Türkiye’de devleti küçültme, yani özelleştirme tarihinde bir köşe daha dönüldü. Kendi sektöründe dünyanın 13’üncü büyük işletmesi olan Türk Telekom sözümona satıldı. Alan, Lübnan’dan Oger Telecom ile Telecom İtalia’nın ortak şirketi. Lübnan gazeteleri ve İtalyan gazeteleri haberi bayram havasında vermişler. Lübnan’da yayımlanan Müstakbel gazetesi, Oger Telecom Genel Müdürü Paul Doany’nin sözlerini aktarmış: “Türk Telekom bir mücevher.” […]
Türkiye’de devleti küçültme, yani özelleştirme tarihinde bir köşe daha dönüldü.
Kendi sektöründe dünyanın 13’üncü büyük işletmesi olan Türk Telekom sözümona satıldı. Alan, Lübnan’dan Oger Telecom ile Telecom İtalia’nın ortak şirketi.
Lübnan gazeteleri ve İtalyan gazeteleri haberi bayram havasında vermişler.
Lübnan’da yayımlanan Müstakbel gazetesi, Oger Telecom Genel Müdürü Paul Doany’nin sözlerini aktarmış:
“Türk Telekom bir mücevher.” (Aktaran Milliyet, 2 Temmuz 2005)
İtalya ekonomi gazetesi Il Sole 24, haberi ‘İtalyan Telekom, TurkTel’i fethetti’ başlığı ile duyurmuş ve ihaleyi, ‘Çok önemli bir operasyon’ olarak nitelendirmiş.
La Republica Gazetesi de İtalyan Telecom’un, Türk Telekom’u aldıktan sonra Brezilya’daki yatırımından vazgeçebileceğini yazmış. (Aktaran Akşam, 3 Temmuz 2005)
Alan memnun veren memnun
Alanlar memnun, verenler daha bir memnun.
Lübnan ve İtalyan medyası gibi Türk medyası da düğün bayram havasında.
Radikal gazetesi, manşetinde “TELEKOM İÇİN BUNCA SENE BEKLEDİĞİMİZE DEĞDİ Mİ?” sorusuyla, özelleştirmeyi bugüne değin yapmayan siyasilere sitem ediyor. Öteki gazeteler de “TARİHİ REKOR” diye zil takıp oynamışlar.
Sabah: ÖZELLEŞTİRMEDE TARİHİ REKOR
Milliyet: BU BİR REKOR
Hürriyet: NEFES KESTİ. 6 milyar 550 milyon dolar
Akşam: TELEKOM’U REKOR FİYATLA ARAPLAR ALDI
Vatan: ARAP SERMAYESİ 6.55 MİLYAR DOLAR VERDİ
Zaman: Telekom 6,55 milyar dolara Arap-İtalyan ortaklığının, piyasa memnun
Başbakan Erdoğan da piyasa ve medya kadar memnun. Erdoğan’ın sözleri gazetenin manşetine yerleştirilmiş:
“TÜRK TELEKOM İHALESİ TARİHİ BİR ADIM” (Referans, 3 Temmuz 2005)
Her özelleştirme sonrasında çalışanların bir kısmı işten atılır ya, Erdoğan Telekom çalışanlarının sokağa atılmayacağını söylemiş; ama tehdit etmekten de geri durmamış:
“Ancak yan gelip yatamayacaklar. Olay bu kadar basit.” (Sabah, 3 Temmuz 2005)
Kârlı alış veriş(!)
Türk Telekom’u alan Arap ve İtalyanların sevincini anlıyorum. Benim anlayamadığım Türk tarafının neden bayram ettiği.
Araplar ve İtalyanlar bayram etmekte haklılar. Çünkü, rüyalarında görseler hayra yormayacakları derecede kârlı bir alış veriş yaptılar. Zaten ne diyordu alan şirketin müdürü: “Türk Telekom bir mücevher.”
Gerçekten bir mücevher aldılar, hem de sudan ucuza aldılar. Nasıl sevinmesinler! Türk Telekom’un yüzde 55’ine 6 milyar 550 milyon dolara sahip oluyorlar. O da ilki peşin olmak üzere yıllık taksitler halinde altı taksitte ödeyecekler.
İlk taksit 1 milyar 637 milyon dolar dolar. Sonraki taksitler de 983’er milyon dolar.
Türk Telekom’un geçen yılki kârı ise 1 milyar 700 milyon dolar. Yani adamların her yıl taksit diye ödeyecekleri rakam, Türk Telekom’un yıllık kârı bile değil.
Satın alanlar, imtiyaz sözleşmesinin sonunda Telekom’un altyapısının da sahibi olacaklar.
Bu satış tamı tamına şuna benziyor:
Bir eviniz var ve aylık 500 lira olmak üzere yılda 6 bin liradan kiraya veriyorsunuz. Kiracı altı yıl oturduktan sonra evin sahibi oluyor.
Bu satıştan kiracı olsanız sevinirsiniz de ev sahibi olsanız sevinir misiniz?
Satışın böylesine bayram edecek ev sahibi ya delidir ya da hesap kitap bilmiyordur.
Bizimkilerin böyle bir satıştan düğün bayram etmelerine hâlâ akıl erdiremiyorum. Çünkü deli değiller, hesap kitap da biliyorlar.
Hükümet adamları olsun, medyada köşe başlarını tutmuş yorumcular olsun, günlerdir satışın ekonomiyi ne kadar rahatlatacağına(!) ilişkin rakamlar sıralayıp duruyorlar.
Efendim, özelleştirme kaynakların daha rasyonel ve rantabl kullanımını sağlar. Devlet işletmeciliği dipsiz kuyudur, kara deliktir, kaynaklar çarçur edilir. Çarçur edilen milli servettir, hepimizin ödediği vergilerdir. Milli servet çarçur edilince pasta büyümez, refah artmaz. Türk Telekom ihalesi yabancı yatırımcının Türk ekonomisine güvenini artıracaktır. Ülkemize yabancı sermaye akacak, üretim artacak, pasta büyüyecek, refah yükselecek… Özelleştirmeye karşı kara gözlüklüler, hâlâ modası geçmiş ideolojilerin peşindeler…
Özelleştirme yanlıları, televole ekonomistleri ne derlerse desinler, benim aklım almıyor. İyi kötü aklım da var, ama bu satışa aklım ermiyor. Tam da özelleştirme yanlılarının söylediği gibi kara gözlüklüyüm ama onlar gibi para gözlüklü değilim. Sinirlenmeden edemiyorum.
Yahu Allah’tan korkun!
Türk Telekom’un yıllık karı 1 milyar 700 milyon dolar değil mi?
Evet!
Alan şirketin ödeyeceği yıllık taksit, Türk Telekom’un yıllık kârından daha az değil mi?
Evet!
Bu satıştan gelecek para Türk Telekom’un üç beş yıllık kârına eşit değil mi?
Evet!
Adamlar altı yıl taksit ödedikten sonra şirketin sahibi olmayacaklar mı?
Evet!
Peki bunun neresi kârlı alış veriş?
Ne diyeyim?
Söyleyecek söz bulamıyorum.
Aslında söyleyecek çok sözüm var, ama bir de Türk Ceza Yasası var.
Yine de şu kadarını söylemiş olayım:
Başbakan Erdoğan’ın satıştan bir hafta önce Lübnan’ı ziyaret etmesinin, çocuklarının nikâh şahidi İtalyan Başbakanı Berlusconi’yle arkadaşlığının bu satışta dahli var mı, ilerde anlaşılır.
Siyaset, ahlâk, din, iman, vatan toprağı ve hatta vatanseverlik parayla satılırken Telekom satılmış, çok değil!
Türk Telekom, kamu mülkiyetinde; ama, kendi payım için “Kimin malını kime satıyorsunuz?” diye feryat etsem, duyan çıkmaz.
“Muhaberesiz muharebe edilemeyeceğini” çok iyi bilen paşalardan umutlu değilim. Paşalar da satışı Başbakan’la birlikte heyecan içinde izlemişler. (Sabah, 7 Temmuz 2005)
Satışta son imzayı Cumhurbaşkanı Sezer atacakmış, feryadımı duyar mı, ondan da emin değilim.
Çünkü, burası Türkiye!
Türk usulü yeniden yapılanma
Bu satışa bir fıkra anlatsam, savcılar yakama yapışabilir. Farklı bir öyküyle idare edin artık!
Türk ve Japon kürek takımları yarışacaklar. Takımlar sekizer kişilik. Japon takımı Türk takımına iki mil fark atıyor.
Türk takımı hemen yabancı bir danışmanlık şirketi bulup, neden fark yediğini soruyor. Meğer, Japon takımında bir kişi dümende otururken yedi kişi kürek çekiyor. Oysa Türk takımında yedi kişi dümende oturuyor ve sadece bir kişi kürek çekiyor.
Bu gerçek karşısında Türk takımı yeniden yapılandırılıyor. Tek kürekçi yerinde kalırken diğer yedi kişinin birisi dümen genel müdürü, üçü genel müdür yardımcısı, üçü de bölge müdürü olarak görevlendiriliyor.
Yeni bir yarış teklif ediliyor. Bu yarışı da Japon takımı yine iki mil farkla kazanınca Türk takımında daha radikal bir çözüme gidiliyor. Tek kürekçi işten atılıyor. Genel müdür, genel müdür yardımcıları ve bölge müdürleri ise sorunun çözümünde katkıda bulunduklarından dolayı ödüllendirililyor. (Öykü, Ömer Faruk Günel’den özetlendi. Star, 14 Eylül 2001)
İnanın, bütün işlerimiz ve özelleştirme işleri bundan farklı değil.
Çünkü, burası Türkiye!
Rahmi Yıldırım
8 Temmuz 2005