HE: Macit Yiğitbaş’ı Irak’a gitmeye zorlayan koşullar neydi? GY: Tabii ki ekonomik koşullar. Daha önce Urfa’ya meyve-sebze taşımacılığı yapıyordu. Bütün Türkiye’yi sarsan kriz sonrası abim, büyük borçlar altına girmek zorunda kaldı. Her geçen gün borçlar kat be kat artıyordu. En son vergi borcu 10 milyara dayanmıştı, Bağ-Kur borcu ise 16 milyardı. HE: Macit Yiğitbaş hangi […]
HE: Macit Yiğitbaş’ı Irak’a gitmeye zorlayan koşullar neydi?
GY: Tabii ki ekonomik koşullar. Daha önce Urfa’ya meyve-sebze taşımacılığı yapıyordu. Bütün Türkiye’yi sarsan kriz sonrası abim, büyük borçlar altına girmek zorunda kaldı. Her geçen gün borçlar kat be kat artıyordu. En son vergi borcu 10 milyara dayanmıştı, Bağ-Kur borcu ise 16 milyardı.
HE: Macit Yiğitbaş hangi firma ile çalışıyordu? Firma ile herhangi bir sözleşmesi var mıydı?
GY: Metaş’a bağlı Emirbaş nakliye şirketinde çalışıyordu. Bu şirkette Kuveytteki bir Amerikan şirketi olan PWC’nin taşeronuydu. Metaş Antakya’da bulunan araç sahiplerini kendi bünyesine alıp PWC’yle bağlantı kurdurtuyordu. Abimin Metaş ya da PWC ile herhangi bir sözleşme imzalayıp imzalamadığını bilmiyoruz. Ocak ayında bende Metaş vasıtasıyla Irak’a gitmiştim. Benimle herhangi bir sözleşme yapmamışlardı.
HE: Siz de abinizle Irak’a gittiğinizi söylediniz oradaki yaşam koşulları nasıldı, neler yaşamıştınız anlatabilir misiniz?
GY: Çok zor koşullar altında yaşıyorduk. Yeme, içme, yatma her şeyi arabada oluyordu. Doğru dürüst banyo yapamıyorduk. Sevkıyata çıkan insanlarda hep korku içindeydiler. Onun için çoğu şoför cesaret toplamak için viski içiyorlardı. Hatta bir ara bir şoför arkadaşımız Kuveyt’e geçerken yanın da viski bulundurduğu için iki üç gün gözaltında tutuldu. Bize yasaktı ama ABD askerleri su gibi içiyorlardı. Havanın çok sıcak olmasıyla beraber çok sık kum fırtınalarına yakalandık. ABD askerleri bizi korumuyorlardı. Düşünün 30 arabalık konvoya bir önden bir arkadan iki askeri araç ve içlerinde iki kadın iki erken olmak uzere dört kişilik bir koruma sağlıyorlardı. Bu korumalar da eğer halk tarafından bir taşlı saldırı varsa işe yarıyordu, silahlı saldırıda hemen kaçıyorlardı. Bir kere öyle bir saldırıya maruz kaldık. Konvoyun karşı yönünden gelen içinde Iraklı direnişçilerin bulunduğu iki jip, sıradan bütün konvoydaki araçları taradı. İki Hindistanlı öldü, çok sayıda yaralı ve hasar meydana geldi. Bende zaten o saldırıdan sonra aracı Kuveyt’e bırakıp geldim.
HE:Sizde aynı firmayla mı gitmiştiniz?Sizin herhangi bir sözleşmeniz var mıydı?
GY:Bende ayı firmayla gitmiştim.Bu firmayla herhangi bir sözleşme imzalamadım ama Kuveyt’teki PWC firması sefere çıkmadan önce üzerinde Arapça yazıların olduğu bir metin imzalatıyordu.Üzerinde ne yazıyor bilmiyordum ama söylenene göre gidişte oluşabilecek herhangi bir can güvenliği sorunu karşısında sorumluluğun şoföre ait olduğuna yönelik bir şeyler yazıyormuş. İster istemez imzalıyorsun yoksa seni sefere göndermiyorlar.
HE:Türkiye’ye gelişinizden sonra abiniz tekrar mı gitti?
GY: Evet .Geri gelişimiz son seferde uğradığımız saldırıdan dolayıydı. Ama ne yaparsın
buraya geldiğinde karşısında dağ gibi biriken bir borç vardı. Bir bakıma yaşamak için ölmek…Yarışmak gibi bir şey. Rakibin ölüm, eğer o kazanırsa bu dünyadan göçüyorsun.Bunu bilerek gitmek o kadar zor geliyor ki insana bilemezsiniz.
HE: Ağabeyinizinin ölüm olayından sonra yetkililer sizinle ilgilendi mi?
GY: Yetkili kim,onu da bilmiyoruz ki! Firmanın cenazeyi teşhis etti, kaymakam da baş sağlığı diledi. Başka herhangi bir yardım yok. Abimin hiçbir özel eşyası gelmedi, 1000 doları vardı yanında gelmedi, son aylığı vardı gelmedi, sigortası yatırıldı mı yatırılmadı mı bilmiyoruz.
HE: ABD’nin Irak’ta yaptıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?
GY: Soyguncu! Bakın size çok ilginç bir ayrıntıdan bahsedeyim. ABD karargahlarına 30 ton kapasiteli tırlara 500kg lık yük bindirip gönderiyorlar.Fatura (yükün karşılığı bin dolar civarı) olarak 25 bin dolar yazıyorlar. Bu para daha sonra Amerikan PWC şirketi tarafından Irak’tan tahsil ediliyor.Bunun yanında az yüklü daha çok sayıda araç göndererek trafiği yoğunlaştırarak Iraklıların gözünde durum sıradan oluyor. Bir de olası bir saldırıda daha fazla malın kaybını engellemek istiyorlar. Ama hepsi boşuna er yada geç Amerika orda kaybedecek. Her geçen gün oralara dışardan direnişçiler geliyor. Bir de adamlar ülkelerini savunuyorlar.
HE: Hükümete söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
GY: İlk başta vergi borcumuz af edilsin yada özel bir ödeme imkanı yaratılsın. İkincisi Irak’a geçişleri yasaklasın orda bulunan Türkler geri getirilsin, ülkemizde iş imkanları yaratılsın.