Yıllardır hiçbir ekonomik ve sosyal hesabı yapılmaksızın yürütülmeye çalışılan özelleştirme saldırısı, AKP iktidarı tarafından daha da boyutlandırılmıştır. Ülkemizin her yönüyle zararına olan ve birçok sektörde ülkemizi uluslararası sermayenin çıkarlarına bağımlı hale getiren bu politika nedeniyle üreten işletmeler kapatılmış, üretim azalmış, işsizlik artmış ve yoksullaşma yaygınlaşmıştır. Özelleştirmenin yarattığı bir başka olumsuzluk ise tekelleşme ve buna bağlı […]
Yıllardır hiçbir ekonomik ve sosyal hesabı yapılmaksızın yürütülmeye çalışılan özelleştirme saldırısı, AKP iktidarı tarafından daha da boyutlandırılmıştır.
Ülkemizin her yönüyle zararına olan ve birçok sektörde ülkemizi uluslararası sermayenin çıkarlarına bağımlı hale getiren bu politika nedeniyle üreten işletmeler kapatılmış, üretim azalmış, işsizlik artmış ve yoksullaşma yaygınlaşmıştır.
Özelleştirmenin yarattığı bir başka olumsuzluk ise tekelleşme ve buna bağlı olarak üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarında fahiş artışlar olmuştur.
Bir çok kentimizin en önemli üretim, istihdam ve gelir kapısı kapanmış, kentlerimizden göçler yaşanmış ve bu diğer kentlerde işsizler ordusuna katılımları artırmıştır.
Peki bu politikadan kazançlı çıkan kimlerdir; özelleştirmelerde rolü olan siyasiler, işbirliği içinde oldukları vurguncular ve ülke ekonomisini yavaş yavaş ele geçiren tekellerdir.
Kazananlar bir avuç, kaybedenler ise tüm halkımızdır.
SEKA işçilerinin göstermiş oldukları kararlı tutum ve eylem aslında yıllar önce ilk özelleştirme kararının açıklandığı gün uygulanması gereken tavırdır.
Özelleştirme kapsamına alınan ve hemen büyük çoğunluğu işsizliğe mahkum olacak SEKA, TEKEL, THY, TÜPRAŞ, PETKİM işletmeleriyle şeker, demir-çelik, maden ve enerji işkollarındaki tüm emekçilere karşı ülke olarak borcumuz bulunmaktadır.
Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlar bu anlamda önemlidir. Ve eylem kararı Başbakan Erdoğan’ın göstermiş olduğu tepkiden sonra çok daha önem kazanmıştır.
Başbakan temsilcisi olduğu sermaye sınıfı adına Türkiye işçi sınıfına, emekçilerine, ülkemize sahip çıkan herkese karşı meydan okumuştur.
Türkiye işçi sınıfı iktidarın bu meydan okumasına gereken yanıtı en iyi biçimde vermelidir. Emekçiler en az iktidar kadar kararlı olduklarını göstermelidir. Bu nedenle Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun kararı ve Türk-İş üyelerinin bu kararın yaşama geçirilmesindeki tutumu çok önemlidir.
Azınlığın oyu ile parlamentoda çoğunluğu eline geçiren, böylece istediğini yapabileceğini sanan iktidarın pervasız uygulamalarına karşı emekçiler zaman geçirmeksizin eylemde birliği sağlamalıdır.
Bu kararın başarısı emekçilerin ortak tutumunda ve caydırıcı boyutlara taşınmasında olacaktır.
DİSK, Türk-İş Başkanlar Kurulu kararının Emek Platformu’nda hemen değerlendirilerek, yaygınlaştırılması gerektiğini savunmaktadır.
Bu nedenle DİSK tarafından Emek Platformu Başkanlar Kurulu’na şu öneriler taşınacaktır:
• Emek Platformu hızla bir karar alarak iktidarla emekçiler arasındaki çatışmanın merkezi haline gelen SEKA işçileriyle emekçilerin buluşmasına zemin hazırlamalı, SEKA özelinde Başkana yüz binlerin katılımıyla Kocaeli’den yanıt verilmelidir.
• Başta emekçi konfederasyon yöneticileri olmak üzere Emek Platformu Başkanlar Kurulu üyeleri iktidarın olası bir fiziki saldırısına karşı SEKA işçileriyle birlikte nöbet beklemelidir.
• SEKA Emek Platformu tarafından koruma altına alınmalıdır.
DİSK, Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun almış olduğu kararı desteklemektedir.
Bu anlamda Konfederasyonumuz daha önce olduğu gibi üzerine düşen sorumluluklar çerçevesinde 4 Mart eylemine katkı vermekte tereddüt etmeyecektir.
DİSK özelleştirme, sosyal güvenlik, çalışma koşulları başta olmak üzere iktidarın başlattığı çok yönlü saldırıya karşı ortak bir mücadelenin örülmesi için tüm birimleriyle hazırlığa başlamıştır.
Kaynak: DİSK Basın Ajansı