DİSK, Türkiye işçi sınıfının tarihinde bir dönüm noktasıdır. İktidarların, sermayenin güdümünde kalmış, sınıfa yabancılaşmış bir sendikal anlayış modeli yıkılmıştır. Sendikayı, sınıf mücadelesini kendi ayakları üzerine dikmiş ve işçi sınıfını kendinde bir sınıf olmaktan çıkararak kendisi için bir sınıf konumuna taşımıştır. Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yaşamın her alanında kurumlaşması ve uygulanması için uğraş vermiştir. Hukukun […]
DİSK, Türkiye işçi sınıfının tarihinde bir dönüm noktasıdır. İktidarların, sermayenin güdümünde kalmış, sınıfa yabancılaşmış bir sendikal anlayış modeli yıkılmıştır. Sendikayı, sınıf mücadelesini kendi ayakları üzerine dikmiş ve işçi sınıfını kendinde bir sınıf olmaktan çıkararak kendisi için bir sınıf konumuna taşımıştır.
Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yaşamın her alanında kurumlaşması ve uygulanması için uğraş vermiştir. Hukukun üstünlüğünün korunması, herkesin yasalar önünde eşit kılınması, adaletin hüküm sürmesi için çalışmıştır. Sosyal devletin tüm vatandaşları kapsayacak, ülkenin her yerine ulaşacak biçimde yapılandırılmasını savunmuştur.
Haklarımıza el uzatıldığında boynunu eğmemiş, dişe diş mücadele vermekten geri durmamıştır. 1967 yılının 13 Şubat’ında kuruluşu ilan edilen DİSK tarihi yazan, tarihi yaratan bir örgüt olabilmiştir.
İşçi sınıfının örgütlenme, toplu sözleşme, sendika seçme hakkına yönelik saldırıya 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişiyle yanıt vermiştir.
Hukuku, adaleti ortadan kaldıran, evrensel hukuk ilkelerini yok eden, yargılamayı savunmasız bırakan, işkenceyi ve işkenceciyi kollayan, vatandaşı devletin karşısında potansiyel suçlu gören DGM’lere karşı etkili bir kampanya ile karşı durmuştur.
Yaşam hakkımıza yönelen acımasız, vahşi faşist saldırılara, kitle kıyımlarına karşı Faşizme İhtar Eylemiyle yaşam hakkı savunulmuştur.
Yalnızca üyelerinin, işçi sınıfının değil emekçi tüm halk kesimlerinin, yoksul köylülerin de taleplerinin, haklarının yanında yer almış, gerektiğinde alanlara çıkmıştır.
Demokrasi, özgürlük, barış DİSK’in kuruluşundan itibaren vazgeçilmez mücadele ilkeleri olmuştur. Bu ilkeleri savunduğu için DİSK suçlanmış, yargılanmış, çalışmalarından alı konulmuş ama yolundan dönmemiştir.
Dün DİSK’i görüşleri nedeniyle suçlayanlar ise bugün bu görüşleri hiç sıkılmadan demokratik bir ülkenin vazgeçilmez kurulları olarak dillerinden düşürmez olmuştur.
Tarih DİSK’i her yönüyle haklı çıkarmıştır. DİSK’i engelleyebileceklerini, DİSK’in görüşlerini yok edebileceklerini zannedenler yanılmışlar, hatta tarihten silinmişlerdir.
Bugün DİSK her türlü saldırıya, engellemeye, suçlamaya, karalamaya karşın dimdik ayaktadır.
12 yıl DİSK’i cezaevlerinde tutarak, yargısız infazlarla, ellerindeki her araçla karalayarak işçi sınıfınından koparacaklarını düşünenler, 1992’de yeniden başlayan mücadelemizde hızla büyümemiz karşısında şaşkınlığa düşmüşlerdir.
DİSK hep işçi sınıfının örgütü olmuştur, hiç bir partinin, hiç bir iktidarın ne ön ne de arka bahçesi olmamıştır. İşçi sınıfı DİSK’in içinde kendi kararlarını özgürce alabilmiş, kendi temsilcisini, yöneticisini özgürce seçebilmiştir.
DİSK ülkemiz, halkımız, işçi sınıfımız için en iyiyi, en doğruyu talep etmekten geri durmamıştır. Özel sektörde örgütlü olmasına rağmen, bir talan ve yağma siyaseti olan özelleştirmelere karşı durmuştur. Kayıtdışı ekonomiyle mücadeleyi gündeme ilk kez taşıyan ve gündemden düşmemesi için uğraş veren bir örgüt olmuştur.
Sosyal devleti çökertmeye dönük girişimlere karşı direniş ateşi yakan, hastanelerimizi korumak için yola çıkan yine DİSK’tir. Emeklilik hakkımıza yapılan saldırılara karşı direnmiş, unutulan, görmezden gelinen emeklilerin sorunlarına sahip çıkmış ve örgütlenmeleri için öncülük etmiştir.
Demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine yönelen her tehdit karşısında yılmadan, yorulmadan inançla dikilmiş, inanç özgürlüğüne, laik sisteme sahip çıkmıştır.
Haksızlığa uğrayan her kim olmuşsa yanında DİSK’i bulmuştur. Tüketici haklarından çevre hakkına her alanda duyarlılık göstermiş, güç birliği ile örgütlü bir toplum ile zorun, zorbalığın aşılabileceğini göstermiştir.
38 yıllık mücadele tarihine bir çok ülkenin yüzyıllık serüvenini sığdırmış, ülkemizde ve dünyanın hemen her yerinde takdirle anılmıştır. İnsanlığın en büyük kıyımlarına neden olan savaşlara karşı, barışın egemenliği için ilk öne çıkanlar arasında DİSK sayılmıştır.
DİSK bir sınıf örgütü olarak insanı temel alan, özgürlüğü, barışı ve demokrasiyi vazgeçilmez sayan bir yaklaşımla yürümüştür. İşte bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun yardım eli bekleyenlere sınıf dayanışmasını göstermekte tereddüt etmemiştir. Marmara depreminde bizim için koşanları unutmamış, bugün ihtiyacı olanlara da elini uzatmaktan kaçınmamıştır.
DİSK Yönetim Kurulu, son yüzyılın en büyük felaketini yaşayan Güney Asya’ya ülkemizin emekçilerinin dayanışmasını gösterme kararı almış ve 38. kuruluş yılımız bu amaca adanmıştır.
Tüm gelirleri depremzedelere verilmek üzere “Marmara’yı unutma, Güney Asya’ya elini uzat!” başlığı altında bir dayanışma gecesi düzenlenmiştir.
Kararımız doğrultusunda tüm resmi işlemlerin tamamlanmasının ardından deprem ülkesi olduğumuz gerçeği, Hakkari’de meydana gelen depremle bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Şimdi bu gece biraz daha anlam kazanmış ve hem Güney Asyalı hem de Hakkarili depremzedeler yararına bir dayanışma buluşmasına dönüşmüştür.
12 Şubat, Cumartesi günü My Showland gösteri merkezinde, Bakırköy Belediyesi, My Showland yönetimi, sanatçılar Arif Sağ, Tolga Sağ, Mustafa Erdoğan ve Mustafa Alabora’nın katkılarıyla yüreklerimiz, ellerimiz yardım bekleyenlere uzanacaktır.
Buraya yapılacak her katkı, her katılım anlamlıdır. Unutmamalıyız, doğanın felaketlerine, insanlığını unutmuşların saldırılarına karşı tek güvencemiz birliğimiz, örgütlülüğümüz ve dayanışmamızdır.
Kaynak: DİSK Basın Ajansı