ABD seçimlerinde savaş karşıtı hareketin tutumu ve seçim sonuçlarının soldan değerlendirilmesi önümüzdeki günlerin önemli bir tartışma başlığını oluşturacak gibi görünüyor. Bu ilginç tartışmaya bir giriş olarak ABD savaş karşıtı hareketin en önemli merkezlerinden A.N.S.W.E.R. (Act Now to Stop War & End Racism) koalisyonu tarafından ABD seçimleri sonrasında yayınlanmış olan değerlendirme yazısını sunuyoruz. Artık Bush’un seçilmesi […]
ABD seçimlerinde savaş karşıtı hareketin tutumu ve seçim sonuçlarının soldan değerlendirilmesi önümüzdeki günlerin önemli bir tartışma başlığını oluşturacak gibi görünüyor. Bu ilginç tartışmaya bir giriş olarak ABD savaş karşıtı hareketin en önemli merkezlerinden A.N.S.W.E.R. (Act Now to Stop War & End Racism) koalisyonu tarafından ABD seçimleri sonrasında yayınlanmış olan değerlendirme yazısını sunuyoruz.
Artık Bush’un seçilmesi ve Kerry’nin yenilmesi ile aslında ne olmuş olduğuna daha yakından bakma vakti geldi. Mitleri, klişeleri ve politikacılarla TV uzmanları; yani düzenin propaganda makinesi tarafından pompalanan ve sonra da ilericiler tarafından bile yankılanan banallikleri bir tarafa bırakalım. Irak’ta sürdürülmekte olan canice savaşa karşı 20 Ocak ve 19/20 Mart’ta kitlesel eylemler örgütleme ve harekete geçirme noktasındaki kararlılığımızı da yeniden sağlamlaştırmak için önemli bir andayız. Bu savaş Pentagon’un Felluce ve diğer Irak kentlerinin halkına karşı canice bir terör planı hazırlamasıyla birlikte yeniden tırmanmak üzeredir ve vicdan sahibi herkes harekete geçmelidir.
Bush’un Felluce sokaklarını kanla kırmızıya boyamaya açıkça hazırlandığı bir anda Irak’ın Ocak ayında “demokratik seçim”ler yapması ironiden daha fazlasın ifade etmektedir.
20 Mart 2003’den bu yana bu ülkedeki ABD istilası ve işgali nedeniyle 100 binden fazla Iraklı öldü. Resmi kayıtlara göre en az 10 bin ABD askeri öldürüldü ya da yaralandı. Irak halkının ulusalcı isyanı derinleştikçe her iki taraftan ölenlerin sayısı daha da yükselecek.
Savaş ve İşgal Konusundaki Ortak Vizyon-Gerçekler Neden Asla Konuşulmadı
Bu yalnızca Bush’un savaşı değil. Demokratlar, Kerry de dahil olmak üzere, yalnızca bu canice savaşın kötü yönetildiğinden şikayetçiler. Kerry’nin programı diğer emperyalist ülkeleri işin içine katmak, onlara (yağma olarak da bilinen) sözleşmelerden pay vermek ve saldırganlık ve işgalin yükünü diğerleriyle paylaşmaktı. Kararsız denilen eyaletlerde savaşa karşı olan ya da bu konuda kuşkulu olan “muhafazakar” emekçiler de dahil milyonlarca insan var. Tıpkı Vietnam Savaşında olduğu gibi, milyonlarca insan, bir kez hükümetin kendilerine yalan söylediğini anladıklarında, savaşa aktif biçimde karşı çıkabilir ve onun en militan muhaliflerine dönüşebilirler. Öldürülmeye gönderilecek olan onların çocukları, torunları ve komşuları.
Halkın gerçeği öğrenmesi ve destek verdiği hükümetin gerçekte bir avuç cani olduğunu anlaması için zaman gerekir. Bunun için ona gerçeği anlatacak ve açıkça konuşacak insanlar gerekir ki kafa karışıklığı olmasın. Kerry her zaman Irak’ın Birleşik Devletler halkına karşı “ölümcül ve acil bir tehdit” olmadığını biliyordu. Aynı zamanda savaşın kanunsuz bir saldırganlık eylemi olduğunu ve Irak’ta kaybedilen her canın savaşı planlayan ve yürüten, savaş suçlusu olarak yargılanmaları gereken yetkililerin cinayet eylemlerinin bir parçası olduğunu da biliyordu.
Kerry açıkça Bush’un yalan söylediğini ifade etmek yerine, halka bu savaşın Şirketlerin Amerikasının gücü ve zenginleşmesi için yürütülen bir saldırganlık savaşı olduğunu ifade etmek yerine, savaşa oy verdi, onu yeniden düzenleme sözü verdi ve sonra halktan savaşı kazanmak için “daha iyi” bir planı olduğu için kendisine oy vermelerini istedi.
İnsan, böylesine kafası karışık ve akılsızca bir konumun aslında Irak’ta tırmanmakta olan savaş konusunda derin kaygıları olan geleneksel Cumhuriyetçi parti seçmenlerine hitap edebileceğini nasıl düşünebilir? Kerry bayrak olmak yerine, Vietnam’daki savaş sicilini bayrak etti, savaş giysilerini giydi ve bir günlüğüne ördek avlamaya gitti. Yalnızca zengin bir liberal aristokrat ve onun Demokrat Parti aparatları, çalışan halkın böyle bir davranışı inandırıcı bulabileceğine inanabilir.
Gerçek Bölünme
Milyonlarca emekçi insan Kerry’yi seçtirmek ve ırkçı cepheyle savaşmak için ellerinden geleni yaptılar. Yeni seçmenler kaydettiler, yayınlar dağıttılar, kapı kapı dolaştılar, seçim gözetmenleri olarak çalıştılar. Çoğu sendika militanlarıydı, diğerleri savaş karşıtı harekettendi, çoğunluğunun ilk politik deneyimiydi.
Şimdi Kerry sağcı politik aygıtın ortak çabası ile yenildikten sonra, Demokrat Parti önderliğindeki birçokları yenilgi için yine mutlak biçimde yanlış bir gerekçe ileri sürüyorlar. Suçu eşcinsel evliliklerine, Parti’nin “toplumsal ve kültürel konulardaki” sözde liberalliğine atıyorlar. Demokrat Parti önderliği, aslında, sağı yenme konusundaki yeteneksizliğini bir kez daha kanıtlamıştır.
Aynı zamanda, uzmanlar ABD halkının ikiye, ilerici, açık fikirli, barış-sever insanlarla nefret dolu, cahil, savaş yanlısı haydutlar arasında ikiye bölündüğünü ileri süren “bölünmüş Amerika” tezini ilan ediyorlar. Ama seçim-sonrası uzmanlarının bu ulusal bölünme konusundaki sınıflandırması, tıpkı Demokrat Parti’nin ve birçok ilerici örgütün seçim savaşı sırasında Birleşik Devletlerdeki gerçek bölünmeyi görmezden gelmesi gibi, gerçek bölünmeyi ıskalıyor.
Birleşik Devletlerdeki insanların Kerry ya da Bush’a oy vermiş olan büyük çoğunluğu, zengin olmaktan uzak çalışan insanlardır. İfade edilmeyen bölünme budur. Ama bu bölünme seçimleri belirlemedi çünkü hiçbir aday çoğunluğun çıkarlarını temsil etmediği için zaten belirleyemezdi. Bush’un kampanyası korku ve saldırganlık üstüne bir bölünmeyi güçlendirdi. Bu stratejiyi alt etmenin tek yolu ona açıkça cephe almaktı, gerçek böl ve yönet programı hakkındaki hakikati dile getirmekti, ilerici temaları açıkça desteklemek ve politik şirketler düzeninin gerçek işleyişi ve niyeti üzerindeki perdeyi kaldırarak saklananları saklanamaz hale getirmekti. Bu yapılamadı. Kerry ve onu destekleyen birçok ilerici örgüt Kerry’nin toplumsal konularda “sağa hitap etmesi” ve onun toplumsal konularda Bush kadar baskıcı olmayacağı inancıyla bu yanlış “ahlaki” bölünmeyi güçlendirmesi gerektiği inanışını kabul ettiler. Ama insan bir kez Bush’un programını ve onun toplumsal bölünmelerini kabul edip ona tabi olduğunda nasıl eğitilebilir ya da kazanılabilir?
Sözü Edilmeyen Birlik
Politik ve ekonomik düzen içinde, Bush’un ve Kerry’nin kampanyalarını finanse edenler “keskin biçimde” bölünmüş değillerdi, daha çok birleşmiş bir haldeydiler. Her iki aday ve parti de Irak’ta “kazanmaktan”, İsrail’in Filistinlilere karşı savaşına koşulsuz destekten, Haiti’de Aristide’nin alaşağı edilmesinden, yarım-trilyon dolarlık yıllık askeri bütçenin korunmasından, sözde serbest ticaret anlaşmalarının uygulanmasından ve emekçi insanların hayatını heryerde mahvetmekte olan taşeronlaştırmadan, eşit evlilik haklarına muhalefetten yanaydılar. Kerry defalarca Bush’un programını daha iyi idare edeceğini vurguladı. Sınıfsal temsil açısından her iki neredeyse tek yumurta ikiyizdi. Başkanlık ve başkan yardımcılığının her dört adayı da büyük kişisel servetlere sahiptiler ama her birisi de en büyük bankalar ve mali şirketlerce desteklendiler ve Bush’la Kerry en büyük on bağışçının aynı dört tanesini paylaştılar. Bu birlik hakkında biraz düşünün. Bu Bush ve Kerry’nin ve her ikisinin partisinin ve tüm şirketlerle, Askeri-Endüstriyel Kompleks’in olduğu kadar büyük gazetelerin de dahil olduğu medya şirketlerinin birliğidir.
Eğer Kerry Cumhuriyetçilerle aynı büyük sermaye çıkarlarını bütünüyl
e paylaşıyor olmasaydı, kendi çıkarları aleyhine oy vermiş olan Cumhuriyetçi parti seçmeni çalışanların bir bölümünün oylarını bile alabilirdi.
Bush’a oy verenlerin birçoğu Irak savaşına karşıydı ya da ciddi kaygıları vardı ve aynı zamanda da Şirketlerin Amerikası tarafından sağlık hizmeti yardımlarını, emeklilik haklarını, ücret kesintilerini ve sendikalara yönelik saldırıları örgütleyen birleşik bir saldırganlıkla da karşı karşıydılar. Kerry bu seçmenlere inandırıcı, güçlü bir çağrıda bulunamazdı çünkü hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler emperyalist partilerdir ve böyle oldukları için de, Irak’ı fethetme isteği konusunda birleşmişlerdir; tıpkı ABD’deki çalışan insanların zorla kazanılmış olan ekonomik haklarını geri vermeleri gerektiği konusundaki inanışlarında birleşmiş oldukları gibi. Kerry defalarca ve defalarca “[Irak’ı] terketmekten bahsetmiyoruz, kazanmaktan bahsediyoruz” demişken, Bush’a yakın herhangi bir seçmen Irak nedeniyle ondan kopup Kerry’ye neden oy versin ki? Bugün Bush Felluce ve diğer Irak kentlerinde çoğu sivil binlerce insanı öldürecek yeni saldırılara hazırlanıyor. Birçokları ölecek olsa da Kerry bu saldırganlığı destekleyecektir. Genç askerler bu ırkçı savaşta yüzsüz suretler gibi kullanılacaktır. Şirketler ne Irak halkına ne de askerlere ne olduğuyla ilgililer. Ne de karşılarında gerçek ortak çıkarları için birleşmiş bir emekçi sınıf temeli görmek istiyorlar.
Seçimler Neden Savaşa Karşı Muhalefetin Gücünü Gösteriyor?
Irak konusundaki birleşik tutumları ve arkalarındaki politik, ekonomik ve medya gücü dikkate alındığında ortaya çıkarabildikleri sonuç, nüfusun yaklaşık yarısının bu konumdan uzak durabilmesiyle birlikte savaş karşıtı havanın gücünün sınanması olmuştur. Bush’a karşı oy veren 54 milyon insan için, Kerry’ye oy vererek ABD işgalini destekleyen ve Irak’ta “terk etmekten değil kazanmaktan” söz eden bir adayı desteklemiş olsalar bile, Irak savaşına karşı muhalefet merkezi temayı oluşturuyordu.
Bush karşıtı oylar sağa doğru sürekli bir eğilimi işaret etmiyor. Tersi geçerlidir. Sadece 12 Eylül 2001’deki politik iklimi hatırlamak ya da Bush’un asker kıyafeti içinde Abraham Lincoln uçağına tırmanarak, “Misyon Tamamlandı” bayrağının altında gururla durup yüzde 70’in üzerinde onay elde ettiği on sekiz ay öncesini hatırlamak yeterlidir. 2004 seçimleri 18 ay önce yapılmış olsaydı, Bush daha büyük bir pay elde edecekti. Geçen her gün Irak savaşı biraz daha alevlenmekte, daha şiddetli hale gelmekte ve ülkenin daha büyük bir kısmı Irak direnişinin denetimi altına geçmektedir. Bush’un Irak ve Ortadoğu planları emperyal kibre dayalıdır ve İmparatorluk isteğiyle yönetilmektedir. İşgal güçlerine Irak içinde duyulan nefret yalnızca artacak ve her geçen gün bu ülkede daha fazla insan, üniformalılar ve aileleri de dahil, savaş karşıtı hareketin saflarına katılacaklardır.
Kerry’ye oy vermek birçok ilerici insan için Bush yönetiminin ve onun savaş yanlısı, halk-karşıtı programının lanetlenmesi için bir yol olarak görülmüştür ve bu önemli bir mesajdı. Ama Kerry ilerici bir değişim için hiçbir umut teşkil etmiyordu ve onun yenilgisi Birleşik Devletlerdeki gerçek ilerici hareketin zayıflığını göstermez. Yalnızca Kerry’nin bu hareketin standart temsilcisi olmadığını ve zaten de olamayacağını ve halkı kendisinin bir parçası olmadığı gerçek tarihsel toplumsal değişime kazanamayacağını gösterir.
Vicdan Sahibi İnsanlar İçin Bir Sonraki Adım
Savaş karşıtı hareketin Irak’ta tırmanmakta olan savaş ve yurtiçinde tırmanmakta olan baskılar konusundaki perspektifi nedir? Şimdi yalnızca başımızı öne eğip, sağın zaferine dövünmek, çaresizlik içinde çırpınmak ve Bush’un zaferi karşısında “çok zayıfız” diye ağlamak durumunda mıyız?
Çaresizlik ve umutsuzluk için tek bir dakika bile durma lüksümüz yok. Savaş karşıtı hareket barış mücadelesini yurtiçinde Bush ve şürekasının budamaya çalıştığı kadın haklarını savunmayı amaçlayan militan bir mücadele ile birleştirmelidir. Savaş karşıtı hareket sendikalarımızı savunmak ve sağlık hizmeti yardımları ve emeklilik haklarına karşı başlatılan acımasız saldırılara karşı geniş bir mücadeleyi başlatmak için işçi hareketinin bir parçası ve öğesi olmalıdır. Savaş karşıtı hareket olumlu eylem ve sivil haklarla özgürlüklerin savunulmasında ırkçılık karşıtı hareketle birleşmelidir. Hükümetin NAACP’ye karşı Bush’u eleştirme suçuyla başlattığı tehditkar açılış salvosu bir davet olarak anlaşılmalıdır.
Amerikadaki Müslüman ve Arap topluluklarına yönelik durmak bilmez saldırılar bu topluluğa adalet mücadelesinden ayrılma lüksü tanımaz. Birleşik Devletlerdeki tüm yaşlı emekçilerin hakları da Bush’un Wall Street çapulcularının elleri arasındadır. Bu sosyal güvenlik parasına bankaları ve şirketlerinin yatırım portföyleri için el uzatıyorlar. Savaş karşıtı hareket açıkça konuşmalıdır: Irak’ı Halliburton ve Citibank için güvenli hale getirmek üzere günde harcanan 270 milyon dolar yerine, bu vergiler sosyal güvenliğin korunması ve okullarla hastanelerin yapılması için kullanılmalıdır. Eminiz ki Demokratlar da eşit evlilik hakları konusunda Bush ve ultra-sağcılar gibi bir gericilik dalgası başlatacaklardır. Savaş karşıtı hareket tüm bu böl ve yönet gericiliklerine açıkça karşı durmalıdır.
Son üç yıl Birleşik Devletlerdeki birçok insan için bir uyanış, ABD’nin dünya işlerindeki rolünün ve saldırganlığının algılanması ve aynı zamanda da Birleşik Devletler halkının bu ülkenin istikametini adalet, eşitlik ve başkalarının kendi-kaderini tayin hakkına destek vermeye doğru değiştirme hakkına sahip olduğunu anlama süreci olarak yaşandı. Birçok insan kitle eylemlerine katıldı, hayatlarında ilk kez sokağa çıktılar, eğitsel eylemler ve dilekçe kampanyaları örgütlediler ve bunları yaparak komşularına ve çalışma arkadaşlarına ulaşmaya çalıştılar. Bütün bu büyük atılım ve heyecan döneminde, küresel savaş karşıtı hareketin artan bir politik bilinç ve büyük bir değişim yaratacağı umudu büyüdü. Bu umut gerçektir ve hala mevcuttur.
Bu küresel hareket iki büyük ABD partisini ılımlı reformlar sunacak bir önder çıkarması için fonlayan şirket arayışları ile değil, yan yana duran ve ilkesel konumlar etrafında kolektif eylemler örgütleyen insanlar sayesinde güç kazanmıştır. Gerçek demokrasi budur ve ortak geleceğimiz için duyduğumuz umudun tek kaynağı da budur.
A.N.S.W.E.R. koalisyonu adalete inanan herkesi yurtdışında savaşa ve imparatorluğa karşı ve yurtiçinde adalet için bir mücadele inşa etme kararlılığını yinelemeye çağırmaktadır.
www.internationalanswer.org’den çeviren sendika.org