208 bin üyesi, 100 şube ve 400 temsilciliğiyle Türkiye’nin en örgütlü sendikaları arasında yer alan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) son 14 yılda 100 binin üzerinde soruşturmaya maruz kaldı. Öyle ki yapılan her basın açıklaması, her eylem bir suç duyurusuyla karşılık buldu ve eğitim emekçileri ciddi hak gasplarıyla karşı karşıya kaldı. 100 bini […]
208 bin üyesi, 100 şube ve 400 temsilciliğiyle Türkiye’nin en örgütlü sendikaları arasında yer alan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) son 14 yılda 100 binin üzerinde soruşturmaya maruz kaldı. Öyle ki yapılan her basın açıklaması, her eylem bir suç duyurusuyla karşılık buldu ve eğitim emekçileri ciddi hak gasplarıyla karşı karşıya kaldı.
100 bini aşkın soruşturma açıldı
Özellikle 24 Aralık 1994 iş bırakma eylemi ardından soruşturmaların hızlandırıldığını belirten Eğitim Sen Genel Sekreteri Emirali Şimşek, ilk dönemlerde yöneticilere yönelik sürgünlerle başlayan cezalandırmaların üyelere yönelik keyfi uygulama ve baskılarla devam ettiğini belirtti. Siyasi partilerin mitinglerine katılma, basın açıklamaları, vizite ve iş bırakma eylemleri, düzenlenen çeşitli etkinlikler vb. birçok durum soruşturma konusu oldu. MHA’ya bilgi veren Şimşek, “Daha çok tabanı sindirmeye, bastırmaya yönelik cezalandırmalar yapıldı. Bizdeki kayıtlar açılan soruşturmaların 100 bini aştığını gösteriyor” dedi.
10-11 Aralık 2003 tarihinde gerçekleştirilen iş bırakma eylemine katıldıkları için 10 binin üzerinde kişi hakkında soruşturma açıldı. Sadece Eğitim Sen Genel Başkanı Alattin Dinçer hakkında açılan 100 adli, 40 idari soruşturma bulunuyor. Açılan soruşturmaların büyük bir bölümü takipsizliğe uğrarken, bir kısmına görevden uzaklaştırma, kademe durdurma, memuriyetten men, uyarı ve para vb. cezalar verildi.
Sürgün üye ve yöneticilerin kaderi olmuş
Eğitim Sen’in hazırladığı 2004 yılı raporuna gore birçok eğitimci 2004 yılında sendika üyesi olduğu için cezalandırıldı, 167 öğretmen sürgün edildi, 11 bin 31 eğitimci ise çeşitli nedenlerden dolayı yargılandı.
Genel Sekreter Emirali Şimşek, sürgünün Eğitim Sen’e yönelimlerin önemli bir parçasını oluşturduğunu belirterek, bu politikanın sendikayı etkisizleştirmek amacını taşıdığını söyledi. Eğitim Sen yetkilisi, il içi ve il dışına yaşanan sürgünlerin 2005 itibariyle geçmişe göre azalsa da devam ettiğini belirtti. Şimşek, “Üyelerin işlevsizleşeceği, sendikal faaliyetlerini yürütemeyeceği hatta can güvenliğini kaybedeceği yerlere sürgünleri söz konusu” diye konuştu.
Diyarbakır sürgünler açısından çarpıcı bir örnek. Son döneme kadar Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi başkanlığını yapanlar arasında sürgünden nasibini almayan yok gibi. Özellikle 2002-2003 yılında anadilde eğitimle ilgili Medya TV’ye yaptıkları açıklamalardan dolayı birçok kişi meslekten men ile karşı karşıya kaldı. Kesin bir rakam veremeyecek kadar çok sürgün yaşandığını belirten Şimşek, “Şubelerimizdeki sürgün sayısını tespit edemiyoruz. Hatırlanamayacak kadar çok sürgün var” dedi.
Kapatma davası 21 Şubat’ta
Eğitim Sen hakkında tüzüğünde “anadilde eğitim hakkı”nı savunduğu için açılan kapatma davası Ankara 2. İş Mahkemesi’nde 21 Şubat’ta görülecek. “Anadilde eğitim ülkeyi böler” denilerek Eğitim Sen hakkında verilen karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. Davaya duyarlılığın arttırılması için Eğitim Sen, Türkiye’deki demokratik kitle örgütü, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Avrupa’daki emek örgütleriyle de diyalog içinde.
Şimşek, “Beklentimiz özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi aldığı bir süreçte artık anadilde eğitimin, Kürtçe’nin problem edilmemesidir. Eğitim Sen’e yönelik bu dava, temelinde Kürt sorununa yaklaşımla ilintilidir. Eski red ve inkar politikalarında ısrar etmek Türkiye’de toplumsal barışı ve demokratikleşmeye ket vuracaktır. Davaya ilişkin ciddi bir kamuoyu oluşacağını bekliyor ve her çevreden destek bekliyoruz” diye konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Haber Ajansı