Geçen hafta yaşanan faşist saldırılardan sonra, 11 Kasım Perşembe günü sabah saatlerinde okula geliş yolundan ilerici bir öğrenci, sivil polislerce gözaltına alındı. Öğrenciler, demokratik kitle örgütleri, sendika ve siyasi partilerin desteği ile bugün saat:11.00’de İHD Ankara Şubesinde saat:14.00’te DTCF ön bahçesinde bir basın açıklaması yaptı. basın açıklaması metni BASINA VE KAMUOYUNA Üniversiteler tarihi boyunca çeşitli […]
Geçen hafta yaşanan faşist saldırılardan sonra, 11 Kasım Perşembe günü sabah saatlerinde okula geliş yolundan ilerici bir öğrenci, sivil polislerce gözaltına alındı. Öğrenciler, demokratik kitle örgütleri, sendika ve siyasi partilerin desteği ile bugün saat:11.00’de İHD Ankara Şubesinde saat:14.00’te DTCF ön bahçesinde bir basın açıklaması yaptı.
basın açıklaması metni
BASINA VE KAMUOYUNA
Üniversiteler tarihi boyunca çeşitli baskı araçlarıyla abluka altına alınmaya çalışılmış ve bilimin merkezi toplumun gelişim dinamiği olma vasfının ötesinde sistemin ondan istediğini hayata geçirmek zorunda kılınmıştır. Bugün üniversiteler gerek YÖK, gerek siyasal iktidarla bir araç olarak kullanılmaya çalışılırken, gençliğin toplumsal duyarlılığı bir yaşam biçimi örgütleme çabası ne yazık ki kimi gerici gruplar tarafından engellenmeye çalışılıyor.
Bugün biz DTCF öğrencileri parasız, bilimsel demokratik eğitim istediğimiz için, başka bir dünyanın mümkün olduğunu bildiğimiz için susturulmaya, yetmediğinde gerici saldırılarla uysallaştırılmaya çalışılıyoruz. Bunun en yakın örneği 15 Ekim 2904 Cuma günü ırkçı propagandalarında, yönetimin bu propagandaya izin vermesinde, yemekhanede oruç tutmadıkları için hırpalanan dövülen öğrencilerde gördük.Yine bu kendilerine DTCF Ülkücüleri diyen grup 4 Kasım 2004 Perşembe günü laik-demokratik üniversitemizde düzenlemek istedikleri iftar yemeği öncesi okulumuza dışarıdan getirdikleri insanlardan özellikle de okula gelen ülkü ocakları başkanından destek alarak kesici alet ve silahlarla fakültemiz orta bahçesinde öğrencilere saldırdıklarını da gördük.
5 Kasım 2004’de bizler YÖK’e karşı alanlardayken yokluğumuzu fırsat bilip okul içerisinde gerici zihniyetlerini yaymaya çalışmalarının hemen sonrasında 6 Kasım 2004’de gençlik yine sokaktayken Cebeci’de pusu atıp 2 kişiyi bıçakladıklarında da bu gerici zihniyetin yaptıklarını gördük.
Bizler bugün sadece bir grup faşist zihniyetin yaptıklarıyla karşı karşıya değiliz. Bu zihniyetin üniversitelerimiz üzerine uygulamalarıyla da karşı karşıyayız. Bütün bu olaylarda polisle işbirliği yapma konusunda üstün çabalar gösteren dekanlık kendi fakültesinin öğrencilerini karşısına alarak ne kadar koruma amaçlı tavır sergilediğini ispatladı. Polisi fakültesinin içerisine sokarak gaz bombalarıyla üniversitenin zarar görmesine öğrencilerin can güvenliğinin tehlike altında kalmasına neden oldu. Tüm bunların yaşanmasına sebep olan dekanlık bizlerin eğitim hakkının engellendiğini ne kadar farkındaydı acaba? Bilim adamı olmak aydın kimliği taşımak bunları mı yapmayı gerektiriyordu. Üstelik dekanlık bu olaylara sebep olan grubu engellemeye dönük yetersiz olduğunu sadece baskısını bizim üzerimizde gösterdiğinin farkındadır.
Aslında bütün bu olaylar gerek yazılı, gerek görsel basında yansıdığı gibi bir sağ-sol kavgası değildir. Asıl derdimiz kimsenin inançları değildir. Tüm bu saldırılar bilime düşünce özgürlüğüne, demokrasiye yapılan bir gerici saldırıdır.
İster bir grup faşist zihniyet ister dekanlık ya da polis her kim üniversiteleri baskı altına alıp bizleri bu uygulamanın aktörleri haline getirmeye çalışırsa DTCF Öğrencilerinin her birinin tek bir yürekten çıkan faşizme karşı isyanını görecek! Üniversitelerimizi bu gerici zihniyete terk etmeyeceğiz.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
D.T.C.F ÖĞRENCİLERİ