Güvencesiz Çalıştırmanın Sosyal-Ekonomik Boyutları Sempozyum Özetleri

“GÜVENCESİZ ÇALIŞMA” İÇİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Tonguç ÇOBAN (DİSK Danışmanı)

Bu bildiride “güvencesiz çalışma” olgusunun kavramsal çerçevesini oluşturmaya çalışacağız. Bunu yaparken ILO’nun İnsana Yaraşır İş (Decent Work) Programı kapsamında oluşturulan kavramsal çerçeveyi esas alacağız. Tabii ki ILO üç taraflı (işçi, işveren, hükümet) yapısı nedeniyle emek ile ilgili bir sorunsalın kavramsallaştırılmasında yeterli bir başvuru kaynağı olarak görülmeyebilir. Ancak amaç teorik bir tartışma yapmaktan öte güvencesiz çalışma ekseninde bir politik-pratik mücadele programı oluşturmaksa, farklı teorik yaklaşımlar arasındaki nüansları öne çıkarmak yerine ILO bünyesindeki kavramsallaştırma bir başlangıç noktası olarak görülebilir.

Bu bildiride bu kavramsal çerçevenin derinleştirilmesi ve güvencesiz çalışmanın tarım sektörü, kırsal üretim, informal ekonomi, yoksulluk, gençlik ve istihdam, cinsiyet eşitliği, göç gibi kavramlarla ilintisinin ortaya konması amaçlanmaktadır.

GÜVENCESİZLİĞİN TOPLUMSAL ANLAMI VE KAPİTALİST ÜRETİMİN KARŞIMIZA ÇIKARDIKLARI
Dr. Arif GENİŞ (AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi)

Güvencesizliğin toplumsal anlamı, çeşitli ve çelişik biçimlerde ortaya çıkan sorunların ortak temeli ve bunlara yönelik taleplerin gizil içeriği hakkında berraklaşmamızı sağlar. Örneğin, küresel ve yerel düzeylerde, mülksüz emekçilerin değişik kesimleri arasında ortaya çıkmış gibi görünen, bir yanda ‘güvence’ ve diğer yanda ‘iş’ taleplerinin çelişkili ve fakat ortak ve ilişkisel doğası ancak böyle perspektifle kavranabilir. Önerilen sunuşta, böyle bir bakış açısını temellendirmeye ve işçi sınıfının ‘güvence’ talebini sermayenin güvencesizlik/risk ideolojisi ve ekonomisinden ayırt etmeye çalışacağım. Geliştirmeye çalışacağım çözümleme, meselenin doğanın değil, kapitalist toplumsal üretim ilişkilerinin karşımıza çıkardığı belirsizlikler/riskler olduğunu vurgulamayı amaçlıyor. Bu çerçevede, her türlü tikel güvence talebinin (gelir, iş, çalışma biçimi, sağlık…) çalışanların/işsizlerin kendi yaşamları üzerindeki denetimini artırma mücadelesi olarak görülmesini ve işçi sınıfının değişik kesimleri için öne çıkarılacak taleplerin de bu mücadele kapasitesini artıracak adımlar olarak tasarlanmasını önereceğim.

KAZANILIŞINDAN KAYBEDİLİŞİNE “SOSYAL GÜVENCE”
Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu (MÜ İktisat Fakültesi)

Üretim sistemlerinin esnekleşmesi bir taraftan istihdamın yapısı ve emeğin bileşimini örgütlenmeyi olumsuz yönde etkileyecek biçimde değiştirirken diğer taraftan, sermayeyi üretim sürecinde mutlak egemen hale getirmiştir. Bu da üretim sürecinde emeğin iş, ücret ve sosyal güvencesinin büyük ölçüde ortadan kalkmasına neden olmuştur.
Bu çalışmada, giderek yaygınlaşan güvencesizliğin engellenebilmesi için öncelikle “sosyal güvence” olgusunun değerlendirilmesi gerektiği üzerinden hareket edilecektir. Bu bağlamda da “sosyal güvence”nin ortaya çıkışına neden olan etkenler tarihsel bir perspektif içerisinde ele alınacaktır.

II. OTURUM

AB SÜRECİ VE EMEK SERMAYE İLİŞKİLERİ

AB’de GÜVENCELİ-GÜVENCESİZ ÇALIŞMA: KAZANIMLAR, SORUNLAR VE YENİ TEHDİTLER
Aziz ÇELİK (Kristal-İş Sendikası Eğitim Uzmanı)

Bu çalışmada Avrupa Birliği düzeyinde ve kıta Avrupası ülkelerinde güvencesiz çalışmaya ve piyasa fetişizmine karşı işçi sınıfının elde ettiği kazanımlar; güvenceli çalışmanın boyutları; günümüzde karşı karşıya olduğu sorunlar, riskler ve yeni tehditler incelenecektir. Çalışmada, AB düzeyi ile farklı refah devleti modelleri bir arada ele alınmaya çalışılacaktır. AB mevzuatı ve politikaları yanı sıra, farklı kapitalizm modelleri (İskandinav, Merkez Avrupa ve Anglo-Sakson) açısından güvenceli-güvencesiz çalışma irdelenecektir.

Çalışmada, AB/Kıta Avrupası uygulamaları açısından güvenceli-güvencesiz çalışmanın evrimi ve günümüzde ulaşılan düzeyi aktarıldıktan sonra, yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan gelişmelerin yaratmış olduğu yeni sorunlar ve yeni liberal meydan okumanın yarattığı yeni tehditler incelenecektir. Çalışma esas olarak eski AB ülkelerini (AB-15) esas alacaktır.

Yüzyılın üçüncü çeyreğine damgasını vuran Avrupa Sosyal Modelinin temel özelliklerinden bir olan sosyal koruma ve güvenceli çalışmanın AB ve üye ülkelerinde gelişimi, mevcut durumu; bu modeli zorlayan ve tehdit eden yeni-liberal güvencesizlik politikaları çalışmanın ana temasını oluşturacaktır.

“SOSYAL AVRUPA” VE DOĞU AVRUPA DENEYİMİ
Çiğdem ÇİDAMLI( Sendika.Org Yazarı)

Sovyetler Birliği’nin fiilen çöküşüyle birlikte sınıf mücadelelerinin bir dönemi de fiilen bitmiş oldu. Bu, aynı zamanda bu döneme ait ideolojik-politik kavramsal çerçevelerin de yeniden tartışılmasını zorunlu hale getirdi. AB tartışmalarını da bunun dışında sürdürmek olası değil. Sanki hiçbir şey olmamış gibi ve üstelik AB burjuvazisinin son 10 yıldır sürekli olarak emekçi sınıflara yönelik bir saldırganlık içinde olduğunu görmezden gelerek, “uzlaşma” döneminin AB’sini ruh çağırır gibi çağırmak ve bir umut haline getirmek sınıf mücadelesinin özneleri açısından çaresizlik değilse nedir?


III. OTURUM

GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMANIN
EKONOMİK VE SOSYAL YAŞAMDAKİ YERİ

GÜVENCESİZLİĞİN TOPLUMSAL ANLAMI VE KAPİTALİST TOPLUMSAL ÜRETİM İLİŞKİLERİNİN KARŞIMIZA ÇIKARDIĞI
Mustafa Sönmez( Araştırmacı – Yazar)

Hükümetler, kayıt dışı alanın büyümesi ile ortaya çıkan prim ve vergi kayıplarını ise, devletin sosyal harcamalarını, sosyal hizmetlerini azaltarak, bu konudaki görev tanımını daraltarak telafi etmeye çalışıyorlar. Kayıt dışı istihdam bütün AB müktesebatına uyum v.b iddialarına karşın daralacak gibi görünmüyor. Birincisi, bizzat resmi kurumlar bununla mücadele için samimi bir çaba içinde değiller. Tersine, tekstile kotaların kalkmasının, yoğun emek kullanan tekstil sektörünü Çin’in yıkıcı rekabetine açması gibi gelişmelerin etkisi ile başta tekstil olmak üzere temel sektörlerin ayakta kalması için kayıt dışılığa yine göz yumulacak, hatta alanını genişletilmesi için daha toleranslı davranılacak.

Artan işsizlik ortamında, çalışanlar kayıt dışılığı kabullenmeyi sürdürecekler. Çok taraftan baskı altına alınmış bir sorunla karşı karşıyayız. Mücadelenin çok yönlü, sabırlı ve uzun soluklu özellikte olması gerekir.

KAMU KESİMİ FİNANSMANI
Prof. Dr İzzettin ÖNDER (İÜ İktisat Fakültesi Maliye Bölümü)

Türkiye’de kamu kesimi finansmanı, hem vergilerin dolaylı-dolaysız ayırımı itibariyle, hem de gelir ve kurumlar vergisindeki istisna ve muafiyet hükümleri ve kayıt-dışılık nedenleriyle, giderek adalet ilkesinden sapmakta ve gelir dağılımının düzeltilmesi bir yana, tam tersine, gelir dağılımı üzerinde bozucu etki yapmaktadır.

Kamu borçlanması ise, enflâsyonist etkisi yanında, devlete vergi yerine borç veren varsıl kesimlere faiz gelir sağlıyor olduğundan fevkalâde adaletsiz bir finansman aracıdır.

ÇOCUK VE KADIN İSTİHDAMINDA GÜVENCESİZLİK SORUNU
Prof. Dr. Kuvvet LORDOĞLU(MÜ Çalışma Ekonomisi Bölümü)

Güvencesiz ça
lışanların sayılarında son yıllarda önemli artışlar görülmektedir. Bu gelişme enformel istihdam biçimleri arasında güvencesizliği geçici değil daha kalıcı ve sürekli hale getirdiği anlaşılmaktadır. Bu olgu kaçınılmaz olarak güvencesiz çalışma biçimlerinin esas istihdam biçimi haline dönüşmekte olduğunun da göstergesi olmaktadır. Kadın ve çocukların güvencesiz istihdam koşullarından diğer istihdam edilenlere göre daha fazla etkilendiğini biliyoruz. Sorun bu yönüyle genel bir sorun olmakla birlikte toplumun çalışan kesimlerinden daha fazla korunmaya muhtaç bir bölümü etkilediği açıktır.

SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK HİZMETLERİNDE METALAŞMA
Osman ÖZTÜRK (İstanbul Tabip Odası)
Neo liberal yeniden yapılanmanın kendini var ettiği en önemli alanlardan birisi de sağlık ve sosyal güvenlik alanı. Toplumun en temel ihtiyacı olan ve bütün insanların koşulsuz eşit olarak paylaşması gereken sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri ne yazık ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ticari bir meta haline getiriliyor.
Özellikle AKP Hükümetinin koşulsuz uyguladığı Dünya Bankası ve IMF programlarının sonucu olan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”na ait yasal düzenlemeler (SSK Hastanelerinin Devri, Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nun ilgili kısımları, Aile Hekimliği, Genel Sağlık Sigortası vb.); vatandaşların sağlıklı yaşam hakkını bir “hak” olmaktan çıkartarak, yasa metinlerine sindirilen bir ifadeyle “yardım” (siz bunu lütuf olarak da okuyabilirsiniz) haline dönüştürmüştür.


IV. OTURUM

GÜVENCESİZ ÇALİŞTIRMANIN HUKUKİ ALTYAPISI VE
YENİ HUKUKSAL DÜZENLEMELER

HUKUK KURALLARI NASIL BİR EVRİM GEÇİRDİ
Av. Murat ÖZVERİ (Selüloz-İş Sendikası Hukuk Danışmanı)

Üretim sürecinde işçinin bir yandan yaşamının korunması diğer yandan gelir güvencesine kavuşturulması bir dizi hukuki düzenlemeyi de beraberinde getirmiştir. Hukuk normlarının konuya yaklaşımı ortaya çıktıkları dönemin hakim anlayışının izlerini her zaman taşımıştır. Ne yazık ki ücretli emeğe getirilen hukuki güvencelerin her zaman istenilen korumayı getirdiğini söylemek olanaklı değildir. Günümüzde ise koruyucu düzenlemelere karşı bir kampanya başlatılmış, işçiyi korumak için var olan hukuki normların katı olduğu, işletmelerin rekabet gücünü ortadan kaldırıldığı ya da çok zorlaştırdığı, dahası emeğin gerçek anlamda korunabilmesinin hukuki normların dışında ücretli çalışanların bireysel yeteneklerinin attırılmasından geçtiği tezi sıkça işlenmeye başlamıştır..

Tebliğimiz de özetlemeye çalıştığımız bu süreçte hukuk kurallarının nasıl bir evrim geçirdiği bu gün ne duruma geldikleri değişim geçirdikleri dönemlerin özgünlüğü içerisinde irdelenmeye çalışılacaktır.

SON YASALARDA GÜVENCESİZLİK
İrfan Kaygısız (Tüm Bel Sen Sendikası Eğitim Uzmanı)

Bu tebliğde, devletin yeniden yapılandırılması kapsamında devlette çalışan memurların istihdam biçimlerindeki değişiklikler, kamu hizmetlerinin piyasalaşması ve ticarileşmesi süreçlerine bağlı olarak, bu hizmetleri sunanların geleneksel devlet memurluğundan piyasa tipi sözleşmeliliğe geçişi, buna olanak sağlayan yasal ve idari düzenlemeler hakkında bilgi verilecektir.


V. OTURUM

GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMA ÜZERİNE SAHA ARAŞTIRMALARI

ENFORMAL SEKTÖRDE ÇALIŞAN KADIN İŞÇİLER
Onur BEŞELİ (Öğretmen)

Genelde enformel sektörde evde yada ev dışında çalışan kadın işçilerin üzerine yapılan araştırmaların karşılaştırılması, özelde kendi araştırmamın ele alınış biçimi sunuşumun merkezinde olacaktır. Ev eksenli çalışmayı; evde çalışan kadın işçiler, taşeron zincirleri, ekip başı ( ustabaşı ), fabrika, sipariş alan ve veren şirketler bazında bütün bir üretim zincirini haritalayarak aktaracağım.

SERMAYE BİRİKİMİ SÜREÇLERİNDE ENFORMELLEŞME:
TUZLA TERANELER BÖLGESİNDE ALT-SÖZLEŞME İLİŞKİLERİ
Nevra AKDEMİR (Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi)

Bu sunuşta enformelleşen emek ve üretim süreçlerinin tersane işçileri için ne ifade ettiğini yansıtmaya çalışılacaktır. Daha önceden yapılmış olan çalışma çerçevesinde, sermaye birikimi mekanizmasının bir parçası olarak üretim ve emek süreçlerindeki enformelleşme konusundaki alan araştırmasının verilerinden yararlanacağım. Bu çalışmada üretim sürecinin enformelleşmesi, üretim parçalanması ve bu parçaların bir ağ içindeki başka firmalarca gerçekleştirilmesi; emek sürecinin enformelleşmesi ise standart güvenceli sigortalı işçilerin yerini taşeron ve fason işletmelerin güvencesiz, sigortasız ve devamsız işçilerle yapılması anlamına gelecek şekilde kullanılmaktadır.

KÜÇÜK SANAYİ İŞÇİLERİNİN YAŞAM VE ÇALIŞMA KOŞULLARI:
ANKARA-HÜSEYİNGAZİ MAHALLESİ’NDE OTURAN SİTELER İŞÇİLERİ ÖRNEĞİ
Ar.Gör. Mustafa Berkay Aydın (ODTÜ Sosyoloji Bölümü)

Bildiride üzerinde durulacak olan kesim, ‘çevre’ işgücü tanımlamasının içerisine yerleştirilebilecek olan ‘küçük sanayi işçileri’dir. Sektör ve bölgeler bazında farklı sonuçlar verebileceği bilinmekle beraber, çalışma ve yaşam koşulları açısından sınıfın en kötü koşullara sahip kesimlerinden birisi olarak ‘küçük sanayi işçilerinden’ bahsetmek mümkündür. Uygulamalı çalışma için ise Ankara-Siteler’de mobilya atölyelerinde çalışan işçiler seçilmiştir. Fakat bu kesimlerin ‘yaşam koşullarını’ anlamada yardımcı olması sebebiyle ‘yaşam alanları’ üzerinden bir çalışma yapılması düşünülmüştür. Bu kesimlerin ‘yaşam alanları’ içerisinde gerçekleşen ilişkilerin önemi düşünülerek, ‘gerçek hayatta’ birbirlerinden ayrılamayacak bu alanları, çalışma çerçevesinde de beraber ele alınmasının uygun olacağı kabul edilmiştir

KÜRESEL DENİZLİ FABRİKASINDA İŞÇİ SINIFININ OLUŞUMU
Yrd. Doç. Metin Özuğurlu (AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi)

Bu çalışma, Denizli örneği çerçevesinde, dünya pazarları için üretim yapılan fabrikalarda istihdam edilen işçilerin, sınıfsal güzergahlarda edindikleri yaşam deneyimleri aracılığıyla kendilerini bir sınıf olarak ortaya koyma pratiklerini konu almaktadır. 2000 yılında gerçekleştirilen saha çalışmasının sonuçları, güncel tartışma noktalarıyla ilişkilendirilerek yeniden değerlendirilecektir. Bu amaçla, proleterleşme örüntüleri, işgücü piyasasının özellikleri, yerel emek rejimi, işçilerin üretim ve yaşam alanlarında edindikleri deneyimler ile örgütlenme ve mücadele kapasiteleri üzerinde durulacaktır.


VI. OTURUM

GÜVENCELİ ÇALIŞTIRMANIN KAPİTALİST SİSTEMDEKİ YERİ

“GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMA” OLGUSUYLA MÜCADELE İÇİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Prof. Dr. E. Ahmet Tonak (ODTÜ Kamu Yönetimi)

Çalışanların sefilleştirilmesi surecinin kapitalizmin sistematik bir zorunluluğu olarak her zamankinden daha fazla hissedilir olusu, bizatihi kapitalizmin işleyiş mantığına ilişkin belirleyenlerin gündeme getirilmesini gerektiriyor. Bu çalışmada böylesi bir tespitten hareketle, söz konusu belirleyenlerin tartışılabilmesi için gerekli kavramsal malzeme sunulmaktadır. Aslında, ihtiyaç duyulan kavramsal çerçeve ve çözümleme araçları Marx’ın kapitalist kriz analizlerinde ve yedek isçiler ordusunun oluşumu ve
işlevi üzerine geliştirdiği tahlillerde mevcuttur. Modası geçtiği sanılan bu çerçeve ve araçların “Güvencesiz Çalıştırma” alanına uygulanması, kanımızca, işçi sınıfının çıkarlarını gözeten sendikal ve siyasal hareketlerin gündemini zenginleştirecek ipuçlarını da üretebilecektir.

NEO-LİBERAL İKTİSAT POLİTİKALARINDA TIKANMALAR VE YENİ GELİŞMELER
Doç. Dr. Şule Necef ( MÜ İktisat Fakültesi)

Tüm dünya ölçeğinde gelir dağılımı eşitsizliği, yoksulluk ve ekolojik tahribat , kapitalizmin yeniden üretim mekanizmalarını, sermaye birikim süreçlerini engelleyecek boyutlara varmıştır. Bu tıkanıkları aşmak üzere dünyada neo-liberal politikaların özüne göre müdahale sayılabilecek ve ekonomik işleyişi bozacağı düşünülebilecek bir takım uygulamalar neo-liberal politikalara rağmen uygulanmaya başlanmıştır. Kapitalizmin altın çağlarında uygulanan ILO standartları, neo-liberal dönemde birçok ülkede tahribata uğramıştır. Şimdi bu tahribatı giderme yönünde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Emeğin sömürüsünün en acımasız biçimler aldığı alanlardan başlamak üzere, dünyada çalışma standartlarının yeniden ele alındığı bir döneme girilmiştir.

GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYLA MÜCADELE STRATEJİLERİ
Ferda Koç (Sendika.org yazarı)

Güvencesiz çalışma biçimlerinin, yeni bir işçileştirme sürecine paralel olarak yaygınlaştırılması; bu süreçten doğrudan yada dolaylı bir biçimde etkilenen bir dizi gücün “Güvencesiz Çalıştırma” sorunu etrafında çeşitli hareketler geliştirmesine neden olmaktadır.

Güvencesiz çalışmayı ortadan kaldırmayı hedefleyen bu stratejiler hedefleri bakımından üç ana başlık altında incelenebilir: A) Güvencesiz çalışmanın temellerini daraltma stratejileri
B)Güvencesiz çalıştırma yöntemlerini ortadan kaldırmaya yönelik stratejiler C) İstihdamdaki işçileri kuşatacak güvence ortamlarını yaratma stratejileri

Tebliğim güvencesiz çalıştırmaya karşı geliştirilen somut stratejilerin betimleyici bir dökümünü yapmayı ve yürürlükteki işçileştirme sürecindeki işlevleri bakımından sınıflandırmayı hedeflemektedir.

DÜZENLEME KURULU

Prof.Dr.İzzettin ÖNDER / İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof.Dr.Kuvvet Lordoğlu / Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi
Çetin UYGUR / DİSK Dev Maden-Sen Genel Başkanı
Tonguç Çoban / DİSK Danışmanı
Tufan Sertlek / İstanbul Halkevi Emek Çalışmaları Merkezi temsilcisi


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur