Merhaba Arkadaşım Ne zamandır yazmak istiyordum sana.. Yaşadıklarını paylaşmak, umutlarını yeşertmen için yardımcı olmak istiyordum. Nasılsın diye sormuyorum çünkü nasıl bir durumda olduğunu tahmin ediyorum az çok… Şu an belki mezarına çiçek bile koyamayacağın bir sevdiğinin acısıyla bir köşede oturup düşünüyorsundur neler yaşadığını ve bunları neden yaşamak zorunda kaldığını; belki tüm inançlarını yitirmiş bir durumda […]
Merhaba Arkadaşım
Ne zamandır yazmak istiyordum sana..
Yaşadıklarını paylaşmak, umutlarını yeşertmen için yardımcı olmak istiyordum.
Nasılsın diye sormuyorum çünkü nasıl bir durumda olduğunu tahmin ediyorum az çok…
Şu an belki mezarına çiçek bile koyamayacağın bir sevdiğinin acısıyla bir köşede oturup düşünüyorsundur neler yaşadığını ve bunları neden yaşamak zorunda kaldığını; belki tüm inançlarını yitirmiş bir durumda sitem ediyorsundur Tanrıya, isyan ediyorsundur yaşadıklarına dair ne varsa…
Hatırlıyor musun? Ölümü avuçlarına alıp, kahramanca cephelere doğru koşuyordun, bağımsızlığına egemen olmaya çalışan düşmana karşı… Korkmadın! Düşmanın ne kadar güçlü olursa olsun yılmadın mücadeleden. Bütün sevdiklerini kaybetmeyi hatta kendi canından olmayı göze alarak, bağımsızlık ateşini kılıcın, sevgi ve umudunu da kalkanın olarak kuşandın; çocuklarına iyi bir gelecek bırakabilmek için…
Her ne kadar umudunu kaybetmiş gibi görünsen de unutma ki; her şeyin bittiği yerde bile umut vardır!
Belki diyebilirsin bana “Söylemesi basit.” diye. Hiçbir şey göründüğü kadar kolay gerçekleşmedi, diyebilirsin. “Sen savaş acısını tatmadın; yanmadı yüreğin senin, bizimkinin yandığı gibi…” diyebilirsin.
Doğrudur: ben sadece televizyon programlarında duydum feryatlarınızı,gazete sayfalarından okudum haberlerinizi. Haklısın; sizin yaşadığınız acıları. Sıkıntıları yaşamadım belki ama… bende savaş verdim, ben de mani olmak istedim “Savaşa hayır!” diyerek ve sadece ben değil, yüreğinde sevgi ve umut tohumlarını taşıyan herkes paylaşmaya çalıştı acılarınızı, duygularınızı ve umutlarınızı…
Bak yakında yeni yıl geliyor. Biliyorum; eskisi gibi beklemiyorsun bu sefer gelmesini, belki tarihini bile anımsamıyorsundur. Ama unutma ki hangi cesaretle cephede çalışma azmini bulabildiysen kendinde, şu anda da bu yaşadığın sıkıntıları aynı coşkuyla göğüsleyebilmelisin düşmana inat…
Sana savaşı unut demiyorum, hayır kesinlikle demiyorum. Her ne olursa olsun unutmayacağını da biliyorum.
Ama şu an bir köşeye çekilip gidenlerin arkasından harap olacağına topla kendini, kalk, diren ve umut tohumlarını yeniden yeşert.
Ve unutma ki, gelen her yıl içinde yeni umutları barındırır. Bir yazardan okumuştum. “Barış gelecek bu yıl, hem de bahara kalmadan. Bütün engelleri yıkıp parçalarcasına… öylesine gür, öylesine güçlüymüş bu kez. Barış gelecek bu yıl, beyaz bir kuşun gagasında, zeytin dallarında…”
Savaşsız, sömürüsüz, barış dolu bir dünya özlemiyle,
MUTLU YILLAR…
1-1-2005