İlk gün ağırlıkla Avrupa’dan kurultaya davet edilen yabancı konukların konuşmaları dinlendi. Bu konuşmalardaki ortak vurgu güvencesiz çalıştırma biçimlerinin kadınlar arasında son dönemde iyice yaygınlaştırıldığı ile ilgiliydi. ETUC temsilcisi Fotini Sianou’nun “Avrupa Sendikal Hareketinde Kadın” konulu konuşmasında öne çıkardığı, nedenini çok da anlayamadığımız Avrupa Birliği vurgusu, bize TBMM’deki tartışmaları hatırlattı. LO (İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu) temsilcisi […]
İlk gün ağırlıkla Avrupa’dan kurultaya davet edilen yabancı konukların konuşmaları dinlendi. Bu konuşmalardaki ortak vurgu güvencesiz çalıştırma biçimlerinin kadınlar arasında son dönemde iyice yaygınlaştırıldığı ile ilgiliydi. ETUC temsilcisi Fotini Sianou’nun “Avrupa Sendikal Hareketinde Kadın” konulu konuşmasında öne çıkardığı, nedenini çok da anlayamadığımız Avrupa Birliği vurgusu, bize TBMM’deki tartışmaları hatırlattı. LO (İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu) temsilcisi Jenny Lindlend sendikaların yönetimlerinde kadınların daha aktif hale gelmesi gerektiğini, kadınların üyesi olduğu sendikalarda yönetim kademelerinde eşit biçimde temsil edilmesi gerektiğini, kendi ülkelerinde bunun mücadelesini verdiklerini ve %48 kadın üyeye sahip sendikalarda %50 temsil hakkı elde ettiklerinden bahsetti. TCO (İsveç Kamu Sendikaları Konfederasyonu) temsilcisi Jesicca Mann “İsveç’te Kadın Sorunu ve Politikaları” konulu bir sunum yaptı. Kadının Yaşam Boyu Eğitimi projesinin içeriği ile ilgili pratik bilgiler verdi. İLO Direktörü Gülay ASLANTEPE’nin konuşmasında ise KESK eleştirisi öne çıktı. Örneğin Küçük Yaşta Çalıştırılan Çocuklarla ilgili İLO çalışmalarına KESK’in hiç katkısının olmadığı, bu konuda TÜRK-İŞ’in KESK’ten daha duyarlı davrandığı, KESK veya Eğitim-Sen’in eğitimde özelleştirme uygulamaları ile ilgili olarak İLO’ya herhangi bir başvurusu olmadığını söyledi.
İkinci oturuma işçi sendikalarından kadın yöneticiler konuk ve konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmaların son derece dar ve sığ bir içerik taşıması nedeniyle ülkemizdeki milyonlarca kadın işçinin sorunları alanlar bir yana salonlara da taşınamamış oldu.(!)
İlk günün aşağıdaki konu başlıkları ile ilgili raporlar oluşturmak üzere atölyeler oluşturuldu.
*Kapitalist Küreselleşmenin Kadın Emeğine Etkileri
*Sendikal Örgütlenme,Olumlu Eylem ve Güçlenme Politikaları
*Siyaset ve Kadın
*Şiddet Savaş ve Militarizme Karşı Kadın Politikaları
*Kadın ve Kültür
Atelyeler en az 20 en fazla 40 kişiden oluştu. Her delege istediği atölyede görev aldı ve geç saatlere kadar sürdürülen çalışmalar sonucu ilgili raporlar ortaya çıkarıldı.
İkinci gün atölye raporlarından üçü genel kurula sunularak delegelerin ve konukların bu konulardaki konuşmaları dinlendi. Günün ikinci oturumunda Dç.Dr. Meryem KORAY’ın “Kapitalist Küreselleşmenin Kadın Emeğine Etkileri” konulu sunumu etkileyici idi. Verilen önergelerin hemen hemen hepsinin hiç tartışılmadan kabul edilmesi Kurultay’ın dikkat çeken yanlarından biri oldu. En çok tartışılansa 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” mü yoksa “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”mü olduğu idi.(!) Bu konuda verilen önerge, tartışmaların tıkanması nedeniyle geri çekildi.
Kurultayın dikkat çeken önemli yanlarında bir diğeri ise “Kürt Kadını”vurgusunu taşıyan önerge ve konuşmaların fazlalığıydı.
Kurultaya Eğitim-Sen dışında diğer sendikaların örgütsel olarak hazırlanmadığı gözlendi. Hatta belirlenen delege sayısını bile kurultay salonuna taşıyamadıkları gözlendi.
Sonuç olarak KESK’in bütün eksiklikleriyle beraber bir Kadın Kurultayı örgütleyebilmiş olması kendi başına olumluydu.