Bugün 49. gününe giren bu direniş, ülkemizdeki toplumsal muhalefete kollarını uzatmış ve sorumluluk sahibi bireylerden, küçüklü-büyüklü binlerce kuruluşa kadar, bütün toplum güçleri de, Seka işçisini, Seka direnişçisini kucaklamıştır. Seka olayı, sadece işlerini ve fabrikalarını kaybetmek istemeyen 724 işçinin direnişinden ibaret bir olay değildir. Seka olayı, AKP Hükümetinin ülkemizi sokmak istediği karanlık labirentin,eşik noktasıdır. Seka işçisinin […]
Bugün 49. gününe giren bu direniş, ülkemizdeki toplumsal muhalefete kollarını uzatmış ve sorumluluk sahibi bireylerden, küçüklü-büyüklü binlerce kuruluşa kadar, bütün toplum güçleri de, Seka işçisini, Seka direnişçisini kucaklamıştır.
Seka olayı, sadece işlerini ve fabrikalarını kaybetmek istemeyen 724 işçinin direnişinden ibaret bir olay değildir.
Seka olayı, AKP Hükümetinin ülkemizi sokmak istediği karanlık labirentin,eşik noktasıdır. Seka işçisinin ve toplumun Seka’daki yenilgisi,ülkemiz toplum güçlerinde onanmaz yaralar açacağı gibi, çocuklarımızın geleceğini de bir bilinmeze doğru sürükleyecektir.
Kaldı ki, SEKA işçisi de, eşleri ve çocuklarıyla birlikte tüketici kitlesi içerisinde yer almaktadır.
Uluslararası Finans Çevreleri ile Ticaret Örgütlerinin tercihleri doğrultusunda atılan özelleştirme çabaları, Seka’da sonuç alınabildiği taktirde bir çığ gibi ilerleyecek ve ülkemizi hızla bir batağın içine çekecektir.Ve zaten bunun böyle olacağını, SEKA olayı ile ortaya çıkan muazzam muhalefetin sesine kulak veren herkes görebilmekte ve anlayabilmektedir.
Hal böyle olunca, toplumsal muhalefeti eritmek ve giderek SEKA direnişini yok etmek için pek çok asılsız iddialar öne sürülmekte ve gerçek dışı savlar yaratılmakta, yayılmaktadır.
70 yıllık tarihe sahip Seka İzmit İşletmelerinin özelleştirilmesi girişimini, işletmenin kâr etmediği temel tezi üzerine bina etmek isteyenler, yıllık 150.000 ton kapasiteli bu dev işletmenin, cüzi birtakım yatırımlarla kâra geçebilecek ve uluslararası rekabetle boy ölçüşebilecek bir duruma gelebileceğini bilmiyorlar mı?
Bugün kapatılmak için bütün yolların denendiği SEKA, yıllar ve yıllar boyu ülkemiz kağıt ihtiyacını karşılayan yeğane kurum değil miydi.Ve bugün Seka İzmit işletmesinin 31 trilyon civarında zarar ettiğini söyleyenler, Seka’nın kâra geçmesi için gereken meblağın sadece 5-6 milyon USD civarında olduğunu, öte yandan, Seka’nın kağıt sektöründe ne büyük bir tampon görevi gördüğünü bilmiyorlar mı?
Seka kapatıldığı taktirde, ithal kağıt fiyatları,ithalatçı firmaların önündeki en büyük engelin ortadan kalkmasıyla birlikte, çok büyük bir artış gösterecektir.
Bugün ithal kağıdın tonu 300 USD civarındadır. Oysa Seka’dan sonra bu rakam, bütün otoritelerin de üzerinde mutabık oldukları gibi, 700-750 USD’ye kadar çıkacaktır.
Görüldüğü gibi, Seka’nın özelleştirilmesi hareketi, çok kısa bir süre içerisinde ülkemizdeki milyonlarca tüketiciyi direkt ilgilendiren bir noktaya gelecektir.
Günlük hayatımızda gazeteden, sigaraya, el ilanından afişe , kitaptan okul defterine kadar çok geniş bir yelpazede kullanılan kağıt fiyatlarındaki bu suni tırmanış, bir anda tüketicilerin canını yakar bir düzeye fırlayacaktır.
Bugün, bırakınız yatırım yapmayı, Seka’ nın tam kapasite çalıştırılması bile pek çok soruna çözüm getirebilecekken ve hatta, yeni istihdamlar yaratabilecekken, böylesi büyük bir tesisin yıllık 25.000 ton kapasite ile çalıştırılması, özelleştirme çabalarının altyapısını oluşturma girişiminden başkaca bir şey değildir.
Teknolojik ömrünü tamamladığı iddia edilen makinalar, nasıl oluyorsa özel sektör tarafından kapılmakta ve çalıştırılmaktadır. Yıllardır bu makinaları modernleştirmek için tek kuruş yatırım yapmayanlar ve hatta makinaların rutin bakımlarını bile yapmayanlar, bugüne kadar satılan makinaların, şu an nasıl üretim yaptıklarını bilmiyorlar mı? Özel sektörün, işe yaramaz makinaya yatırım yapmayacağını hiç düşünmüyorlar mı?
Seka işçisinin, eline geçen aylık net ücret ortalama 600-900 YTL civarında olmasına rağmen, bunu bile devlet için bir külfetmiş gibi görenler,Seka’nın iyi bir bakım ve tam kapasite çalıştırılması ile birlikte ortaya çıkabilecek rakamları ve devlete sağlanabilecek katkıları hesaplayamıyorlar mı? Örneğin Finlandiya da 200 yıllık kağıt makinaları üretim yaparken , SEKA makinalarının eski ve işe yaramaz olduğu yalanına inanmayacağımızı düşünemiyorlar mı ?
Bu Ülkede SEKA işçilerinin de içinde yer aldığı nüfusun %15’inin açlık sınırının altında %45’inin ise yoksulluk sınırını altında yaşam sürdürme savaşı verdiğini unutuyorlar mı?
Bugün SEKA’ nın stokları tükendiğinde, yani SEKA piyasadan çekildiğinde,yani önlerindeki en önemli rekabet unsuru ortadan kalktığında, yani ithalatçı firmaların taban fiyat oluşturmaktaki en önemli faktör yok olduğunda neler olabileceğini görmemek için kör olmak gerekmiyor mu? Kağıdın en önemli ham maddesi olan selülozun tonunu 350 USD civarında üreten SEKA Selüloz Tesisini kapatanlar, selülozu yurt dışından 800 USD ye ithal etmiyorlar mı?
Bu Ülkedeki milyonlarca işsize iş alanları yaratmak yerine, muazzam tesisleri kapatmak suretiyle işsizler ordusuna yeni katılımları körüklemiyorlar mı?
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 c maddesine göre, özelleştirmeler sonucunda işsiz kalan işçilerin , 400-500 YTL ücret alabileceklerini, azami 10 ay süreyle istihdam edilebileceklerini bilmiyorlar mı? Bu düzenlemeyi yapanlar kendileri değil mi?
SEKA’nın çevre kirliliği yarattığını ve kanserojen madde ürettiğini iddia edenler, SEKA’ nın bacasından zehir değil su buharı çıktığını, SEKA’nın Avrupa’da eşi bulunmaz bir arıtma tesisi olduğunu, tam dört kez uluslararası çevre ödülüne layık görüldüğünü bilmiyorlar mı? İzmit Tabipler Birliği’nin kanserojen etki ile ilgili bilimsel raporunu hiç okumadılar mı?
SEKA’nın ardından, çok muhtemeldir ki, yine aynı gerekçelerle TEKEL , TÜPRAŞ, TELEKOM ve ERDEMİR ‘i gündeme taşımayacaklar mı?
Sayın basın mensupları!
İşte yalanlarla çarpıtılmaya çalışılan SEKA gerçeği budur!
Ama biz bir kez daha altını çizelim.
SEKA’nın kapatılmasıyla birlikte ülkemiz kağıt piyasasını ele geçirecek olan uluslararası firmalar, ülkemizde istedikleri gibi at oynatabilecek, fiyatları istedikleri gibi belirleyebilecek ve ülkemiz kağıt sektörünü, tümüyle denetim ve kontrolleri altına alacaklardır.
Ülkemizdeki milyonlarca tüketicinin şimdilerini ve geleceklerini ipotek altına alan bu kabusun sona erdirilmesi, ancak SEKA direnişçisinin zaferiyle mümkündür.SEKA işçisinin zaferi, ülkemiz üzerinde oynanmak istenen uluslararası oyunları boşa çıkartacak, TEKEL ‘i ve diğerlerini de kurtaracaktır.
Bu nedenle TükoDer, bütün tüketicileri temsilen SEKA Dayanışma Platformu’nun bir katılımcısı olmanın tarihsel bir görev olduğu ve SEKA İşçisinin direnişini Seka Dayanışma Platformu katılımcısı olarak ve bütün gücüyle destekleme kararı almıştır,
Biz inanıyoruz ki Seka direnecek ve ülkemiz kazanacaktır!
Saygılarımızla basına ve kamuoyuna duyururuz.
Tükoder Ve Seka Dayanışma Platformu Girişimi
adına
KUDRET KÖKSAL
MYK ÜYESİ