Temel Kavramlar: Blok satış, Özelleştirme, serbestleştirme, Düzenleyici Kuruluş Birçok konuda olduğu gibi, telekomünikasyon alanında yaşanan değişimler konusunda da bazı kavramlar birbirine karıştırılmaktadır. Bu karışıklığın ortaya çıkmasında, medyadan yayılan bilginin eksikliği ya da yanlışlığı kadar, ilgili kurum ve kuruluşların da katkısı vardır. Bu nedenle bugün Türkiye’de Telekom sektöründeki gelişmeleri tartışmadan önce bazı kavramlar üzerinde durulması önem […]
Temel Kavramlar: Blok satış, Özelleştirme, serbestleştirme, Düzenleyici Kuruluş
Birçok konuda olduğu gibi, telekomünikasyon alanında yaşanan değişimler konusunda da bazı kavramlar birbirine karıştırılmaktadır. Bu karışıklığın ortaya çıkmasında, medyadan yayılan bilginin eksikliği ya da yanlışlığı kadar, ilgili kurum ve kuruluşların da katkısı vardır.
Bu nedenle bugün Türkiye’de Telekom sektöründeki gelişmeleri tartışmadan önce bazı kavramlar üzerinde durulması önem taşımaktadır. Bu kavramlardan ilki 80’li yılların ortalarından beridir politik gündemde merkezi bir yer işgal eden özelleştirme kavramıdır. Özelleştirme, mülkiyet değişimini ifade eder. Türk Telekom AŞ için tanımlamak gerekirse, devlet mülkiyetinde olan bu şirketin borsada hisse satışı ya da blok satış gibi yöntemlerle özel mülkiyete geçişini ifade eder. Liberalizasyon ya da serbestleştirme (1) ise pazarın yapılandırılmasına ilişkin bir kavramdır.
Daha önceden tek bir işletmecinin hizmet verdiği pazarın diğer işletmecilere ya da şirketlere açılmasını ifade etmektedir. Bir başka deyişle, yasa ile mülkiyetten bağımsız olarak tek bir işletmeciye verilen tekel hakkının kaldırılmasıdır. Tek bir işletmecinin yer aldığı pazar aslında doğası gereği düzenlenmiş bir pazardır. Bu durum ortadan kalktığında ise pazarın düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Düzenleyici kuruluşlar bu nedenle özellikle liberalleşme sonrasında en önemli araçlara dönüşürler. Türkiye’de telekomünikasyon alanının düzenleyici kuruluşu “Telekomünikasyon Kurumu” adı ile 27 Ocak 2000 tarih ve 4502 Sayılı Yasa ile kurulmuş; 15 Ağustos 2000 tarihinde faaliyetine başlamıştır. İngiltere’de OFCOM, Amerika’da FCC, Meksika’da SCT, Şili’de Subtel de aynı işleve sahip düzenleyici kuruluşlardır. Telekomünikasyon Kurumu faaliyetlerine başladıktan sonra, daha önce Ulaştırma Bakanlığında olan Yetkilendirme, Tarife, Numaralandırma gibi konularda da yetkili kılınmıştır.
Telekomünikasyon Kurumu ile Ulaştırma Bakanlığı faaliyet karşılaştırması | ||||||
Yetkilendirme | Tarife ve Arabağlantı | Numaralandırma | Spektrum Planı & Tahsisi | Asgari Hizmet belirleme | Politika oluşturma | |
Telekomünikasyon Kurumu | + | + | + | + | – | – |
Ulaştırma Bakanlığı | – | – | – | – | + | + |
Türk Telekom’un özelleştirilmesi konusu yıllardır gündemdedir. 2000 yılına dek hukuki ve siyasi olarak yoğun bir süreç yaşanmıştır. Konu ile ilgili bir çok yasa bir dizi yasa çıkarılmış, ancak bu yasalar Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilmiştir. Bu durum, 2000 yılına dek Türk Telekom’un özelleştirilememiş olmasının en önemli nedenidir. Ancak 2000 ve 2001 yılında gerçekleştirilen iki yeni hukuki düzenleme ile hem serbestleştirme hem de özelleştirmenin önü açılmıştır. 27 Ocak 2000 tarih 4502 sayılı yasa ile telekom sektöründeki liberal planların önündeki hukuki engeller kaldırılmış; “Türk Telekom’un, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar tekel olarak yürüteceğini ve telekomünikasyon hizmetlerinin imtiyaz sözleşmeleri, ruhsat ve genel izin yoluyla özel şirketler tarafından verilebileceğini öngören ve Telekomünikasyon Kurumu’nu oluşturan” yasa değişikliği 27 Ocak 2000 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Yani sektördeki serbestleştirme sürecinin hukuki zemini hazırlanmıştır.
Telekom sektöründeki ikinci önemli yasal adım 12.05.2001 tarih ve 4673 sayılı Kanunla atıldı. 4673 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler Türk Telekomünikasyon A.Ş. ana sözleşmesinde yapılacak değişikliklerin, şirketteki kamu payı yüzde 50’nin altına düşünceye kadar Ulaştırma Bakanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesini, Türk Telekom’daki kamu payı yüzde 50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel haklarının 31 Aralık 2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olacağını, altın hisse olarak adlandırılan ve devlete ulusal güvenlik konularında söz ve onay hakkı tanıyacağı öne sürülen yüzde 1’lik hisseyi düzenlemektedir . 4673 sayılı yasa, Türkiye’nin IMF’ye verdiği niyet mektubu çerçevesinde oluşmuş bir yasadır. Niyet mektubuna uygun olarak, lisans verme yetkisi yasa ile Ulaştırma Bakanlığı’ndan alınarak Telekomünikasyon Kurumu’na verildi. Türk Telekom’un en çok yüzde 45’i yabancı yatırımcıya satılmak koşulu ile, yüzde 99’luk hissesinin satışa çıkarılması da yine bu yasa ile karar altına alındı
Türk Telekom Özelleştirildi mi?
Bu sorunun yanıtı yanıtı çok net :”henüz özelleştirilmedi”. 2005 şubat ayı itibarı ile hala Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ nin tamamı devlete aittir. Bakanlar Kurulu’nda alınan kararlar gereği 2005 yılı içinde hisselerin blok olarak satışı için düğmeye basılmış durumdadır. Türk Telekomünikasyon A.Ş yi satın almak isteyen yerli ve yabancı bir çok sermaye grubu Türk Telekomünikasyon A.Ş.’yi inceleme sürecine girecek ve sonra da teklif verecektir. Ancak bu sürecin nasıl işleyeceği ve nasıl sonuçlanacağını şimdiden kestirmek oldukça zordur. Bilindiği gibi Türk Telekomünikasyon A.Ş karlı bir şirkettir ve hükümetin “icaaat”larında gelirleri ile önemli bir rol üstlenmektedir. (2)
Hükümet IMF heyetlerine verdiği sözler kapsamında süreci işletmektedir ve 2005 yılında bu sürecin blok satışla tamamlanıp tamamlanmayacağı görülecektir.
Telekom Sektörü Serbestleştirildi mi?
Bu sorunun yanıtı “evet” şeklinde verilebilir durumdadır. Telekom sektöründeki cihazların üretimi ve satışı ile ilgili alt sektörlerdeki serbestleştirmeler yıllar önce zaten tamamlanmıştı. Birden fazla çok uluslu şirket telekom teçhizatları açısından sektörde “rekabet” etmektedir (3). 1993 yılında iki şirketle başlayan GSM hizmetleri de sektördeki mobil telefon alanındaki serbestleştirmenin çok önceden gerçekleştirildiğini gösterir.
Ancak bugünde kadar sadece Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından verilen temel telefon-ses hizmetleri konusundan sözettiğimizde, serbestleştirme süreci UMTH lisanslarının verilmesi ile 2004 yılında başlamıştır.
Sabit Telefon Hizmetinde Yeni Şirketler,Rekabet ve Uzak Mesafe Telefon Hizmeti (UMTH) Lisansları
2000 yılında çıkan 4502 sayılı yasanın sonucu olarak 2004 yılında sabit telefon hizmeti vermek üzere Türk Telekomünikasyon A.Ş ‘ye rakip olarak yeni şirketler sahneye çıkmaya başladılar. Telekomünikasyon Kurumu’nun lisans hazırlıklarını geç tamamlaması nedeni ile 4 ay gecikme ile ancak 17 Mayıs 2004 tarihinde yeni aktörler sahneye davet edildi.
Telekomünikasyon Kurumuna 74 adet firma lisans almak için başvurdu; bu firmaların 40 tanesi koşulları yerine getirerek 9 adet A Tipi, 20 adet B tipi ve 11 adet C tipi lisansını dolayısı ile sabit telefon hizmeti verme yetkisini 17 Mayıs 2004 tarihinde almış oldu.
UMTH (Uzak Mesafe Telefon Hizmeti), 13 Nisan 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan “Telekomünikasyon Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ekinde tanımlanmış telefon hizmetleri verebilmek için
türleri tanımlanmış lisanslardır. Kısaca UMTH, kullanılacak altyapı ve teknolojiyi konusunda işletmecilere her hangi bir sınırlama getirmeksizin, iller arası ve/veya uluslararası telefon hizmeti sunulmasını kapsar.
Ara Bağlantı Anlaşmaları
Telekomünikasyon Kurumu’ndan (TK) lisans alan firmalar diğer rakipleri ile ara bağlantılar gerçekleştirmek zorunda. TK hem Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye hem de Turkcell ve Telsim’e “Hakim durumunda olan şirket” tanımı nedeni ile isteyen firma ile ara bağlantı yapma zorunluluğu getiriyor.
Bu nedenle lisans alan 40 firma Türk Telekomünikasyon A.Ş ile anlaşma girişiminde bulundu. Ancak Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından belirlenen, yeni firmalarla arasındaki aramalarda ödenecek ara bağlantı fiyatları, firmalar tarafından çok yüksek bulundu. Temmuz ve Ağustos ayında sadece 5 firma Türk Telekomünikasyon A.Ş ile ara bağlantı anlaşması imzaladı. Lisans alan diğer firmalar bu fiyatları karlı bulmadılar ve ara bağlantı anlaşmasını Ekim ayına kadar yapmadılar. 2004 yılı Ekim ayında ara bağlantı fiyatlarında gerçekleşen kısmi bir değişimle 2004 sonunda Türk Telekom’la anlaşma imzalayan işletmeci şirketlerin sayısı 15’i buldu. Diğer şirketler ise sektördeki gelişmeleri izlemeyi ve beklemeyi tercih ettiler.
Türk Telekomünikasyon A.Ş ile yapılan ara bağlantı anlaşması sadece C Tipi UMTH’ni kapsamaktadır. Lisansı A veya B tipi olan firmalar da Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin bu tip hizmetleri vermek için hazır olmaması nedeni ile C tipi UMTH Ara bağlantı anlaşmasını imzaladılar. 81 ilde en az bir adet santralden Türk Telekom aboneleri UMTH işletmecilerine 811’li hatlardan ulaşabiliyor ancak tüm Türk Telekom aboneleri için geçerli değil bu durum. (4)
Lisans alan işletmeci firmalar TT ile yaptıkları ara bağlantı anlaşmasından sonra süren 2-3 aylık bir test-prosedür döneminden sonra hizmete başlayabilmektedirler. Yasal ve teknik sürecini tamamlayan ilk firma, 1 Kasım 2004 tarihinde ilk UMTH hizmetini vermeye başlamıştır. 1 Şubat 2005 itibarı ile bu süreçleri tamamlayan ve hizmetleri vermeye başlayan firma sayısı 6 dır.
C Tipi Hizmet Nasıl Olacak?
B Tipi Hizmet Nasıl Olacak?
A Tipi Hizmet Nasıl Olacak?
Lisans alan UMTH İşletmecileri 12 adet noktada 11 ilde TT ile ara bağlantı yapacaktır. Bu iller “alan içi”dir.
İstanbul Anadolu | İstanbul Avrupa |
Adana | Ankara |
Antalya | Bursa |
Diyarbakır | Erzurum |
İzmir | Muğla |
Trabzon | Samsun |
Elektronik Haberleşme Kanunu ve Evrensel Hizmet Fonu
Başbakanlığın 30 Kasım 2002 tarih ve 2002/55 sayılı Genelgesi ile uygulama konulan Acil Eylem Planında; “Telekomünikasyon alanında değişik kanunlarla düzenlenen mevzuatın toparlanması, dağınıklığın giderilmesi, sektörde liberalleşmenin hızlandırılması ve AB müktesebatına uyumlu lisans, arabağlantı, evrensel hizmet ve numaralandırma düzenlemelerini gerçekleştirmek amacıyla, sektörü bütünüyle düzenleyen tek bir kanun çıkarılması”na ilişkin bir talimatı ile “Elektronik Haberleşme Kanunu” taslağı hazırlandı.
Taslak halinde olan Elektronik Haberleşme Kanununun en önemli yanlarından birisi Evrensel Hizmet Fonunu tanımlıyor olmasıdır. Bu fon ile “Evrensel Hizmet” için yapılacak yatırımların karşılanması planlanmaktadır. Taslağa göre Fon aşağıdaki katkılarla oluşacak:
Tarifeler: İndirim ve Zam
UMTH alanına yatırım yapmaya niyetli olan Türkiye telekomünikasyon sektörü sektörü oyuncuları, 2004 başında ” %80 indirim yapacağız!” dediler. Bu sloganla başlayan reklam kampanyası, henüz sektöre dair hiçbir dinamik oluşmamışken, tarifeler konusundaki çıtayı belirlemiş oldu. Türk Telekomünikasyon A.Ş. bu hamleye yanıt vermekte gecikmedi ve özellikle uluslararası telefon görüşmelerine indirimi içeren tarifeyi açıkladı. Ancak yeni tarifede önemli bir değişim sözkonusu idi. Çok telefon görüşmesi yapan şirketlere avantaj sağlanırken, az görüşme yapan düşük gelirli telefon abonelerinin tarifeleri yükseliyordu.
SONUÇ
Telekomünikasyon sektöründe belli başlıklar altında aktarmaya çalışılan tüm bu gelişmeler ve değişimlerden, farklı sonuçlara varmak mümkündür.
Türkiye telekomünikasyon sektörü açısından bakıldığında, son 10 yıldır Türk Telekom
ünikasyon A.Ş.’nin yıllık yüz milyonlarca dolarlık gelirini “tırtıklayan”, korsan olarak tabir edilen yurt dışı telefon trafiğini Türkiye’ye getiren küçük ve Türkiye’nin büyük sermaye gruplarını içeren büyük firmaları ele almak gerekmektedir. Bu firmaların çoğu bugün UMTH lisansı almış ve bu işi artık yasal olarak yapmaya başlamıştır. 2005 yılından itibaren lisans alan bu şirketler hem birbirleri ile hem de Türk Telekomünikasyon A.Ş. ile rekabete girişecek ve dayanabilenler ayakta kalacaktır. Lisans alan 40 yeni telekomünikasyon işletmecisi şirketten önemli bir bölümü, internet alanında olduğu gibi önümüzdeki yıllarda sektörden çekilecektir. Dünya’da benzer süreci yaşamış ülkeler gözden geçirildiğinde “yerleşik operatör-eski Telekoma” karşı yeni işletmeci şirketlerin şansının pek de yüksek olmadığı ve serbestleştirme sonrası yerleşik operatörün pazar payının sadece %20’lik kısmının yeni işletmeciler tarafından paylaşıldığı dikkat çekmektedir.
Telefon kullanıcıları açısından bakıldığında ise, değişikliklerin çok fazla telefon görüşmesi yapan şirketler açısından önemli avantajlar getirdiği görülmektedir. Az telefon görüşmesi yapan kullanıcılar açısından ise “pazar değerleri” düşük olduğu için eskisinden daha yüksek tarifeler söz konusudur. Türk Telekomünikasyon A.Ş. açısından ise, özelleştirme konusunda atılan adımlar sonucunda satış gerçekleşse de gerçekleşmese de pazardaki hakim güç olmayı sürdüreceği açıktır. Ancak rekabeti bahane ederek istihdamı azaltacak, tarifeleri kamusal yarar dışındaki ilkelerle belirleyecek ve hizmetleri taşeronlaştıracaktır(6). Öte yandan blok satış gerçekleşirse, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin bu hakim durumu sayesinde elde edeceği gelir, artık devlet bütçesinin açıklarını kapatmak yerine, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin yeni sahiplerinin kasasına girecektir.
Dipnot
1)Liberalizasyon ile serbestleştirme arasında bir ayrım tanımlayan yazarlar vardır. Bu ayrım pazarın sadece yerli oyunculara mı, yoksa uluslararası oyunculara mı açılacağı üzerinden yapılmaktadır. Ancak yeni telekomünikasyon rejiminde pazarın uluslararası düzeyde tüm aktörlere açılması neredeyse şart olduğundan ikisi aynı sürece gönderme yapan kavramlar olarak değerlendirilebilir.
2)Benzer durumda olan ve Hükümetler için önemli bir “çıkar odağı” olan Vakıflar Bankası satışı da birçok söz ve taahhüde rağmen gerçekleştiril(e)memiştir.
3) Siemens,Alcatel Teletaş,Nortel Netaş’ın Türkiyedeki Telekom teçhizatları pazarını bölüşerek bir çeşit oligopol oluşturmasından mı yoksa rekabetten mi sözedilmesi gerektiği ayrı bir yazı konusudur.
4)Bazı büyük analog santraller, küçük köy tipi santrallerinden telefonu olan aboneler, Türk Telekom’un rakiplerinden hizmet alamayacaklar. 2004 aralık ayı itibarı ile 5 milyon abone kapasiteli telefon santralinin 811’li numaralarla arama yapılmasına uygun değil. Türk Telekomünikasyon abone sayısı 18 milyonun üzerinde olduğu düşünüldüğünde bu rakamın önemli bir oran olduğunu gösteriyor.
5)Türkiyedeki telefon kullanıcıları 2005 yılında bir reklam kampanyasına hazırlıklı olmalılar. Değişik modellerle, özel indirim tarifeleri, kampanyalar medya aracılığı ile üzerimize yağacak.
6) Arabağlantı basitçe iki ağı birleştirirken, kullanıma açma (Local Loop unbundling) bir çok taşıyıcının mevcut yerel erişim ağını kullanarak müşteriler için rekabet etmelerini sağlamaktadır. Genel olarak, kullanıma açma rekabet eden işletmecilerin bakır çiftlerine doğrudan erişimin veya değişik hızlarda iki yönlü veri akışının sağlanmasını içermektedir
7)Aşağıdaki Yıllara Göre TT Personel Bilgilerine bakıldığında zaten bir süredir istihdamın azaltılıyor olduğunu görürüz.
Aşağıdaki Yıllara Göre TT Personel Bilgilerine bakıldığında zaten bir süredir istihdamın azaltılıyor olduğunu görürüz. | ||||
2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 20.09.2004 |
71965 | 69545 | 63598 | 61219 | 58859 |
Kaynak: Özelleştirme İdaresi http://www.oib.gov.tr/telekom/turk_telekom.htm |