Kentlerin, semtlerin, mahallelerin, sokakların adlarının değiştirilmesi, kent yönetimlerinin buna hakkının olup olmadığı ya da ne ölçüde haklarının olduğu bilindik eski bir tartışma… Kent mekanlarının adları kent kimliğinin en önemli parçası. Adı değişen bir mekan adeta uzaydaki koordinatlarını yitiriyor. Bellekte, ortak anılarda, anlatılarda, kentlilerin her türlü paylaşımında “Orası” olmaktan çıkıyor. Çünkü bu adları alt alta, yan […]
Kentlerin, semtlerin, mahallelerin, sokakların adlarının değiştirilmesi, kent yönetimlerinin buna hakkının olup olmadığı ya da ne ölçüde haklarının olduğu bilindik eski bir tartışma…
Kent mekanlarının adları kent kimliğinin en önemli parçası. Adı değişen bir mekan adeta uzaydaki koordinatlarını yitiriyor. Bellekte, ortak anılarda, anlatılarda, kentlilerin her türlü paylaşımında “Orası” olmaktan çıkıyor. Çünkü bu adları alt alta, yan yana, üst üste koyduğunuzda kentinize, mahallenize, sokağınıza biçtiğiniz sosyal, kültürel, siyasi, etnik, dinsel anlam oluşuyor ve her değişiklik bu anlamı bir erozyona uğratıyor.
Toplumsal akıl, bir siyasi-ideolojik yaklaşıma yeni yarattığı bir mekana kendi yaklaşımı çerçevesinde isimlendirme yapmasına olanak tanıyor, ama iş mevcut adları değiştirmeye geldi mi o zaman ortam birden bir mücadeleye sahne oluyor. Kentine biçtiği kimliğin bu şekilde açık bir erozyona uğraması kentte yaşayanları rahatsız ediyor.
Son yirmi yılda, dünya isim tartışmasını 1989’da Sovyetlerin çözülüşü sonrası Leningrad ve Stalingrad kentlerinin isimlerinin Çarlık dönemi isimlerine değiştirilmesi ile yaşadı. Bir karşı devrimin ilk egemenliğine sokmak isteyeceği tabii oranın kimliğini temsil eden adlar olur.
Bizde ise sokak adları 1994 seçimlerinde Refah Partili belediyelerin işbaşına geçmesi ile tartışma konusu oldu. Yıllardır Ankaralılar tarafından kabul görmüş sokak ve cadde isimlerinin çeşitli gerekçelerle değiştirilmesi gündeme geldi. Özellikle 7. Caddenin, Çevre Sokağın adının Türkî adlarla değiştirilmesi çokça tartışılmıştı..
Kent yönetimlerinin; bir kentin öz niteliklerinin, tarihsel köklerinin ve mekânsal özgünlüklerinin simgeleri olan sokak ve cadde isimlerini, parkları-meydanları, heykeller ve kamusal alanda sergilenen simgesel değer taşıyan eserleri, amblemleri-logoları anti-demokratik bir tutumla ele almaları kentlerimizde oluşan kimliğin süreklileşip bir aidiyata dönüşmesini engelliyor. Sonrada bütün kentlerimiz birbirine benziyor diye şikayet ediyoruz. Bu yaklaşım kentlerimizin mevcut çeşitliliğinin ve zenginliğinin ortaya çıkarılmasına değil iktidarın kendisini birebir mekâna yansıtmasına yarıyor. Kente kendi rengini verme hırsı ortak değerlerin, sosyal, etnik, kültürel çeşitliliğin bu şekliyle ortaya çıkmasının önünde de bir engel oluşturuyor.
Peki ne yapmalı? Son 20 yılda gündelik kararlarla değiştirilmiş olan ve zaten zorla kullandırılmaya çalışılan tüm sokak isimleri tekrar eski isimlerine kavuşturulmalı, kentin yerleşik dokularındaki simgelerle ve isimlerle uğraşmaktan vazgeçilmeli, kentin belleğini canlı tutmak adına yerleşik kent dokularındaki sokak ve caddeler için mikro tarih çalışmaları yapılmalı, bu çalışmalarla yerel mekân için önemli olan ve anlam taşıyan kişiler, olaylar ve mekânlar belirlemeli, sokak isimleri değiştirilse bile orada yaşayan insanların onayı alınmalıdır.