Geçtiğimiz yıl Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, mühendis odaları, çeşitli demokratik kitle örgütleri ve akademisyenlerin tüm uyarılarına rağmen AKP Hükümeti tarafından sorumsuzca hayata geçirilen “Ankara-İstanbul arası hızlı tren” uygulaması facia ile sonuçlanmış; Pamukova-Mekece Mevkii’nde meydana gelen kazada 40 kişi yaşamını yitirmişti. Hafızamız daha dün gibi taze, acımız daha dün gibi büyük Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası bugün […]
Geçtiğimiz yıl Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, mühendis odaları, çeşitli demokratik kitle örgütleri ve akademisyenlerin tüm uyarılarına rağmen AKP Hükümeti tarafından sorumsuzca hayata geçirilen “Ankara-İstanbul arası hızlı tren” uygulaması facia ile sonuçlanmış; Pamukova-Mekece Mevkii’nde meydana gelen kazada 40 kişi yaşamını yitirmişti.
Hafızamız daha dün gibi taze, acımız daha dün gibi büyük
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası bugün saat 12.00’da Ankara Garı’nın önündeydi. BTS Genel Sekreteri Coşkun Çetinkaya, basına yaptığı açıklamada, “40 yurttaşımızı tam bir yıl önce; siyasi rant peşinde koşan ve ulaştırma politikalarını ters yüz edenlerin hırsları ve çıkarları yüzünden sonu önceden bilinen korkunç bir faciayla kaybettik. Hafızamız daha dün gibi taze, acımız daha dün gibi büyük. Bu kazaya sebep olan zihniyet ve temsilcilerinin sorumluluklarının ortaya çıkartılması isteğimiz de dün gibi tazedir” dedi.
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman görevine iade edildi
Açıklamada, kazanın süren davasında 4 bilirkişi kurulunun da işletmecilik hatasına işaret ettiği vurgulanırken; işletmecilik hatasının muhatapları olan Ulaştırma Bakanı ve TCDD Genel Müdürü’nün görevlerine devam ettiklerine dikkat çekildi.
Hakkında verilen soruşturma izni Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından iptal edilen TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, 8 Temmuz 2005 tarihinde görevine iade edildi. Böylece karar verici olarak facianın 1. derece muhatabı olan Karaman, mahkeme önüne hiç çıkmamış oldu.
Bir basın açıklaması da Ankara Yüksel Caddesi’nde yapıldı.
Hızlı tren faciası ile ilgili saat 13.00’da Yüksel Caddesi’nde yapılan basın açıklaması “Ankara 78’liler Derneği, BTS, Dev Maden Sen, Halkevleri, İHD Ankara Şube, KESK Ankara Şubeler Platformu, ÖDP, ÖZDER, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve SDP” imzası taşıyor.
Basına yapılan açıklamada şöyle denildi : “Hiç kimsenin koltuğu, insan canından daha değerli değildir!…..Bilime, bilim insanlarına, meslek kuruluşlarına, halkın sesine kapalı kulaklar ve popülist politikaların pençesindeki yönetim anlayışının elinde, lokomotifler ve vagonlar birer kıyım makinesi gibi çalışmaktadır…..Buradan sorumsuzlara bir kez daha sesleniyoruz; uyumayacağız, unutmayacağız! Kaybettiğimiz dostlarımızı rahat uyutmak için, başta AKP iktidarı olmak üzere, Pamukova’daki hızlandırılmış tren katliamının bütün sorumlularından hesap soracağız.
Ölümlerinin birinci yıldönümünde Muhammed Arifoğlu ve Serpil Aktuzlu anıldı.
Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen topluluk geçen yıl hızlı tren faciasında yaşamını yitiren dostları Muhammed Arifoğlu ve Serpil Aktuzlu’yu andı :
“Çoğumuzun mücadele arkadaşı, alanların ve barikatların zarif devrimcisi, çelebi gülüşlü Muhammed Arifoğlu ve Serpil Aktuzlu… Bugün onları kaybedişimizin birinci yılında özlemle anıyor ve onları arıyoruz.”
Makina Mühendisleri Odası da bir açıklama yaparak ulaşım politikalarını eleştirdi.
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI PAMUKOVA FACİASININ YILDÖNÜMÜNDE
ULAŞIM POLİTİKALARININ KAMU VE TOPLUM YARARLARI DOĞRULTUSUNDA DÜZENLENMESİNİ ÖNERİYOR
22 Temmuz 2004 tarihinde Haydarpaşa-Ankara seferini yapmakta olan hızlandırılmış trenin Sakarya’nın Pamukova İlçesinde raydan çıkarak devrilmesi sonucunda 38 kişi ölmüş, 81 kişi de yaralanmıştı.
Bu olay, ülkemizin mühendislik birikimini değerlendirmeyen, uyarılara kulak tıkayan, siyasal rant uğruna imaj gösterilerini insan yaşamından önde tutan yaklaşımların kaçınılmaz bir sonucu olarak yaşanmıştır. Kaza öncesinde Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD’ye iletilen teknik raporlarda ve kazadan birkaç gün önce TCDD’de yapılan bir toplantıda, demiryolu hattının alt ve üst yapısının hızlandırılmış trene uygun olmadığı, kaza riskinin çok yüksek olduğu net bir şekilde belirtilmesine rağmen bu uyarıların dikkate alınmadığı kamuoyunca bilinmektedir. “Hızını artıralım, hızlı tren olsun” gibi bilim dışı bir yaklaşımla kazaya davetiye çıkartılmıştır. Bu nedenle, “Beni demiryolu ile anacaklar” diyen Başbakan ile “Yapılan uyarıları dikkate aldık ve gerekenleri yaptık” diyen Ulaştırma Bakanı ve “Kadere ve kazaya karşı gelinmez” diyen ve yeniden göreve dönen TCDD Genel Müdürü kamuoyu vicdanında aklanmamışlardır.
Diğer yandan demiryollarının yeniden yapılandırılması adı altında TCDD’de 1995 yılından beri kamu işletmeciliğini yok eden politikalarla personel azaltılmasına gidilmiş, nitelikli personel kurumdan uzaklaştırılmıştır. Bu yaklaşım çerçevesinde TCDD’ye yönelik yatırımlar azaltılmış bakım atölyelerinin büyük bir kısmı kapatılmış, TCDD’ye eğitimli iş gücü yetiştiren demiryolu meslek okulları lağvedilmiştir.
Oysa demiryolu işletmeciliği, yatırımdan bakıma, yenilenmeye, eğitime ve yeni hatların kurgulanmasına dek merkezi bir planlamayı gerektirir. Fakat yapılmak istenen, kuruluşundan bu yana entegre bir işletme olan TCDD’nin parçalanarak işlevsizleştirilmesi ve böylece özelleştirilmesinin önünün açılmasıdır.
ABD ve özelleştirmeleri ilk başlatan ülke olan İngiltere’deki özelleştirme uygulamalarının başarısızlığı, bu hizmetlerin yeniden kamu eliyle verilmesine yol açmış, ancak ne yazık ki bu örneklerden ders alınmamıştır.
TCDD’nin yapmakla yükümlü olduğu başlıca işler ile bugün içine sokulduğu süreçte yapılanlar birbirine taban tabana zıttır. Alanında tek ve tekel olan TCDD’nin, demiryollarını, kendisine bağlı liman, rıhtım ve iskeleleri işletmek, genişletmek, yenilemek; tamamlayıcı işler olarak gerektiğinde demiryolları taşımacılığını tamamlayıcı nitelikteki feribot dahil, her türlü deniz ve kara taşımacılığı yapmak; çeken ve çekilen araç ve gereçler ile benzerlerini yapmak ve yaptırmak; görevlerinin gerektirdiği ambar, antrepo, depo ve benzeri tesisler ile yolcu ihtiyaçları için gerekli tesisleri kurup işletmek; yurt içinde ve dışında yapılmakta ve yapılacak olan demiryolu inşaatlarını üstlenmek yükümlülükleri bulunmaktadır. Bugün yapılan ise bu kamucu yaklaşımın tasfiyesidir.
Türkiye’nin artan nüfusuna parelel olarak oluşan ulaşım talebi, en ekonomik biçimde demiryolu taşımacılığının geliştirilmesiyle karşılanabilecektir.
Karayolu yapım maliyetine göre demiryolu yapım maliyeti düz arazide 8 kat, orta engebeli arazide 5 kat daha ekonomiktir.
Karayolu taşımacılığı, enerji tüketim toplamının % 82’sini tüketmesine karşın taşımadaki payı % 71.5’tir. Demiryollarının ise enerji tüketim payı % 2 iken, taşımacılıktaki payı % 4’tür.
Yalnızca bu veriler bile enerji verimliliği ve çevre sağlığı açısından demiryolu taşımacılığının önemini gözler önüne sermektedir.
Aynı şekilde, Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre, kazalarda ölüm riski 1 milyar yolcu-km başına demiryollarında 17 kişi iken, karayollarında 140’tır. Yaralanma riski ise demiryollarında 41 iken, karayollarında 8.500-10.000 kişi gibi yüksek bir sayıya ulaşmaktadır. Dolayısıyla demiryolu taşımacılığı ekonomik olması yanı sıra can güvenliği açısından da önem taşımaktadır.
Ulaştırma Bakanı, birkaç gün önce, demiryolu kazalarında 2.5 yılda 183 kişinin yaşamını yitirdiğini, 541 kişinin de yaralandığını açıklamıştır. Bu rakamlar, yaklaşık olarak 2.5 yılda 5 kez Pamukova kazasının yaşandığını g
östermektedir.
Odamız, ülkemizde ciddi bir Ulaşım Master Planının ve bu kapsamda demiryolu ağının genişletilmesi gerekliliğine dikkat çekmekte ve Pamukova faciasının yıldönümünde toplumsal bilincin bu yönde şekillenmesi gerektiğini duyarlı kamuoyu ile paylaşmaktadır.
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ
İstanbul İHD de kaza ile ilgili bir açıklama yaptı
İHD İstanbul Şubesi bugün yazılı bir açıklama yaparak, bundan 1 yıl önce gerçekleşen ve 38 kişinin yaşamına neden olan hızlı tren kazasının sorumlularının yargılanması istedi
Hızlı Tren Faciasında Yaşamını Yitirenleri Saygıyla Anıyoruz
“Bundan bir yıl önce (22 Temmuz 2005) törenle ve büyük tanıtımlarla Ankara-İstanbul seferlerini yapması için hizmete sunulan Hızlı Tren, Sakarya’nın Pamukova ilçesi yakınlarında devrilmesi sonucu 38 kişi yaşamını yitirirken çok sayıda kişi de yaralanmıştı.
Bu topraklarda yaşayan herkesi üzüntüye sevk eden bu büyük kazanın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir gelişmelerin olmamasını üzülerek izlemekteyiz.
Bilim adamlarının, bu alanda faaliyet gösteren sendikaların ve STK’ların hızlı trenin yeterli güvenlik koşullarına sahip olmadığı, alt yapının yetersiz, bu şekliyle devreye sokulması durumunda kazanın kaçınılmaz olduğuna ilişkin uyarılarına kulak tıkayan hükümet, hızlı treni devreye sokarak faciaya davetiye çıkarmıştır. Bu facia tek anlamıyla yaşam hakkının ihlalidir.
Yaşanan facia sonrasında tüm sorumluluğun makinistlere yüklenmesi de devletin ülkeyi yönetme biçimini de ortaya koymaktadır. Olayın siyasi ve bürokratik sorumluları hakkında soruşturma dahi açılamamıştır.
İnsan Hakları Savunucuları olarak, hızlı tren faciasında yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor, olayda siyasi ve bürokratik sorumluluğu bulunanların yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi