AKB karşı etkinliklerine Tayland’dan gelen Shalmi Guttal AKB, Dünya Bankası(DB) ve IMF gibi kurumların siyasal olarak bağımsız olmadığını, ABD, Japonya gibi G-7 ülkelerinin etkisinde olduğunu söyledi. Bu kurumların uyguladığı yapısal uyum programlarının sosyal ve ekonomik bedelinin halklar tarafından ödendiğini vurgulayan Guttal, 1996-97’deki Asya krizi sonrası bankaları ve mali sektörü korumak üzere AKB’nin uygulattırdığı Yapısal Uyum […]
AKB karşı etkinliklerine Tayland’dan gelen Shalmi Guttal AKB, Dünya Bankası(DB) ve IMF gibi kurumların siyasal olarak bağımsız olmadığını, ABD, Japonya gibi G-7 ülkelerinin etkisinde olduğunu söyledi. Bu kurumların uyguladığı yapısal uyum programlarının sosyal ve ekonomik bedelinin halklar tarafından ödendiğini vurgulayan Guttal, 1996-97’deki Asya krizi sonrası bankaları ve mali sektörü korumak üzere AKB’nin uygulattırdığı Yapısal Uyum Programlarının ağır sonuçlarından bahsetti. AKB’nin “Çatışma Sonrası Yeniden İnşa” faaliyetlerinden de bahseden Guttal, 1991’de Kamboçya’da, daha sonra Laos ve Vietnam’da, SSCB’nin siyasal şemsiyesinden çıkan ülkelerde, 1998’de Doğu Timor’da, son olarak da Afganistan’da ve Irak’ta uygulanan bu faaliyetlerin aslında liberal politikaların dayatılması olduğunu söyledi. Guttal açıklamasında, AKB’nin Yeniden İnşa adı altında özelleştirmeleri, deregülasyonu, ticaretin liberalizasyonunu, çiftçilere ve işçilere yönelik tüm güvencelerin kaldırılmasını, yabancı yatırımcıların ülke kaynakları üzerinde egemenliğinin sağlanmasını hedeflediğini söyledi. Şu sıralar AKB’nin bir adım daha atarak “Doğal Afetler Sonrası Yeniden İnşa Faaliyetleri”ni gündeme getirdiğini, Tsunami sonrası Singapur, Endonezya ve Hindistan’da bir çok inşaat şirketinin kendileri için çok cazip koşullarda gerçekleştirdiği faaliyetlerin bu banka tarafından fonlandığını ve bu ülkelerin bankaya borçlandırıldıklarını söyleyen Guttal, bu faaliyetlerin bedelinin bu ülke halklarınca ağır bir şekilde ödeneceğini vurguladı. Guttal AKB’nin Yeniden İnşa Faaliyetlerini “21. yüzyılın yeniden sömürgecilik biçimi” olarak tanımlayarak sözlerine son verdi.
AKB karşıtı etkinlikler için Pakistan’dan gelen, Lok Sath Halk Meclisi temsilcisi Mushtaq Gaadi ise DB, IMF ve AKB gibi uluslar arası finans bankalarında gördüğümüz sözün bittiği yerdir dedi. “Onlar yoksullukla mücadeleden söz ederler ancak yoksulluğu arttırırlar; onlar insanlıktan söz eder her yerde insanları öldürürler; onlar sivil toplumdan bahsederler sivil toplumu yok ederler” diye konuşan Gaadi, AKB’nin kendi yaşadığı bölgede gerçekleştirdiği sulama projesi ile 20 bin insanın yerinden olacağını belirtti. Gaadi Halk Meclisleri ile bir sivil itaatsizlik kampanyası başlattıklarını söyleyerek bölge halkı olarak sulama vergisi ödemeyeceklerini, 180 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştireceklerini, sulama anallarını yıkacaklarını ve uygulanmayan kanunları fiilen uygulayacaklarını söyledi. Bir taraftan da Asya Kalkınma Bankası’nın İslamabat ofisinin önünde açlık grevi aşlatacaklarını belirten Gaadi, Türkiye’deki insanlara ve AKB’ye bu eylemleri duyurmak için burada olduğunu belirtti.
Nepal’den gelen Gopal Siwakoti Chintan ise AKB’nin faaliyetlerinin hiçbir şekilde halklara sorulmadığını, mağduriyetlerin hiçbir şekilde giderilmediğini, bankanın kendi ülkesinde de dahil olmak üzere diktatörlükleri desteklediğini, yerel yönetimlerdeki yolsuzlukları teşvik ettiğini söyleyerek, AKB’nin yoksullarla oyun oynamaktan vazgeçmesini istedi.
AKB-Karşı Etkinlikler için Endonezya’dan gelen Longgenna Ginting kurumun en önemli hedefinin kamunun kaynaklarının özel şirketlerin çıkarları için kullanılmasını sağlamak olduğunu söyleyerek, bu kurumun yoksulluğa değil yoksullara karşı bir kurum olduğunu vurguladı. Ülkesindeki su özelleştirmelerine dikkat çeken Ginting, bir anda hızla yükselen su fiyatlarıyla yoksulların suya erişiminin engellendiğini belirtti. Ginting bankanın Laos’taki sulama projesiyle 100 bin insanı yerinde edip, nadir bulunan bitki ve hayvan türlerini yok ettiğini söyledi ve bunun gibi yeniden inşa faaliyetleri için en önemli silahının da borçlandırma olduğunu hatırlattı. Bankanın Tsunami felaketini de borçlandırmayı arttırmak için değerlendirdiğini söyleyen Ginting, bankanın Ace’ye yardım adı altında gönderdiği 300 milyon doların aslında yardım değil bağımlılığı arttırmak için verilen borç olduğunu belirtti.
Hindistan’dan gelen Gururaja Budhya ise AKB faaliyetlerinin ülkesinde yerel yönetimleri ve halkı dikkate almayarak uygulandığını söyledi.
Filipinler’den gelen Borçlardan Kurtulma Koalisyonu temsilcisi Dinah Fuentisfina ise Asya’da artan yoksulluğun sorumlularından birinin bu kurum olduğunu belirterek, bu bankanın dayattığı saldırgan özelleştirme politikalarının Filipin halkı için ağır sonuçları olduğunu söyledi. Suyun ve elektriğin özelleştirilmesiyle hiçbir şeyin vaat edildiği gibi gerçekleşmediğini, fiyatların roket gibi fırladığını ve hizmet kalitesinin hızla düştüğünü söyleyen Fuentisfina, bu hizmetlerin en temel insan hakkı olduğunu ve asla özelleştirilemeyeceğini vurguladı.
AKB karşı etkinliklerine katılmak için Azerbaycan’dan gelen Mayis Gulaliyev ise AKB’nin ABD’den ve AB’den bir farkı olmadığını ve Azerbaycan halkının bu faaliyetlerin anlamını beş yıldır öğrendiğini söyledi. ABD’nin ve AB’nin yeni sömürgeci siyasetinin bir parçası olarak uygulanan ekonomi politikalarının iktidarların “nezarette” tutularak ve iç karışıklıklar çıkartılarak uygulandığını söyleyen Gulaliyev, beş yılda ülkesinin 2 milyar dolar borçlu hale getirildiğini, yolsuzlukların yaygınlaştığını, resmi işsizlik oranının %25 seviyelerine çıktığını ve yine resmi verilere göre halkın %47’sinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını anlattı. Gulaliyev “Kardeş Türkiye halkını Asya Kalkınma Bankası’na ve bütün bu kurumlara karşı mücadelemizde yanımızda görmek istiyoruz” diyerek konuşmasına son verdi