Gey-Lezbiyen İşçi Ağı olarak organize ettiğimiz, Gey-Lezbiyen İşçiler Buluşması’nı, “Çalışma Hayatında ve Sendikalarda Cinsel Yönelim Ayrımcılığına Hayır!” üst başlığıyla, 29-31 Ekim 2004 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdik. Buluşmaya, Ankaralı eşcinsellerin yanı sıra Batman, Gaziantep, Mersin, Sivas, Bodrum, İzmir, Denizli gibi çeşitli illerden 50 kişi katıldı. Üç gün süren Gey-Lezbiyen İşçiler Buluşmasında, işçi forumunun yanı sıra beş sunum […]
Gey-Lezbiyen İşçi Ağı olarak organize ettiğimiz, Gey-Lezbiyen İşçiler Buluşması’nı, “Çalışma Hayatında ve Sendikalarda Cinsel Yönelim Ayrımcılığına Hayır!” üst başlığıyla, 29-31 Ekim 2004 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdik. Buluşmaya, Ankaralı eşcinsellerin yanı sıra Batman, Gaziantep, Mersin, Sivas, Bodrum, İzmir, Denizli gibi çeşitli illerden 50 kişi katıldı.
Üç gün süren Gey-Lezbiyen İşçiler Buluşmasında, işçi forumunun yanı sıra beş sunum yapıldı. “Gey-Lezbiyen İşçi ve Memurlar İşyerlerinde ve Sendikalarda Neden Görünmezler?” sorusuna cevap ararken, çalışma hayatında, görünmezliğimiz oranında bir şiddetle her an yüz yüze kaldığımız bir kez daha ortaya çıktı. İş bulamama, işten atılma, aç-açık kalma, damgalanma korkusuyla gey-lezbiyen çalışanlar olarak, iş yerlerimizde cinsel yönelim
ayrımcılığı ve homofobiye karşı hangi yollarla ve nasıl mücadele edebileceğimizi bilemediğimizin farkına bir kez daha vardık. Gey-Lezbiyen işçi-memurlar olarak bireysel başa çıkma yöntemleri bulduğumuzu ancak bu yöntemleri şimdiye kadar birbirimizle paylaşmadığımızı fark ettik. Heteroseksüel çalışanların ve sendikalı arkadaşlarımızın işyerlerinde ve sendikalarda kendileri ile birlikte çalışan arkadaşlarından bazılarının
gey-lezbiyen olabileceğini düşünmedikleri özellikle vurgulandı. Böyle bir ortamda gey-lezbiyen işçi ve memurlar olarak şimdiye kadar çalışma hayatında ve sendikalarda yaşadığımız sorunları ortaya çıkaramadığımızın altı çizildi.
Ağ katılımcıları, “Gey-Lezbiyen İşçilerin Sendikal Mücadelesinde Uluslararası Deneyimler”, “İşçi Sınıfı Heteroseksüel mi: İşçi Mehmet ile İşçi Ayşe Grev Meydanında Nişanlanırken, Gey İşçi Ahmet ile Lezbiyen İşçi Hatice Ne Yaparlar?”, “Eşcinsel ve İşçi Olmak: Kaos GL Sürecinde Politikamız ve Pratiğimiz”, “Eşcinselliğin Sendikal Mücadele ile Ne İlgisi Var?
Gey-Lezbiyen Hakları Neden Sendikal Haklardır?” başlıklı sunumları yaptılar. KESK / Yapı-Yol Sen Başkanı M. Cengiz Faydalı ise “Sendikalar Ne İşe Yarar? Sendika ve Sendikal Mücadele – KESK Deneyimi” başlıklı bir sunum yaptı.
Nerden çıktı bu “gey-lezbiyen işçiler”?
“Eşcinsel ve işçi” şimdiye kadar pek birlikte düşünülen durumlar olmamıştır. İşçi, işsiz, memur, çalışan eşcinseller olarak Gey-Lezbiyen İşçi Ağı adı altında bir yıldır, örgütlenme ve bir araya gelme çalışmaları yürütmekteyiz.
Gey-Lezbiyen İşçi Ağı süreci açısından bu buluşma bir ilk olabilir ancak konu itibariyle aslında ilk sayılmaz. Çünkü on bir yıldır bu toplumda eşcinsellerin maruz kaldığı ayrımcılığa karşı söz üretmeye ve hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ayrımcılık, dışlama, damgalama ve her türden baskı, toplumun her alanında olduğu gibi çalışma hayatında da kadın ve erkek
eşcinselleri görünmez kıldı.
Gey-Lezbiyen İşçi Ağı olarak, bütün eşcinsellerin “şarkıcı” veya “modacı” olamayacağından hareketle her meslekte gey ve lezbiyen çalışanlar olduğunu kendi hayatlarımızdan biliyoruz. Hem eşcinsel hem işçi ve/veya memur olmanın utanılacak bir durum olmadığını söylüyoruz.
Buluşmada bir kez daha gördük ki gey-lezbiyenler, çalışma hayatının her alanında bulunuyor. Ofiste çalışanından fabrikada çalışanına, fındık bahçelerinde geçici işçi olarak çalışanından memuruna, genç bir işçiden ellisini geçmiş bir işçi emeklisine kadar geçmişte ve günümüzde her zaman var olduğumuzu gördük.
Gey-Lezbiyen İşçi Ağını yaratan on bir yıllık Kaos GL sürecimizde aynı gerçeği tecrübe ede geldik. Dönem dönem öğrenci gey ve lezbiyenler mücadele sürecinde daha görünür ve sayıca daha fazla olsalar da işçi, memur, çalışan gey ve lezbiyenler başlangıçtan bu yana Kaos GL sürecinde yer aldılar.
Bugün, otuzunu kırkını bulan gey ve lezbiyenler ile çalışan eşcinsel gerçeği daha da somutluk kazanmaktadır. 2001’de, “Peki Ya Eşcinsel İşçiler?” sorusuyla 1 Mayıs meydanlarına çıkan
Kaos GL, baştan bu yana kendisini öğrenci, işçi ve memur eşcinsellerden oluşan bir grup olarak tanımladı. 2002’de, Türkiyeli eşcinsellere, sendikaları ve çalışma hayatını, “Heteroseksizm ile Mücadelede Yeni Hareket Alanları” olarak önerdi ve bu alanlarda mücadele etmeye çağırdı. Çalışma hayatında ve sendikal alandaki cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edecek olanların doğrudan gey-lezbiyen işçiler olduğu gerçeği, Gey-Lezbiyen İşçi Ağını yarattı.
Çalışma hayatında ve sendikal mücadelede varoluşumuz ve emeğimiz gasp ediliyor:
Bugün emekli olan ve geçmişte hem çalışma hayatında hem sendikal mücadelede bulunmuş işçi arkadaşlarımızın deneyimleri, çalışma hayatındaki ablukanın bir an önce dağıtılması ve “eşcinsel ve işçi” tabusunun yıkılması gerektiğini bizlere bir kez daha gösterdi.
Bodrum’dan katılan işçi emeklisi, seksen öncesinde DİSK üyesi olduğunu, eşcinsel olduğu halde hep heteroseksüelmiş gibi görünmek zorunda kaldığını, bu durumun çok yıpratıcı olduğunu anlattı. DİSK’in gıda alanındaki sendikal mücadelesinde, DGM’lere karşı mücadelesinde her türlü sorumluluğu aldığı halde, eşcinsel olduğunu açık etmiş olsaydı hem sendika yönetiminden atılacağını hem işinden olacağını, bundan dolayı kendini gizlediğini
paylaştı. Kendini gizlemenin sonu olmadığını, maddi manevi açıdan çok yıpratıcı olan bu sürece artık bir son vermenin zamanının geldiğinin, belki de bu konuda bir seçim yapmanın gerektiğinin altını çizdi. Bunun için gey ve lezbiyen çalışanların ağ üzerinden birbirlerini bulmaları, deneyimlerini, yaşadıklarını, sıkıntılarını paylaşmaları konusunda ortaklaşıldı.
Gey-Lezbiyen İşçi Ağında bir araya gelen eşcinsel çalışanlar olarak deneyimlerimizi paylaşarak maddi ve manevi olarak birbirimizi güçlendirmek ve çalışma hayatında yaşanan cinsel yönelim ayrımcılığına karşı birlikte mücadele etmemiz gerektiği vurgulandı.
Yeni bir sendikal yaklaşım:
Mevcut sendikal mücadele, gey-lezbiyen işçi ve memurların sorunlarını gündemine almamaktadır. Sendika üyesi işçi ve memur eşcinseller, dışlanacakları, damgalanacakları korkusuyla heteroseksüel sendikacılara karşı sorunlarına ve kendi gerçekliklerine sahip çıkamamaktalar. Bununla birlikte Kaos GL sürecinde, sendikalarla kurmaya çalıştığımız doğrudan iletişim ve meydanlardaki doğrudan görünürlüğümüz sonucunda, gey-lezbiyen
hakları sendikal haklardır vurgumuz, sendikal alandan sınırlı da olsa bir karşılık buldu.
KESK deneyimini paylaşan Yapı-Yol Sen Başkanı M. Cengiz Faydalı, memurların sendikal mücadelesinin yeni bir döneme geldiğini ve mevcut sendikal anlayışlarla yol almanın artık mümkün olmadığını söyledi. Yeni bir sendikal anlayışla, kapitalizmden etkilenen her kesimin sorunlarını gündemine alan ve birlikte örgütlenmeyi hayata geçirebilen bir sürecin örülmesi gerekliliğinin altını çizen Faydalı, KESK’in mevcut haliyle toplumun diğer kesimleriyle
buluşmayı başaramadığını belirtti. Gey-Lezbiyenlerin sendikaları zorlaması gerektiğinin altını çizen Faydalı, kadınların sendikalardaki etkisi ve konumlarına dair tartışmaların bile hâlâ geri bir noktadan yapıldığını söyledi.
Memurların yaşadıkları süreci göz önünde bulundurduğumuzda aslında gey-lezbiyen çalışanlar olarak haklarımızı ve olanaklarımızı bilmediğimiz ortaya çıkıyor. KESK deneyiminin de gösterdi
ği gibi, başlangıçta memurlar da, yasal olarak hiçbir hakka sahip olmadıklarını düşünüyorlardı ancak haklarını, hayatın içinde doğrudan mücadele ederek yarattılar ve hem toplumsal alanda daha sonra hem de yasal alanda meşrulaştırdılar.
Memurların sendikal mücadelelerinde olduğu gibi gey-lezbiyen çalışanların da çalışma hayatında ve sendikalarda kendi meşruiyetlerini kendilerinin yaratacağı gerçeği ortaya çıkıyor. Gey-Lezbiyen çalışanların uluslar arası deneyimleri, özellikle İngiltere UNISON pratiğinde olduğu gibi, çalışma hayatının ve sendikaların doğrudan mücadele ile dönüştürülebileceğini göstermektedir.
Eşitlik ve adalet herkes için:
Günlük hayatımızın neredeyse yarısının geçtiği çalışma hayatında, gey-lezbiyen varoluşumuza ve emeğimize sahip çıkmanın gerekliliği, bunun mümkün ve kaçınılmaz olduğu “Buluşma”da ortaya çıktı.
Gey-Lezbiyen çalışanlar olarak, gasp edilen özgüvenimizi, maddi manevi dayanışmayla sendikal mücadele alanında da geri alabileceğimiz konusunda ortaklaştık. Gey-lezbiyen işçi ve memurları görünmezliğe mahkum eden şiddete karşı bireysel çıkışlar yerine, cinsel yönelim ayrımcılığının ve homofobinin çalışma alanları üzerinden tespiti ve deşifresi, başlangıçta bir yol olarak kabul edildi.
Gey ve lezbiyen çalışanlar olarak Gey-Lezbiyen İşçi Ağı’nda bir araya gelişimiz, çalışma hayatında ve sendikal mücadelede karşılığını bulacaktır. Çalışma hayatında ve mevcut sendikal alanda cinsel yönelim ayrımcılığına ve homofobiye karşı mücadele sadece gey-lezbiyen çalışanların sorunu olarak kabul edilemez.
Eşitlik ve adalet herkes için olacaksa, çalışma hayatında ve sendikalarda gey-lezbiyen çalışan gerçeği kabul edilmelidir.
Gey-Lezbiyen İşçiler Buluşması sonuç bildirgesini paylaşmanın heyecanı içindeyiz.
Dayanışmayla
Gey-Lezbiyen İşçi Ağı