Yukarıda aktarılanlara karşın Murat Çakır “… Antalya’da yaşanan olay, yeni oluşan işçi kitlesinin tepkilerinden birisini oluşturmaktadır” yargısına varıyor; bu yargı doğru mudur? Bana göre kesinlikle hayır! Devam edelim: “Yine genç bir işçi aynı sebeple, işyerini yakmıştır. Gazetelerden bir haber daha: Merter’de iki kafadar paralarını alamadıkları için işyerini kundakladı.” Yakarıdakilerin benzeri bir haber daha: ” İkitelli’de […]
Yukarıda aktarılanlara karşın Murat Çakır “… Antalya’da yaşanan olay, yeni oluşan işçi kitlesinin tepkilerinden birisini oluşturmaktadır” yargısına varıyor; bu yargı doğru mudur? Bana göre kesinlikle hayır! Devam edelim: “Yine genç bir işçi aynı sebeple, işyerini yakmıştır. Gazetelerden bir haber daha: Merter’de iki kafadar paralarını alamadıkları için işyerini kundakladı.” Yakarıdakilerin benzeri bir haber daha: ” İkitelli’de tekstil sektöründe çalışan gençler de işyeri koşullarını protesto etmek için makine iğnelerini karma, patronun arabasını çizip hasar verme gibi yollara başvurmuşlardır.” Örnekler istendiği kadar çoğaltılsın, olayları, olumlamak bir yana günümüzde “yeni oluşan” işçi kitlesinin tepkilerinden biri olarak değerlendirmek de doğru değildir. “Yeni” işçilerin örgütsüz olması ve “varolan” sendikaların “işçi örgütlenmesi ve mücadele biçimini kapsamadığı” doğrularına rağmen doğru değildir.
Bunlar bir yana; makine kırıcılık, işçilerin “ilkel tepki biçimidir” tespiti doğrudur. İlkel oluş, tepkinin biçimine ilişkindir ve doğrudur. Çünkü, sözü edilen tepkilerin dayanağı geleneksel kır kültürüdür ve ilkel olma geri olmanın da kaynağıdır. Ne yani; bugün Köroğlu efsanesini ya da Dadaloğlu’nu öne çıkarıp modern Robin Hood’culuk mu oynayalım! Evet; Ludizm, İngiltere’de “kırsal geleneğin dilini kullanan, ahlaki bir iktisat anlayışından esinlenen” yaygın bir toplumsal hareketti. Yeni tezgahların kullanılmasının yaygınlaşması, zanaatkarlara olan ihtiyacı ortadan kaldırıyordu. Bunların patronlara gönderdiği mektuplar Ned Ludd, General Ludd ya da Kral Ludd imzalarını taşıyordu ve adres olarak da Sherwood Ormanı gösteriliyordu. Robin Hood’un bu ormanda yaşadığı biliniyor. 1840’lardan sonra genel olarak ludizm özel olarak da makine kırıcılığı görülmüyor. Çünkü işçi sınıfı, mücadelesini “maddi üretim araçlarının kullanılış biçimine yöneltmeyi” öğrenmeye başlamıştır. Tırnak içindeki tespit Murat Çakır’a aittir ve doğrudur: “Ludizmi değerlendirirken proletaryanın ilkel bir tepki biçimi olarak görmek gerekir. Kapitalizme karşı ilk tepki bireysel suç ve hırsızlık iken, devamında ortaya çıkan makine kırıcılık organize olabilen ve genelleşebilen bir hareketti. Ancak proletarya makinelerle, onların sermaye tarafından kullanılmasını ayırt etmeyi ve mücadelesini maddi üretim araçlarının kullanılış biçimine yöneltmesini öğrenecekti. 19. Yüzyılın ortalarına kadar kapitalizm kurumsallaşmış ve sanayi devrimi sanayi proletaryasını kitleselleştirmeye başlamıştır. Bu süreç doğallığında ludizmin temellerini ortadan kaldırmış ve proletarya tarih sahnesine bir sınıf olarak çıkmıştır.” Güzel! Ama bu kadarıyla güzel. Çünkü bir adım ilerisi örgütlü mücadeleyi de inkara götürür.*
Eklenecek çok az şey var: Evet; zaman, okuma zamanıdır. Okunacak metin “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor, komünizm hayaleti” cümlesiyle başlayıp “Bütün ülkelerin işçileri birleşin” özdeyişiyle sona eren Komünist Parti Manifestosu’dur. Elimizde taze, taze olduğu kadar da eksiksiz bir yeni çeviri var: (Komünist Parti Manifestosu, Almanca’dan çeviren Erkin Özalp, NK Yayınları, Üçüncü baskı, 2003) Bakınız; Engels, 1892 Tarihli Lehçe Baskıya Önsöz’de ne diyor: “Bir ülkede büyük sanayinin genişlemesi oranında, o ülkenin işçileri arasında, işçi sınıfı olarak mülk sahibi sınıflar karşısındaki konumlarına ilişkin aydınlanma isteği büyüyor., sosyalist hareket onlar arasında gelişiyor ve ‘Manifesto’ya dönük talep artıyor. Öyle ki, yalnızca her ülkedeki işçi hareketinin durumu değil, büyük sanayinin gelişme derecesi de, o ülke dilinde dağıtılan ‘Manifesto’ nüshalarının sayısıyla, büyük bir doğrulukla ölçülebilir.”** Evet! Okuma zamanıdır!
*”Şimdi, bir kez daha sermayenin resmi tarihi dışında Ludizme bakmanın zamanıdır. Sermaye ile emek arasındaki bu mücadelede, asıl ve belirleyici olan sayısal büyüklükten, örgütlülük düzeyinden çok, tarafların kendilerine duydukları güven ve umut ile karşı tarafa saldıkları korku ve kaygıdır… Bu nedenle işçi sınıfının şimdi ‘modern’ sendikalara ve ‘modern’ işçi hareketine değil (altını ben çizdim, İA), ‘ilkel’ Ludist örgütlenmeye ve harekete ihtiyacı vardır.” Yüksel Akkaya, Resmi Tarih …
**Komünist Parti Manifestosu, s.67, Almanca’dan çeviren Erkin Özalp, NK Yayınları, Üçüncü baskı, 2003
Bu yazı 4-8-2005 tarihinde iscikonseyi.org sitesinde yayınlanmıştır.