Brezilya devlet başkanı Lula ile aynı dönemde başlangıçta sol tezlerle iktidara gelen Devlet başkanı Gutiérrez’in neo-liberalizme ve ABD’ye tam teslim olma siyasetinin neden olacağı politik kriz potansiyeli, aslında daha bir yıl önce Güney Amerika’nın en prestijli yerli ulusal örgütlerinden CONAİE’nin (Confederation of Indigenous Nationalities of Ecuador- Ekvador Yerli Ulusları Konfederasyonu), başkanı Ekvador halklarına ihanetle suçlayarak […]
Brezilya devlet başkanı Lula ile aynı dönemde başlangıçta sol tezlerle iktidara gelen Devlet başkanı Gutiérrez’in neo-liberalizme ve ABD’ye tam teslim olma siyasetinin neden olacağı politik kriz potansiyeli, aslında daha bir yıl önce Güney Amerika’nın en prestijli yerli ulusal örgütlerinden CONAİE’nin (Confederation of Indigenous Nationalities of Ecuador- Ekvador Yerli Ulusları Konfederasyonu), başkanı Ekvador halklarına ihanetle suçlayarak tüm bağları koparması ile ilk ipuçlarını vermişti. CONAİE 1990 Haziran’ındaki Inti Raymi ayaklanmasından sonra hem Güney Amerika’nın en güçlü yerli örgütü hem de Ekvador siyasetinin belirleyici gücü oldu. Dağlarda, kıyıda ve Amazon bölgesinde yaşayan yerli halkları militan ayaklanmalarla tek bir çatı altında birleştiren CONAİE, 1997’de şimdi yeniden “bir yoksul devrimi” yaratma şişinmesiyle Ekvador’a dönen Abdala Bucaram ve 2000 yılında da Jamil Mahuad hükümetlerini devirmiş, şimdiki Lucio Gutierrez hükümetini bir halk ayaklanması ile iktidara getiren en önemli toplumsal güçlerden birisi olmuştu. 6 Ağustos 2003’de bir açıklama yapan CONAİE, şöyle diyordu:
“Hükümet kendisine Ekvador halkı tarafından son seçimlerde teslim edilen iradeye ihanet etmiştir. Bu irade ulusal egemenliğin ve doğal kaynakların korunmasını, ekonominin eşitlik temelinde canlandırılmasını ve barışa bağlılığı öngörüyordu. Bunun yerine Lucio Gutiérrez hükümeti Uluslar arası Para Fonu ile bir anlaşma imzalayarak ulusal çıkarlara aykırı davrandı. Bu anlaşma, petrol, elektrik, iletişim ve su gibi doğal kaynakların özelleştirilmesini; emek piyasalarının işçiler tarafından kazanılmış olan tüm hakları ortadan kaldıran bir biçimde serbestleştirilmesini; en yoksul Ekvadorluların vergi tabanına dahil edilmesini ve göçmenlerin vergilendirilmesini öngören mali reformları; sosyal güvenlik sisteminin dış borçların ödenmesi amacıyla aslında sosyal güvenliği yok edecek biçimde reforma tabi tutulmasını öngörmektedir. Bütün bu önlemler hükümetin her türlü toplumsal ve yeniden-bölüşümcü siyaseti reddederek, öğretmenleri, sağlık emekçilerini ve kamu çalışanlarını kendi toplumsal çıkarlarını zora dayalı yöntemlerle korumak zorunda bırakan bir toplumsal çatışma ortamında gerçekleştirilmektedir.”
CONAİE’nin öngörüsü doğru çıktı. Birçok toplumsal kesim özellikle son aylarda artan baskılarla birlikte, birbiri ardından toplumsal hakları uğruna harekete geçti. 1668 kamu hastanesi ve kliniğinde çalışan 25 bin doktorun, 2002’den beri yapılmayan ücret artışları, sağlık sektöründeki işsizlik ve sağlık bütçesine ayrılan payın artırılması için 21 Ocak’tan beri sürdürdükleri grev ancak 12 Nisan’da kısmi bir anlaşmaya ulaşabildi. Bu tarihten beri yalnızca acil hastalara bakan doktorların örgütü Ekvador Tıp Federasyonu (FME) Pan-Amerikan Sağlık Örgütü’nden anlaşmazlığın çözümünde arabuluculuk yapmasını talep etmiş, 9 Mart’ta 5 bin doktor başkent Quito’daki Başkanlık Sarayına yürürken, grev hükümetin 17 Mart’ta verdiği sözleri yerine getirmemesi üzerine yeniden yaygınlaşmıştı. Ancak sağlık grevinin kısmi anlaşma ile sonuçlandığı günlerde Ekvador Sosyal Güvenlik Krumu (IESS) da 10 gün boyunca emekliler tarafından işgal edildi. İşgal emeklilere hükümet tarafından verilen ücret artışı vaadi ile geçici olarak sona erdi.
Ancak tek tek direnişler birbiri ardına patlak verip geçici olarak sona ererken, bu kez de Ekvadorlu toplumsal hareketler, hayatı kısmen felç eden eylemlerin ortasında eski albay Lucio Gutiérrez’i istifaya çağıran bir seferberlik örgütleyerek, albayı olağanüstü hal ilan edecek kadar korkuttular.
“Hepiniz dışarı, önce diktatör!” sloganları Nisan başından itibaren (başkent) Quito’daki Başkanlık Sarayı yakınlarında gerçekleştirilen gösterilerin ana sloganıydı. Tüm devlet iktidarını sarsan büyük bir kurumsal krizin tam ortasında gerçekleşen protesto gösterileri, hükümetin birkaç aydır yürütmekte olduğu yargı operasyonuna isyan eden adliye çalışanlarının isyanıyla daha da alevlendi. Polis gösterileri göz yaşartıcı gaz ve panzerlerle dağıtırken, 12 Nisan akşamından itibaren Gutiérrez hükümeti Başkanlık Sarayı’nın etrafına kimseyi yaklaştırmayan büyük bir askeri operasyon başlattı.
Ekvadorlu toplumsal hareketler krizi şöyle özetliyorlar: “Ne pahasına olursa olsun yönetimde kalmak için iktidarı otoriter bir biçimde kullanan ve halk tarafından kayırmacılık, beceriksizlik ve yolsuzluklar ile neo-liberal modeli derinleştirerek Ekvador’u Birleşik Devletlerin yeni sömürgesi haline getirmekle suçlanan bir Başkan. Felç olmuş ve kriz içinde bir yargı sistemi. Tüccarlığı sanat haline dönüştürmüş ve 8 Aralık 2004’de, Gutiérrez tarafından silahlandırılmış ve Sosyalist Parti ile MDP tarafından desteklenen bir yasama çoğunluğunun, yargıçları görevden alarak yerlerine yeni görevliler atamasıyla başlayan Yüksek Adalet Mahkemesi sorununu çözmekten aciz, güvenilmez bir Kongre.”
Bu ortamda eylemler büyük bir hızla tırmandı. Qiuto Halk Meclisi tarafından örgütlenen gösterilerde, farklı grupların kentin değişik yerlerinde odaklanarak gerçekleştirdikleri eylemler, anayolların ve kamusal ulaşımın tamamen kesilmesine ve kentin tam bir kaosa sürüklenmesine neden oldu. Quito Meclisi, kentin belediye başkanının da katıldığı ve birçok farklı toplumsal örgütlenmenin yer aldığı ortak bir meclis. Öte yandan, bölgenin Carchi, Azuay, Imbabura, Pichincha, Loia vea Canar gibi bölgelerindeki ana yollar da trafiğe kapandı ve birçok kentte başkenttekine benzer gösteriler düzenlendi. Toplumsal hareketler gösterilerde aktif biçimde yer alırken, 12 Nisan günü, yüzlerce CONAİE (Confederation of Indigenous Nationalities of Ecuador- Ekvador Yerli Uluslar Konfederasyonu) üyesi Eğitim bakanlığını işgal ettiler.
CONAİE Başkanı Luis Macas “Savaşımız sürüyor ve sürecek. Hepiniz dışarı dedik, çünkü ancak böylelikle Ekvador köylüleri ve toplumsal sınıfları ülkeyi yeniden inşa edebilirler” diyor.
“Bütün kurumlar şu anda yerle bir olmuş durumda, hala demokrasinin olduğunu söyleyen varsa, diyoruz ki şimdi bir kez daha çöktü ve bizler burada tüm melezler, siyahlar ve Yerlilerle birlikte yeni kurumlar yaratıyoruz. Bu ülkenin yeniden inşasının temel ekseni onurumuzu ve egemenliğimizi yeniden kazanmaktır, çünkü onurumuz ve egemenliğimiz bugün Kolombiya Planı’nın ve Amerikalar Arası Serbest Ticaret Anlaşması’nın tehdidi altında. Biz başka, çok uluslu bir Ekvador kurmak istiyoruz.”
Ekvador Halkları Ulusal Meclisi ise “Hepiniz Dışarı” başlıklı bir açıklama yayınladı:
“Hepiniz Dışarı! Ülkemizi yeniden inşa edeceğiz. Ülkeyi etkilemekte olan kriz yapısal bir niteliktedir. Kuzey Amerika hükümetinin emperyalist gücüne ve Uluslar arası Para Fonu ile Dünya Bankası politikalarına boyun eğilmesi, ana yurdumuzun egemenliğini ve onurunu derinden yaralamakta, ulusumuzun hayatta kalma olasılığını tehlikeye atmaktadır. Demokratik kurumların oligarşinin şu ya da bu kesimleri tarafından ele geçirilmesi, hukuk devletini ortadan kaldırmıştır. Neo-liberal ekonomik model ve dolarizasyon, çokuluslu şirketlerin ve dış borçların geri ödenmesi mant