OLEYİS Sendikasının Konu Hakkındaki Basın Açıklaması

Örgütlü bulunduğumuz Sivas Öğretmenevi çalışanları adına işveren tarafıyla yürüttüğümüz Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri, bütün iyi niyetli çabalarımıza rağmen uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. TİS görüşmeleri boyunca ekonumik konular ve diğer bütün konularda birlikte hareket etmeye ve gerekli esnekliği göstermeye hazır olduğumuzu belirtmemize rağmen, işveren tarafı uzlaşmaya yanaşmamıştır.

Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafından atanan Resmi Arabulucu tarafından gerçekleştirilen girişimler de bir sonuç vermemiştir. 2822 Sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 27. maddesi gereğince grev kararı almak zorunda kalınacaktır.
Böyle bir zamanda Sivas Öğretmenevi başlayacak grev ne işveren tarafının ne de ülkemizin yararınadır. Hem işveren tarafının, hem de OLEYİS üyesi Sivas Öğretmenevi çalışanlarının zarar görecekleri apaçık ortadayken, sendikamızın işveren tarafından greve zorlanması, çalışma barışını ve öğretmenevinin çıkarlarını umursamayan, gerektiğinde yasaları da hiçe sayan bir yaklaşımdır.

Öğretmenevi yetkililerinin tavırlarından anlaşılan şudur ki, işçilerin haklarını savunmak için girişimlerde bulunmalarını, hele de sendika ile TİS görüşmeleri yapmak zorunda kalmalarını içlerine sindirememektedirler. Bu tutumları nedeniyle, idare etmekle sorumlu oldukları işyerinde, ne hizmet kalitesi kalmıştır ne de huzurlu bir çalışma ortamı.
Değerli basın mensupları,buradan sizin aracılığınızla bir kez daha sesleniyoruz. Sendika ile masaya oturmak onların yasal zorunluluğu durumundadır, bunu içlerine sindirmek zorundadırlar.

OLEYİS olarak tıkanmış bulunan TİS görüşmelerini, bu aşamadan sonra da, öncelikli olarak görüşmeler yoluyla ve anlaşmayla tamamlamak istemektedir. Bu olanağın kullanılabilmesi için İşveren tarafını, görüşmelerin tıkanmasına yol açan dayatmacı tutumundan vazgeçmeye davet ediyoruz.

Bütün bu çağrılarımıza ve iyi niyetli girişimlerimize rağmen, söz konusu uzlaşmaz tutumda ısrar edilirse, yaşanacak olumsuzlukların sorumluluğunu da uzlaşmaya yanaşmayan taraf üstlenmek zorundadır.

Öte yandan, Öğretmenevi’ndeki işlerine son verilen 26 üyemizin işlerine iadesi ve diğer haklarının alınmasına yönelik mücadelelerimiz de devam etmektedir.

Sorunun kaynağında Öğretmenevinin mevcut alt yapısı, kapasitesi ve çalışma durumu konusunda bakanlığın ilgili biriminin yanlış bilgilendirilmesi yatmaktadır. Söz konusu yanlış bilgilendirme, işyerinde istihdam fazlası olduğunu göstermeye, dolayısıyla işçi çıkarmayı haklı göstermeye yöneliktir.

Öte yandan, İl milli eğitim müdürleri işten çıkarılan işçilerin geçmişe dönük alacakları ve cazai tazminatları konusunda da yeterince bilgi sahibi değildir. Bu konuda, kamunun sorumluluğunun sadece kıdem tazminatlarıyla sınırlı olduğunu düşünmektedirler.
Oysa işçilerin alacakları aşağıdakiler göz önünde bulunarak hesaplanacaktır:
1- Kıdem tazminatı, İhbar tazminatı, İşe iade davasının cezai tazminatları
2- 5 ile 7 yıllık ikramiyeler (6772 Sayılı Kamu İşçileri Yasasına göre)
3- Fazla mesai ücretleri, Cumartesi pazar mesaileri, Dini ve milli bayramlarda 12 saati geçen mesailer, Kullandırılmayan Yıllık izinlerin ücretleri
4- 2 milyarı geçen maaş kesintileri (buna ilişkin dava kazanılmıştır.)
5- Personelin sağlık raporları paraları, bu güne kadar personele verilmek üzere müşteriden alınan garsoniyeler.

Söz konusu alacaklar, kendi ceplerinden çıkmayacağı için, umursamaz davranmaktadırlar.

İşçilerin geçmişe dönük alacakları ve tazminatlarının faizleriyle birlikte, kişi başına yaklaşık 30.000 YTL olduğu hesaplanmaktadır. İşçilerin toplam olarak yaklaşık 780.000 YTL alacağının tahakkuk edeceği tahmin edilmektedir. Bütün bu çalışma çizelgeleri ve ilgili belgeler imzalı mühürlü olarak mevcuttur.

Bu konularda Milli Eğitim Bakanlığı doğru bilgilendirilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanı ile Görüşmek için gerekli girişimlerde bulunulmuştur. Genel Başkanımızın Bakan’la yapacağı görüşmenin ardından arkadaşlarımızın işlerine alınacağını ummaktayız.
Basına ve Kamuoyuna saygı ile duyurulur.