2) IMF, DB ve DTÖ gibi küresel kurumların yanı sıra GATS (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) gibi anlaşmalar da kapitalist ülkelerle bağımlı ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkinin yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Neo liberal politikalar ve programlar asıl olarak borçlandırmaya dayanmakta ve a) Sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını hedefleyen serbestleşme politikalarını; b) Kamunun tasfiyesini öngören […]
2) IMF, DB ve DTÖ gibi küresel kurumların yanı sıra GATS (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) gibi anlaşmalar da kapitalist ülkelerle bağımlı ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkinin yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Neo liberal politikalar ve programlar asıl olarak borçlandırmaya dayanmakta ve a) Sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını hedefleyen serbestleşme politikalarını; b) Kamunun tasfiyesini öngören özelleştirme politikalarını, c) Ücretlerin ve sosyal harcamaların kısıtlanmasını içeren kemer sıkma politikalarını, d) Üretimin ve emeğin esnekleştirilmesini; emeğin örgütsüzleştirilmesini ve sendikasızlaştırılmasını içeren emek alanına yönelik politikalarını içermektedir.
3) Sosyalist üretim ilişkilerinin yansıması ve işçi sınıfının mücadeleleri sonucu kazanılan sosyal devlet uygulamalarından hızla vazgeçilmekte; özellikle çok gelişmiş emek haklarına sahip Avrupa Birliği üyesi ülkeler başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinde sosyal politikalarda ve emekçi haklarında daralmalar yaşanmaktadır.
4) Türkiye yeniden yapılanma sürecine 24 Ocak kararları ile girmiş ve piyasa ekonomisine geçiş askeri darbe koşullarında başlatılmıştır. Yabancı sermayeye tanınan ayrıcalıklar ve avantajların kapsamı genişletilmiş; borçlanmaya ve özelleştirmeye dayalı bir ekonomik model tercih edilmiştir.
5) IMF ve Dünya Bankasının neo-liberal programları, MAI, MIGA, Uluslar arası tahkim, GATS gibi anlaşmalar devreye konulmuştur.
6) Yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlik büyümüştür.
7) Başta eğitim, sağlık olmak üzere kamu hizmetlerine ve kamu yatırımlarına ayrılan paylar düşürülmüş; kaynaklar borç faizlerine ve silahlanma giderlerine aktarılmıştır.
8) Çalışma yaşamını esnekleştiren ve örgütsüzleştiren uygulamalar, fiilen ve yasal olarak başlatılmıştır.
9) Kamu reformu adı altında Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Kamu Personel Yasası, sosyal güvenlik reformu, yerel yönetimler yasaları gibi bir dizi yasal düzenleme gündeme getirilmiş; kamudaki çalışma yaşamının esnekleştirilmesine ve örgütsüzleştirilmesine yönelik girişimler hızlanmıştır. Bu yapılanma sonucu en çok kadın emeği olumsuz etkilenecektir.
10) Sermaye serbest dolaşımını sağlayarak sınırları kendisi için kaldırmakta; emekçiler için ise, sınırlar varlığını korumaktadır. Kısacası sermaye küresel boyutta yapılanırken; emek, sınırlar içine hapsolmakta, küresel yapılanmasını gerçekleştirememektedir.
11) Küresel kapitalist politikalar, doğa üzerinde büyük tahribatlar yaratmakta, insanın doğadan koparılması ve kara dayalı emek süreci, insanda yabancılaşmayı getirmiş; yabancılaşma ise en çok kadını etkilemiştir. Doğal dengeden kopan kadın, bir kimlik bunalımı yaşayarak iradesi kırılmıştır.
12) Küresel kapitalizm tarım alanını da etkisini göstermekte, gelişmiş ülkeler kendi tarım ürünlerin de destekleme politikasını uygularken azgelişmiş ülkelerde tarım üzerindeki desteklemelerin kaldırılmasını istemektedir. Dolayısıyla ülkemizde de tarım politikalarına da müdahaleler olmuş; pancar, tütün, fındık, buğday vb. uluslar arası ölçekte sanayi bakımından önem arz eden alanlarda kısıtlamalara gidilmiş üreticiler mağdur edilmiştir.
KADIN EMEĞİNE YANSIMALARI :
1) Neo-liberal politikalar, tüm dünyada yoksulluğu, işsizliği ve gelir dağılımı adaletsizliğini derinleştiren, ücretleri gerileten, örgütlülüğü zayıflatan sonuçlar üretmiştir. Bu politikalarla sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, çocuk ve yaşlıların bakımı gibi sosyal hizmetlere ayrılan bütçe daralmış, sosyal devletin yükümlülükleri arasında yer alan hasta, yaşlı, çocuk bakımı vs. hizmetler, kadın emeğine yüklenmiştir. Artan yoksullaşma ile birlikte cinsler arası eşitsizlik ve ayrımcılık artmıştır. Ayrıca köktendincilik ve milliyetçilik körüklenmiştir.
2) Çok uluslu şirketler, esnek üretim sistemini kullanarak, kısmi ve geçici çalışma yapabilecek işçilerinin sayılarını da artırmışlardır. Ücretlerin düşük tutulmasıyla maliyetleri düşürmek, istihdam edilen işgücünü azaltmak ve geçici nitelikteki işgücünü daha çok kullanmak, rekabeti kolaylaştıracak stratejiler olarak benimsenmiştir. Sermaye, kadın emeğinin bol, ucuz ve örgütsüz olduğu coğrafyalara doğru akmıştır.
3) Gelişmiş ülkelerde üretimin ülke dışına taşınamadığı durumlarda ise, yerli işçilerin yerine göçmen ve kadın işçileri işe almak, yine bir düşük maliyet stratejisi olarak kullanılmakta, sonuçta kendi içerisinde bir üçüncü dünyalaşmayı yaratmaktadır.
4) Çok Uluslu Şirketler bir yandan fabrikalarını kayıt-dışı serbest bölgelere taşırken bir yandan da yeterli performansı gösterecek bir taşeron ağı oluşturulmuştur. Böylece üretim süreçleri parçalanmıştır. Dünyadaki Serbest Ticaret ve Üretim Bölgelerinde 27 milyon kişi çalışmakta ve bunun %90″ını kadınlar oluşturmaktadır.
5) Kadınların işgücü piyasalarında ikinci konumda ve geçici olarak görülmesi, bu süreçte işten çıkarılanların çoğunun kadın olmasına yol açmış, kadınların düşük olan ücretleri daha da düşmüştür. Eğitim ve sağlık gibi kamu alanlarının özelleştirilmesi; kadının hane içindeki konumunu güçleştirirken, hizmet sektörlerinde çalışanların çoğunun kadın olması; işsiz kadın sayısının artmasını da beraberinde getirmiştir.
6) Kadınlar bir önceki dönemde kazandıkları hakları kaybetmiş ve örgütlü ve iş güvenceli alanlardan esnek çalışma biçimlerine geçmişlerdir. Bu durum kadınları emekliliklerinde de olumsuz etkilemektedir.
7) Neo-liberal politikaların dayattığı tarım politikaları, savaşların yol açtığı göçler, özelleştirme politikaları ve üretim süreçlerinin parçalanması çok sayıda kadının kayıt dışı sektörde çalışmak zorunda bırakmaktadır. Sigortasız, güvencesiz, örgütsüz, düşük ücretli, çalışma zamanı çoğu zaman belirsiz ve uzun, çalışma koşulları kötü olan kayıt dışı sektörde kadınların yığıldığı alanlar; eve sanayiden iş alma, temizliğe gitme, çocuk ve hasta bakma, konfeksiyonda çalışma; evde yemek, örgü, dantel, dikiş yapma gibi kadının kadınlık rollerinin devamı niteliğinde kabul edilen işlerden oluşmaktadır. Kayıt dışı çalışma düzeni, kadın emeğinin ücretini düşürürken, sosyal güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle emeklilik ve sağlık hakları da gasp edilmektedir.
8) Kadınların düşük ücretli, az beceri isteyen, kısmi zamanlı, geçici ve kayıt dışı işlerde istihdamı var olan kadın erkek ücret eşitsizliklerini daha da artırmıştır.
9) Kayıt dışı sektör demek devlet açısından vergisini ödememek, işçiler açısından ise; örgütsüzlük, düşük ücret, sosyal güvenceden, çalışma mevzuatının koruyuculuğundan yoksunluk, uzun çalışma süresi, sağlıksız çalışma koşulları vb. demektir. Kayıt dışılığın önemli bir özelliği de çalışanların çoğunluğunun kadın oluşudur. ILO rakamlarına göre Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki yaklaşık 70 ülkede 2000’den fazla işyerinde çalışan 27 milyon işçisinin %70 ile %90’ını kadınlar oluşturuyor.
10) Gelişmekte olan ülkelerde tarım ve hayvancılık bir yandan uluslararası rekabet karşısında çökerken, tarıma verilen kamusal destekler kaldırılmış ve tarımsal iş gücü azalmıştır. Bu gelişme en çok ücretsiz aile işçisi konumunda tarımda çalışan kadınları etk
ilemiştir. Kadının tarım kesiminde iş gücüne katılımı büyük ölçüde azalmıştır.
11) Küresel kapitalizm için iktisaden önem taşımayan ev işleri ve çocuk bakımını üstlenen milyonlarca kadının sosyal refahı da kapitalist küreselleşme sürecinde gündem dışına itilmiştir.
12) Küresel kapitalizmin yarattığı işsizlik ve yoksulluk dünyanın pek çok yerinde kadınları seks sektörünün hedef kitlesi haline getirmektedir. Devlet, genelevlerden vergi alarak, resmi politikada fuhuşu kabul etmekte; engellemek üzere tedbirler almamaktadır.
13) Türkiye’de 1980’den sonra değişen ekonomik politikalar sonucu ekonomide çok az istihdam olanağı yaratılmış, her 13 kadına karşılık 87 erkek işe girmiştir. Türkiye’de kadınların %17’si özel sektörde çalışırken, %9’u ise kamu kesiminde çalışmaktalar ve sayıları da 1 milyon 461 kişiye ulaşmış durumdadır. Geriye kalan 3 milyon 927 bin kadın ise kayıt dışı çalışmaktadır. Sosyal güvenlik hakkından iş güvencesinden yoksun, esnek çalışma koşullarında çalışan kadın oranı ülkemizde toplam kadın işgücünün %37’sini oluşturmaktadır.
14) Kadın işgücünün halen en yoğun olduğu sektör tarım sektörüdür. 1999 yılı verilerine göre kadınların %66.3’ü tarım kesiminde çalışmaktadır. Tarım sektöründe çalışan her 100 kadının 60’ı ücretsiz aile işçisi konumundadır. Hizmet sektörü %22.4 ile kadınların en çok istihdam edildikleri ikinci sektördür ve bu sektörde son yıllarda kadın lehine önemli artışlar kaydedilmiştir. Bu artış, hem bu sektör kapsamına giren iş alanlarının genişlemesiyle hem de bu sektördeki bazı işlerin “kadın işleri”, “kadına uygun iş alanları” olarak değerlendirilmesi ile açıklanabilir.
15) 1999 yılında sanayi sektöründe kadın işgücü %11.3 oranında yer almıştır. Kadın emeğinin “ucuz” emek oluşu, tekstil, hazır giyim, gıda ve tütün gibi emek yoğun sanayi dallarında daha fazla tercih edilmesine neden olmaktadır. Özellikle imalat sanayisinde, kadın işgücünün teknolojik donanımına uyum gösterecek yeterli bilgiye, eğitime sahip olmamasının yanı sıra cinsiyetçi yaklaşım nedeniyle kadın emeği ikincil konumda görülmektedir.
16) Yoksulluğun büyümesiyle, daha önce çalışmayan çocuklar, yaşlılar, emekliler ve kadınlar ek gelir kazanma yollarını aramaya başlamışlardır. Kadınlar formel sektörden, informel sektör işlerine yönelmişlerdir. Ev dışında hizmetçilik ve gündelikçilik, çocuk bakıcılığı yapan, temizlik işlerinde çalışan kadın sayısını artırmıştır.
17) Sosyal güvenlik hakkına sahip kadınların oranı sadece % 27’dir. Kadınlar erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen aynı ücreti alamamaktadır. 2001 yılı SSK verilerine göre, kadınlar ortalama %12 az ücret almaktadırlar.
18) Türkiye’de kamu yönetimi reformu ile birlikte eğitim, sağlık gibi hizmet alanlarını piyasa koşullarına açma girişimleri hızlanmıştır. Böylelikle sosyal devlet vatandaşlarına karşı yerine getirmesi gereken yükümlülüklerden kurtulmuş olacaktır. Diğer yandan kamu hizmetlerinde eğitim ve sağlık kadının en çok istihdam edildiği alanlardır. Personel rejimi reformu ile kamu emekçisi kadınların büyük bir bölümünün serbest piyasanın çalışma koşullarına tabi çalıştırılması gündemdedir. İş güvencesinin kaldırılmasının hedeflenmesi, ayrımcılığa yol açan performans sistemi ve mevcut sosyal hakların ortadan kaldırılması, kamu çalışanı kadınlar için büyük bir tehdittir.
19) Dünyadaki ve ülkemizde bu gelişmeler rağmen emekçiler kendi alternatif örgütlerini yaratmaktadırlar. Dünya ölçeğinde informel sektörde örgütlenmeler olduğu bir gerçektir. Sendikal harekete de ivme kazandıran bu örgütlenmelerin en bilineni Hindistan’da SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü) SEWA, 1/3’ü ev eksenli çalışan kadınlar, üçte ikisi de sokak satıcıları olan 350 bin üyeli ILO düzeyinde tanınan bir örgüttür. Yine Portekiz’de 500 bin nüfuslu bir ada olan Maderia’da 1972’lerden beri ev eksenli çalışan işçileri de örgütleyen nakış işçileri sendikası, bu işçilerini toplu sözleşme kapsamına alarak, işsizlik sigortası ve emeklilik haklarını da elde etmiştir.
Türkiye’de de bu alanda örgütlenme çalışmaları vardır. Bu örgütlenmeler HomeNet (Uluslar arası ev eksenli çalışanlar iletişim ve dayanışma ağı) adı altında 38 ülkeden 70 kadar örgütün birleşmesiyle oluşmuştur.
ÖNERİLER :
Kapitalist küreselleşme, yeryüzündeki sınıfsal, bölgesel, ulusal ve cinsel eşitsizlikleri derinleştirirken, kadınların daha fazla yoksullaşması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle;
1- IMF ve Dünya Bankası programlarından vazgeçilmeli; yoksulları ve kadınları hedefleyen sosyal bir program yürürlüğe konulmalıdır.
2- Kaynaklar, borç faizleri ve silahlanma giderleri yerine yoksullar ve kadınlar için kullanılmalıdır.
3- Nitelikli, eşit, ulaşılabilir, parasız kamu hizmetleri için başta eğitim, sağlık, sosyal güvenlik olmak üzere kamu hizmetlerine ayrılan paylar yükseltilmeli; IMF Bütçesi değil, sosyal bir bütçe oluşturulmalıdır.
4- Kamu reformu adı altında, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda devleti yeniden yapılandırma; kamu hizmetlerini ticarileştirme adımlarından ve yasal düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
5- Toplu sözleşmeli, grevli sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılmalı; çalışanların ortak örgütlenmesine olanak sağlayacak özgürlükçü ve demokratik bir çalışma yaşamı esas alınmalıdır.
6- Kadın emeğinin ikincil ve geçici emek olarak görülmesini engelleyecek politikalar geliştirilmeli; sözleşmeli personel, esnek çalışma, özelleştirme, taşeronlaştırma gibi uygulamalara son verilmeli; kadınların demokratik bir planlama ile iş güvenceli istihdamları sağlanmalıdır.
7- Cinsiyetçi işbölümüne hizmet eden yasal düzenlemeler kaldırılmalı; cinsiyetçi iş bölümünün pekişmesine hizmet eden erkek egemen anlayışa karşı bilinç yükseltici eğitim çalışmaları yapılmalı, kadına yönelik pozitif destek politikaları oluşturulmalı, temel ücret ve asgari ücret belirlenirken, ev içi emeğin görünür kılınması için “Görünmeyen emek sesini yükselt kampanyası” başlatılmalıdır.
8- Ağırlıklı olarak kadın ve çocukların çalıştığı kayıt dışı sektörlerde (eve iş verme, evde hizmetçilik ve gündelikçilik, çocuk bakıcılığı, işyerlerinin temizliği) uygulanan yeni emek kullanımına ilişkin koruyucu yasaların çıkarılması ve çalışanların sosyal güvenceye kavuşturulması konusunda devlet politikaları geliştirilmelidir.
9- Kayıt dışı ve düzensiz olan alanlarda çalışan kadınların sendikal alanda örgütlenmesi konusunda politikalar geliştirilerek uluslararası emek örgütleriyle işbirliği yapılmalıdır.
10- Gizli işsiz, ücretsiz aile işçisi konumunda, sosyal güvenceden yoksun olarak tarımda çalışan kadınların emeğinin görünür kılınmasına ilişkin politikalar geliştirilmelidir.
11- Hükümetler, çalışma hayatı ile ilgili yasalar konusunda, uluslararası normlara uymalıdır.
12- Özelleştirme uygulamalarından vazgeçilmeli, kamu yatırımları artırılmalıdır.
13- Yerel yönetimlere bağlı istihdam alanlarında cinsiyetçi olmayan istihdam politikalarının uygulanması yönünde çalışmalar yürütülmelidir.
14- Ev işlerinin yerel yönetimler tarafından toplumsallaştırılmasının sağlanması konusunda destek projeleri üretilm
elidir.
15- Toplumsal ve ekonomik karar alma mekanizmaları, kitlelerin yiyecek, barınma, sağlık, eğitim, sıhhi yaşam koşulları, kültürel gelişim gibi gereksinimlerini içerecek biçimde demokratikleştirilmelidir.
16- Kapitalist küreselleşmeden olumsuz etkilenen başta işçi, kamu emekçisi, köylü, işsiz olmak üzere tüm toplumsal katmanların, kapitalist küreselleşme karşıtı hareketlerle dayanışma ve işbirliği yükseltilmelidir.
17- Uluslar arası sermayenin karşısında emek cephesinde dayanışmanın geliştirilmesini, ortak mücadele platformlarının devamlılığının sağlanmalıdır.
18- Küresel politikaları hayata geçiren tüm uluslararası kurumlara ve antlaşmalara karşı mücadele edilmeli ve politika geliştirilmelidir.
19- Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Yerel Yönetimler Yasası, Personel Rejimi Reformu Yasası, İş Yasası gibi genelde tüm emekçileri özelde kadınları köleleştiren bu saldırı yasalarına karşı KESK Kadın Kurultayı işçi kadınlarla mücadeleyi birleştirmeli; bu birleştirmeye ön adım olarak bir konferans örgütlenmelidir.
20- KESK bünyesinde çalışma birimi oluşturularak, Devlet Memurları Yasası, İş Yasası vs. çalışma yasalarında kadına ilişkin negatif ayrımcılık taşıyan hükümler açığa çıkarılmalı ve yeniden düzenlenmesine ilişkin çalışmalar yürütülmelidir.
21- KESK, GOP (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) ve emperyalist saldırılara karşı Ortadoğu ve Kafkasya’daki emek örgütlerinin kadın birimleri arasında en kısa zamanda bölgesel bir kadın toplantısı örgütlenmelidir.
22- Kapitalist küreselleşmenin yarattığı üretim süreçlerine bağlı olarak KESK; çalışanların ortak örgütlülüğünü sağlayacak politik mekanizmalar oluşturmalı ve örgütlenme modellerini yenilemelidir.
23- Formel sektörde esnek üretim modeli olan, çalışanlar arasında rekabeti artıran ve performans sistemini meşrulaştıran Toplam Kalite Yönetimine karşı mücadele esas olmalıdır. TKY uygulamalarının kadın emeğine yansımalarını açığa çıkaracak araştırma ve çalışmalar yapılmalıdır..
24- Yoksulluk, şiddet, savaş ve fuhuşa karşı bütün ülkelerin ve toplumların insanları ve halklarının hepsi eşittir ilkesiyle gerçekleştirilecek 2005 Dünya Kadın Yürüyüşüne KESK katılmalı ve ülkemizde örgütleyici olmalıdır.
25- KESK, küresel kirlenme, ekolojik dengenin bozulması ve sanayi artıklarının yarattığı çevre kirlenmelerine karşı uluslar arası eylemler gerçekleştirmeli; doğanın tahribatının engellenmesi ve insan sağlığına zararlı olan, genleri değiştirilerek üretilen organizmalar (GDO) ve tarım ürünlerinin üretimde tercih edildiği tarım politikalarından vazgeçilmeli için politikalar oluşturmalı ve mücadele yürütmelidir.
26- 15 yıllık savaş sonucunda yaşanan yoğun göç nedeniyle oluşan kent yönelimli gücün yarattığı tahrip edilmiş ve sokaklara kaydırılmış çocuklara yönelik rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı; sosyal, kültürel faaliyet ve eğitim alanlarının geliştirilmesi için politikalar üretilmeli, bu politikaların devlet politikası haline gelmesi için yasalaşma mücadelesi verilmelidir.
27- Üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin borçlarının silinmesi ve kaynakların kadınlar, çocuklar, yaşlılar için kullanılmasına yönelik uluslar arası çapta ortak eylemlilikler gerçekleştirilmelidir.
ACİL EYLEM PLANI OLARAK SUNULAN GÖRÜŞLER.
1- Kaynaklar, borç faizleri ve silahlanma giderleri yerine yoksullar ve kadınlar için kullanılmalıdır.
2- Kamu reformu adı altında, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda devleti yeniden yapılandırma; kamu hizmetlerini ticarileştirme adımlarından ve yasal düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
3- Toplu sözleşmeli, grevli sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılmalı; çalışanların ortak örgütlenmesine olanak sağlayacak özgürlükçü ve demokratik bir çalışma yaşamı esas alınmalıdır.
4- Cinsiyetçi işbölümüne hizmet eden yasal düzenlemeler kaldırılmalı; cinsiyetçi iş bölümünün pekişmesine hizmet eden erkek egemen anlayışa karşı bilinç yükseltici eğitim çalışmaları yapılmalı, kadına yönelik pozitif destek politikaları oluşturulmalıdır.
5- Kapitalist küreselleşmeden olumsuz etkilenen başta işçi, kamu emekçisi, köylü, işsiz olmak üzere tüm toplumsal katmanların, kapitalist küreselleşme karşıtı hareketlerle dayanışma ve işbirliği yükseltilmelidir.
6- Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Yerel Yönetimler Yasası, Personel Rejimi Reformu Yasası, İş Yasası gibi genelde tüm emekçileri özelde kadınları köleleştiren bu saldırı yasalarına karşı KESK Kadın Kurultayı işçi kadınlarla mücadeleyi birleştirmeli; bu birleştirmeye ön adım olarak bir konferans örgütlenmelidir.
7- KESK bünyesinde çalışma birimi oluşturularak, Devlet Memurları Yasası, İş Yasası vs. çalışma yasalarında kadına ilişkin negatif ayrımcılık taşıyan hükümler açığa çıkarılmalı ve yeniden düzenlenmesine ilişkin çalışmalar yürütülmelidir.
8- KESK, GOP (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) ve emperyalist saldırılara karşı Ortadoğu ve Kafkasya’daki emek örgütlerinin kadın birimleri arasında en kısa zamanda bölgesel bir kadın toplantısı örgütlenmelidir.
9- Formel sektörde esnek üretim modeli olan, çalışanlar arasında rekabeti artıran ve performans sistemini meşrulaştıran Toplam Kalite Yönetimine karşı mücadele esas olmalıdır. TKY uygulamalarının kadın emeğine yansımalarını açığa çıkaracak araştırma ve çalışmalar yapılmalıdır..
10- Yoksulluk, şiddet, savaş ve fuhuşa karşı bütün ülkelerin ve toplumların insanları ve halklarının hepsi eşittir ilkesiyle gerçekleştirilecek 2005 Dünya Kadın Yürüyüşüne KESK katılmalı ve ülkemizde örgütleyici olmalıdır,
11- KESK, küresel kirlenme, ekolojik dengenin bozulması ve sanayi artıklarının yarattığı çevre kirlenmelerine karşı uluslar arası eylemler gerçekleştirmeli; doğanın tahribatının engellenmesi ve insan sağlığına zararlı olan, genleri değiştirilerek üretilen organizmalar (GDO) ve tarım ürünlerinin üretimde tercih edildiği tarım politikalarından vazgeçilmeli için politikalar oluşturmalı ve mücadele yürütmelidir.
12- 15 yıllık savaş sonucunda yaşanan yoğun göç nedeniyle oluşan kent yönelimli gücün yarattığı tahrip edilmiş ve sokaklara kaydırılmış çocuklara yönelik rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı; sosyal, kültürel faaliyet ve eğitim alanlarının geliştirilmesi için politikalar üretilmeli, bu politikaların devlet politikası haline gelmesi için yasalaşma mücadelesi verilmelidir.
13- Üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin borçlarının silinmesi ve kaynakların kadınlar, çocuklar, yaşlılar için kullanılmasına yönelik uluslar arası çapta ortak eylemlilikler gerçekleştirilmelidir
KAPİTALİST KÜRESELLEŞMENİN KADIN EMEĞİNE YANSIMALARI ATÖLYE ÇALIŞMA GRUBU
Grup Komisyonu :
Selma GÜRKAN BES
Nurgül KAPLAN TÜM BEL-SEN
İlknur ÖZENÇ SES
Emel EMRE ESM
Uğurcan ALBAK YAPI YOL-SEN
Rahşan İNAL EĞİTİM-SEN
Sakine ESEN EĞİTİM-SEN
Çalışma Grubu Üyeleri :
Özgür KARAKAVAK MALATYA-SES
Türkan KAVLOĞAN MALATYA-SES
Fatma ŞAVLUKBAŞ ESKİŞEHİR-BES
Hülya ARI ARTVİN-BES
Rahime DEMİR KOCAELİ-EĞİTİM-SEN
Canan AŞAN ÇALAĞAN ANKARA-EĞİTİM-SEN
Selma SE