Bir savaşın gidişatını belirleyen de işte bu örnekte olduğu üzere karşıt güçlerin manevra kabiliyetlerinin daralıp-artması, ölü ve yaralı zayiatının artması veya eksilmesi, mevzi noktaların kontrolünün ele geçirilmesi yada kaybedilmesidir. İşgal altındaki Irak söz konusu olunca durumun çok açık görüldüğü ortada. Son iki yılda yani Bağdat’ın düşmesinden bu yana direnişçilerin cephesi güçlenirken ABD ordusu düzenli olarak […]
Bir savaşın gidişatını belirleyen de işte bu örnekte olduğu üzere karşıt güçlerin manevra kabiliyetlerinin daralıp-artması, ölü ve yaralı zayiatının artması veya eksilmesi, mevzi noktaların kontrolünün ele geçirilmesi yada kaybedilmesidir.
İşgal altındaki Irak söz konusu olunca durumun çok açık görüldüğü ortada. Son iki yılda yani Bağdat’ın düşmesinden bu yana direnişçilerin cephesi güçlenirken ABD ordusu düzenli olarak geri çekiliyor. Hakimiyet başta kentli kesim olan “Orta Irak” olmak üzere tüm ülkede yitirilmiş durumda. ABD birlikleri sadece Bağdat Havaalanı gibi karargahlara sıkışmış durumda ve düzenli devriyeler aksıyor. Yapılabilen devriyelerde de araçlar saldırıya uğramamak için son sürat şehir içerisinden geçiyor. Anlattıklarımın ayrıntıları Mete Çubukçu’nun Irak izlenimlerinde bulunabilir.
ABD ordusundan öldürülen asker sayısı 2000’e dayandı, toplam müttefik gücü kaybı ise 3000’den fazla. Üstelik bu kayba ABD’nin sözde “sivil” yani üniformasız geri hizmet askerlerini, direnişçiler tarafından infaz edilen CIA ajanlarını eklemiyoruz. Alttaki linkte CIA’in verileri ile sadece çatışmalarda ve pusularda ölen ve resmi olarak kabul edilmiş ABD askerlerinin listesini bulmak mümkün.
http://www.cnn.com/SPECIALS/2003/iraq/forces/casualties/
Yaralı askerler de bir ordu için savaş kaybıdır. Yaklaşık 18.000 ABD askeri yaralanarak ABD’ye gönderildi. Dikkat edin düzenli bir ordudan bahsetmiyoruz, ne ağır silahı ne de helikopteri olan bir milis gücünün yani şehir gerillasının saldırıları sonucunda oluyor tüm bunlar. Savaş kayıplarının yerine Bush hükümeti altı ay önce 15 bin yeni asker getirtmek zorunda kaldı.
Üstelik iki yıldır direniş görülmeyen yerlerden bile artık direniş haberleri geliyor. Telafer gibi bir Türkmen kenti direniyor, Kerkük ve Musul’da Kürt direnişçiler güçleniyor. Son gelen haberlere göre ABD Telafer’in kontrolünü tümüyle kaybetmiş durumda. Stratejik kentler tümüyle ABD kontrolü dışında, üstelik ABD en stratejik noktalar olan Petrol Boru Hatlarını kontrolü altına alamıyor. Bu savaş petrol için başlamıştı, unutmayalım; bugün ise Irak petrol ithali iki yıl öncesinden daha az ve düzensiz.
ABD ordusunun moral düşüklüğü konusunda bir fikir edinmek için sadece ana akım Amerikan medyasına bakmak bile yeterli. Irak’ta işgal ordusunda görev yapan askerlerin yardım mektupları, geri dönme istekleri medyada yayınlanmakla kalmıyor, asker ailelerinin öncülüğünde “Brign troops back” kampanyası güçleniyor. Geçtiğimiz hafta ABD’nin 50 eyaletindeki asker aileleri bir araya gelerek genel stratejilerini konuştular.
Öte yandan bu rakamlara direnişe destek veren internet sitelerinin verdiği yüzlerce Irak askerinin Ürdün ve Suriye sınırından firar ettiği haberlerini eklemiyoruz bile.
İşgal ordusunun kısmen organize bir şekilde işkence ve esirlere baskı yapması ise ordudaki başıboşluğun ve çürümenin açık bir göstergesi.
Yani nereden bakarsanız bakın; durum ortada! Yani direnişçiler “bir avuç” da deseniz, “bir ordu” da deseniz ABD ordusuna verdirdikleri zayiat ve başarılarını görmemek imkansız!
Ama yine de Irak’ta direnişçilerin sayısı ne kadardır? Soru bu. Şimdi bu konuda haber kaynaklarının aktardıklarına bir göz atalım.
İşbirlikçi Iyad Allawi sözde hükümetinin İstihbarat Bakanı Abdullah Shahwani’nin verdiği bilgilere göre 2005 yılı Şubat ayı itibari ile Irak’ta mücadele eden direnişçilerin sayısı ülkedeki ABD işgal askeri sayısından fazla. İlgili haber ve yorumun daha fazla ayrıntısı aşağıda verdiğim think-thank kuruluşunun sitesinde bulunabilir. Shahwani direnişçilerinin sayısının 200.000’den fazla olduğunu ve ABD ordusunun baş edemeyeceği boyutlara vardığını ifade ediyor.
http://www.terroranalysis.com/story/108994.html
İşbirlikçi hükümet yetkililerinin verdikleri rakamlara göre ise günde yaklaşık 150-200 saldırı gerçekleşiyor. Söz konusu haberler sadece işbirlikçi Irak kaynaklarından gelmiyor. Direnişe yakın destek veren www.albasrah.net in verilerine göre günde 150’den fazla saldırı planlanıyor ve direnişçiler birbirleri ile daha yakın iletişim kurmaya başladılar. Sadr milisleri ile Sünniler arasında önemli iletişim kanalları var. www.albasrah.net ‘ten direnişçilerin saldırıları konusunda da günlük ayrıntılı bilgi ve raporlar da alınabilir.
Peki İşgal kaynakları ne diyorlar bu konuda?
İşgalciler tabii ki bizim gibi “DİRENİŞÇİ” demiyorlar. Onlar kelime anlamı ASİ, BAŞKALDIRAN olan “INSURGENTS” diye ifade ediyorlar direnişçileri. Bu tam olarak işgali göz ardı eden bir habercilik olsa da CNN, New York Times ve Washington Post başta olmak üzere tüm ABD medyası da bu ifadeyi kullanıyor.
İşgal güçleri Iraklı direnişçilerle ilgili verdikleri rakamlara iki analiz yapıyorlar. Birincisi aktif yani her gün saldırıyı organize eden çekirdek kadro, ikincisi de operasyonlara katılan direniş askerleri. Bu çerçevede verilen rakamlar 40 bin ile 200 binin arasında değişiyor.
Temel CIA analizi yaklaşık 40,000 tam zamanlı olarak direnişle uğraşan kişiler diğer bir deyişle çekirdek kadro (hard-core insurgents) olduğu ve buna ek olarak bu çekirdek kadronun emrinde çalışan 200,000’ü aşkın direniş askeri (part-time fighters) olduğu üzerinde yükseliyor. Buna göre işgale rağmen normal olarak gündelik hayatını sürdüren yani işine giden, dükkanını açan kişiler planlanan eylemlere göre direnişte rol alıyor ve çekirdek kadro tarafından yönlendiriliyor.
www.ips-dc.org/iraq/failedtransition/transition.pdf
En son iki gün önce bizim NTV’nin de verdiği bir rakam var. Reuters’ in verdiği bir haber: Pentagon kaynaklarından U.S. Joint Chiefs of Staff’a göre tüm Irak’ta günde 60 saldırı olduğu ifade ediliyor. Söz konusu veriyi işgal ordusunun genel komutanlarından Air Force Gen. Richard Myers’ da doğruladı ve bazı günler bundan çok daha fazla saldırı olduğunu ve başa çıkamadıklarını da ifade etti. Söz konusu saldırı rakamı yıllara burulursa işgalin ilk günlerinden bu günü sürekli ve düzenli olarak artmış da bulunuyor.
http://www.rense.com/general63/strik.htm
http://www.alertnet.org/thenews/newsdesk/N1765829.htm
Daha fazla bilgi için:
http://www.etherzone.com/forum/index.php/topic,3090.0.html
http://207.44.245.159/article8094.htm
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’de daha önce Washington Post’a yaptığı bir açıklamada Irak’taki direnişçilerin sayısını tam olarak ifade edemeyeceğini ancak söz konusu sayının işgalin iki yılı boyunca katlanarak arttığını ifade etmişti.
CNN Washington bürosunun CIA kaynaklarına dayanarak verdiği habere göre ise özellikle CIA’in çekirdek kadronun imha edilmesi ile ilgilendiği anlaşılıyor. CIA Irak’ta organize eylemleri planlayan çekirdek kadroyu 13 ile 17 bin kişi arasında tahmin etmekte. Bunlar içerisinde CIA ifadesine göre
BAAS partisi militanları, İslami direniş, yabancı savaşçılar ve sosyalist güçler var. Hatta CIA bu 13- 17 bin kişinin ayrıntılı analiz tahminlerini dahi yapmış. Bu son tahminin özellikle düşük rakam verdiği türünde eleştiriler olduğunu da hatırlatalım.
http://www.cnn.com/2005/WORLD/meast/02/08/iraq.main
Şimdi bu rakamlara ABD’nin sürekli yaptığı news cleaning/ haber temizleme operasyonlarının etkisini hiç eklemiyorum.
Yani ortada çok net bir olgu var: Tabii ki direnişçilerin sayısını bilmek mümkün değil, nüfusa sayımı yapıp halka direnişçi misiniz diye mi soracağız! Ancak ABD’nin verdiği kayıplar, kayıpların artış grafiği ve yaygınlığı ile tahmin edebiliriz. Bir de şimdiye kadar başta Felluce, Ramadi ve Bağdat’ta olmak üzere öldürülen yaklaşık 15-20 bin direnişçi olduğunu göze alarak. Bu kadar şehit edilmesine rağmen geride onlardan çok daha fazla kişi geliyor.
Önümüzde çok net gerçeklikleri görmeliyiz:
I- Irak’taki ve Filistin’deki paralel boyutlu direniş emperyalizme karşı son yüz yılın ulusal kurtuluş mücadeleleri dahil olmak üzere en büyük direnişini oluşturuyor.
II- Irak direnişi günümüzde ABD ordusundan daha güçlüdür ve net olarak savaşın ekseni değişmiştir. ABD tümüyle savunma/ defensive direnişçiler ise başarılı bir saldırı/ offensive stratejisi takip etmektedirler. Savaş sanatını azcık olsa bilen biri ABD ordusunun düştüğü bataklığı teşhis edebilir.
III- CIA’in ayrıntılı analizlerinde de görüleceği üzere Irak’ta emperyalist işgale karşı direnenler sadece terör taktiklerini benimseyen uçtaki kişilerden oluşmamaktadır. En abartılı CIA tahminleri bile dünya çapındaki El-Kaide militanı sayısını 15-20 bin olarak tahmin etmektedir. Peki Irak’ta işgale direnen 200-250 bin kişi kimdir? Bu sorunun net bir cevabı vardır: Bu kişiler işgali benimsemeyen her mezhep, ırki köken ve ideolojiden onurlu Iraklılardır, bir kısmı ise dışarıdan İslami direniş için gelmiş kişilerdir ve onurları ve bağımsızlıkları için mücadele etmektedirler.
Peki niye El-Kaide benzeri grupların sesi çok çıkıyor? Adam kesme gibi rijit ve insanları irkilten eylem taktiklerini kullanarak ana akım medyada yer alıyorlar da ondan. Oysa genel bir direnişçi ulusal kongre altında toplanacak bir direniş birlikteliğinde Kaide çizgisi izole olacak ve etkinliğini yitirecektir.
Dolayısıyla Irak’ta direnişçilerin içerisinde bir kısım terör taktiği uygulayanların olduğunu söyleyerek Irak direnişini sahiplenmemek doğru bir strateji olamaz. Irak direnişi dünya sistem karşıtı muhalefetinin son 50 yılda yakaladığı en büyük fırsattır ve her fırsat gibi tuzaklar ve imkanlar barındırmaktadır.
Günümüzde Irak’ta ne kadar direnişçi bulunduğunu seçime kaç kişinin katıldığından daha net tahmin etmemiz mümkün. Irak direnişi büyüyor, ABD yeniliyor ve tüm dünyanın ümidi ve gurur oluyor. Mızrak çuvala sığmıyor, sığdırmaya çalışanlar ve embedded/ gömülü medya olanlar utansın!