İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ezenlerle ezilenler, sömürenlerle sömürülenler bir kez daha karşı karşıya gelecekler. Dünyanın dört bir yanında alanları dolduracak işçi ve emekçiler kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa karşı tepkilerini haykıracaklar, hak ve özgürlük taleplerini dile getirecekler. 2005 1 Mayıs’ına emperyalist-kapitalist sistemin […]
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ezenlerle ezilenler, sömürenlerle sömürülenler bir kez daha karşı karşıya gelecekler. Dünyanın dört bir yanında alanları dolduracak işçi ve emekçiler kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa karşı tepkilerini haykıracaklar, hak ve özgürlük taleplerini dile getirecekler.
2005 1 Mayıs’ına emperyalist-kapitalist sistemin emekçilere ve mazlum halklara karşı alabildiğine saldırganlaştığı bir dönemde hazırlanıyoruz. Başını ABD’nin çektiği emperyalist savaş cephesi geçtiğimiz yıllarda Afganistan ve Irak’a saldırarak bu ülkeleri cehenneme çevirdiler. Kendi sefil çıkarları uğruna bu ülke halklarına tarifsiz acılar yaşattılar. Şimdi de, başta Suriye ve İran olmak üzere hedef seçtikleri diğer ülkelere saldırmaya, Ortadoğu’yu daha beter bir kan gölüne çevirmeye hazırlanıyorlar.
Emperyalistlerin saldırı ve savaş politikalarına Türkiye burjuvazisi de destek veriyor. Emperyalizmin sadık bir uşağı olarak bu saldırı planlarında rol alarak, kendisine düşecek kırıntıların düşlerini kuruyor. Fakat Türkiyeli işçi ve emekçilerin tepkisi nedeniyle gizli kapaklı davranıyor, adımlarını hesaplı atmak zorunda kalıyor.
Dışarıda emperyalizme uşaklık politikasını derinleştiren sermaye sınıfı ve iktidarı, içerde de yine emperyalistlerin çıkar ve dayatmaları doğrultusunda saldırı politikaları yürütüyor. İMF’nin önüne koyduğu sömürü ve yıkım programlarını kararlılıkla uyguluyor. Artık hepimiz biliyoruz ki, bu saldırıların hedefinde işçi sınıfı ve emekçiler var. Gençlik, kent ve kır yoksulları var. Meşru ve haklı taleplerini yükselten Kürt halkı var.
AKP hükümeti eliyle çıkartılan yasalar, uygulanan sahte reformlar ve özelleştirmeler yüzünden emekçilerin eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi en temel sosyal hakları ellerinden alınıyor. Okul ve hastane kapıları emekçilere kapatılıyor. Paran kadar eğitim, paran kadar sağlık anlayışı oturtulmak isteniyor. Emekli olmak imkansız hale getiriliyor. Emekçilere hizmet veren sosyal kurumlar hızla tasfiye ediliyor. Bu alanlar şirketlerin kâr ve rant kapıları haline getiriliyor.
KİT’ler ve ülkenin diğer ekonomik zenginlikleri emperyalist ve yerli tekellerin yağma ve talanına açılıyor. Bu politikalar sonucunda emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları her gün daha kötüye gidiyor. Büyüyen işsizlik ve yoksulluk yaşamlarını karartıyor, onları açlık ve sefaletin kucağına itiyor. Öte yandan bu politikalar sayesinde burjuvazinin serveti büyüyor, kâr oranları katlanıyor.
Köleleştirme politikalarına baskı ve sindirmeye dönük uygulamalar eşlik ediyor. Hak ve özgürlükleri için mücadele edenler baskı ve zor yoluyla susturulmak isteniyor. Newroz sırasında yaşandığı gibi gerici provokasyonlarla şovenizm körüklenerek Kürt halkına boyun eğdirilmeye çalışılıyor.
Bugün emperyalist-kapitalist düzen yalan ve zor aygıtlarına dayanarak egemenliğini sürdürmeye çalışsa da, artık işçi ve emekçileri kandırmak, kapitalist sistemin iyiliğine ve ebediliğine inandırmak 10-15 yıl öncesine göre çok daha zor. Çünkü yeryüzünde milyarlarca emekçiyi açlık ve sefalet içinde yaşamaya mahkum eden, işgaller ve yol açtığı gerici savaşlarla halklara büyük acılar yaşatan bu barbarlık düzeninin yalanları her geçen gün daha açık bir biçimde ortaya çıkıyor. Kapitalist sistemin işçi ve emekçi yığınlara, ezilen halklara hiçbir gelecek sunamayacağı, dünya ölçüsünde biriken zenginliğe rağmen açlığı ve sefaleti büyüttüğü, kendisiyle birlikte insanlığı da çürüttüğü giderek daha çıplak bir biçimde görülüyor.
Dünyanın birçok ülkesinde işçiler, emekçiler ve ezilen halklar emperyalist-kapitalist sistemin kendilerine acı ve yıkımdan başka bir şey veremeyeceğini gördükleri ölçüde mücadele bayrağına daha sıkı sarılıyorlar, başka bir dünya özlemiyle harekete geçiyorlar. Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya özlemi, kapitalizmin yıkılıp sosyalizmin kurulması fikri yeniden filizleniyor.
Türkiye’de de emperyalistlerin kanlı savaş politikaları tüm düzenbazlıklara rağmen emekçilerin desteğini arkasına alamıyor. Araştırmalar toplumun yüzde 82’sinin AKP hükümetinin canla başla hizmet ettiği ABD politikalarını onaylamadığını gösteriyor. Yine işçi ve emekçilerin çok büyük bir kısmı, yüzyüze oldukları sömürü ve yıkım saldırılarının gerisinde emperyalist finans kurumlarının dayatmaları ile uluslararası tekellerin çıkarlarının olduğunu biliyorlar. Fakat siyasal önderlikten yoksunluk ve örgütsüzlük onları sermaye politikalarına karşı tepkilerini etkili bir biçimde ortaya koymaktan, yeni bir dünya özlemiyle mücadele etmekten şu an için alıkoyuyor.
Kardeşler!
1 Mayıslar, 100 yıldan fazla bir zamandır baskı ve sömürüye karşı işçi sınıfının birliğini, dayanışmasını ve mücadele gücünü simgeleyen bir kavga günüdür. Emperyalist-kapitalist barbarlığın dünyayı ve insanlığı yıkıma sürüklediği, sermaye iktidarının saldırılarını pervasızlaştırdığı bugün, kızıl 1 Mayıs meşalesini daha güçlü bir biçimde sahiplenmemiz gerekmektedir. Zira 1 Mayıs’ın kızıl meşalesinde simgelenen devrim ve sosyalizm umudu bugün her zamankinden günceldir. Devrim ve sosyalizm mücadelesi bugün her zamankinden daha fazla gerekli ve zorunludur.
O halde devrimci 1 Mayıs için bağımsız devrimci sınıf çizgisi etrafında kenetlenelim! Eylem alanlarında gücümüzü birleştirelim! Sermayenin saldırılarına karşı sınıf taleplerimizi yükseltelim! Emperyalizm ve sermaye iktidarının dayattığı yıkım karşısında bu ülkenin ve emekçilerinin sahipsiz ve geleceksiz olmadığını alanlarda haykıralım! Irak ve Filistin halkının direniş ruhunu, SEKA işçilerinin mücadele kararlılığını 1 Mayıs alanlarına taşıyalım!
ABD ve AB emperyalizminin dayatmalarına hayır!
Emperyalist savaş ve saldırganlığa geçit yok!
İMF politikaları iptal edilsin, özelleştirmeler durdurulsun!
Sosyal yıkıma, güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!
Kurtuluş devrimde, çözüm sosyalizmde!
Kahrolsun kapitalizm, yaşasın sosyalizm!
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)