HE:Yahya Dönmezbaş’ın Irak’a gitme nedeni neydi? DD: Yüksek miktarda borçlu vardı ve işsizdi. Tek çıkar yolu Irak’a gitmekte bulmuştu.Yoksa hiç kimse bile bile ölüme gitmez. Irak’a gitmeyi geçici bir çözüm olarak görüyordu. HE: Hangi firmayla çalıştı? DD: Metaş.Bu bir Türk firmasıydı ama Kuveyt’teki ABD firmalarından birinin taşeronuydu. Metaş sahibi Mehmet Ateş araba kiralıyor ve Kuveyt’teki […]
HE:Yahya Dönmezbaş’ın Irak’a gitme nedeni neydi?
DD: Yüksek miktarda borçlu vardı ve işsizdi. Tek çıkar yolu Irak’a gitmekte bulmuştu.Yoksa hiç kimse bile bile ölüme gitmez. Irak’a gitmeyi geçici bir çözüm olarak görüyordu.
HE: Hangi firmayla çalıştı?
DD: Metaş.Bu bir Türk firmasıydı ama Kuveyt’teki ABD firmalarından birinin taşeronuydu. Metaş sahibi Mehmet Ateş araba kiralıyor ve Kuveyt’teki asıl firmayla sözleşme yapılmasını sağlıyor. Bir bakıma aracı konumunda. Bu da yasal olarak sorumluluğunun Kuveyt’teki firmaya ait olmasını sağlıyor. Buradan giden şoförün pasaport fotokopisi alınarak Kuveyt’e gönderiliyor ardan da vize alınıyor. Bu işleyiş kafamızı epey karıştırmıştı.Yani yasal olarak muhatabımızın kim olduğunu bilmiyoruz. Antakya’daki firma mı? Kuveyt’teki şirket mi? ABD mi?
HE: Irak’ta ne gibi sıkıntılar yaşıyordu?Bir bilginiz var mı?
DD: Kendisi Amerikalı askerlere gıda taşıması yapıyordu.Bu sevkıyatta Kuveyt üzerinden Irak’taki ABD karargahlarına yapılıyordu. Irak’a giderken 60-70 araçlık konvoyla, 3 zırhlı ABD araç ve helikopter korumasıyla gidiyorlar. Fakat sevkıyat yapıldıktan sonra dönüşlerde hiçbir güvenlik önlemi alınmıyormuş. ABD için önemli olan şoförün güvenliği değil taşıdığı gıdanın güvenliğiymiş. Yahya da sevkıyattan dönerken kaçırılarak öldürülmüş.
HE: Şirket güvenlik konusunda herhangi bir önlem alıyor muydu? Saldırlar sonrası bir tazminat ödüyor mu?
DD: Şirket güvenlik adına herhangi bir önlem almıyor. Saldırı sonrası da herhangi bir tazminat da ödemedi. Hatta “can güvenliği sorumluluğunu üzerime alıyorum” şeklinde belge imzalattığı da söyleniyor.
HE: Siz Yahya Dönmezbaş’ın kaçırıldığını nerden öğrendiniz?
DD: Televizyonda gördük. Zaten bir gün sonra ölüm haberi geldi.
HE: Devlet yetkililerinden ilgilenen oldu mu?
DD: Hayır, kesinlikle olmadı. Olaydan sonra Irak Konsolosluğu ile bağlantı kurmamız üç gün sürdü. Ne dış işleri bakanlığı ne başka bir kimse arayıp sormadı. Baş sağlığı bile dilemediler. Devletten gördüğümüz tek şey cenaze gelirken trafik polisinin yolu trafiğe kapatması oldu.
HE: Amerika’nın Irak’ta bulunmasına ne diyorsunuz?
DD: Sözde demokrasi getirecek diye geldi. Saddam yönetiminden daha beter işler yapıyorlar. Türkiye’deki işçiler de işsizlikten dolayı, fakirlikten dolayı ABD hizmetine girmek zorunda kalıyor. Onların çıkarları için nice işçiler öldü.
HE: Buradan hükümete söylemek istediğiniz bir şey var mı?
DD: Hükümet ölümü engelleyemedi. Yabancı ülkeler en ufak bir rehine olayında bile bırakın firmaları bütün askerini çekiyor. Hükümetten beklediğimiz tabii ki firmaları geri çekmesidir, oraya geçişi yasaklamasıdır. Ama biliyoruz ki ABD’ye bu kadar bağımlıyken neredeyse imkansız. Özel olarak da bir şey isterdim devletimden o da başsağlığı dilemeleri.