2005 Nisan raporu da bu ayın başlarında yayımlandı. Bugün ve önümüzdeki hafta bu rapordaki istatistik verilerinden bazılarını değerlendireceğim. En önemli veri gruplarından biri tüm ülke ekonomilerine ve ana gruplara ait ödemeler dengesi tablolarında içeriliyor. Bu verileri, uygun biçimde derleyip sınıflandırarak aşağıda özetliyorum. (Tablodaki ”GOÜ” kısaltması, ”gelişmekte olan ülkeler” diye adlandırılmış olan çevre ekonomilerini ifade ediyor […]
2005 Nisan raporu da bu ayın başlarında yayımlandı. Bugün ve önümüzdeki hafta bu rapordaki istatistik verilerinden bazılarını değerlendireceğim.
En önemli veri gruplarından biri tüm ülke ekonomilerine ve ana gruplara ait ödemeler dengesi tablolarında içeriliyor. Bu verileri, uygun biçimde derleyip sınıflandırarak aşağıda özetliyorum. (Tablodaki ”GOÜ” kısaltması, ”gelişmekte olan ülkeler” diye adlandırılmış olan çevre ekonomilerini ifade ediyor ve eski ”Doğu Bloku” nu, yani SSCB ve Doğu-Orta Avrupa coğrafyasını dışlıyor.)
Tabloyu ve bazı ek bilgileri kullanarak birkaç yorum getirelim:
* Daha önce de bu köşede tartışmıştık: Dünya ekonomisinin ana grupları içinde cari işlem açığı veren tek blok ABD ekonomisidir. Tablo bu olgunun nicel boyutunu ortaya koyuyor. Bu ülkenin dış açığı 2004’te dörtte bir oranında artarak 666 milyar dolara ulaşmıştır. Diğer tüm ülke gruplarının, artık sürekli hale gelen dış fazlaları 2004’te de büyüyerek devam etmiştir.
* Türkiye’yi de içeren ”petrol ihracatçısı olmayan gelişmekte olan ülkeler” bloku, bir bütün olarak, İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yarım yüzyılı aşkın bir dönem boyunca dış açıklar vermişti. Bu konum, 1997 sonrasının finansal krizlerinin ve ABD’nin tırmanan dış açıklarının katkısıyla son beş yılda değişmektedir. Grubun tümü ele alındığında dış fazlalar oluşmuş; 2004’te de (bir önceki yıla göre yüzde 20’lik bir artışla) 200 milyar dolara yakın bir cari fazla gerçekleşmiştir. Bu durum, Çin’in büyük dış fazla rakamının blok toplamını etkilemesinden kaynaklanmıyor. 2004’te sözünü ettiğim grubun en büyük sekiz ülkesinden altısı (Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Güney Kore ve Tayland) cari işlem fazlaları vermiştir; üstelik durgunluk içinde veya küçülerek değil; ortalama yüzde 7’lik bir büyüme hızına ulaşarak… Bu alt- grupta ”istisnai” iki ülke vardır: Milli gelir/cari açık oranı yüzde 5.2’ye ulaşan Türkiye ile ılımlı (yüzde 1.3’lük) bir dış açık vermiş olan Meksika…
* ABD’nin olağanüstü dış açığı tüm dünya ekonomisi için, ihracat fazlaları yaratarak bir büyüme ivmesi yakalama fırsatı doğurmuş; azgelişmiş ülkelerin büyük bölümü de bu fırsatı kullanabilmişlerdir. Türkiye’de ise, 2004’te dış ticaretin büyümeye katkısı, ”eksi” olmuştur; zira ithalat, ihracattan daha hızla yükselmiştir. ABD’nin dış açığı doları ucuzlatmıştır, ancak bu durum paralarını dolara bağlayan veya döviz kurlarını denetleyebilen ekonomilerin, örneğin Çin, Hindistan, G. Kore gibi ülkelerin dış ticaret dengelerini olumsuz etkilememiştir. Ucuzlayan doların dış ticaret üzerindeki olumsuz etkileri Euro bölgesinde gözlenmektedir. Bu blokun 2004’teki 36 milyar dolarlık ”ılımlı” cari işlem fazlası, hâlâ 2002’nin altındadır. Gümrük Birliği ile bu coğrafyaya bağlanmış olan ve aktif bir döviz kuru politikasını rafa kaldırmış bulunan Türkiye de benzer güçlükleri fazlasıyla yaşamaktadır.
****
ABD’nin astronomik boyutlara tırmanan dış açıklarının finansmanındaki güçlükler, dolar faizlerinin yukarı çekilmesini hızlandırırsa, 2005’te dünya ekonomisi durgunlaşacaktır. Bu durumun en çok sıkıştıracağı ülkelerden biri Türkiye’dir.
Haftaya bu tartışmayı sürdürmek üzere…
Cumhuriyet Gazetesi 20 Nisan 2005