SES’in Basın Açıklaması Metni: Sağlık Ve Sosyal Güvenlikte Gaspı, Sahte Gündemlerle Gizleyemezsiniz! 21 Nisan’da Hizmet Üretmiyoruz! Bu ülkede ne zaman halkın aleyhine yeni düzenlemeler yapılacak, emekçilerin kazanımları gasp edilecek olsa, gündeme yeni bir bomba düşer ve koparılan fırtınanın tozu dumanı arasında, her şey oldu bittiye getirilir. Geçtiğimiz hafta içinde Trabzon’da yaşanan olayla birlikte en üst […]
SES’in Basın Açıklaması Metni:
Sağlık Ve Sosyal Güvenlikte Gaspı, Sahte Gündemlerle Gizleyemezsiniz!
21 Nisan’da Hizmet Üretmiyoruz!
Bu ülkede ne zaman halkın aleyhine yeni düzenlemeler yapılacak, emekçilerin kazanımları gasp edilecek olsa, gündeme yeni bir bomba düşer ve koparılan fırtınanın tozu dumanı arasında, her şey oldu bittiye getirilir.
Geçtiğimiz hafta içinde Trabzon’da yaşanan olayla birlikte en üst noktasına ulaşan milliyetçi histeri, toplumun her kesiminin sağlık ve sosyal güvenlik hakkının baştan aşağı değişeceği bir düzenlemenin arifesinde yine alışılageldik tarzın işlediğini gösteriyor. Fakat bu sefer işler çığırından çıktı. Trabzon’da, cezaevlerindeki kötü durumların düzeltilmesi için bildiri dağıtan 5 gence yönelik linç girişimi, başlı başına “milliyetçilik duygusu” ardına gizlenen vahşetin geldiği boyutları göstermek açısından ibret vericidir.
Linç bununla da kalmayıp, valisinden başbakanına, polisinden adalet organına kadar her alanda devam etmiştir. Saldırganları değil, saldırıya uğrayanları göz altına alan emniyet güçleri basın tarafından kahraman ilan edilmiş; yargı, olay yerinden canını zor kurtaran gençleri cezaevine koymuştur. Birkaç hafta boyunca bu ilkel milliyetçiliği ilmik ilmik ören medya olayın dehşeti karşısında dil değiştirir görünse de, durumu halkın insani tepkisi olarak yorumlamayı tercih etmiştir. Başbakan, eşine az rastlanır bir sorumsuzlukla linç girişimini halkın doğal bir refleksi olduğu yorumunu yapmıştır.
Tüm bunların sonucunda yine Trabzon’da, olayı protesto etmek üzere toplananlara, aynı kişiler saldırmakta tereddüt bile etmemişlerdir. Görevi, yurttaşların anayasal hakkı olan basın açıklaması hürriyetinin korunması olan vali ve emniyet güçleri bir kez daha olaydan mağdur olanları hedef göstererek, basın açıklaması yapmak isteyenleri “kamu düzenini bozmak isteyenler” olarak nitelemiştir. Bunun doğal sonucu ise saldırgan grubun “kamu düzeninin tesisini sağlayıcı” kimseler olarak görülmesidir.
Bu ülke birilerinin baba mirası, “özde yurttaşların” meskeni değil, üzerinde yaşayan tüm insanların ortak yurdudur. Ve bu ülke üzerinde yaşayan bizler, bir ülkenin değerlerine ve geleceğine sahip çıkmanın, milliyetçi feveranlarla değil, halkın ortak zenginliğinin, emeğin değerlerinin ve kazanımlarının korunmasıyla mümkün olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yetkililerin asıl görevinin hedef şaşırtmak değil, olayların gerçek sorumlularını yargı önüne çıkarmak olduğunu bir kez daha hatırlatmayı uygun görüyoruz.
Ülkenin gündemi bu milliyetçi fırtınayla meşgulken, meclis oturumlarında halkın geleceğini karartacak sözde reformlar yapılmaya hazırlanmaktadır. IMF ve Dünya bankası güdümlü Sosyal güvenlik yasası ve GSS ile ülkemizin geleceği ipotek altına alınıyor. Emeklilik hakkı bir hayal haline geliyor ve sağlık hakkı cebimizdeki paraya bağlanıyor. Yıllardır dolaylı vergiler altında ezilen halkımızın sırtına yeni bir vergi; sağlık vergisi yükleniyor.
SES olarak, toplumun tüm kesimlerini, kopartılan bu milliyetçi fırtınanın ardında gizlenmeye çalışılan ve tüm halkın en temel sağlık ve sosyal güvenlik haklarının gaspı anlamına gelen, Genel Sağlık Sigortası(GSS) adı altında yürütülen düzenlemelerle ilgili olarak daha duyarlı olmaya ve 21 Nisan’da gerçekleştireceğimiz hizmet üretmeme eylemine desteğe çağırıyoruz.12.04.2005
MERKEZ YÖNETİM KURULU