilerinden biri konumuna gelecek olan Patria Para Todos’u (Herkes İçin Anavatan) kurmak amacıyla partiden koptu. Isturiz 1999 yılında Kurucu Meclis’in başkan yardımcılığı görevinde bulundu; 2001 yılında ise sendikal federasyon CTV’nin başkanlığı için Carlos Ortega ile yarıştı, ancak seçimi kazanamadı. Bu olayın ardından 2001 yılının sonlarına doğru Chavez, Isturiz’i Eğitim Bakanlığı görevine getirdi.
-Bolivarcı Hükümetin eğitim felsefesini daha önceki hükümetlerin yaklaşımıyla karşılaştırdığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
Sorunun merkezinde Venezüella eğitim modelinin neo-liberal modelin taleplerine, biçimine ve çıkarlarına yanıt veriyor olmasının yattığına inanıyorum. Şimdiye kadar, derinden bireyci ve rekabetçi insanlar şekillendiriyorlardı. Ayrıca bunu son derece seçkinci ve dışlayıcı bir eğitim yapısının içinde gerçekleştiriyorlardı. Neo-liberal politikalar sonucunda, eğitim modelini betimleyen unsurlar bağlamında, özelleştirmeye ve dışlamaya yönelik belirgin bir eğilim gözlenmekteydi. Bu sadece eğitim alanında görülmedi. Ben eğitim ve sağlık alanlarının, neo-liberalizmin özelleştirme ve dışlama eğilimini toplum üzerinde en iyi biçimde ifade ettiği iki alan olarak değerlendiriyorum. Bu giderek eğitimdeki harcamaların azalmasına yol açtı; çünkü eğitim bir masraf/yük olarak algılanmaya başlandı. Bu da okulların fiziksel görünüm ve koşullarının sürekli kötüleşmesine neden oldu, hiç eğitim yoktu, söylenenleri hiç dikkate almadılar, öğretmenlerin maaşlarını ödemeyi durdurdular; her gün grev ve çatışma vardı, ahlaklarını ve görev aşklarını kaybettiler. Kamusal eğitim açısından çok ciddi bir kötüleşme sözkonusuydu. Devlet okullarında çalışan öğretmenler bile çocuklarını özel okullara kayıt ettirdiler. Şimdi düşüncemiz “eğitim” kavramını ilkel, bireyci ve rekabetçi bir yaklaşımdan koparıp toplumsal ve dayanışmacı bir varoluşa doğru yönelterek büyük bir ilerleme kaydetmek. Bu fark çok temel. Devlet Başkanı Chavez’in yaptığı ilk iş bu eğilimle baş etmek oldu. Diğer önlemlerin yanında, devlet okullarına kayıt yaptırmak için para ödemek yasaklandı. Chavez, Bolivarcı okulları yarattı. Okul yemekleri programını oluşturdu. Ve bütçede eğitime ayrılan yüzdeyi arttırdı. Baktığınızda daha önce GSMH’nin %2.8’inin eğitime ayrıldığını, şimdi ise bu oranın %7’nin üzerinde olduğunu görebilirsiniz. Bu ilerici ve güçlü bir artış. Bu da bize okul kayıtlarındaki oranı arttırma olanağını sağladı.
2000 yılında kabul edilen binyıl hedefleri ile, 2015 yılı itibariyle temel eğitimi evrenselleştirmenin gerekliliği de saptanmıştı. Bu yıl Birleşmiş Milletler bir değerlendirme yaptı ve Venezüella’nın bu hedeflere ulaşacağını saptadıklarını açıkladı. Eğer Venezüella bu büyüme hızını sürdürürse, son 4 yılda gözlemlediklerinden hareketle, bu hedefe 2007’de ulaşılacağını ifade ettiler. Ve 2005 yılı da, okuma yazma bilmeyen kimsenin kalmayacağı bir yıl olacak. Venezüella halkının şu anda %45’i eğitim görüyor. Bu nedenle, devletin vizyonuyla, dünya görüşüyle ilgili bir unsur mevcut. Geçmişte sınırlı, temsili, toplumsal rızadan yoksun bir siyasal demokrasi kavrayışı öne çıkarken, şimdi Bolivarcı Devrim’le demokrasiye toplumsal rıza boyutunun eklemlenmesi amacıyla toplumsal bir demokrasi kavrayışının inşa edilmesinin gerekliliği fikri gündeme geliyor. Toplumsal demokrasiden söz ederken, haklar kavramının evrenselleşmesini kastediyorum. her biri son derece önemli ve gerekli özgürlükler olmasına rağmen; oy verme, seçme ve seçilme, kamusal özgürlükler, basın özgürlüğü tek başına yeterli değildir. Bu hakların eğitim, sağlık ve çalışma gibi sosyal haklarla ilişkili olması gerekir. Bu nedenle, sınırlı bir vizyondan, sosyal hakları da kapsayan oldukça geniş bir demokrasi vizyonuna doğru bir ilerleme sözkonusu. Haklar olmadan, demokrasi de olmaz. Bolivarcı Devlet’in iki büyük işlevi var: Ödeyebilenlerle ödeyemenlerin aynı haklara sahip olması yönünde bir eşitlik kavrayışını teminat altına almak. Ve paylaşılan sorumluluk, eş-sorumluluk ilkesi. Devlet, hükümet değildir. Devlet, halk ve hükümettir. Toplumdur, ailedir ve hükümettir.
-Eş Sorumluluk’la neyi kastediyorsunuz?
Eş-sorumluluk, devletin geleneksel, paternalistik bir devlet olmadığı, insanların hakları kadar görevlerinin de bulunduğu bir düzene işaret ediyor. İnsanlarda böylesi bir görev bilincinin oluşması için büyük çaba harcamak gerekiyor; böylece sadece sorunlarından şikayet etmeyecekler, aynı zamanda sorunlarına birlikte çözüm arayacak ve çözüm sürecine katılmak zorunda olduklarını görerek birlikte sorunları çözme kapasitesine sahip olabilecekler. Bu nedenle, bizim inşa ettiğimiz demokrasi, katılımcı bir demokrasidir. Anayasa’da bu katılımcılığı sağlamak amacıyla kimi araçlar geliştirildi. Örneğin referandum, insanların siyasal sorunlarına çözüm ararken başrol oynadıkları bir araçtı. Bazıları referandumun (burada 2004 yılı Ağustos ayında Chavez karşıtlarının gerekli imzayı toplayarak ülkeyi referanduma götürmeleri kastediliyor – Çevirenin Notu) Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) ya da Amerikan Devletleri Şartı gibi uluslar arası, çoktaraflı örgütlerin Venezüella’ya müdahalesi sonucu gerçekleştiği kanaatini taşıyorlar; Hayır, Hayır. Venezüella kendi sorunlarını kendisi çözebiliyor. Ve Venezüella’da iktidarın kaynağının halk olmasını sağlayan mekanizmalar var. Halk, egemenliği kullanıyor. Ve egemenlik kayıtsız şartsız, devredilemez biçimde halka aittir. Halk egemenliğini devredemez. Her koşulda bu iktidarı uygulayabilirler.
-Bu katılımcılık, eğitim alanında nasıl uygulanmakta?
Halkın planlamaya, uygulamaya ve kamusal politikaların değerlendirilmesi sürecine katılma hakkı var. Halkı katılımı özendirici biçimde örgütlüyoruz ve insanların eğitilmesini desteklemeye çalışıyoruz. Eğitim toplulukları, katılımın bir biçimini oluşturmakta. Okullardaki halk örgütleri, katılımın önünü açıyor. Okul kooperatifleri, halkın katılımını sağlayan bir uygulama. Müfredat tartışmasında da katılım var. Şu aralar gerçekleşen sel, yağmur gibi hasar verici tüm sorunların çözümü aşamasında katılım sözkonusu. Biz halkla birlikteyiz. Evet, halk devletin bir parçasını meydana getiriyor. Misyonlar da katılımın bir parçası. 100 bin gönüll