Açıklamanın tam metni şöyle: EĞİTİM-SEN’İ TESLİM ETMEYECEĞİZ ! MGK’nin direktifiyle Eğitim Sen’e açılan kapatma davası, emek hareketine yönelik topyekün saldırıların bir parçasıdır. Sorun, hukuksal ya da tüzüksel bir sorun değildir. Eğitim sendikası için eğitimin anadilde olması gerektiğini savunmak, bilimsel, evrensel, insani ve ahlaki bir zorunluluktur. Ancak Eğitim-Sen, tüzüğünde yazan bu maddeyi gerekli kanalları kullanarak yeterince […]
Açıklamanın tam metni şöyle:
EĞİTİM-SEN’İ TESLİM ETMEYECEĞİZ !
MGK’nin direktifiyle Eğitim Sen’e açılan kapatma davası, emek hareketine yönelik topyekün saldırıların bir parçasıdır. Sorun, hukuksal ya da tüzüksel bir sorun değildir. Eğitim sendikası için eğitimin anadilde olması gerektiğini savunmak, bilimsel, evrensel, insani ve ahlaki bir zorunluluktur. Ancak Eğitim-Sen, tüzüğünde yazan bu maddeyi gerekli kanalları kullanarak yeterince anlatamamış olmasına karşın üye, sendikasına ve ilkelerine sahip çıkma kararlılığını sürdürmektedir. Bilimsel gerçekleri bir takım siyasi gerekçelerle gözardı etmek, bilime, tarihe ve insanlığa karşı işlenmiş bir suç olacaktır. Biz bu suçu işlemeyeceğiz, örgütümüzü kararlılıkla ve onurla savunacağız. Biliyoruz ki, amaçlanan, sınıf hareketini bölmek, sendikamızı da devlet güdümlü bir tabela sendikası haline getirmektir.
25 Mayıs 2005 Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ardından IMF, Dünya Bankası , Dünya Ticaret Örgütü ve AB’nin dayattığı kamu çalışanlarının iş güvenliğini yok eden; en temel insan hakkı olan eğitim ve sağlığı ticarileştiren kamu reformu yasalarının, yaz döneminde meclisten geçireleceği ve “apolet” sınavlarının uygulanacağı açıklamaları tesadüf değildir.
Hukuksal girişimler yürütülürken, Eğitim Sen’i kapattırmayacak esas iradenin fiili ve meşru mücadele çizgisi temelinde örülecek direniş hattı ile mümkün olacağı unutulmamalıdır. Bu saldırılara sadece KESK ve KESK’e bağlı sendikalarla değil, tüm emek güçleriyle bütünlüklü bir mücadeleyle karşı durulmalıdır. Bir örgütün tüzüğünde neyin yazılıp, neyin yazılmayacağına örgütün üyeleri karar verir. Hangi gerekçeyle olursa olsun dışarıdan müdahale, örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahaledir ve kabul edilemez. Bu nedenle:
– En önemli demokratik kazanımımız olan örgütlü varlığımızı, sendikamızın mücadele geleneklerine ve ilkelerine sonuna kadar bağlı kalarak savunacağız.
– TÖS’ün, TÖB-DER’in birikimlerini sahiplenen Eğitim-Sen’i; direnmeyen ve teslim olan, geri adım atmayı ilerlemenin öncülü sayan bir anlayış, geriletecektir. Bu gerilemeye izin vermeyeceğiz.
– Bugün Eğitim-Sen’in ihtiyacı olan şey, ehlileştirme operasyonuna boyun eğip tüzük değiştirmek değil; örgütü daha ileri taşıyacak mücadele araçlarını üretmek ve geliştirmektir. Bunun için tüm emek ve demokrasi güçleri ile birlikte bu Olağanüstü Genel Kurul, bir demokrasi mücadelesi kurultayına dönüştürülmelidir.
– Eğitim-Sen’in kapatılma istemi bizce meşru değildir. Geçmişte eğitim emekçilerinin örgütleri kapatılmışsa da fiili-meşru mücadelemiz kesintiye uğramamıştır. Mücadele geleneğimize ve ilkelerimize bütünlüklü bir şekilde sahip çıkılarak devam edilmiş ve edilecektir.
Biz eğitim emekçileri dün olduğu gibi bu gün ve yarın da yarattığımız değerlerimizin yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu amaçla geçmişten günümüze Eğitim Sen’in oluşumunda, bugüne gelmesinde emeği geçen tüm eğitim emekçilerini, Eğitim Sen’e sahip çıkmaya; Sendikamızın mücadele geleneğine, ilkelerine ve geleceğine sahip çıkan Devrimci Dayanışma Hareketi, Devrimci Öğretmen, Devrimci Memur Hareketi, Emekçi Memur, Katılımcı Sendikal İnsiyatif, ESP’li Eğitim Emekçileri, Emperyalizme Karşı Yurtsever Cephe-Ankara Öğretmen İnisiyatifi ve Eğitim-Sen’li aktivistler olarak olağanüstü Genel Kurul’a katılmaya çağırıyoruz.