Yok, yok, valla asparagas haber, ciddiye almayın. Ama, itiraf edelim ki, bir çoğumuz için Pentagon ve SEKA’yı ancak böyle bir haber yan yana getirtebilirdi. Öyle ya, SEKA’nın dış muhatabı belli, IMF nemize yetmiyor. Pentagon denince de dilimize jeopolitiğin aktörlerini doluyoruz. Ne var bunda, diyebilirsiniz. Öyle ya, önceki gün ülkemizi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın […]
Yok, yok, valla asparagas haber, ciddiye almayın. Ama, itiraf edelim ki, bir çoğumuz için Pentagon ve SEKA’yı ancak böyle bir haber yan yana getirtebilirdi. Öyle ya, SEKA’nın dış muhatabı belli, IMF nemize yetmiyor. Pentagon denince de dilimize jeopolitiğin aktörlerini doluyoruz. Ne var bunda, diyebilirsiniz. Öyle ya, önceki gün ülkemizi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın çantasında sanki SEKA direnişi mi vardı; daha neler. Şaşıracak, belki de kızacaksınız, ama vardı efendim. Arz edeyim:
5 Şubat tarihli Birgün’de Candan Yıldız’ın Pentagon’un Yeni Haritası başlıklı inceleme-haberi, eminim dikkatinizi çekmiştir. Pentagon’un strateji uzmanı eline cetveli pergeli almış, yer küreyi iki büyük gruba bölmüş. Haritayı küresel sistem ölçütüne göre çizmiş. Temel derdi de, -malum Pentagon uzmanı- güvenlik. Bir bakıma, ekonomi-politikle (küresel sistem) jeopolitiği (güvenlik) birleştirmiş. Kuzey küre ile birlikte Hindistan, Çin ve Avustralya, küresel sistemin tıkır tıkır işlediği bölgelerken, Güneyine doğru genişleyen Ekvator kuşağı “entegre edilememiş boşluk” alanı olarak kodlanmış. Pentagonun üstlendiği misyon da belli: Boşluğu doldurmak suretiyle küresel sistemin işlerlik alanını genişletmek. Bunun için para yetmezmiş, gerektiğinde kan, su gibi akmalıymış. Öğrenim basamaklarını boşluk doldurarak (fill in the blanks) tırmandığı anlaşılan ünlü Pentagon uzmanı, Türkiye’yi de Arafa yerleştirmiş; ne içindeymişiz küresel ekonominin, ne de dışında. Tehdit de etmiş; elimizi çabuk tutup küresel ekonomiye entegrasyonu derinleştirmezsek, halimiz harapmış.
Küresel ekonomiye entegrasyonun hangi yollardan derinleşeceği sır değil. Hemen aklımıza gelen üç yolu sıralayalım: Finans ve ticaretin serbestileşmesi, kuralsızlaştırma ve düzenleyici aygıtlar vasıtasıyla ekonominin siyasetten ayrıştırılması ve nihayet kamusal varlıkların özelleştirilmesi. Bu yollarda ne kadar mesafe aldığımız ayrı bir konu; ama, henüz Pentagonu tatmin etmediğimiz anlaşılıyor.
Bu noktada Rice’ın çantasına bir bakalım. Çanta ağzına kadar Türkiye’nin askeri operasyon kapasitesinin Pentagon’a tabiiyetini arttıracak araçlarla dolu. Peki ne için? Onun yanıtı da Haritada. O halde soru şu; Türkiye’nin küresel sisteme entegrasyonunu derinleştirecek kanallara bugün kim direniyor? Görüldüğü gibi Rice’ın çantasıyla SEKA bağlantısı Pentagon’un Haritası aracılığıyla kuruluyor.
SEKA direnişi destek ziyaretleriyle sürüyor. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararından sonra işçiler Fabrikayı terk etmediler. Benzer eylemlerle kıyaslandığında bu ilk kez oluyor. SEKA işçisi gevşemiyor. TEKEL işçileri ise çok kritik bir gelişmenin ilk işaretlerini verdiler; geçtiğimiz hafta içinde Özelleştirme İdaresi’nin önündeydiler ve var güçleriyle haykırdılar: “Direniş sürecek, her yer SEKA olacak”. Bu slogan, bir mevzi direnişin genelleşmesi yönündeki ilk kıvılcımdı. Tutuşur ya da tutuşmaz, bilemem; ama bir tutuşursa, Pentagon uzmanının yeni bir harita çizmek durumunda kalacağını söyleyebilirim.
07/02/05- Birgün Gazetesi