Sermaye, dünyanın her yerinde emeğin kazanılmış kamusal haklarına karşı topyekün bir saldırı gerçekleştirmektedir. Ülkemizde de bu saldırının koç başı “Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği” adı altında yürütülmekte olan planlı operasyondur. Operasyonun sloganı “AB sürecinde eğitimde devlet tekeli kabul edilemez” şeklindedir. Herkese eşit, parasız ve bilimsel eğitim hakkı yüzlerce yıllık mücadeleler sonucu kazanılmış en temel haklardan birisidir. […]
Sermaye, dünyanın her yerinde emeğin kazanılmış kamusal haklarına karşı topyekün bir saldırı gerçekleştirmektedir. Ülkemizde de bu saldırının koç başı “Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği” adı altında yürütülmekte olan planlı operasyondur. Operasyonun sloganı “AB sürecinde eğitimde devlet tekeli kabul edilemez” şeklindedir.
Herkese eşit, parasız ve bilimsel eğitim hakkı yüzlerce yıllık mücadeleler sonucu kazanılmış en temel haklardan birisidir. Ülkemizde bunun son kırıntılarının da saldırı altında olduğu bu süreçte; sermaye, eğitimin tümüyle piyasaya açılmasını talep etmektedir. Oysa piyasa, kar maksimizasyonunun alanıdır. Eğitim ise kar amacı güdülmemesi gereken bir toplumsal faaliyettir. Sermayenin önceliği kar ve paradır. Kamunun önceliği ise fırsat eşitliği ve toplumsal yarar. Bunlar uzlaştırılmazlar!
Özel bir şirketin (ki bu şirket genel anlamda sermayenin temsilcisi durumundadır) tüm imkanlarını seferber ederek, toplum yararını gözeten bir hizmetin piyasaya açılması hedefiyle başlattığı bu saldırı, tüm topluma yönelmiş özelleştirme saldırısının bugünkü görünümüdür.
En acısı da, hayallerini ve umutlarını çaldıkları 92 öğrenciyi kulanarak toplumsal yararı, paraya çevirmeye çalışmalarıdır. Mağdur öğrencilere yenileri eklenmeden bu çirkin oyunu sonlandırmak da emek cephesine düşmüştür. Bugün, YDÜ’nün propagandası ve “Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği” tartışmaları sol için bir “turnusol kağıdı” görevi görmektedir.
Öğrenciler! Sizi ve hayallerinizi kullanarak, kendi kişisel karı için toplumun kazanılmış haklarına el uzatan YDÜ Yönetiminin yalanlarına kanmayın. Sizlere kazanım gibi gösterdikleri “bölümünüzün tanınarak sizlere devlet okullarında iş verilmesi” aslında siz de dahil tüm toplumun kaybı olacaktır. Parası olanın okuyabildiği, öğretmen olabildiği, parası olmayanın dışlandığı, hatta bugün devletin olan okulların özelleştirildiği bir sürecin başlangıcı olacaktır. Kendi öğretmenlerinize bakın; sendikasız ve iş garantileri YDÜ Yönetiminin iki dudağı arasında emekçiler. Girmeye çalıştığınız devlet okulları, özelleştirme harekatının sonunda bundan farklı olmayacak. Kendiniz ve toplumumuz için istediğiniz gelecek bu mudur?
Üniversiteler Sultanı Suat Bey! (İfade için değerli Arif H. Tahsin’e teşekkürler) Öğrencilerinin arkasına saklanmayı bırak! Açtığın yasa dışı bölümü kapat ve mağdur ettiğin öğrencileri kendi isteklerine göre başka bölümlere yerleştir! Sayılmayan dersleri için para talep etme! Öğretmen Akademisi sınavını geçerek AÖA’ya yazılmaya hak kazanacak öğrencilerinin ödediği parayı iade et! Toplumdan özür dile!
Hükümet! Yasa ve toplum aleyhine faaliyet göstermekte olan bir sermayedara göz yummaktan vazgeç ve görevini yaparak kamusal yararı koru! YDÜ Yönetimi tarafından mağdur edilen öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesini sağla! Bunun suçlusunun yasa dışı bir bölüm açan YDÜ ve buna göz yuman tüm hükümetler olduğundan hareketle, öğrencilerin tazmin edilmesini sağla!
Emekten ve Soldan yana tüm parti, örgüt ve gazeteler! Sol’un görevi emeğin savunulmasıdır, hükümeti eleştirmek için her fırsattan faydalanmak değil. YDÜ’nün yürüttüğü operasyon sermayenin emeğe ve topluma saldırısıdır. KTÖS’ün yayınladığı basın bildirisi ile de netleştiği gibi bu emek ile sermayenin çatışmasıdır. Sol örgütlerin yeri, emeğin yanıdır. Bırakın özelleştirmeyi ve YDÜ’yü UBP savunsun, anti-kapitalist saflara gelin!
Sendikalar! Bu neo-liberal saldırı ilkokul eğitimi ile sınırlı kalmayacaktır. Esnek çalışma, deregulasyon, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve özelleştirme ile sizin kapınıza kadar dayanacaktır. Buna bugün başladığı yerden dur demek gerekmektedir. Bunun için emekçi sınıfların sermaye karşısında birliği gerekmektedir. Emeğin saldırı altında olduğu her durumda sol veya sağ tüm sendikalar saldırı altında demektir.
Halkımız! Saldırı altında olan, bozuk da olsa, aksıyor da olsa, yıllardan beridir yıpratılmış da olsa, bir sürü olumsuzluk da barındırsa, bizim kazanımlarımızdır. Bu saldırıya dur demek, toplumsal kazanımlarımıza yönelmiş bu çıkar şebekesini durdurmak bizim, hepimizin yeteneği dahilindedir.
KTÖS’ü ve onurlu duruşunu sonuna kadar destekliyoruz. Özelleştirme saldırısına karşı tarihsel sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bugünden yarına hava dönüp “yel emekten yana esmeye” başladığında da emeğin saflarında olacağız.
Özerk, demokratik, bilimsel, parasız eğitim!
Özelleştirmeye Hayır!
Baraka Kültür Merkezi
Başka Bir Kültür Mümkün