Eğitim-Sen’in, tüzüğünün 2. maddesindeki ?bireylerin anadilde öğrenim görmesi ve kültürlerini geliştirmesi? ibaresi üzerine kapatılması istemiyle açılan davayı ret gerekçelerinde, ?demokrasi? ve ?hukuk devleti? ilkelerinin yanı sıra ilgili yasalar, Anayasa ve uluslararası hukuk kurallarını irdeleyen Kurt, sendikanın tüzüğündeki hükümlerin devletin toprak bütünlüğüne, ulus bütünlüğüne, devletin tekliğine ve sınırların değişmezliğine karşı tehlike olmadığını belirtti. Anayasa’nın 2. maddesine […]
Eğitim-Sen’in, tüzüğünün 2. maddesindeki ?bireylerin anadilde öğrenim görmesi ve kültürlerini geliştirmesi? ibaresi üzerine kapatılması istemiyle açılan davayı ret gerekçelerinde, ?demokrasi? ve ?hukuk devleti? ilkelerinin yanı sıra ilgili yasalar, Anayasa ve uluslararası hukuk kurallarını irdeleyen Kurt, sendikanın tüzüğündeki hükümlerin devletin toprak bütünlüğüne, ulus bütünlüğüne, devletin tekliğine ve sınırların değişmezliğine karşı tehlike olmadığını belirtti.
Anayasa’nın 2. maddesine göre TC Devletinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna işaret eden Kurt, siyasal hakların ve temel insan haklarının uluslararası kurallar, Anayasa ve yasalarla sıkı bir şekilde korunmasının demokratik devletin belirleyici özelliklerinden olduğunu ifade etti. Kurt, hukuk devletinin de hukuka uymayı tüm kurumlarıyla ilke edinen, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren devlet olduğunu belirtti.
?Dil, bölücülük unsuru değil, değişiklik unsurudur?
Anayasa’nın 3. maddesine göre devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu anımsatan Kurt, Türkiye?nin müslüman vatandaşlar bakımından ırk ya da mezhep ayrılığına dayalı azınlık statüsünü kabul etmediğini hatırlattı. Kurt, bu nedenle farklı lehçe ve dillerin resmi dil dışında özel olarak öğrenilmesi farklılık yaratmayacağını savundu.
Kurt, ?Dilin, bölücülük unsuru olmak yerine ulus bütünlüğü içinde değişiklik unsuru olması doğaldır. Davalı sendikanın tüzüğünde bulunan hükümler, mahkememizce Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne, ulus bütünlüğüne, devletin tekliğine, sınırların değişmezliğine karşı bir tehlike olarak görülmemiştir? dedi.
Mahkemelerin kuşkuya ya da olasılıklara göre hüküm veremeyeceklerinin altını çizen Kurt, sendikanın devletin temel niteliklerine aykırı davrandığına dair somut belge ve veri bulunmadığını ifade etti.
?Uluslararası sözleşmelerin ne dediği açık?
Davada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddelerinin uygulanması gerektiğini anlatan Kurt, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına göre ifade özgürlüğünün bireylerin yanında tüzel kişileri de kapsadığını, sendikanın bu çerçevede değerlendirilmesinin doğru olacağını belirtti.
İlk yargılamada sendikaya tüzüğü düzeltmesi için süre verilmesinin, mahkemenin kendisini bağladığı gerekçesiyle bozma gerekçesi sayıldığını anımsatan Kurt, sendikaya ?tüzüğü düzeltme veya düzeltmeme? konusunda süre verildiğini ifade etti.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, Anayasa’nın 3 ve 42. maddelerinin AİHS’nin 10 ve 11. maddeleriyle uyumlu olduğunu ve bu nedenle sendikanın kapatılmasına karar verilmesi gerektiği yönündeki gerekçesine de katılmayan Kurt, Anayasa’nın 90. maddesindeki ?Milletlerarası antlaşmalarla kanunların uyuşmazlığı halinde milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır? düzenlemesinin yoruma açık olmayacak kadar net olduğunu kaydetti.
Kurt, şöyle dedi:
?Anayasa’nın 66. maddesi hükmüne göre Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Resmi dil dışında resmi olmayan bir şekilde anadilin öğrenilmesi bize göre hukuka aykırı bir eylem ve davranış değildir. Tam tersine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşlarına sahip çıktığının göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi dil dışında farklı dili ve kültürü olan vatandaşlarına kol-kanat gerdiğini, vatandaşlarını koruduğunu, kültürlerin gelişmesine katkıda bulunduğunu ortaya çıkaran bir davranıştır. Resmi dil dışında bulunan diğer dillerin özel olarak öğrenilmesi engellenmemelidir. Bu durum, ulusal bütünlüğümüzü perçinleyen, pekiştiren, vatandaşlarımızı devlete bağlayan bir köprü olacaktır.?
?Yakın tehdit içermiyor?
Kurt, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, AİHS’nin 10. maddesinin sağladığı korumayı yalnızca sorunsuz olarak kabul edilebilecek düşünceler için değil, aynı zamanda devleti ya da halkın bir bölümünü incitici, şoke veya rahatsız edici düşünceler için de geçerli olduğu yönünde kararları bulunduğunu kaydetti.
AİHS hükümlerine göre düşünce ve ifade özgürlüğünün dernek ya da siyasi partilerin kapatılması için ?yakın tehlike? ve ?şiddet? ölçütlerinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Kurt, Eğitim-Sen tüzüğünde yasalara aykırı durum olduğu düşünülse dahi ?yakın tehlike? ve ?şiddet? unsurlarının yer almadığını, bu nedenle kapatma isteminin yerinde olmadığını belirtti.
Kurt, ?Tersine, sendika kapatılmadığı takdirde toplumsal gerginlik azalacak, toplum içindeki kargaşa ve çekişme yerini barışa bırakacaktır. Bu görüşlerle mahkememizce eski kararda direnilmesine karar vermek gerekmiştir? dedi.
MHA NEWS AGENCY